Kolon kanseri, kolon veya rektumun iç yüzeyinde anormal hücre büyümesi ile başlayan kanser türüdür. Bu büyümeler polip olarak ortaya çıkar. Çoğu polip iyi huylu olsa da, türüne göre, 1 cm'den büyükse, 3'den fazla polip bulunuyorsa polipte displazi görünüyorsa bu polipler zamanla kanserleşebilir. Polipte kanser geliştiğinde bu polipler zamanla kolon ve rektum duvarına doğru büyürler. Kolonu kaplayan normal hücreler kontrolsüz bir şekilde büyür ve değişir. Kolon kanseri yaşamı tehdit eden bir hastalıktır ancak erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir. Genellikle kolonun iç astarındaki poliplerle başlar.
Kolon kanseri, kolonun iç astarında bulunan hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile kalın bağırsakta başlayan kansere verilen isimdir. Kolon ve rektum kalın bağırsağın en uzun kısmıdır. Kalın bağırsak ise sindirim sisteminin son kısmıdır. Sindirim sistemi vücuda giren besinleri parçalayarak kullanılmasını sağlar.
Kolon kanseri her yaşta görülebilse de genellikle yaşlı yetişkinleri etkiler. Kolonun içerisinde yer alan polip adı verilen küçük hücre kümelerinin oluşmasıyla meydana gelir. Bu polipler genellikle kanserli değildir fakat bazıları zamanla kolon kanserine dönüşebilir. Polipler vücutta belirti vermediğinden düzenli olarak tarama testleri yaptırmak bu noktada büyük önem taşır. Poliplerin kansere dönüşmeden bulunup çıkarılması kanserin önlenmesine yardımcı olmaktadır. Kolon kanserine kolorektal kanser olarak da adlandırılır. Bu terim kolon kanseri ile rektumda başlayan rektum kanserini birleştirir.
Kolon kanserinin oluşumunda; aşırı yağlı, kırmızı et ağırlıklı beslenme, şişmanlık, sigara ve alkol tüketiminin yanı sıra polipler etkilidir. Tarama kolonoskopileri sırasında kalın bağırsakta polip görüldüğünde kanserleşmeden alınarak hastalığın önlenmesi mümkün olmaktadır. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri hikayesi bulunmasında bu kişilerde kolon kanseri riskini artırmaktadır.
Meme ve yumurtalık kanseri olan kişilerde de 50 yaşını beklemeden kolon kanseri açısından tarama yapılması önerilmektedir.
Karın ağrısı, dışkıda kan, anemi, uzun süreli ishal ya da kabızlık arasında gidip gelen tuvalet alışkanlığında değişiklik, dışkı şeklinin ince-uzun olması, kilo kaybı ve yorgunluk kolon kanserinin en yaygın belirtileridir.
Kolon (bağırsak) kanserinin belirtileri şunları içerir:
Kolon kanserinde lümen adı verilen bağırsak hareketlerinin geçiş yolu tümör kaynaklı olarak daralır ve büyüyen tümör derin katmanlara yayılabilir. Kolon kanserinin yarattığı bu etki bağırsak dışkılama alışkanlığında değişime neden olur ve kişide kabızlık, ishal ya da bağırsakların boşalmadığı hissi gibi düzeni değişen bağırsak hareketleri oluşmaya başlar.
Kolonda oluşan tümör kolonu tıkayabilir. Kolonda oluşan bu tıkanma dışkının geçeceği alanı kısıtladığı için dışkı normal formuna göre daha ince, kurşun kalem benzeri bir şekilde çıkar.
Kolon kanserinde sindirim sisteminde kanama meydana gelir. Sindirim sisteminde oluşan bu kanama dışkıda görünür. Zamanla artan kan kaybı ayrıca kırmızı kan hücresi sayısının azalmasına yani anemiye de yol açar.
Kolon veya rektal tümörün sıvı veya katı atık ya da gazın geçişini engellemesine bağlı oluşan bağırsak tıkanıklığı karında ağrı, kramp ve şişkinliğe neden olur.
Yine ayrıca bağırsağın sağ tarafını tutan kolon kanseri ile sol tarafını tutan kolon kanseri farklı belirtiler verebilir. Bağırsağın sol tarafı daha dar bir bölge olması nedeni ile bu bölgenin kanserlerinde daha çok dışkıda incelme, kanama, dışkı düzeninde değişme gibi şikayetler görülürken, sağ tarafta ise bağırsak daha geniş olduğundan, kanser burada sinsi bir şekilde ilerlemekte, belirti vermesi daha uzun sürmektedir.
