Hyaluronik asit, şeker ve proteinden oluşan biyolojik olarak gerekli ve önemli bir moleküldür. Hyaluronik asit, su tutma özelliği ile işlev görür ve insan vücudunda; kaslarda, eklemlerde, göz sıvısında ve ciltte doğal olarak bulunur. Gıda takviyesi olarak hyaluronik asit; eklem ve cilt hastalıkları tedavilerine destek ve dermatolojik olarak kozmetik faydalarına yönelik en çok kullanılan ürünlerden birisi haline gelmiştir.
Cam anlamına gelen hyalos isminden türeyen hyaluronik asit insan vücudunda bulunur. Yapısal olarak kendinin yaklaşık bin katı kadar su tutma özelliğine sahip olmasıyla bilinir. Bu özelliği sayesinde kas ve kemiklerin sağlıklı bir şekilde hareket etmesinde önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda vücudumuzun en büyük organı olan cildin yapısındaki hyaluronik asidin azalması cilt kuruluğuna ve kırışıklıklara sebep olabilir. Cilt için hyaluronik asit uygulaması yaşlanma geciktirici olarak sıklıkla kullanılan ürünler arasındadır.
Hyaluronik asit, vücut içerisinde doğal olarak bulunmakla birlikte hayvansal kaynaklardan veya bakterilerden üretilebilir. Hyaluronik asit oral alımda toz, tablet ve sıvı gibi çeşitli formlarda bulunabilir. Bunun yanında cilt üzerine uygulanması için krem, merhem, serum şeklinde çeşitleri de vardır. Ek olarak göz operasyonu veya kontakt lens kullanımında göz kuruluğunun giderilmesi için göz damlası şeklinde önerilebilir.
Hyaluronik asidin 2 çeşidi vardır:
Hyaluronik asit su tutma özelliği sayesinde vücutta pek çok alanda faaliyet gösterir. Bunlar şöyle sıralanabilir;
Hyaluronik asitin faydaları şöyle sıralanabilir:
korumada etkilidir. Aynı zamanda lens kullanımı ve bazı göz operasyonlarının sebep olduğu göz kuruluğunun tedavi edilmesinde hyaluronik asit içeren damlalar önerilebilir.
Hyaluronik asidin pek çok faydası olsa da özellikle hastalık ve hasar durumunda mutlaka bir uzmana gidilmelidir. Alanında uzman doktor, kişi için en uygun olan hyaluronik asit formunu ve tedavisini önerebilir.
Hyaluronik asitin kullanıldığı tedavi çeşitlerinden ilki mezoterapidir. Mezoterapi serumunun içeriği kişilerin cilt problemlerine bağlı olarak değişir. Özellikle yüz mezoterapisi yapıldığında seruun içerisinde genellikle hyaluronik asit bulunur. Bu sayede cilt altı dokusu kollajen üretimi için uyarılır, cildin elastikiyeti ve nemliliği artar. Hyaluronik asidin kullanıldığı bir diğer tedavi çeşidi ise ortopedik rahatsızlıklardır. Bunlardan ilk sırada osteoartrit gelir. Osteoartritin tedavisinde antiinflamatuvar özelliğinden dolayı hyaluronik asit kullanılabilir. Diz içine enjekte edildiğinde semptomların zamanla hafiflediğine dair çalışmalar vardır. Aynı zamanda kemik kırılması durumunda kemik ve dokunun onarılmasında görevli hücrelerin hasarlı dokuya göç ettirilmesinde hyaluronik asit görev alır. Aynı zamanda çeşitli faktörlere etki ederek vücutta artan bir enflamasyon durumu varsa inflamasyonun azalmasını sağlar.
Hyaluronik asit doğal etkilerin ve tedavilerin yanı sıra bazı ilaçların içerisinde tedaviyi destekleyici olarak bulunabilir. Bu açıdan yapılan çalışmalar hyaluronik asidin ilaçların hücrelere kadar sağlıkla taşınmasını, ilaçların etkisinin artırılmasını sağlaması açısından faydalıdır.
Yapılan çalışmalar hyaluronik asidin bilinen bir zararının ve yan etkisinin olmadığı yönünde bulgular elde etmiştir. Ancak hasta kişilerin, gebe ve emziren annelerin kullanmadan önce bir doktora danışması gerekir. Hyaluronik asidin ilaçlarla kullanımında herhangi bir ilaçla etkileşimi yoktur. Ancak yine de hyaluronik asit tedavisi sırasında doktor tarafından belirlenen dozun üzerine çıkılmamalıdır.
Diğer yandan kanser hücrelerinin hyaluronik aside duyarlılığı tespit edilmiştir ancak kanser tedavisi olan kişilerde hyaluronik asit kullanımı ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır. Bu açıdan bu kişilerin hyaluronik asit kullanımından kaçınmaları gerekir.
Öncelikle herhangi bir hasar durumu olmaksızın kas, kemik, eklem, göz, cilt kısaca tüm vücuda su desteği sağlayarak sağlığın sürdürülmesinde herkes tarafından tercih edilebilir. Özellikle hareket eden extremitelerde hasar olan kişiler ortopedik iyileşmeyi hızlandırmak amacıyla doktor kontrolünde kullanabilir. Aynı zamanda ilerleyen yaşlarda kırışıklık veya cilt ile alakalı sıkıntılar yaşamak istemeyen kişiler tercih edecekleri kozmetik ürünlerinin içinde hyaluronik asit olmasına dikkat edebilirler.
Hyaluronik asitin kullanılacak farklı formları vardır. Doktorlar ciltte yara, leke veya dermatolojik olarak bir hasarı olan kişilere krem, merhem veya serum şeklinde önerebilir. Bu ürünler direk yara veya leke üzerine uygulanabilir. Eklem ve kaslar için kullanılabilecek formu doktor önerisi ile oral tablet şeklinde olabilir. Diğer yandan göz damlası şeklinde olan formu genellikle göz kuruluğu yaşayan kişilere önerilebilir.
Hyaluronik asit insan vücudunda doğal olarak bulunan bir maddedir. Bu madde yaş ile birlikte zamanla azalmasını önlemek için hyaluronik asit içeren yiyecekler tüketilebilir. Bahsedilen besinler vücuda ya doğal hyaluronik asit desteği sağlar ya da hyaluronik asidin üretilmesinde görevli mekanizmalarda yer alır. Bu yiyecekler şu şekilde sıralanabilir; kemik suyu, badem, turunçgiller, tofu, lahana, brokoli, baklagiller, greyfurt, limon vb. Bu besinlerin tüketilmesi vücuda doğal olarak hyaluronik asit desteği sağlayabilir. Ayrıca her yiyecekte olduğu gibi bu yiyeceklerde de porsiyon ölçüsünü aşmamak önemlidir.
Hyaluronik asidin insan vücudu için pek çok faydalı etkileri vardır. Ancak kullanılmak istendiğinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Alanında uzman doktor, kişinin şikayetlerine göre en uygun hyaluronik asit formunu önerebilir.
Hyaluronik asit, şeker ve proteinden oluşan biyolojik olarak gerekli ve önemli bir moleküldür. Hyaluronik asit, su tutma özelliği ile işlev görür ve insan vücudunda; kaslarda, eklemlerde, göz sıvısında ve ciltte doğal olarak bulunur. Gıda takviyesi olarak hyaluronik asit; eklem ve cilt hastalıkları tedavilerine destek ve dermatolojik olarak kozmetik faydalarına yönelik en çok kullanılan ürünlerden birisi haline gelmiştir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.