Günümüzde sağlığa ve bilime duyulan ilginin giderek artması ile birlikte sağlığına önem veren ve düzenli olarak kontrollerini yaptıran kişilerin sayısında da gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. İnsanların düzenli olarak check-up adı verilen taramalardan geçmesi sayesinde pek çok hastalığa erken dönemde tanı koymak ve tedavi etmek mümkündür.
Rutin olarak yapılan taramaların artması ile birlikte akciğer nodülü saptanan kişilerin sayısında da bir atış görülür. Yapılan araştırmalara göre taramadan geçirilen kişilerin %8-%51‘inde nodül görülür. Bunun en önemli nedeni akciğer nodüllerinin akciğer filmi ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle kolaylıkla saptanabilir olmasıdır. Akciğer nodül belirtileri nelerdir? Akciğerde nodül tehlikeli midir? Akciğer nodülleri hakkında merak edilenleri yazının devamında bulabilirsiniz.
Nodüller, dokuların normalde olması gerekenden daha büyük ve farklı görünümde olmasıdır. Akciğer nodülleri, akciğer filmi ya da BT gibi farklı görüntüleme yöntemleri sayesinde saptanan genellikle şekilleri düzgün, sınırları belirli küçük lezyonlardır. Boyutları konusunda farklı görüşler olmakla birlikte 1991 yılından bu yana kabul edilen genel görüşe göre akciğer nodülleri genellikle 3 mm’nin altındadır ve görünümleri yuvarlaktır.
Bu nedenle şekil ve boyut olarak tarama testlerinde kolaylıkla fark edilir. Halk arasında akciğer lekesi olarak da adlandırılan akciğer nodülleri genellikle iyi huyludur ve çoğu zaman herhangi bir tedaviye gerek olmadan kendiliğinden kaybolabilir. Ancak bazı nodüller ileride kanser gibi daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğinden akciğerinde nodül olan kişilerin düzenli olarak kontrollerini yaptırmasında fayda vardır.
Akciğerde nodül oluşumunun sebepleri çeşitlidir. Bu sebeplerden bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Akciğer nodüllerinin sınıflandırılması yapılırken nodülün kanser riski taşıyıp taşımadığı değerlendirilir. Buna göre nodüller iyi huylu yani benign ya da kötü huylu yani malign olabilir. Nodülün bu iki sınıftan hangisine dahil olduğu ise çoğunlukla nodülün şekline ve boyutuna bakılarak yapılan biyopsi neticesinde belirlenir. Akciğer nodülleri çeşitlerine göre üçe ayrılır. Bunlar solid, buzlu cam görünümü ya da solid görünümü ile birlikte buzlu cam görünümünün birlikte görüldüğü nodüllerdir. Bu nodüllerin başlıca özellikleri ve farklılıkları şu şekildedir:
Akciğer nodülleri çoğu zaman iyi huyludur. Bu nedenle genellikle herhangi bir belirti göstermez. Peki akciğer nodülleri belirti göstermedikleri halde nasıl tespit edilir? Son yıllarda bilim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişmeler ile birlikte hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan görüntüleme yöntemlerinde de ilerlemeler yaşanmaktadır. Tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinin yaygınlaşması pek çok hastalığın erken dönemde tespit edilmesini sağlar.
Akciğer nodülleri de akciğer filmi, bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemleri sayesinde kolaylıkla tespit edilebilir. 1 cm üzerindeki akciğer nodülleri, akciğer filminde rahatlıkla görülebilirken 1 cm altındaki nodülleri bilgisayarlı tomografi sayesinde kolaylıkla saptanabilir. Akciğerde nodül oluşumu bazı durumlarda çeşitli hastalıklar neticesinde ortaya çıkabilir. Bu durumda hastalarda bazı belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtilerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Akciğerinde nodül saptanan kişiler, nodülün akciğer kanserine dönüşme riskinden korktukları için endişe duyabilirler. Ancak akciğer nodülleri genellikle tehlikesizdir. Bu noktada alanında uzman doktorlar nodülü detaylı incelemeye alırlar. Yapılan bilimsel araştırmalara göre bir nodülün tehlikeli olup olmadığına karar verilmesinde başlıca kriter nodülün büyüklüğüdür. Boyutları 3 mm altındaki nodüllerin genellikle kansere dönüşme ya da kökenini kanserden alma riski çok düşüktür. Ancak nodülün boyutu ne olursa olsun akciğerinde nodül tespit edilen kişilerin en az 3 ay aralıklarla kontrolden geçmeleri önerilir. Bu kontroller sırasında akciğerdeki bir nodülün eskisinden %25 daha fazla büyüdüğü tespit edilirse bu durum, nodülün kötü huylu olabileceği ihtimalini ortaya çıkarır.
Akciğer nodüllerinin görünümü genellikle yuvarlak, düzgün sınırlı ve düzgün şekillidir. Akciğerlerin görüntülenmesi sırasında fark edilen şekli bozuk, sınırları düzensiz akciğer nodülleri, daha yüksek kanser riski taşır. Akciğer nodüllerinde genellikle kireçlenme olduğu görülür. İçerisinde kireçlenme olması, hastaları bazen korkutabilir. Oysa bir nodülün içerisinde kireçlenme olması o nodülün daha az kanser riski taşıdığı anlamına gelir. Akciğer nodülleri genellikle tehlikesiz olmakla birlikte akciğer kanserinin erken dönemde tespit edilmesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle akciğerlerinde nodül bulunan kişilerin düzenli olarak doktor kontrolünde olmaları gerekir. Bilimsel çalışmalara göre genellikle iki yıl boyunca takip edilen akciğer nodüllerinde bu süre içerisinde herhangi bir büyüme ya da şekil değişikliği gelişmemişse nodülün detaylı olarak incelenmesine gerek yoktur. Ancak kontroller sırasında nodülde büyüme gibi durumlar saptanırsa kontrolleri gerçekleştiren uzman doktorlar nodülü detaylı olarak incelemek isteyebilirler. Bu durumda PET taraması ve nodülden alınan parçanın laboratuvar ortamında incelenmesi (biyopsi) gerekebilir.
Akciğerde görülen nodüllerin çoğunda tedaviye gerek olmaz. Akciğer nodüllerinin iyi ya da kötü huylu olduğu çoğunlukla radyolojik görüntüleme yöntemleriyle tespit edilebilir. Nodülün şekli, boyutu gibi özellikleri nodüllerin kansere dönüşme riski ile ilgili uzmanlara bilgi verir. Nodülü inceleyen göğüs hastalıkları uzmanının gerekli görmesi halinde nodülden biyopsi alınabilir. Malign riski görülmeyen nodüller en az 2 yıl, buzlu cam görüntüsü olması halinde 3 yıl takip edilir. Bu süre sonunda nodülün boyutunda ya da şeklinde önemli bir değişiklik olmazsa nodülün takibine gerek olmaz. Ancak şekli ve boyutu değişen nodüller, akciğer kanserinin en erken belirtisi olabileceğinden mutlaka takip ve tedavi edilmelidir. Bu nodüller için en etkili tedavi yöntemi cerrahi girişimlerle nodüllerin çıkarılmasıdır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.