İlk defa 1986 yılında İngiltere’de teşhis edilmesinden bu yana deli dana hastalığı hem hayvan sağlığı hem de halk sağlığı açısından endişe yaratan nörodejeneratif bir hastalıktır. Beyinde anormal protein birikimi ile karakterize olan hastalık merkezi sinir sisteminde ciddi hasara neden olur. Deli dana hastalığı esas olarak sığırları etkileyen bir sağlık sorunu olmakla birlikte yapılan araştırmalara göre insanlarda görülen Creutzfeldt-Jakob hastalığı (CJD) ile yakından benzerlik göstermesi insanları da etkileyebileceğini düşündürmektedir. “Deli dana hastalığı nedir, neden olur?”, “Belirtileri nelerdir?” Bunlar gibi konu hakkında merak edilenler yazının devamında detaylı olarak ele alınmıştır.
Tıp literatüründe Bovin süngerimsi ensefalopati olarak da adlandırılan deli dana hastalığı sığırlarda görülen ölümcül bir hastalıktır. İlk zamanlarda hastalığın sadece hayvanları etkilediği düşünülmekteyken yapılan bilimsel çalışmalara göre insanlarda görülen Creutzfeldt-Jacob hastalığı ile deli dana hastalığı arasında ilişki olduğu görülmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar hastalıklı hayvan etlerinin tüketilmesinin insanlara da deli dana hastalığı bulaşmasına yol açabileceğini göstermektedir. Deli dana hastalığı beyinde prion adı verilen proteinlerin anormal birikmesi sonucunda ortaya çıkar. İlerleyici bir hastalık olup başlangıçta depresyon, davranış bozukluğu ve kas güçsüzlüğü gibi belirtilerle kendini gösterir. İlerleyen zamanlarda ise hastanın mental ve bilişsel fonksiyonlarını yitirmesine ve yaşamını kaybetmesine neden olur.
Deli dana hastalığı prion adı verilen anormal yapıdaki proteinlerin birikmesi sonucunda ortaya çıkar. Prionlar kendiliğinden çoğalabilen, kendini kopyalayabilen, özellikle beyin, kalp, akciğer ve aktif lenfositler gibi çeşitli yapılarda bulunan protein partikülleridir. Virüslerden daha küçük bir boyuta sahip olan prionlar enfeksiyon etkeni olarak görev yaparlar. Normalde prionlar düzenli bir yapıya sahiptir ancak enfeksiyon sırasında bu proteinler özel bir mekanizma ile anormal bir hale dönüşerek proteaz adı verilen enzimlere karşı dirençli hale gelir. Bu değişiklik sonucunda beyinde anormal birikimler oluşur.
Prionların anormal birikimi hem hayvanlarda hem de insanlarda çeşitli hastalıklara neden olur. Deli dana hastalığı da sinir sisteminde anormal prion birikimine bağlı ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Genellikle hayvanlarda görülmekle birlikte prionların neden olduğu Creutzfeldt-Jacob hastalığı deli dana hastalığının bir varyantı olarak düşünülür. Creutzfeldt-Jacob prion hastalıkları içerisinde insanlarda en sık rastlanan sağlık sorunudur.
Prionlar bulaşıcı hastalıklara neden olmakla birlikte virüsler ve bakteriler gibi mikroorganizmalardan farklıdır. Prionlar virüsler ve bakterilerin aksine bağımsız bir genoma sahip değildir ve enfekte ettiği organizmanın kendi proteinlerinin anormal bir formunu içerir. Anormal proteinler organizmadaki diğer normal proteinleri etkileyerek onları da anormal hale getirir. Anormal hale gelen proteinler beyinde ve sinir sistemi üzerinde birikerek ciddi etkilere yol açar. Bir başka ifadeyle deli dana veya Creutzfeldt-Jacob hastalığı gibi prion hastalıkları virüs veya bakteri gibi bir mikroptan değil konağın kendi proteinlerindeki değişiklikten kaynaklanır.
Deli dana veya Creutzfeldt-Jacob gibi prion hastalıkları yavaş ilerleyen enfeksiyon hastalıkları kategorisi altında değerlendirilir. Bir diğer ifadeyle enfekte olunmasının ardından hafif belirtilerle başlar ve zamanla sinir sistemi tutulumu artar.
