Öncelikle bu yaşanan üzücü durumda, yaşadığımız ve beraberinde getirdiğimiz birçok duygu ve davranışın, doğal ve olması gereken bir süreç olduğunu belirtmek isterim. Bu sürece kimilerimiz doğrudan kimilerimiz de dolaylı olarak şahit olduk. Kimilerimiz orada olamadığı için kendisinden utandı, kimilerimiz yemekten utandı, kimilerimiz ise sıcak yatağında uyumaktan.
İşte bu tür yaşadığımız durumlar ikincil travma olarak adlandırılmakla beraber oldukça yıkıcı etkiler de bırakmakta. İnsanlar kendilerini bu süreçten sorumlu tutmakta ve sonrasında travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, alkol veya madde bağımlılığı gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Elbette bu süreçte hepimizin yaşadığı tepkiler aynı değildir. Bunu belirleyen de birbirimizden farklı özelliklere sahip oluşumuzdur.
Kişilerin daha önce bir travmayla karılaşıp karşılaşmadıkları, sosyoekonomik durumu, travma sonrasında bulunulan ortamın destekleyicilik düzeyi, bireyin yardım kaynakları bu süreçte verilen tepkileri şekillendirebilmektedir. Peki bizler bu sürecin daha az hasar oluşturabilecek şekilde atlatılmasında neler yapabiliriz?
İlk akla gelenler aşağıdakiler olabilir;
Yaşanılan afet, kaza, terör saldırısı gibi olaylara birebir maruz kalmayıp medyadan veya birebir yaşayan kişilerin anlatımıyla öğrenen ve bu şekilde olaylara maruz kalan kişilerin travmatize olması ikincil travma olarak adlandırılmaktadır.
Peki ikincil travma yaşayan bireylerin psikolojik sağlamlılığına nasıl katkıda bulunabiliriz?
Travma; bireyin bedensel ve ruhsal açıdan yaşamını tehdit eden, doğrudan veya dolaylı olarak önemli ve etkili yaralanma bırakan, bireyin fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal olarak iyilik halini alt üst etmesidir.
Bireyin hayatında travmatik bir yaşantının olmamasına rağmen etrafında yaşanan travmatize olaylara tanıklık etmesi bireyi duygusal ve psikolojik olarak etkilemektedir. Tramvaya ikincil olarak maruz kalmış bireyde, tanıklık ettiği olaydaki kişilerin deneyimlediği gibi kaçınma, artmış uyarılma ve yeniden yaşama belirtileri görülebilmektedir.
Bu gibi durumlarda bireyin günlük hayatını ve sosyal ilişkilerini ciddi boyutta etkilediği söylenebilir. Ülkemizde yaşanan deprem felaketi ile ilgili haberler, videolar, görüntüler toplumumuz üzerinde derin izler bırakmaktadır. Toplum tarafından izlenilen bu derin acı bırakan görüntüler travmatize edici etkiye sahiptir. İkincil travmaya maruz kalmış kişilerde stres belirtileri görülebilmektedir. Bunlar;
Yeniden Yaşantılama: Kişinin gördüğü olaya benzer geçmiş yaşantısında hatırladığı anıları rüyasında görmesi ve travmayı tekrar tekrar yaşama belirtilerini içerir
Kaçınma: Travmatik duruma ikincil dereceden maruz kalmış kişilerde olayı hatırlatacak durumlardan duygulardan ve düşüncelerden kaçınma davranışını içerir
Artmış Uyarılmışlık: İkincil travmaya maruz kalmış kişilerde uyku sorunları, öfke patlamaları, konsantrasyon bozuklukları, dikkati toplayamama gibi davranışları ortaya çıkarabilir.
Kişi, iyileşmeye, çok zor bir yaşam sürecinden geçtiği gerçeğini kabul ederek başlamalıdır. Deprem sonrası keder ve matem kaçınılmaz olabilir. Fakat her travmatik olay gibi, yaşanan yeni sürecin de bir süre sonra giderek etkisini kaybetmeye başlayacağı gerçeği olabildiğince göz önünde tutulmalıdır.
Deprem sürecini yaşayan kişi, konuşmak istemediği takdirde, buna zorlanmamalıdır. Kendisinin arzu ettiği bir zamanda duygu ve deneyimini paylaşabileceğini bildirmek, kişinin rahatlamasını sağlayacaktır. Konuşulduğunda, kişinin yaşadıklarını önemsizleştiren, deneyimini anlatmasına ve yaşamasına izin vermeyen, duyguları bastırmaya teşvik eden yorumlardan kaçınılmalıdır.