Bu belirtileri yaşıyorsanız uzman bir doktora başvurmanız erken tanı için önemlidir.
Kolon kanserinin beş aşaması bulunur. Bu dört aşamadan üçünün üç alt aşaması vardır. Kolon kanseri evreleri şu şekildedir:
Evre 0: Uzman doktorlar bu aşamaya in situ karsinoma diyebilmektedir. Bu aşama kolon duvarının en iç tabakası olan mukozanızda anormal ya da kanser öncesi hücrelerinin oluşmasıdır.
Evre I: Bu aşamada kolon kanseri bağırsak duvarına doğru büyüyerek kas tabakasının ötesine ya da yakın lenf düğümlerine yayılma göstermiştir.
Evre II: Kanser bağırsak duvarına doğru yayılmış fakat yakındaki lenf düğümlerine yayılmamıştır. Evre II’nin üç türü bulunur:
Evre III: Bu aşamada kolon kanseri lenf düğümlerine yayılma göstermiştir. Evre III kolon kanserinin de üç alt aşaması bulunur.
Evre IV: Kolon kanserinin metastaz yaparak vücudun karaciğer, akciğerler veya yumurtalıklar gibi diğer bölgelerine yayıldığı aşamadır.
Kolon (kalın bağırsak) kanseri, yaşam tarzı, çevresel etkenlerdeki değişiklikler ve kalıtsal genetik faktörler nedeniyle oluşabilir. Kolon kanseri risk faktörleri şöyle sıralanır:
Ailesinde daha önce kolorektal kanser görülen kişinin kanser riski fazladır. Kalıtsal genetik faktörler, risk oranını arttırır. Genetik kolorektal kanserler hastalığın sadece %5-10’u oluşturmasına rağmen, bu genetik faktörleri taşıyan insanların hastalanma yaşı diğer kolon kanseri hastalardan daha gençtir ve daha fazla yaşamsal risk taşır
Kolon kanseri riski yaşla birlikte artar çoğunlukla 50 yaş üzeri kişilerde görülür. 60 yaşın üzerindeki hastaların kolon ve rektum kanserlerine yakalanma oranı, 40 yaş altındaki kişilere göre 10 kat daha fazladır.
Enfeksiyona bağlı olarak kolon mukozasında oluşan ülser yani ülseratif kolit ile ağızdan anüse kadar sindirim sisteminin herhangi bir bölümünde yer alan aralıklı iltihaplar ile ortaya çıkan Crohn hastalığı olmak üzere iki çeşit iltihap bulunur.
Posasız gıda tüketimi, kabızlığı artırarak dışkının uzun süre bağırsak içinde kalmasına ve o bölgenin kanserleşerek kolon kanseri oluşmasına neden olur. Şarküteri ürünleri, salamuralar, tütsülenmiş etler, mangal türü yiyecekler ve kızartmalar, kabızlık yapan yiyeceklerdir
Kadın ya da erkek fark etmeksizin, aşırı kilo kolon kanseri riskini artırır.
Yapılan birçok araştırmalarda sigara tüketimi ile kolon kanseri arasında ilişki olduğunu belirtilmiştir.
Kalın bağırsak kanserini erken evrede saptamanın en etkili yolu düzenli olarak yaptırılan endoskopik incelemelerdir. Bunların başında ise kolonoskopi gelmektedir. Kolonoskopi, hem mevcut bir tümörü erken evrede belirleme hem de kansere yol açabilecek polip ve benzeri sorunları daha kanserleşmeden tespit edip kişiyi kanser gelişiminden koruyabilecek özellikte bir işlemdir. 50 yaşın üzerindeki her bireyin risk durumlarına, kişisel sağlık hikayelerine, aile öykülerine göre 2-5 yıllık aralıklarla kolonoskopik incelemeden geçmeleri önerilir.
Kolon kanseri tanısı uzman hekimler önderliğinde bazı testeler ile konur. Hastanın doktora başvurması ve fiziki muayenenin ardından sırasıyla aşağıdaki testler yapılabilir:
Kişinin ailesinde 50 yaşından erken kalınbağırsak kanseri vakası varsa, 40 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması şarttır. Kolonoskopinin 5 yılda bir kez tekrarlanması çok önemlidir. Bunun yanında yılda bir kez dışkıda gizli kan bakılması da kanserin belirleyiciliği ve erken tanısı için çok önemlidir. Eğer kişinin ailesinde kalınbağırsak kanseri yoksa 50 yaşından itibaren düzenli olarak 5 yılda bir kolonoskopi yaptırması uygun olur.
