Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ilk ortaya çıktığı günden bugüne dünyanın bir numaralı gündemi konumundadır. Pek çok insanın yaşamını kaybetmesine veya sağlığını yitirmesine neden olan yeni tip koronavirusün genetiğinde Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkışından bu yana önemli değişimler gözlenmektedir.
Bu mutasyonlardan bazıları dikkate değer ölçüde etkili olmaz iken bazı mutasyonlar küresel çapta endişeye neden olmaktadır. 2020 yılının son aylarında ilk defa Güney Afrika tarafından tespit edilen ve kamuoyu ile paylaşılan omicron varyantı da tüm dünyayı endişelendiren varyantlardan bir tanesidir. Yazının devamında omicron varyantı ile ilgili daha detaylı bilgiler yer almaktadır.
Virüsler aktif formalarında canlı olarak kabul edilen varlıklardır. Bu nedenle hayatta kalabilmek ve kendilerine konak bulabilmek için değişiklik gösterirler. Virüslerin genetik yapısında meydana gelen değişiklikler mutasyon olarak adlandırılır.
Bazı durumlarda virüslerin genetik yapısında farklı mutasyonlar bir araya gelir, bunun sonucunda ise varyant denilen yeni bir virüs ortaya çıkar. Sars-Cov-2 diğer adıyla yeni tip koronavirüs bir RNA virüsüdür. RNA virüslerinin genetiğinde DNA virüsleri ile kıyaslandığında mutasyon görülme sıklığı daha fazladır.
Bugünkü koronavirüs Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıktığı halinden oldukça farklıdır. Salgının etkisini sürdüğü iki yıl içerisinde Sars-Cov-2’nin genetiğinde önemli değişiklikler meydana gelmesi bilim insanlarını da salgın karşısında endişelenmesine neden olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, karışıklıkların önüne geçmek için koronavirüs sürecinde ortaya çıkan varyantlara Yunan alfabesinin harflerini kullanarak isim verir. İlk varyant 2020 yılının eylül ayında İngiltere’de saptanan alfa isimli varyanttır. Alfayı Güney Afrika'da saptanan beta, Brezilya’da saptanan gama, Hindistan’da saptanan delta ve 2020 yılının son aylarında Güney Afrika’da saptanan omicron takip etmektedir.
Bu varyantların tümü hastalığın bulaşıcılığını arttırarak salgının seyrinin değişmesine neden olmaktadır. Tüm dünya delta varyantı ile mücadele ederken ortaya çıkan omikron varyantının yüksek bulaşıcılık oranı başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkenin koronavirüs tedbirlerini tekrar artırmalarına neden olmaktadır.
Omicron varyantının kaynağı konusunda kesin bir sonuca ulaşmak mümkün olmasa da yapılan çalışmalar, uzmanlara varyantın ilk olarak bağışıklık sistemi zayıf olan bir kişide ortaya çıkmış olabileceğini düşündürmektedir. Güney Afrika omicron varyantını ilk olarak saptayan ve dünya kamuoyu ile paylaşan ülkedir.
Ülkede hızla artan vakalar delta varyantının bulaşma hızını kısa sürede yakalaması ile bunun yeni bir varyant olduğu anlaşılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü omicron varyantını endişe verici varyantlar arasında değerlendirmekte ve ülkeleri tedbirlerini arttırmaları konusunda uyarmaktadır. Bir varyantın endişe verici varyantlar arasında değerlendirilmesi için bazı kriterler gereklidir.
Bir varyanta endişe verici varyant denilmesi için, varyantın bulaşıcılığının ve öldürücülüğünün fazla olması, aşılardan ve testlerden kaçabiliyor olması gerekmektedir. Omicron varyantı bugüne kadar görülen varyantlar arasında orijinal virüsten en çok farklılık gösteren varyanttır.
Omicron varyantında yaklaşık 50 çeşit mutasyon mevcuttur. Bunlardan yaklaşık olarak 32 tanesi virüsün dış yüzeyinde bulunan ve virüsün insandaki sağlıklı hücrelere girmesine olanak sağlayan protein çıkıntılarında gözlenmektedir. Delta varyantı ile karşılaştırıldığında omicronun yayılma hızı yaklaşık iki kat fazladır.