Kendinize ve sevdiklerinize bu süreç içerisinde lütfen duygu paylaşımında bulunun. Duygularınızı görmezden gelmeyin, onları bastırmayın. Bu süreç içerisinde güvenli bir ortam sağlanmalıdır. Güvenli ortamın sağlanmasından sonra kişinin sosyal yaşantısını sürdürmesi, yeniden rutinlerini oluşturması ve çevresinden destek alması önemlidir.
Özellikle yas sürecinde cenazelere katılmak, gerekli ritüelleri yerine getirmek, yaşanan kayıplarla ilgili ihtiyaç duyulduğunda başkaları ile konuşmak ve paylaşmak fayda sağlar.
Kısır döngüde olan düşüncelerinize uzaktan bir bakmakta fayda var. Bu düşünceler yaşanılan travma süreci kadar gerçek gibi algılanabilir…
Travma, kişinin yaşamını yeniden düzenleme konusundaki motivasyonunu kırmış olsa da, çaba sarf etmenin öneminin kavranması, psikolojik iyileşme açısından çok önemlidir.
Depremden sonraki ilk haftalarda normal günlük yaşama dönmekte zorlanılıyor, gün içerisinde sık sık olay anı zihinde yeniden canlandırılıyor, yorgunluk, tedirginlik, uyku ve iştah düzensizlikleri azalarak / artarak devam ediyorsa, bunlara keyifsizlik, hissizlik ya da baş ağrısı ve karın ağrısı gibi bedensel belirtiler eklendiyse, mutlaka profesyonel destek alınması gerekiyor.
Birçok insan, bir felaket sonrasında güçlü duygusal veya fiziksel tepkiler verir ve bu oldukça normaldir. Travmatik deneyimler kişinin yaşama dair güven duygusunu olumsuz etkiler. Çoğu insanda bu tepkiler 1 ay içinde yavaş yavaş azalmaya başlar. Travmatik olay sonrası büyüme ve iyileşme vücudumuzun doğal iyileşme kapasitesinin bir parçasıdır.
Travma sonrası büyüme genellikle doğal iyileşme sürecinin bir parçası olarak gerçekleşir; ancak kolaylaştırılabilir. Travmanın etkisi kişisel ve kendine özgüdür; bireysel özelliklere, travmanın sebeplerine ve sosyokültürel faktörlere bağlı olarak kişiden kişiye önemli ölçüde değişir. Bu süreçte kendi gücümüzü, mental sağlığımızı korumak çok önemlidir.
Afet sonrası insanların ihtiyaç duyduğu en önemli şeylerden biri sosyal destektir. Aile ve arkadaşlar arasında bağlantı kurmak ve toplum içinde desteği artırmak için derhal adımlar atılmalıdır.
Başkalarının desteği, önemsendiklerini ve yalnız olmadıklarını hissetmelerine, yüklerini paylaşmalarına ve deneyimleri hakkında konuşma fırsatları sağlamasına yardımcı olur.
Kendinizde olan değişikliklere (uykusuzluk, kaygı, üzüntü, öfke gibi) karşı nazik olun ve olanları fark etmek için kendinize zaman verin. Bu ilk adımı atlamanın bir yolu yoktur. Verdiğiniz tepkilerin olağanüstü strese verilen normal tepkiler olduğunu unutmamak önemlidir.
Yaşanan güçlük sonrası büyüme ve iyileşme, ileriye doğru anlamlı bir yol görmenizi sağlayan bakış açıları bulduğunuzda gerçekleşir. Yaşanan felaketten anlamlı bir yaşam dersi çıkarma, tedbirli olma, kontrolümüzde olan şeyler için çaba sarf etme bunlardan bazılarıdır. Yalnızca eleştirmek, öfke ve nefret söylemi olan gruplara maruz kalmak sizi güvensiz hissettirir.
Güçlenmenin, iyileşmenin dümdüz bir yol olmadığını unutmayın; bazı günler daha iyi olurken, diğerler günler kötü hissetmeniz normaldir. Sabırlı olun nihayetinde büyümeyi, güçlenmeyi ve yenilenmeyi deneyimleyebilirsiniz.
Bu makale MLPCARE Psikoloji Komitesi tarafından yazılmıştır.
Makaleye katkı sunan psikologlarımız;
Uzman Klinik Psikolog Ceren Kaya
Uzman Klinik Psikolog Gülşah Özgenç
Uzman Klinik Psikolog Merve Tokgöz
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.