Yumurtalık kistleri, yumurtalıklardan birinin/ikisinin içinde veya üzerinde bulunan içi sıvı dolu veya yarı katı keseciklerdir. Genellikle iyi huylu bir oluşum gösteren yumurtalık kistleri kendiliğinden gerileme özelliğine sahiptir. Ancak yumurtalık kistlerinin bazı türleri kötü huylu olabilir. Yumurtalık kistlerinin çeşitleri, kanser riski ve tedavi seçenekleri adölesan dönem, üreme çağı ve menopoz döneminde görülmesine bağlı olarak değişebilir. Sağ ve sol olmak üzere iki farklı yumurtalık söz konusudur. Bu yumurtalıklarda görülen belirtiler yumurtalık kistleri hakkında fikir verebilir. Yumurtalık kistlerinin en yaygın olarak ortaya çıkan belirtileri arasında sağ veya sol karın üstünde dolgunluk, şişkinlik, basınç, kasık ağrısı, adet düzensizliği ve idrar sırasında zorlanma yer alır.
Yumurtalık kistleri, yumurtalıkların üzerinde veya içinde görülen, içi sıvı dolu olan ve genellikle iyi huylu olarak ortaya çıkan yaygın büyümelerdir. Yumurtalık kistlerinin görülme oranları yaş gruplarına göre değişmektedir. Adölesan dönemde, üreme çağında ya da menopoz döneminde farklı kistlerle karşılaşılabilir.
Yaş gruplarına göre görülen yumurtalık kistleri şöyle sınıflandırılabilir:
Fonksiyonel kistler:Adölesan dönem adı verilen 13-18 yaş arası dönemdeki kistler daha çok fonksiyonel kistlerdir, genellikle ameliyat gerektirmez ve zamanla kaybolurlar. Bu dönemde vücudun hormon dengesi henüz oturmadığı için vücut geçici kistler oluşturabilmektedir. Fonksiyonel kistleri genellikle takip etmek gerekir. Çünkü düşük ihtimalle de olsa kistin yarattığı ağırlıktan dolayı “over torsiyonu” adı verilen yumurtanın dönmesi veya kist rüptürü sorunları oluşabilir. Bu takip dışında herhangi bir ilaç tedavisine gerek yoktur. Fonksiyonel kistler doğurganlık döneminde de görülebilmektedir.
Germ hücreli tümörler: Adölesan dönem ve takip eden üreme çağı ilk yıllarında görülebilen over tümörleridir. Tanıda belirlenen bazı tiplerde ameliyat yeterli olurken bazı tiplerinde ameliyata ek olarak kemoterapi tedavisi gerekebilmektedir. Daha çok solid organ şeklinde kendini gösteren solid kistik kitlelerdir. Ultrason kontrolünde fonksiyonel kist ya da solid kistik kitle olup olmadığı kolaylıkla belirlenebilmektedir.
Korpus luteum kistleri: Adet döneminde görülen kistlerdir. Ovulasyon (yumurtlama) ile meydana gelir. Tamamına yakını kaybolur, bazen kanamaya neden olabilir.
Dermoid kistler:Gebelik döneminde sık görülmektedir. İçerisinde vücudun dış yapısında bulunan deri, kıl, yağ, kemik, diş gibi ektodermal dokuların bulunduğu kistlerdir. Dermoid kistler hastada çok çabuk ağırlık oluşturarak torsiyon yani yumurtalık dönmesiyle beraber acil ameliyat edilmesi gereken kistler haline gelebilirler. Torsiyon oluşumunda eskiden yumurtalıkların hepsi alınırken günümüzde over torsiyonu eski haline getirilerek neden olan kistik kitle çıkartılabilmektedir. Çoğu kez bu yöntemde yumurtalık fonksiyonları eski haline dönmektedir. Çok ciddi geç kalmalar yok ise yumurtalıklar alınmadan çözülebilen bir sorundur.
Çikolata (endometriyotik) kistleri: Halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriyotik kistler içerisindeki yapı erimiş çikolataya benzediğinden bu ismi almaktadır. Üreme döneminde en sık görülen özel kistlerdir. Çikolata kistleri aslında endometriozis hastalığının yumurtalıktaki formasyonudur. Doğurganlık dönemindeki her 10 kadından birinde çikolata kisti görülmektedir. Bu kistlerde ameliyat konusunda çok daha seçici davranılır. Çünkü çikolata kistleri daha çok doğurganlık döneminde olan kadınlarda görülmektedir. Yani hastaların anne olma planları vardır. Bu nedenle çikolata kistlerinde hemen ameliyat önerilmez. Ancak hastanın ağrı şikayeti fazla ise ameliyat gerekir. Kist, 9-10 cm gibi çok büyük boyutlardaysa, artık pelvik baskı yapıyorsa cerrahi tercih edilmelidir. Ancak örneğin boyutu 5 cm, ultrasonda şüpheli bir düzensizlik yok, homojen yapıda bir çikolata kisti ise takip edilir. Çünkü bu kistler çok başarılı bir cerrahi yapılmazsa tekrar edebilen kistlerdir ve ameliyatta over rezervi azalabilir.