Kolon kanserine karşı sağlığınızı korumanıza yardımcı olacak 6 yol şöyle sıralanabilir:
Kanser taramaları, belirti ve semptomlar gelişmeden önce kanseri araştıran testlerdir. Bu testler, tedavilerin başarılı olma ihtimalinin daha yüksek olduğu kolon veya rektum kanserini daha erken tespit edebilir.
Sebze, meyve ve tam tahıl içeren besinlerden yararlanmak kolon veya rektum kanseri riskinin azalmasını sağlar.
Hareket etmek diğer kanser türlerinde olduğu gibi kanser riskinizi azaltmanıza yardımcı olur.
Daha sağlıklı beslenmek ve fiziksel aktiviteyi arttırmak kilo kontrolünü sağlar ve sizi kolon kanserine karşı korur.
Sigara içen kişilerin kolon veya rektum kanserine yakalanma olasılığı sigara içmeyen kişilere göre daha yüksektir.
Alkol kullanımı kolon kanseri riskini artırmaktadır.
Kalsiyum ve D vitamini yeteri kadar vücuda alınması kolon kanserine karşı korunmak açsısından önemlidir.
Kolon kanserinin tedavisi cerrahi tedavi, radyofrekans ablasyonu, kemoterapi, hedefe yönelik tedavi ve kriyoterapi tedavisi yöntemlerini içerir. Hangi tedavi yönteminin kullanılacağı kolon kanserinin evresi ve durumu dikkate alınarak planlanır. Kolon kanserinde cerrahi prosedür poliplerin kolonoskopi ile alınması olarak bilinen polipektomi ve kanserli bölümü ya da etrafında bulunan küçük boyutlarda dokuyu çıkarmayı içeren kolektomi veya kolostomi işlemlerini içerir.
Kolektomide kanserli ve etrafındaki az miktarda sağlıklı doku çıkarılır ve anastamoz adı verilen yöntemle kolonun sağlıklı bölümleri birleştirilir ancak benzer bir yöntem olan kolostomide bu sağlıklı bölümler birleştirilemez, bunun yerine bağırsak karın duvarındaki bir açıklığa taşınır ve atıklar bir torba içinde toplanır.
Kolon kanserinde uygulanan tedavi yöntemleri şöyle sıralanabilir:
Bu ameliyat kolonda yer alan kanserli polipleri ortadan kaldırılması amaçlanır.
Uzman doktor kolonun tümör içeren bölümünü ve çevredeki bazı sağlıklı dokuları çıkarır. Anastomoz adı verilen bir prosedürle sağlıklı kolon bölümlerini yeniden birleştirecekler.
Uzman doktor kolonun tümör içeren bölümünü çıkarır fakat kolektomideki gibi sağlıklı kolon bölümlerini birleştiremez. Bunun yerine kolostomi yaparak bağırsağı karın duvarınızdaki bir açıklığa taşır ve böylece atıklar bir torba içinde toplanır.
Bu tedavi yöntemi ile kanser hücrelerini yok etmek için ısı kullanılmaktadır.
Kolon kanserine neden olan tümörleri küçültmek ve semptomlarını hafifletmek için kemoterapi ilaçlarını kullanabilir.
Kolon kanseri hücrelerinin büyümesine ve çoğalmasına neden olan genleri, proteinleri ve dokuları hedef almaktadır.
Kolon kanseri dört evreden oluşur. Birinci evrede kanser bağırsak duvarına yayılmıştır. Evre 2'de tüm bağırsak katlarına kanser yayılmıştır. Evre 3'te kanser lenf bezlerine yayılır. Evre 4'te karaciğer, karın zarı ve akciğer gibi yerlere sıçrama olur.
Kolon kanserinin 1. evre belirtileri, kabızlık, ishal, dışkı renginde ve şeklinde değişiklik, dışkıda kan, anüste kanama, aşırı gaz ile birlikte karın kramplarıdır.
Hayatın her evresinde görülebilecek kolon kanseri sıklıkla ileri yaşlarda görülür. Temelde ileri yaş faktörünün önemli olduğu kolon kanserinde genetik yatkınlık, hareketsizlik, aşırı kilo, alkol, tütün kullanımı ve aşırıya kaçan işlenmiş et tüketimi başlıca risk oluşturur.
Kolon kanserinde kalın bağırsağın makat bölgesine yakın olan 15 cm’lik kısımdan gelen kanama en önemli belirtileri arasında yer almaktadır. Ancak kalın bağırsağın ince bağırsağa yakın olan başlangıç kısmından kaynaklanan kolon kanserleri, makattan daha çok gizli kanama ile kan kaybına yol açar ve kansızlık ile kendini gösterir.
