Herpes bir diğer adıyla uçuk, Herpes simpleks virüsleri olan HSV-1 veya HSV-2 virüsünün cilt teması ya da cinsel yolla bulaşmasıyla yayılan, ano-genital ciltte küçük, ağrılı kabarcıklara veya açık yaralarla karakterize enfeksiyondur. HSV-1 yaygın olarak ağız içindeki veya çevresinde yaralara neden olurken, daha nadir olarak genital uçuğa da neden olabilir. Bu virüs özellikle tükürük veya yüzeylerdeki virüsle temas yoluyla bulaşmaktadır.
Uçuk, herpes simpleks isimli virüsün neden olduğu, genelde ağız çevresinde (dudak, diş eti, ağızda) veya cinsel organlarda kabarcık ve iltihaplı yaralar ile kendini gösteren bulaşıcı yaralara neden olan viral bir virüstür. Herpes Simpleks virüsünün sekiz tipi olup, klinik olarak en sık üç tipine rastlanmaktadır.
HSV 1 daha çok ağız, burun ve çevresinde izlenirken, HSV 2 genital bölgede yerleşmektedir. HSV 3 ise Zona denilen rahatsızlığa yol açan, sinirlerde yerleşen tipidir. Bu tip diğerlerinden farklı olarak içi su dolu keseler şeklinde değil, kızarıklık ve iğne batması şeklinde hissedilen diğerlerinden daha keskin ağrılar yapan bir tipidir.
Kuşak şeklinde belirli bir alanı tutar ve öncelikle ağrılar başlar. Daha sonra ağrı duyulan alanlarda nokta nokta kızarıklıklar başlayarak sınırlı ve belirli bir alanı kaplayan döküntü oluşur. Virüsün tuttuğu bölgeye uyan cilt bölgesinde yerleşir. Bir süre devam ettikten sonra öncelikle ağrılar, ardından döküntü iz bırakmadan iyileşir.
Uçuk çıkmasının nedenleri, herpes simpleks virüsü, hastalık sonucu ortaya çıkan yüksek ateş, çok fazla korkmak gibi duygusal ve fiziksel stres, zayıf bağışıklık sistemi, güneş ışığına maruziyet ve adet dönemi gibi hormonel değişiklikler yaşanmasıdır.
Uçuk belirtileri genellikle enfeksiyondan dört ila yedi gün sonra ortaya çıkar. Bazı durumlarda semptomların görülmesi aylar sürebilir. Uçuk yaraları (lezyonlar) tipik olarak bir hafta ila 10 gün sürer. Uçuk çoğunlukla dudaklar, dil veya ağzın içini kaplayan mukoza zarının (ağız mukozası) çevresinde görülür. Uçuk yaraları ilk olarak, bir veya iki gün sonra patlayan içi sıvı dolu kabarcıklar olarak ortaya çıkar. Yaralar, virüsün bulunduğu sıvıyı dışarı çıkarır. Birkaç gün sonra yaralar kabuk oluşturacaktır. Virüs oldukça bulaşıcıdır Nitekim ciltten cilde temas yoluyla hızlıca yayılır. Uçuk belirtileri özetle şöyledir:
Herpes Simpleks virüs denilen virüsün neden olduğu cilt ve mukozalarda gözlenen içi su dolu keselerden ibaret bulaşıcı bir hastalıktır ve temasla bulaşır. Öpüşme, cinsel ilişki, aynı havluyu kullanma gibi virüsü taşıyan birey ile temas doğrultusunda virüsler alınır.
Virüsler deri ve/ veya mukozalardaki çatlaklardan vücuda girerler. Sinir hücrelerini tutarak bu sinirlerin lifleri boyunca ilerlerler. Liflerin ganglion denilen ana merkezlerine yerleşirler. Ardından o bölgeye ait cilt ya da mukoza bölgesinde lezyonlarını oluşturmaya başlarlar. Virüsler yerleştikleri yerde ölmezler. Yapılan tedaviler de virüslerin yok edilmesini değil hastalık oluşturmalarını önlemek ya da en azından azaltmak amacıyla yapılabilmektedir.
Virüs alındıktan kısa bir süre sonra (2- 12 gün kadar zaman aralığında) içi su dolu keseler ve kaşıntılı lezyonlar oluşmaya başlar. Hastanın bağışıklık durumunun kuvvetine göre bir miktar yayılır. Virüsle temas eden bireylerin yarısından fazlasında ise herhangi bir şikayet olmamaktadır.
Hasta hastalık nedeni olan virüsü vücuduna almış, sinir sistemine yerleşmiş vaziyettedir. Cinsel ilişkiye girdiği bireylere virüs bulaştırmaktadır. Bağışıklık sistemi baskılandığı herhangi bir durumda ise hastalık belirtileri ortaya çıkacaktır. Bazen bu süreci hasta hiç yaşamaz .Ancak virüsü taşıyıcılığı devam etmektedir.Bazen de yılda en az dört ayrı atak yaşarlar.