Bu nedenle mümkün olduğu kadar ultrasondaki görünümüne bağlı olarak özellikle hastanın çocuk sahibi olma arzusu varsa ameliyattan kaçınılarak takip edilmelidir. Ancak kandan alınan tümör belirteci olan CA-125 kanda artış gösteriyorsa bu hastalarda ameliyat gerekir. Kanser riski üreme çağındaki çikolata kistlerinde düşüktür. Yaş ilerledikçe çikolata kistlerinin tümöral olma riski artmaktadır.
Çoğu yumurtalık kisti, adet döngüsünün bir sonucu olarak meydana gelir. Bu durum fonksiyonel kist olarak ifade edilir. Ancak yumurtalık kistlerine neden olan diğer faktörler arasında hormonal dengesizlikler, endometriozis, pelvik bölge enfeksiyonları, polikistik over sendromu, gebelik ve genetik faktör bulunur. Ayrıca menopoza girmemiş kadınlarda da yumurtalık kisti riski söz konusu olabilir.
Yumurtalık kisti oluşumuna neden olan risk faktörleri şöyle sıralanabilir:
Yumurtalık kistlerinin en yaygın belirtilerinin başında kasık ağrısı ve adet düzensizliği gelir. Bununla birlikte adet döneminin sancılı geçmesi, sağ veya sol karın bölgesinde basınç, ağrı, dolgunluk hissi, sık idrara gitmek de yumurtalık kistleri belirtileri olarak kabul edilir.
Yumurtalık kistlerinde görülen yaygın belirtiler şöyledir:
Özellikle genç yaş grubu kistlerindeki en önemli belirti kasık ağrısı ve adet düzensizliğidir. Çikolata kistinde özellikle doğurganlık döneminde çocuk sahibi olamama şikayeti, sonradan ortaya çıkan adetlerin çok sancılı geçmesi, cinsel aktif kadınlarda ilişkide ağrı olması görülebilir. Bazen bağırsaklar tutulduğu zaman ağrılı dışkılama olabilir. İdrar yapmada sıkıntı görülebilir. Pelvik bölge adı verilen leğen kemiği bölgesindeki organlarla ilgili farklı şikayetler ortaya çıkabilmektedir. Ancak en sık görülen belirti gebe kalamama şikayetidir.
Bunun yanında uzun süre devam eden kasık ağrıları da yumurtalık kisti vakalarında çok sık görülmektedir. Menopoz dönemi tümör kistlerinde ise karın şişliği, bölgedeki organlara baskı nedeniyle sık idrara gitmek, kabızlık şikayetleri, bazen “postmenopozal” adı verilen menopozda vajinal kanaması başlangıcı, karın ağrısı gibi şikayetler özellikle büyük boyutlu tümörlerde menopoz döneminde karşılaşılan semptomlardır. Bunların yanında hiç belirti vermeyen rutin kontrollerde tesadüfen saptanan kistler de olabilmektedir.
Sağ alt karın bölgesiyle birlikte sağ kasık bölgesinde hafif olabildiği gibi zaman zaman şiddetlenen ağrı ve rahatsızlık hissi sağ yumurtalık kistlerinin en belirgin semptomları arasında yer alır. Ağrı ile birlikte şişkinlik, basınç ve bu bölgede ele gelecek şekilde hissedilen kitle de sağ yumurtalık kisti belirtisi olarak değerlendirilir.
Pelvik, karın ve kasığın sol bölgesinde hissedilen ağrılar sol yumurtalık kistlerinin en temel belirtisi olarak kabul edilir. Bu ağrılar hafif de olabilir ancak zaman zaman şiddetlenerek kişiye ciddi rahatsızlık verebilir. İyi huylu olan kistler genellikle kendiliğinden geçebilir ancak sol yumurtalık kistine neden olan faktörün ciddiyetine bağlı olarak semptomların seyri değişebilir.
Yumurtalık kistlerinde öncellikle ilk tanı aracı fizik muayenedir. Fizik muayenede elle karın bölgesi muayene edilir. Ağrı olan bölgeler saptanır. Sonrasında en önemli görüntüleme aracı ultrasonografidir. Ultrasonografide kistlerin boyutu, görüntüsü ve yapısı değerlendirilir.
