Myelodisplastik sendrom halk arasında kemik iliği tembelliği olarak tanımlanır. Kemik iliği yetmezliği hastalıkları arasında olan bu sendrom kansızlığa sebep olan bir rahatsızlıktır. Kemik iliği yapısındaki bozulma ve fonksiyonların tam olarak yerine getirilememesi sonucu ortaya çıkar. Hastalığın seyri ilerledikçe akut lösemiye dönme ihtimali vardır.
Kısaltması MDS olan myelodisplastik sendromda kemik iliğinde bulunan kök hücreler sağlıklı şekilde büyümez. Hastalık sebebiyle kaç hücresi üretim süreci zarar görür. Bozulmalar sonucu kanserli hücreler ortaya çıkarsa, enfeksiyon ve kanama gibi vücudun normalde baş edebileceği sorunlarda beden savunmasız kalır.
Myelodisplastik sendrom nedir sorusunun cevabından önce bu hastalığın tarihte ne zaman ortaya çıktığına değinmek önemli bir bilgi olur. İlk kez 1950 yılında MDS tanımı ortaya çıkmıştır. Bu hastalık 1982’de Fransız, Amerikan ve İngiliz karma tıbbi grup çalışmalarında myelodisplastik sendrom ismiyle anılmaya başlamıştır.
MDS’yi anlamak için bazı tıbbi tanımları bilmekte fayda vardır. Kan hücreleri kemik iliğinde özelleşen kök hücreler tarafından üretilir ve kemik iliğinde gelişir. Bu kan hücreleri; trombositler, eritrositler (kırmızı kan hücreleri) ve lökositlerdir (beyaz kan hücreleri). Myelodisplastik sendromda kemik iliğindeki kök hücrelerdeki sorunlar nedeniyle kan hücreleri üretim mekanizması bozulur. Sorunlu kan hücreleri vücuda yayıldığında anemi (kansızlık), enfeksiyon riski ve kanama eğilimi ihtimali oluşur.
Bulaşıcı özelliği olmayan myelodisplastik sendromda her yaşta görülebilen bir hastalıktır ancak 60 yaş üstü kişileri daha çok etkilediği görülür. Tanılara bakıldığında ortalama hasta yaşı 71’dir. MDS’nin görülmek sıklığı erkeklerde kadınlara göre daha yüksektir. MDS Dünya Sağlık Örgütü’nün hastalık sınıflandırmasında akut lösemiyle aynı bölümde yer alır ve kanser türü olarak tanımlanır.
Erken dönemde MDS hastalığı genelde çok fazla belirti vermez ve fazla şikayete yol açmaz. Hastalık ilerledikçe kan hücre sayısının düşmeye başlaması şikayetlerin de oluşmasına zemin hazırlar.
Bununla birlikte hastalığa dair belirtiler şu şekilde listelenebilir:
Myelodisplastik sendroma neden olduğu düşünülen bazı hastalıklar mevcut olsa da myelodisplastik sendromun net olarak bilinen tek bir sebebi yoktur.
Şüphe duyulan sebepler şöyle sıralanabilir:
Genelde belirtilerle doktora başvuran hastaların şikayetleri önce detaylı dinlenir. Fiziksel muayenede özellikle deride ve dudaklarda solukluk olup olmadığına bakılır. Bazı hastalarda boyun, koltuk altı ya da kasıklardaki lenf bezlerinde şişlik olabilir. Muayenede kanama noktaları incelemesi de yapılır.
Bir sonraki aşamada tam kan sayımı yapılır. Genellikle MDS hastalarında kırmızı kan hücreleri ve akyuvarların sayısında düşüklük vardır. Bazen trombosit yoğunluğunda da problem görülebilir. Parmak ucundan alınan kanın mikroskopta detaylı incelenmesiyle kırmızı kan hücreleri (alyuvar), beyaz kan hücreleri (akyuvar) ve kan pulcukları (trombositler) hakkında detaylı inceleme yapılır
Kesin tanı için kemik iliği aspirasyonu ve biyopsiden de yararlanılır. Örnek almak için en uygun alan kalça kemiğinin üst çıkıntısıdır. Uygun bölge uyuşturulduktan sonra özel iğnelerle 0,5-1 ml arası kan vücuttan çekilir ve kemik iliği biyopsisi yapılır.
