Kışın bitişi ve baharın müjdecisi olan ilk cemre havaya düştü (19-20 Şubat). Bir hafta sonra ikinci cemre suya (26-27 Şubat); sonraki hafta üçüncü cemre ise toprağa (5-6 Mart) düşecek. Yani havalar ısınmaya başlayacak.
Kış deyince akla hemen; erken kararan ve soğuyan havalar kısa günler ama uzun geceler çoğunlukla evde geçirilen günler battaniye sıcak içecekler(çay kahve salep boza çikolata) ve televizyon-bilgisayar başında hareketsiz geçirilen saatler gelir. Artan bir iştahla yenilen yemeklerle alınan kiloları saklamak için giyilen kalın kazakları-hırkaları da unutmayalım tabi. Kış bitip havalar ısınınca hani o kazaklar çıkarılınca bölgesel pişmanlıklar ve birtakım pişmanlıklar söz konusu olmasın diye uyarıyoruz biz diyetisyenler; ‘’ Yemeği abartmayın sağlıklı beslenin ve egzersizi ihmal etmeyin.’’
Kış aylarında güneş ışınlarının azalmasıyla vücudun bütün sistemleri zayıflar ve metabolizma yavaşlar. Serotonin hormonundaki değişimler ile bedenimiz ve ruhumuz kendini soğuyan havaya adapte etmekte zorlanır. Buna bağlı olarak da bağışıklık sistemi kalp-damar yolları kan şekeri ve kilo da etkilenir. Hormonal değişiklikler açlık hissini ve özellikle kilo alımına sebep olan gıdalara duyulan isteğin artmasına ve kontrolsüzce alınmasına neden olur. Bu yüzden kış aylarında daha çabuk kilo alımı daha sık hastalanma gibi durumlar baş gösterir. Özellikle porsiyon kontrolüne ve besinlerin içeriğine dikkat edilmesi gerekir. Kışın istenmeyen kilolar ve yanında diyabet yüksek tansiyon ve kolesterol ile bitirmek istemiyorsanız özellikle kış aylarında tüketimi artan yağlı ve şekerli besinlere dikkat etmelisiniz. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı yanında bu dönemde artan gribal hastalıklara karşı önlem almalısınız özellikle bağışıklık sisteminizi güçlendirmek yönünde beslenmenizi düzenlemelisiniz.
Sağlık kontrollerinizi yaptırın: Kışın kilo almanın sebeplerinde biri de biyolojik faktörler olabilir. Tiroid hormonları ve kan şekerindeki dengesizlikler vitamin ve mineral durumundaki yetersizlikler kilo almanızı tetikleyebilir. Örnek olarak D vitamini eksikliği ve insülin seviyelerindeki problemler verilebilir.
Kontrolsüz ve bilinçsiz yemeyin: Evde geçirilen sürenin artması ve gecelerin uzun olasıyla yeme içme miktarı ve sıklığı artabilir. Özellikle geç saatlerde yemeyin uyumadan 2 saat önce yeme içmeyi bitirin(su ve şekersiz çay kahve içilebilir). Porsiyon kontrolüne ve besinlerin içeriğine dikkat edin yağlı ve şekerli besinlerin aşırı tüketiminden kaçının daha sağlıklı alternatiflerle yönelin. İçilen içecekler kremasız şekersiz olursa fazladan kaloriden kaçınmış olursunuz. Paketli hazır gıdalardan abur cuburdan kaçının.
Bol su için: Kışın havanın soğuk olması terlemenin az olmasıyla susama algılanmıyor ve su tüketimi ihmal ediliyor. İçilen çay ve kahveler su ihtiyacını karşıladığı düşünülse de aksine diüretik etkisinden dolayı su ihtiyacını arttırıyor. Susuzluk ve açlık birbirine karıştırılabiliyor çünkü beyindeki merkezleri çok yakın. Yani aslında susuyorsunuz ama siz bunu açlık olarak algılayıp bir şeyler yiyorsunuz. Vücuttaki toksinlerin atılması için de şart olan suyu içmeyi unutmayın gün içinde susamayı beklemeden 10-12 su bardağı suyunuzu için.
Egzersizi ihmal etmeyin: Egzersizden kaçmak için yok havalar soğuk yok üşeniyorum gibi bahanelere sığınmayın. Metabolizmanızı kış uykusuna yatırıp fazladan aldığınız yakamadığınız o kalorileri yağ olarak depolamayın. Tüm yıl yedikleriniz aynı olsa bile hareketin azalması kışın kilo almaya sebep olur. İster spor salonunda ister evde yapacağınız egzersizlerle metabolizmanızı hızlandırın.
Kışın sonlarına geldiğimiz bu günlerde ısınan havalarla birlikte yüzleşeceğiniz ve kurtulmak isteyeceğiniz fazla kiloları üzülerek hatırlatırım. Kısa sürede kurtulmak niyetiyle yanlış yollara-kişilere yönelmeyin. Biz diyetisyenlerin önceliği tartıdaki değerden fazlasıdır önceliğimiz sağlığınız. Bedenen ve ruhen tam bir iyilik hali olmak anlamına gelen sağlığınızı işin uzmanlarına emanet edin sağlıkla zayıflayın sağlıkla yaşayın. Sağlıkla kalın…