Gerekli hastalarda tümör belirteçleri adı verilen kan tetkikleri yapılır veya tanı süreci MR ile desteklenir. Her kistte MR istenmezken genellikle şüpheli durumlarda istenir. Kanser şüphesinde farklı alanlara da sıçrayıp sıçramadığına bakmak için Emar’a (MR) başvurulabilir. Bunların yanında kanda bakılan tümör testlerinin tanıda önemli bir yeri vardır. Yumurtalıklarda, özellikle seröz kanserlerde ve çikolata kistlerinde CA-125, müsinöz over tümörlerinde CA-19-9, erken yaşta görülen germ hücreli tümörlerde Alfa Feto protein (AFP), Beta-HCG, bazı spesifik tümörlerde LDH kan testinden de fayda görülebilmektedir.
Genç yaş grubunda kanser riski her ne kadar düşük olsa da her türlü kompleks kist varlığında öncelikle kanser olup olmadığını belirlemek gerekir. Bu nedenle genç yaş grubunda fonksiyonel olmayan tüm kistlerde genellikle ameliyat önerilir. Fonksiyonel kistler takip altında tutulmaktadır. Hasta menopozdaysa veya menopoza yakın bir dönemdeyse yani 40’lı yaşlardan sonra görülen kistler kanser ihtimaline biraz daha yakın kistlerdir. Özellikle menopoz dönemindeki hastalarda ultrason görüntüsünde kistin yapısının düzenli olup olmaması gibi faktörler değerlendirilir. Genellikle menopoz döneminde bir kist saptanmışsa ve fonksiyonel kist olduğu düşünülmüyorsa ameliyat önerilir.
Eğer yumurtalık kistinin iyi huylu olduğu saptanırsa kist cerrahi operasyonla çıkarılır ve başka bir işlem uygulanmaz. Ancak patolojik inceleme sonucu yumurtalık kisti kötü huylu ilse hastanın yaşına, hamilelik planlayıp planlamadığına göre koruyucu cerrahi veya kanser cerrahisi uygulanabilir.
Bir kist varlığında öncelikle ultrason bulguları, hastanın şikayetleri, laboratuvar testleri ve gerekirse diğer görüntüleme yöntemleriyle kombine bir değerlendirme yapılıp takip protokolüne ya da cerrahi müdahaleye karar verilir. Kistin iyi huylu ya da kötü huylu olduğunu belirleyen ultrason bulguları vardır. Bunlar; kistin büyüklüğü, kistin çeperi adı verilen etrafındaki dokunun yapısı, içerisindeki papiller çıkıntılar, nodüler yapılar gibi düzeni bozan dokuların varlığına bakılır. Örneğin yer yer solid alanlar yani komplike kistler varsa bunlardan özellikle şüphelenilmelidir. Bunlarda genellikle ameliyat tercih edilmeli ve ameliyatta mutlaka patolojik inceleme yapılmalıdır.
Kist cerrahi gerektirmiyor, sadece takip edilecek ise 3 veya 6 ay aralıklarla kontrol edilir. Cerrahi uygulanacaksa kitlenin büyüklüğüne, yerleşim yerine, iki yumurtalıkta olup olmadığına, hastanın çocuk sahibi olma isteğine göre laparoskopi ya da robotik gibi kapalı yöntemler ya da açık cerrahi uygulanmaktadır.
Bulgunun tümör olup olmadığı konusunda çok arada kalındıysa hastaya kitlenin yapısını görmek için öncelikle kapalı laparoskopik yöntem uygulanabilir. Ancak büyük bir kitleyse, öncelikle tümör varlığı düşünülüyorsa ve yaygınsa yani her iki yumurtalıkta da kitle varsa o zaman daha çok açık cerrahi tercih edilmektedir.
Fonksiyonel kistlerin tedavisinde ise takip protokolü uygulanır. Klinik sorun görülmeyen, ağrı veya farklı bir şikayet yaşamayan hastaların kistleri uzun süre takip edilebilir. Bu hastalarda sadece yumurtalığın dönme riski yani torsiyon riski hakkında hasta bilgilendirilir ve acil bir durum olduğu zaman müdahale edilir. Fonksiyonel kistler veya kanser düşünülmeyen kistler çoğu kez kendiliğinden kaybolur. Kaybolmayıp, boyutu büyümeye başlarsa o zaman takipten çıkarılır ve cerrahi tedaviye geçilir.
Yumurtalık kistleri, tipine göre değişmekle birlikte, gebe kalmaya engel teşkil edebilmektedir. Genel olarak çok ilerlememiş (komplike olmayan) yumurtalık kistleri başarılı bir cerrahi müdahale ile alındıktan sonra gebe kalmaya engel durum ortadan kalkmaktadır.