Bu işlemler çoğunlukla ayakta yapılır ve hasta işlemler sonrası evine rahatça gidebilir. İşlemler sonucu alınan kan ve ilik dokusu uzmanlar tarafından incelenir ve kromozom tetkiki yapılır. Tüm bu süreç sonrasında kesin tanı konur.
MDS tedavisinde farklı yöntemler vardır. Yöntem tercihlerinde hasta, hasta yakınları ve doktor iş birliği içinde ilerler. 55 yaş altı hastalarda doku uygunluğu olan akrabalardan kök hücre nakli yapılarak çok iyi sonuçlar elde edilebilir. Ancak kök hücre naklinde çok ciddi yan etkilerin olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Myelodisplastik sendromun farklı alt grup hastalıklarla birlikte gelişmesi olasıdır. Eşlik eden rahatsızlıkların türüne göre farklı ilaçlar ve tedavi yöntemleri tercih edilebilir.
Tüm hastalıklarda olduğu gibi MDS hastalığı için de sağlıklı beslenme çok önemlidir. Özellikle yorgunluk ve halsizliğin olabildiği MDS hastalarının kendilerini iyi hissedebilmeleri için dengeli beslenmeleri mühimdir.
Yeterli besin ve sıvı alımı olmazsa vücut çok farklı hastalıklar da kapabilir. Sağlıklı beslenmede en önemli kategoriler su, meyve ve sebzeler, tam tahıllar, düşük yağlı süt ürünleridir.
Kanser hastalarında bazen iştah kaybı olabilirken bazı hastalar bu sorunu yaşamaz. Kanserli hastaların beslenmesi konusunda tecrübeli bir diyetisyenin önerileriyle ilerlemek destekleyici olur. Daha önce benzer tecrübeleri olan bir diyetisyen hastayı psikolojik açıdan da rahatlatmayı başarabilir. MDS’nin türüne, uygulanan tedavi yöntemlerine, kullanılan ilaçlara ve MDS ile birlikte gelişen ek hastalıklara bağlı olarak beslenme düzeninde farklı listeler oluşturulur.
Myelodisplastik sendromun ne kadar tehlikeli olabileceği bu hastalık ile birlikte görülen alt hastalık gruplarına göre değişir. Dirençli anemi ve sideroblast olan hastalarda kansızlık dışında başka rahatsızlık olmaz.
Bazı kişilerde şikayetler hafif ise tedavi bile gerekmeyebilir. Olgunlaşmamış ilik hücreleri çok fazla artarsa MDS’nin akut lösemiye dönme ihtimali ortaya çıkar. Bu hastaların tedaviye başlaması gerekir ve belirli aralıklarla kontrole gitmeleri gerekir.
MDS’nin belirtiler B12 vitamini eksikliği ve demir eksikliği belirtileri ile karışabilir. Nadir durumlarda folik asit eksikliği de MDS belirtilerine benzer belirtilerle ortaya çıkabilir. MDS olduğundan şüphelenilen hastalarda doğru tanı konabilmesi için tetkiklerde demir, B12 vitamini, folik asit ve ferritin düzeyleri detaylı incelenir.
Türkiye’de hücresel nakillerde aile içinden uygun aday bulma oranı ortalama %25’dir. Ayrıca gönüllü bulma çalışmalarının artmasıyla verici bulma oranında ihtimal %50’lere kadar çıkmaktadır. Uygun kişileri bulabilmek için dünyadaki kök hücre bankalarındaki adaylar da taranır. Hiçbir yerden uygun verici bulunamamış hastalar için ebeveyn ve kardeşlerden uyum %50 olsa bile nakil yapılabilmektedir.
MDS hastalığında tam olarak iyileşme olabilmesi için kemik iliği nakli gerekir. Uygun verici bulunamadığı için nakil yapılamayan vakalarda uygulanan tedavi yöntemleri daha çok hastanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik olur.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.