Rahmin iki yanında bulunan yumurtalıklarda yumurta gelişimi olur; progesteron ve östrojen hormonları üretilir. Genetik problemler, hormonal dengesizlik, yağ bezlerinin fonksiyon bozukluğu ve gelişim bozuklukları nedeni ile yumurtalıklarda kist oluşumu görülebilir. Oluşan yumurtalık kistleri çeşidine ve büyüklüğüne göre takip veya tedavi edilir. Yumurtalık kisti her yaşta görülebilen ve kadınların sıkça yaşadığı bir rahatsızlıktır.
Yumurtalıkta kist, yumurtalığın içinde veya yüzeyinde oluşan genellikle içi sıvı dolu keselerdir. Bu keseler yumurtanın gelişip atıldığı yapıdan, rahim içini kaplayan endometrium yapıdan veya direkt yumurtanın kendisinden oluşabilir. Yumurtalık kistlerinin içi berrak sıvı, akışkan çikolata kıvamında sıvı veya diş, saç, kemik, yağ gibi farklı dokular ile dolu olabilir. Yumurtalık kistlerinin pek çok farklı çeşidi bulunur. Kistin çeşidine ve büyüklüğüne göre farklı belirtiler oluşur ve farklı tedavi yöntemleri uygulanır.
Yumurtalık kistlerinin birçoğu belirti bile vermediğinden muayene esnasında tesadüfen tespit edilir. Belirti vermeyen kistler çoğunlukla çok küçük veya geçici olan, zamanla kendiliğinden yok olan, dönemsel kistlerdir. Kistler büyükse ve yayılma eğiliminde ise o zaman önemli belirtiler verir. Yumurtalık kistlerinin en çok karşılaşılan belirtileri, kasıklarda ve karında ağrı, adet döneminde ve ilişki esnasında ağrı, adet gecikmesi, adet düzensizliği ve gebe kalmakta sıkıntıdır. Eğer kist kötü huylu ise çevre dokulara ve organlara baskı yapacağından karın şişliği, kabızlık, sık idrara çıkma gibi durumlar oluşturur.
Kasıklarda ve karında ağrı şikayeti ile gelen hastaya öncelikle doktor fizik muayene yaparak bası uygular ve elle kontrol gerçekleştirir. Sonrasında ultrason ile görüntüleme yaparak yumurtalık kisti tespit edilir. Tespit edilen kistin çeşidinin ve kanserojen olup olmadığının tanısı için çeşitli testler ve gerektiği takdirde MR görüntülemesi gerçekleştirilir. Farklı kist türleri için farklı tümör markerları önemlidir. Seröz tümörler için Ca-125, müsinöz tümörler için Ca19-9, germ hücreli tümörlerde AFP ve Beta HCG değerleri, önemli kanser göstergeleri olur. Yumurtalık kistinin kötü huylu olduğu tespit edilirse MR veya BT ile görüntüleme yapılarak başka bölgelere yayılıp yayılmadığı ve hangi organlara baskı yaptığı tespit edilerek kanserin derecesi belirlenir.
Birçok yumurtalık kisti şikayet oluşturmaz ve tedavi gerektirmez. Folikül kistleri, gebelik döneminde oluşan kistler ve fonksiyon kistler kendiliğinden yok olacağından tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Çikolata kistleri gibi agresif seyreden kistler ve kötü huylu tümörler ise tedavi gerektirir. Yumurtalık kisti tedavisinde kistin büyümesini durdurmak için doktor tarafından doğum kontrol ilaçları önerilebilir. Kistin büyümeye devam etmesi veya menopoz döneminde görülmesi kötü huylu bir hastalığa dönüşebileceğinden ameliyat ile cerrahi müdahale gerektirebilir. Kist çok büyük değilse laparoskopi yani kapalı ameliyat gerçekleştirilir. Kist büyük olduğunda ve kötü huylu olduğunda ise laparotomi yani açık ameliyat gerçekleştirilerek bir kesi yapılır. Eğer kist kötü huyluysa ve yayılma gösterdiyse ooferektomi yapılarak yumurtalıkların tamamının alınması da gerekebilir.