Uçuk şikayetlerinde klinik bulgular (sulu, hemen kabuklanan kaşıntı veya yangılı içi su dolu kesecikler gibi) ve laboratuvar bulguları ile tanı koyulabilir. Laboratuvar testleri arasında yaradan sürüntü ile yapılacak kültür çalışmaları vardır. Sitolojik tanıda HSV Tip1 ve Tip2’ye karşı oluşmuş antikorların varlığı ve PCR ayırıcı tanıda frengi, fix ilaç allerjileri, travma, temas alerjileri düşünülmelidir.
Uçuk tedavisinde asiklovir, famciclovir, penciclovir, valasiklovir içeriğine sahip etkili antiviral ilaç ve kremler uygulanır. Topikal krem ve ilaçlar dışında, aloe vera jeli, uçucu yağlar, buz kompresi, bal ve E ile C vitamini takviyesi uçuğu geçiren yöntemlerdir.
Elma sirkesinin, virüs, bakteri ve mikroplarla savaşma özelliği bulunur. Güçlü bir yapısı bulunan elma sirkesini doğrudan uçuğa uygulamamak gerekir. Doğrudan uygulandığında tahrişe sebep olabilmektedir. Yoğurt ve lahana turşusu gibi probiyotik içeren besinler de bağışıklık sistemini güçlendirir ve uçuğun oluşmasını engeller.
Çinko oksit kremi herpes virüsü kaynaklı uçukların tedavisinde etkili olmaktadır. Böylelikle bağışıklığın güçlenmesinde de önemli bir rol oynayan çinko, içerdiği kremler ve takviyeler sayesinde uçuğa iyi gelir.
Bitkilerin bileşiklerinden ortaya çıkan konsantre uçucu yağlar, uçuğa sebep olan herpes virüsüne karşı yok edici özelliklere sahiptir. Bunun yanında uçucu yağlar virüslerin çoğalmasını yavaşlatarak, önlemede etkili olur. Antiviral etkiye sahip aşağıdaki uçucu yağlar uçuğa iyi gelir:
E vitamini içeren besinler tüketmek, cildin rahatlamasını sağlayarak uçuğun neden olduğu ağrının giderilmesinde etkilidir. Bu besinlerin içerisindeki antioksidan sayesinde uçuktaki iltihaplanmanın iyileşmesine yardımcı olur. E vitamini içeren besinler arasında; avokado, ayçiçeği çekirdeği, ıspanak ve tatlı patates bulunur.
Uçuğun iyileşmesini hızlandırmak için C vitamininden yararlanabilirsiniz. Portakal başta olmak üzere, lahana, yeşil biber, brokoli, greyfurt, kivi ve çilek bol miktarda C vitamini içerir.
Bunların yanında sarımsak, vanilya özü, bal, propolis, kanuka balı ve arı sütü de uçuğa iyi gelen şeyler arasında yer alır.
Herpes Virüsünün tam bir tedavisi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle öncelikle virüsü kapmamaya özen göstermek gerekmektedir. Uçuk virüsü kapmamak için şu hususlara dikkat edilmelidir:
Dudak uçukları genellikle herpes simpleks virüsü sonucu ortaya çıkan cilt lezyonlarıdır. Güneş ışığına veya çok soğuk rüzgara maruz kalma, bağışıklık sisteminin zayıflaması, hormonel sorunlar, korku ve stres uçuğu tetikleyen etkenlerdir.
Herpes Simpleks infeksiyonunun bireylerde saptanarak çok doğru bir yaygınlık rdml taraması yapmak zordur. Bu zorluğun en önde gelen nedenlerinden bir tanesi infeksiyonun hastalık alındıktan sonra belirti ortaya çıkarmadan kalarak taşıyıcılık oluşturmasıdır. Hastalığa sahip bireylerin yarısından fazlası ( ~% 65 i) hastalığa sahip olduklarını bilmezler. Ayrıca HSV 2 ile temas etmiş bireylerde hastalık oluşsa bile korku ve utanç gibi nedenlerle hastalıklarını saklamaları gibi bir durum da söz konusudur. Bu nedenle hastalık hakkında başvuru aslında virüsü taşıyan birey sayısından çok daha azdır. HSV infeksiyonu toplumlar arasında da farklı oranlarda görülmektedir. ABD’de % 20’lerde olan bu oran, İsveç’te % 35’lerde, Brezilya’da % 40’lardadır. Ülkemizde ise ne yazık ki bilimsel bir istatistik bulunmamaktadır. Ancak tahmin edilen oran % 30’lardadır. Sosyokültürel seviyesi düşük toplumlarda daha sık izlenmektedir. Gelir ve eğitim düzeyi düşük populasyon da hedef noktasıdır.
