Damak tadı denildiğinde akla ilk olarak yemeklere katılan tuz oranı gelir. Tuz tüketimi toplumsal özelliklere göre değişkenlik gösterse de yapılan araştırmalar dünya genelinde tuz alımının fazla olduğunu gösteriyor. Özellikle piyasada bulunan tuzlardaki siyanür katkısı düşünüldüğünde tuz tüketiminde sınırlandırılma yapılması şart. Bu nedenle uzmanlar yemeklerde tuz yerine baharat kullanımının daha faydalığı olduğunu belirtiyor. Günlük tuz ihtiyacı dikkate alındığında aslında vücudun tuz ihtiyacı hiç yoktur. Damak lezzeti tuzlu tada alışkın olduğundan dolayı tuz kullanılır. Tuzda bulunan temel mineral olan sodyum; sebze meyve süt-yoğurt gibi besinlerin yapısında vardır.
Tuz tüketimi bölgelere göre değişiyor
Günlük beslenme alışkanlıklarımız içerisinde tuzun yeri oldukça önemlidir. Çok az insan hiçbir şekilde tuz tüketmez. Genellikle tüketilen yiyeceklerin çoğunda tuz bulunur. Ancak damak lezzetini arttırmak için yemeklere ilaveten tuz ekleyen kişiler de vardır. Tuz tüketimi toplumsal özelliklere ve yaşanan coğrafi bölgeye göre değişiklik gösterebilir.
Vücudun tuza ihtiyacı yok
Günlük tuz ihtiyacı dikkate alındığında aslında vücudun tuz ihtiyacı hiç yoktur. Damak lezzeti tuzlu tada alışkın olduğundan dolayı tuz kullanılır. Tuzda bulunan temel mineral olan sodyum; sebze meyve süt-yoğurt gibi besinlerin yapısında vardır. Dolayısıyla vücutta tuz yetersizliği söz konusu değildir. Hatta tuzu süzemediğinden bebeklere 1 yaşına kadar hiç tuz verilmemektedir. Yetişkinler açısından da fazla tuz kullanımı bazı riskler oluşturabilir. Aşırı tuz kullanımı sonucu böbreğin solüt yükü artabilir tansiyon yükselebilir ve damar sertleşmesi gibi birçok risk faktörü gelişebilir. Sadece tansiyonun ani düşmesi durumunda tuz veya tuzlu besinler kullanılmaktadır. Bunun dışında vücudun sofra tuzuna hiç ihtiyacı yoktur.
Piyasadaki tuzlarda az miktarda siyanür bulunur
Piyasadaki tuzlara bakıldığında bazı tuzların topaklanmaması ve sertleşmemesi için içerisine katkı maddeleri konmaktadır. Potasyum ferrosiyanür (E 536) sodyum ferrosiyanür (E 535) ve kalsiyum ferrosiyanür (E 538) bunlardan bazılarıdır. Katkıların adından da anlaşıldığı gibi bu maddelerin içerisinde bir miktar siyanür bulunur. İnce tuzlar satışa hazırlanırken içerisine eklenen katkının miktarı Türk Gıda Kodeksine uygun ölçülerde olmalıdır. Markasına güvenilen tuzlar bu konuda daha hassastır ancak tuzun ne kadar tüketildiği de çok önemlidir. Çünkü bazı kişiler yemeğin tadına dahi bakmadan tuz ekleyebiliyor. Aşırı tuz kullanımı katkı maddesini de gereğinden fazla alınmasına neden olabilir. Siyanür bilindiği gibi zehirleyici hatta öldürücü olabilir. Öldürücü olabilmesi için de siyanür kullanımının çok yüksek dozda olması gerekir. Tuzlarda bu miktarlar kullanılmamaktadır ancak yine de az az ve süreli bu katkıyı almak vücudu zehirleyebilir.
Doğal tuz kullanın
Tuz tüketiminde alınabilecek bazı önlemler vardır. Özellikle sanayi tipi tuzlar alınırken mutlaka etiketi okunmalı ve katkı maddeleri varsa alınmamalıdır. Diğer yandan doğal tuzlar her zaman öncelikli olarak tercih edilmelidir. Doğal tuzlar evde öğütülerek kullanılabilir. Doğal tuzlar daha serttir ancak sağlık açısından tercih edilmelidir. Bir diğer ve iyi alternatif de tuz kullanımını sınırlamaktır. Bu sağlık için de önemli bir adım olarak düşünülmelidir. Bedenin bu tuza ihtiyacı olmadığı düşünülürse tüketimi hiçbir zaman zorunlu hale gelmez.
Tuz yerine baharat
Tuz tüketiminin kesilmesi birden zor olacağından azaltılarak bırakmak daha kolay olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) günlük tuz kullanımını ortalama 5 gramla sınırlandırmayı tavsiye etmektedir. Bu nedenle tuz alımının bu miktarın üzerinde olmaması gerekir. Tuzu azaltabilmenin bir diğer yolu da baharat kullanımını arttırmaktır. Baharatlar yemeği aromalandırdığı için tuz tadına daha az ihtiyaç duyulur. Yemekler tuz olmadan da baharatlarla gayet lezzetli olabilir. Yemeklere eklenebilir ve ayrıca sofrada da tuz yerine baharatlar bulunabilir. Böylece refleks olarak gelişen tuz kullanımı da ortadan kalkmış olur.
Damak tadınızı değiştirin
Beslenmede yapılan küçük değişimlerle bazı sağlık sorunları gelişmeden önlem alınabilir. Özellikle ailede hipertansiyon ya da damar sertliği olan hastalar varsa bu kişilerin tuz kullanımını sınırlandırması çok önemlidir. Bebek ve çocukların böbreği de tuzu çok kolay süzemediğinden çocuklara tuzlu yiyecekleri vermemek gerekir. Ancak tuz ihtiyacını sınırlandırmak için damak tadı değiştirilebilir. Genel vücut sağlığı ve düzenli bir yaşam için bu adımın mutlaka atılması gerekir.