Yumurtalık kistleri çeşidine göre farklı yaş gruplarında görülebilir. Adölesan dönemde yani ergenlik döneminde, üreme çağında veya menopoz döneminde kistler oluşur. Çoğunlukla ergenlik döneminde görülen kistler fonksiyonel kistlerdir. Yani hormon dengesizliğinden kaynaklı oluşan ve zamanla kendiliğinden kaybolan kistlerdir. Doğuştan oluşan dermoid kistler de erken yaşta kendini gösterebilir. Genellikle üreme çağında görülen kistler seröz kistadenomlar, korpus luteum kisti ve çikolata kistleridir. Menopoz döneminde görülen kistler ise kötü huylu olabileceğinden sıkı takibi yapılmalı ve gerektiği takdirde müdahale edilmelidir.
Yumurtalık kistlerinin birçoğu belirti bile vermezken bir kısmı ise ağrı oluşturur. Yumurtalık kistlerinde ağrı kasıklarda ve karında görülür. Büyük kistler, adet gecikmesi ve ağrılı bir adet dönemine neden olabilir. Ayrıca ilişki esnasında da ağrı ve acıya sebep olabileceğinden kişinin hayat şartlarını olumsuz etkiler.
Yumurtalık kisti tümörü her yaşta görülebilir ama özellikle menopoz döneminde görülen yumurtalık kistlerin birçoğu kanserdir. Kanserojen kistler çabuk yayılır ve çevre dokulara, organlara baskı uygular. Her kanserde olduğu gibi yumurtalık kisti tümöründe de erken tanı çok önemlidir. Kanserojen kistler cerrahi operasyonla alınır ama eğer kistin konumu ve büyüklüğü operasyon sırasında çevre organlara zarar verecek boyutta ise kemoterapi ile küçültme işlemine gidilir. Kemoterapi tedavisi sonra laparotomi ile kistin tamamı alınır. Bazı durumlarda kanser tehlikeli boyutlarda seyrediyor ise yumurtalığın tamamının alınması gerekebilir.
Yumurtalık kisti çeşitlerinin bir kısmı gebeliğe engel oluştururken diğer bir kısmı oluşturmaz. Folikül kistleri ve geçici olan fonksiyonel kistler gebeliğe engel oluşturmayan kistlerdir. Çikolata kistleri ise kanamalı olduğundan ve çevre dokulara yapışık olabileceğinden gebeliğe engel oluşturabilen kistlerdir. Hamileliği zorlaştıran bir diğer durum PCOS yani Polikistik Over Sendromudur. Çok fazla sayıda küçük yumurtalık kist oluşturan bu hastalık, adet düzenini bozarak hamile kalmak için olumsuz bir durum oluşturur.
Yumurtalık kisti tedavisinde kişinin yaşına ve doğurganlığına, kistin çeşidine ve büyüklüğüne, kistin oluştuğu döneme ve büyüme eğiliminde olup olmadığına dikkat edilmelidir. Büyüme eğiliminde olmayan kistlere ilaç tedavisi veya cerrahi tedavi uygulanmaz. Bu kistlerde dikkat edilmesi gereken düzenli kontrollere giderek gelişiminin takip edilmesidir. Eğer cerrahi müdahale gerektiren bir kist oluşumu varsa bu durumda kişinin çocuk sahibi olmak isteyip istemediği önem taşır. Eğer çocuk sahibi olmak istiyorsa doğurganlık korunacak şekilde yumurtalık alınmadan operasyon gerçekleştirilir.
Her hastalıkta olduğu gibi yumurtalık kistlerinde de erken tanı önemlidir. Düzenli kadın hastalıkları muayenesi ile kist oluşumu ve takibi yapılmalıdır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.