Dünya Sağlık Örgütü omicron varyantının yayılma hızının diğer varyantlarla kıyaslandığında çok daha hızlı olduğunu belirterek omicron varyantını endişe verici varyantlar arasında değerlendirir. Bunun sebebi, omicron varyantında daha önceki varyantlarda olmadığı kadar çok mutasyonun tespit edilmiş olmasıdır.
Ancak bu durum omicron varyantının salgının seyrini olumsuz yönde değiştireceğini söylemek için yeterli değildir. Güney Afrika’da covid şüphesi ile sağlık kuruluşlarına başvuran kişilere yapılan PCR testlerindeki pozitiflik oranı yüksektir. Buna rağmen, ülkeden gelen ilk veriler incelendiğinde omicron varyantı ile enfekte olan kişilerin hastalığı daha önceki varyantlarda olduğundan hafif geçirdikleri anlaşılabilir.
Ancak sadece Güney Afrika’dan gelen verilere bakılıp omicron varyantı ile enfekte olan kişilerin hastalığı daha hafif geçireceklerini söylemek mümkün değildir. Güney Afrika’da omicron vakalarının çoğu risk grubunda değildir. Bu nedenle uzmanlar risk grubunda olan kişilerin hastalığı nasıl geçireceğine yönelik fikir beyan etmek için henüz erkendir.
Omicron varyantının bulaşılığının çok daha fazla olması bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerin hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır. Bu nedenle, enfeksiyon hastalıkları uzmanlarına göre omicron varyantının öldürücülüğü diğer varyantlara göre daha az olsa bile tedbirli davranmak, aşılama sürecini tamamlamak ve salgının başından bu yana herkesin bildiği maske, mesafe ve hijyen kurallarına daha fazla dikkat etmek önemlidir.
Pandeminin başından bu yana farklı ülkelerdeki bilim insanları, yeni tip koronavirüs ile ilgili çalışmalar yapmış ve bu çalışmalardan elde edilen bilgileri dünyanın geri kalanıyla paylaşmıştır. Oldukça geniş bir virüs ailesi olan koronavirüsler, daha önceki yıllarda şiddetli akut solunum yetmezliği sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS) ve Orta Doğu solunum sendromu (Middle East Respiratory Syndrome, MERS) olarak bilinen iki büyük salgına neden olmuştur. Yeni tip koronavirüs olarak adlandırılan SARS-CoV-2 virüsü de iki yıldır devam eden COVID-19 pandemisine neden olmuştur.
SARS-CoV-2 virüsü, insanlarda hücrelere girerek enfeksiyon hastalığı oluşturur. Yeni tip koronavirüs, insan hücrelerine girmek için normalde kan basıncının düzenlenmesinden sorumlu olan Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim-2 (Angiotensin Converting Enzyme-2, ACE-2)’nin reseptörlerine bağlanır. Bu reseptörler aracılığıyla hücreye giren virüs, hücre içindeki yapıları, proteinleri kullanarak kendi genetik materyalini çoğaltmaya, kendi sayısını artırmaya çalışır. Bu sırada vücuda yabancı bir patojenin girdiğini algılayan bağışıklık sistemi de virüsü yok etmek üzerine devreye girer. Bağışıklık sisteminin oluşturduğu bu yanıt da hastalarda inflamasyon (iltihaplanma) belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur.
Yeni tip koronavirüs ile enfekte olan kişilerin bazıları hastalığı hiç semptom göstermeden (asemptomatik) veya oldukça hafif semptomlarla atlatır. Ancak bazı kişilerde enfeksiyon daha ağır seyreder ve hastaların hayatını tehdit edecek ölçüde ciddi belirtiler ortaya çıkabilir.
Hastalarda görülen COVID-19 belirtileri şu şekildedir:
Bilim insanlarını omicron varyantı karşısında korkutan nedenlerin başında omicron varyantının belirtileri gelir. Bunun sebebi, omicron varyantı ile enfekte olan kişilerin soğuk algınlığı semptomlarına benzeyen semptomlar göstermesidir. Bu durum enfekte olan kişilerin kendilerininin nezle olduğunu düşünmesine ve gerekli özeni göstermediği için hastalığı çevrelerindeki kişilere bulaştırmasına neden olmaktadır.
Omicron varyantına bakıldığında enfekte olan insanların aşılı olmaları halinde hastalığı daha hafif geçirdiği görülmektedir. Delta varyantında öksürüğün çok daha şiddetli olduğu bilinmektedir. Omicron vakalarının çoğunda ise öksürük daha hafiftir.