Creutzfeldt-Jacob ya da deli dana hastalığının farklı çeşitleri vardır. Belirtiler hastalığın türüne göre değişiklik gösterir. Türüne göre başlıca deli dana hastalığı belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Hastalığın ilerlemesiyle birlikte fiziksel koordinasyon kaybı, kas seğirmeleri, yutma güçlüğü, görme ve konuşma kaybı gibi nörolojik belirtilerin yanı sıra hafıza kaybı, konsantrasyon bozukluğu, zihinsel karışıklık ve huzursuzluk gibi psikolojik belirtiler de artar.
Nörolojik bazı semptomlarla sağlık kuruluşuna başvuran hastalar alanında uzman bir nörolog tarafından detaylı olarak muayene edilir. Uzman doktor öncelikle sinir sistemi ile alakalı Parkinson, Alzheimer gibi sağlık sorunlarını dışlamak için hastaya bazı tetkikler uygular. Beyindeki sinirsel aktiviteleri izlemek için MRI, EEG gibi görüntüleme tekniklerinden faydalanılır. Bunların yanı sıra bazı durumlarda uzman bir cerrah kontrolünde beyinden biyopsi işlemi ile alınan bir parçanın incelenmesi de deli dana hastalığının tanısına yardımcı olabilir. Ancak beyin biyopsisinin bazı riskleri vardır. Bu nedenle biyopsi işlemi genellikle deli dana hastalığının teşhisi amacıyla değil hastada tedavi edilebilir başka bir sağlık sorunu olup olmadığını anlamak için kullanılır.
Günümüzde deli dana hastalığı için kanıtlanmış bir tedavi yöntemi henüz bulunmamaktadır. Uygulanan tedavilerin çoğu hastalığın semptomlarını hafifletmeye ve hastanın rahatlamasını sağlamaya yönelik tedavilerdir. Örneğin hastada depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlar varsa bunları hafifletmeye yönelik antidepresan tedavisi uygulanabilir. Deli dana hastalığı sinir sistemini etkileyen bir sağlık sorunu olduğu için hastalarda ağrı şikâyeti ile sık karşılaşılır. Bu nedenle semptomların hafifletilmesinde ağrı kesici ilaçlardan da faydalanılabilir.
Deli dana tanısı alan hastalar genellikle ilerleyen evrelerde destekleyici bakıma ihtiyaç duyarlar. Beslenme ve hijyen ihtiyaçlarını gidermeleri için onlara yardımcı olmak gerekebilir. Ek olarak deli dana hastalarının bazılarında yutma güçlüğü de ortaya çıkar. Bu durumda onların beslenmelerini devam ettirebilmek için palyatif bakım ihtiyacı da ortaya çıkabilir. Palyatif bakımda hedef hastanın semptomlarla ve stresle başa çıkabilmesini kolaylaştırmaktır.
Deli dana hastalığı insanlarda nadir görülen nörodejeneratif bir sağlık sorunudur. Hastalık hakkında sıklıkla merak edilen sorulardan bazıları aşağıda detaylandırılmıştır.
Deli dana hastalığı prion adı verilen anormal proteinlerin beyinde birikmesi ve sinir sistemini etkilemesi sonucu ortaya çıkan nadir bir hastalıktır.
Deli dana hastalığı esas olarak sığırları etkileyen bir hastalık olmakla birlikte hastalığın insanlarda görülen Creutzfeldt-Jakob hastalığı ile olan yakın benzerliği deli dana hastalığının insanlara da bulaşabileceği konusundaki görüşleri desteklemektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar deli dana hastalığının enfekte hayvan dokuları veya sakatatlarla doğrudan temas, kontamine yemlerle temas veya enfekte etlerin tüketimi gibi yollarla insanlara bulaşabileceğini göstermektedir.
Virüs ve bakterilere karşı kullanılan sterilizasyon yöntemleri deli dana hastalığından korunma konusunda etkili değildir. Bu nedenle hastalığı önlemek diğer enfeksiyon hastalıklarına göre daha zor olabilir. Bununla birlikte gıda zincinde sıkı kontrollerin uygulanması hastalığın yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir. Ek olarak başta sağlık çalışanları olmak üzere hasta birisi ile temas etmek zorunda olanların eldiven ve maske gibi koruyucu ekipmanlarla hastaya müdahale etmesi önemlidir.
Eğer sizin de deli dana hastalığı veya başka bir sağlık sorunu ile ilgili endişeniz varsa vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız önemlidir. Sağlık Destek Sitesi hastanelerinde enfeksiyon hastalıklarının tanı ve tedavisi de dahil üzere her türlü sağlık hizmeti verilmektedir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.