Hasta kistinin olduğunu biliyor ise kontrollerinde doktoru tarafından kistinin sağ tarafta mı yoksa sol tarafta mı olduğu bilgisi verilmiştir. Ancak bölgede oluşan ağrılar her iki tarafa da yansıyabilir. Bu nedenle karın bölgesinde herhangi bir ağrıda örneğin özellikle kesik kesik gelip giden şiddetli ağrı durumlarında öncellikle kisti takip eden hekime ulaşılmalıdır ancak ulaşılamıyor ise mutlaka acile başvurulması gerekmektedir. Farklı bir doktora gidildiyse test sonuçları, ultrason görüntüleri mutlaka doktora bildirilmelidir. Bunun yanında ağrı başladığında ağızdan beslenme kesilmelidir. Ağrıya bulantı, kusma veya karın şişliği eşlik ediyorsa periton irritasyonunu düşündürür. Yani kistin karın içine temas ettiği anlamına gelir. Bunlar yine acil olarak sağlık kuruluşuna başvurulması gereken belirtilerdir.
Yumurtalık kistinin altında yatan risk faktörlerinden biri de strestir. Yoğun stres altında yaşayan kadınlarda stresin hormonlara zarar vermesi sonucu yumurtalık kisti meydana gelebilir.
Yumurtalık kisti karın veya kasık bölgesinde şiddetli bir ağrı veya şişkinlik meydana gelebilir. Bu durum en belirgin semptomdur. Ayrıca cinsel ilişki sırasında ağrı, adet düzensizliği, adet sancısı ve sık idrara çıkma gibi belirtiler de yaşanabilir.
Bazı yumurtalık kistleri oluşum yerlerine ve boyutlarına göre kanama ile kendini gösterebilmektedir.
Genellikle ultrason muayenesinde kistlerin varlığı hakkında detaylı bilgiye sahip olunabilmektedir. Bazı yumurtalık kistleri tek başına belirti göstermez. Kistlerin varlığı rutin bir jinekolojik muayenede tespit edilebilir.
Yumurtalık kistlerinin en yaygın özelliklerinden biri de ağrı ile kendini göstermesidir. Bu ağrı sağ ya da sol yumurtalık da olabilirken her iki bölgede de ağrı ortaya çıkabilir.
İyi huylu yumurtalık kistleri bir süre takip edilirken kötü huylu olma riski düşünülerek cerrahi yöntemler kistleri çıkarılır ve başka bir tedavi uygulanmaz ancak kötü huylu kistler için kişinin sağlık durumuna göre tedavi süreci şekillenir.
Yumurtalık kistlerinin patlaması veya yırtılması ani bir şekilde şiddetli kanamaya ve ağrıya yol açabilir. Bu durum acil müdahale gerektiren bir durumdur.
Yumurtalık kistleri birçok sebebe bağlı olarak gelişebilir. En yaygın sebebi vücuttaki hormonal dengesizliklerdir. Bunun yanında çeşitli yumurtalık enfeksiyonları sonucu, radyasyon maruziyeti, tümörler ve bazı hücresel bozukluklar nedeniyle de yumurtalık kistleri gelişebilmektedir.
Çikolata kistinde özellikle doğurganlık döneminde çocuk sahibi olamama şikayeti, sonradan ortaya çıkan adetlerin çok sancılı geçmesi, cinsel olarak aktif kadınlarda ilişkide ağrı olması görülebilir. Bazen bağırsaklar tutulduğu zaman ağrılı dışkılama olabilir. İdrar yapmada sıkıntı görülebilir. Pelvik bölge adı verilen leğen kemiği bölgesindeki organlarla ilgili farklı şikayetler ortaya çıkabilmektedir. Ancak en çok görülen belirti gebe kalamama şikayetidir. Bunun yanında uzun süre devam eden kasık ağrıları da sık görülmektedir.
Çikolata kistinin doğrudan bağlı olduğu sebepler yoktur ancak riski artıran faktörler bulunmaktadır. Bunların başında genetik ve çevresel faktörler gelmektedir. Ayrıca zayıf bağışıklık sistemi, adet kanının karın boşluğuna akması, doku farklılaşması gibi birçok farklı nedene bağlı olarak da gelişebilmektedir.
Çikolata kisti varlığında genellikle kanama görülmez.
Adet dönemlerinde kasık ağrısı veya cinsel aktif kadınlarda cinsel ilişki sırasında vajinal bölgede ağrı yapabilmektedir.
Sağlık Destek Sitesi tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 5 Şubat 2025
Yayınlanma Tarihi: 5 Şubat 2025
Sağlık Destek Sitesi
Sağlık kütüphanesi içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlı ve kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır. Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız, endişeleriniz, teşhis veya tedavi için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.