Kolon kanseri belirtileri arasında yer alan makatta kanama taze, parlak kırmızı şeklinde olabilmektedir.
Kanser türlerinin birçoğunda hastalığın farklı organlara yayılma ve sıçrama durumu söz konusu olabilir. Genellikle kolon kanseri karaciğere metastaz yapabilir. Bu durumu önlemek için ameliyat sonrası kemoterapi uygulanabilmektedir.
Yapılan çalışmalar, onkoloji prensiplerine uygun yapılan ve tecrübeli cerrahlar uygulanan ameliyatlar hastanın geleceği açısından en önemli faktördür.
Kolon kanserinde ameliyattan sonra hastalığın evresine göre koruyucu olarak tekrarlamaması için kemoterapi uygulanır.
En sık görülen kanser türü olan kolon kanseri, hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Ancak erken teşhis ve tedavi ile kolon kanseri ölüm riski azaltılabilir.
İshal ve kabızlığın belirti olarak ortaya çıktığı kolon kanserinde sık olarak lavaboya çıkma isteği ve şiddetli karın ağrıları yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Özgüven kırılmasına neden olacak bu belirtiler psikolojik olarak zorlayıcı bir dönemi beraberinde getirebilir. Depresyon ve kaygı bozukluklarının yaşanabileceği bu evrede psikolojik destek alımı sağlanabilir.
Genetik geçiş ile hastalıkların bir sonraki kuşağa aktarılması olasıdır. Ancak aile öyküsünün olmaması kolon kanserinin görülmeyeceği anlamına gelmez. Buna bağlı erken dönemde kontrol amaçlı dahi olsa test yaptırılmalıdır.
Polipler genellikle iyi huyludur. Ancak poliplerin kansere neden olup olmayacağı kısmı uzman hekim takibinde mutlaka değerlendirilmelidir.
Çevresel faktörlerin önemli yer tuttuğu kolon kanserinde bazı genetik bozuklukların ebeveynlerden bir sonraki kuşağa aktarılması olasıdır. Genetik bozukluklar ise çevre faktörü ile gelişebilir.
Hayati tehdit oluşturan kanser türlerinin başında yer alan kalın bağırsak kanseri diye bilinen kolon kanseri cinsiyet ayrımı olmaksızın kadın ve erkeklerde görülebilir.
Uzmanlar tarafından Akdeniz tipi beslenme şeklinin kolon kanserini önleme noktasında önem rol üstlendiği düşünülmektedir. Yapılan araştırmalara göre aşırıya kaçan kırmızı et tüketimi kolon kanserini tetikleyebilmektedir. Akdeniz tipi beslenme biçimine göre ise kırmızı et tüketimi minimum seviye indirilerek sıklıkla sebze ağırlıklı beslenilir. Günlük yaşamda taze meyvelerin ve sebzelerin pişirilerek tüketilmesi ise bu beslenme tarzının bir parçasıdır.
İleri yaşta, hareketsiz yaşamı olanlarda, aşırı kilolularda, alkol veya tütün kullananlarda, işlenmiş et ürünü tüketenlerde daha yaygın görüldüğü belirtilmektedir.
Kolon kanseri araştırmalarda Afrikalı, Amerikalı ırklarda daha fazla görüldüğü ifade edilmektedir. Ülkemizde de sık görülen bir kanserdir.
Tek başına kan tahlili ile kolon kanseri teşhisi konulmaz. Ek tetkikler gerekmektedir.
Kolorektal kanserin nedenleri; yaşam tarzı, yanlış beslenme, aşırı kilo, çevresel etkenlerdeki değişiklikler ve kalıtsal genetik faktörler olarak sıralanabilir
Evre 4'te ameliyat yapılması tercih edilmez. Kemoterapi ve radyoterapi ile kanserli hücrelerin küçültülmesi amaçlanmaktadır. Her 4 evre hastanın tedavisi ve seyri aynı değildir. Hastalığın yayılımına ve tedavilere verdiği yanıta göre değişir.
Kolon kanseri, kalın bağırsağın kötü huylu tümörüdür. Bazen iyi huylu polipler kansere dönebilir.
Sağlık Destek Sitesi tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 31 Ocak 2025
Yayınlanma Tarihi: 22 Ağustos 2023
Sağlık Destek Sitesi
Sağlık kütüphanesi içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlı ve kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır. Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız, endişeleriniz, teşhis veya tedavi için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.