Genelde Herpes Simpleks virüs bulaştığında her iki tipi de alınabilmektedir. Ayrıca özellikle HSV 2 denilen genital bölge uçuklarında cinsel temas ile virüs alındığı unutulmamalı ve yine cinsel temasla bulaşabilecek başka hastalıklar da akla getirilmelidir. Zira, HSV 2 virüsü kadar kolay bulaşabilen ve tehlikeli seyreden başka bir takım virüs hastalıkları da aynı kişiden alınmış olabilir ( Sarılık , AİDS, Frengi gibi). Bu nedenle HSV 2 görülen bireylerde diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da testler ile taranması doğru olacaktır.
Genital herpes ile enfekte olan çoğu kişide herhangi bir belirti görülmez, ancak bazı kişiler şunları yaşayabilir:
Yeterli beslenememe durumunda, aşırı A vitamini alındığında, aşırı alkol tüketiminde, yoğun stres dönemlerinde, grip vs. gibi bağışıklık sistemini yoran bazı hastalıklarda, adet dönemlerinde, sık cinsel ilişkiye girildiği dönemlerde, kişisel hijyen bozukluğunda hastalık tekrarlamaya başlar. Belirtiler en şiddetli ilk infeksiyonu aldığında görülse de bağışıklık sistemi burada ana rol oynadığından herhangi bir nüksde de şiddetlenebilir. Hastalık belirtileri 20 gün kadar sürebilmekte ve kadınlarda bu dönemde rahim ağzında olabilen yaralar yüzünden akıntı, ağrılı cinsel ilişki gibi şikayetler belirebilmektedir.
Gebelikte hastalıkla temas edilmesi veya hastalığın bu dönemde nüksetmesi gibi durumlarda ne yapılabilir?
Hastalık gebeliğin ilk üç ayında geçirilirse fetus üzerinde çok ciddi hasar oluşturması iddia edilmiş olsa da bu konu da bilimsel veriler bulunmamaktadır. Ayrıca bu hasarların ultrason ile tespiti de mümkün olmayabilir. Bu nedenle tüm gebeler gebeliğin ilk döneminde bu infeksiyonun geçirilip geçirilmediği yönünde taranmalıdır. Virüsün yeni alındığı aktif infeksiyonun geçirildiği vakalarda gebeliğin sonlandırılması düşünülebilir. Hastalığı daha önce almış ve bağışıklanmış bireylerde fetus açısından bir tehlike bulunmamaktadır. Bu gebelerin gebelikleri sırasında hastalığın nüksünü yaşamaları durumunda herhangi bir tedavi uygulanmamakta sadece destek yaklaşımları benimsenmektedir. Doğuma yakın genital uçuk geçiren gebelerde ise eğer lezyonlar mevcutken doğum başlarsa bu gebelerde bebeğin temas ederek virüsü almalarını engellemek için sezaryen tercih edilmelidir. Ayrıca bebeğin doğum sonrasında da bu virüsle temasını en aza indirmek için çok dikkat edilmelidir.
Tükürükte virüs salgılanması, stomatitin iyileşmesinden sonra 7 haftaya kadar sürebilir. Primer genital lezyonu olan hastalar 7-10 gün süreyle enfektiftir. Tekrarlayan hastalığı olanlar, her atakta 4-7 gün boyunca bulaşıcıdır.
Uçuk virüslerinin kuluçka süresi 2 ila 12 gün arasında değişir.
HSV 1 ise yüz, dudaklar, burun ve ağız içinde içi su dolu kabarcıklar oluşturur. Bu kabarcıklar çok kısa süre içerisinde açılıp üzerleri ülserleşir ve yakınlarındaki diğer küçük ülserlerle birleşme eğilimi gösterirler. Ardından üzeri sulanan bu yaralar kabuklaşır. Kabuklar sarı beyaz renktedir. Daha sonra kabuklar kendiliğinden yumuşayarak düşerler. İlk başta yerlerinde kahverengi bir leke bırakır . Daha sonra kahverengi bir ize dönüşür. HSV 2 ise genital bölgeyi tutar. Kasıklar, kadında vajina dış dudakları, iç kısmı, anüs ile vajina arasındaki bölgeyi, rahim ağzını, erkekte penisin özellikle gövdeye yakın kısmını, nadiren penis başı ve testisleri, kalçaları tutabilir.
Sağlık Destek Sitesi tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 19 Kasım 2024
Yayınlanma Tarihi: 8 Mayıs 2023
Sağlık Destek Sitesi
Sağlık kütüphanesi içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlı ve kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır. Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız, endişeleriniz, teşhis veya tedavi için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.