Delta varyantındaki belirtilerinin başında koku ve tat kaybı gelmektedir. Omicron varyantında ise koku ve tat kaybı yaşanmıyor olması enfekte olan insanların hastalığı nezle ile karıştırmasına neden olur. Halsizlik, yorgunluk ve kas ağrıları omicron varyantının en yaygın belirtileridir.
Koronavirüs salgını karşısında tıp dünyası farklı tedavi yöntemlerini kullanmaktadır. Ancak şu an için etkinliği kanıtlanmış bir tedavi yönteminden bahsetmek mümkün değildir. Günümüzde gerekli laboratuvar incelemeleri yapılan ve onay aşamasına gelen bazı ilaç çalışmaları mevcuttur.
İnsanlık, bundan önceki salgınlarla kıyaslandığında bugün çok daha şanslı durumdadır. Bunun en önemli sebebi tıp ve bilim dünyasında yaşanan büyük gelişmelerdir. Koronavirüs salgını karşısında bilim insanları daha önce görülmemiş bir hızla farklı teknikler kullanarak covid-19 aşıları geliştirmektedir. Bu aşılardan ilki geleneksel yöntemler kullanılarak yapılan inaktif aşılardır.
Dünya genelinde yaygın olarak kullanılan diğer aşılar ise mRna (mesajcı Rna) teknolojisi kullanılarak geliştirilen mRna aşılarıdır. Geliştirilen bu aşılar virüsle enfekte olan kişilerin hastaneye yatış oranlarında ve ölüm oranlarında ciddi azalmalar yaşanmasına yardımcı olmaktadır. Ancak ortaya çıkan yeni varyantlar karşısında aşıların etkinliği tartışma konusu olmaktadır.
Uzmanlar omicron varyantı karşısında mevcut olan aşıların direnç gösterebileceğini ve yetersiz olabileceğini ifade etmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu pek çok ülke 2 doz aşılarının üzerinden 3 ay ve daha uzun süre geçmiş olan kişilere hatırlatma dozu olarak 3. doz aşıların yapılmasına olanak tanımaktadır. Virüs, dış kısmında yer alan spike proteini sayesinde insan hücrelerine tutunur.
Aşıların çoğu bağışıklık hücrelerini virüsün spike proteinine karşı antikor oluşturması için uyarır. Bilim insanlarını omicron karşısında en çok endişelendiren durum bu varyantın aşılar neticesinde oluşan antikorlardan kaçma olasılığıdır. İlk verilere göre omicron varyantı karşısında aşıların tamamen etkisiz olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak aşılar karşısında deltaya göre daha fazla direnç gösterdiğini söylenebilir.
İki yıla yakın zamandır insanlık koronavirüs salgını ile mücadele etmektedir. İlk ortaya çıktığı günlerle kıyaslandığında bugün aşı gibi önemli bir korunma yöntemi mevcuttur. Bu nedenle aşısını yaptırmamış olan bireylerin aşılama takvimlerini tamamlaması, aşısını yaptırmış olanların ise hatırlatıcı doz aşılarını yaptırması omicron varyantı karşısında da etkili bir korunma yöntemidir.
Omicron varyantı ilk ortaya çıktığı Güney Afrika’dan dünya geneline yayılarak milyonlarca kişiyi etkisi altına almıştır. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı, 12 Aralık 2021 tarihinde Omicron varyantı ile enfekte vakaların tespit edildiğini açıklamıştır. Sağlık Bakanlığı’nın 25 Aralık 2021’de yaptığı açıklama göre ise kalabalık illerdeki vakaların %10’undan fazlasını Omicron varyantı oluşturmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; Omicron varyantının, Delta da dahil olmak üzere diğer varyantlara oranla daha bulaşıcı olduğu düşünülse de konu hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Omicron varyantının hastalık şiddetini nasıl etkilediği hakkında henüz yeterince bilgi toplanmamıştır. Varyantın ilk tespit edildiği yer olan Güney Afrika’da hastane yatışlarında artış gözlenmiştir. Ancak bu artışın Omicron varyantından kaynaklanabileceği gibi enfekte kişi sayısının artmasından da kaynaklanabileceği unutulmamalıdır. Yeni tip koronavirüsün tüm varyantlarının, kişilerin hayatını kaybetmesine neden olacak kadar şiddetlenebileceği bilindiğinden Omicron varyantına karşı da gerekli önlemler alınmalıdır.
Şu ana kadar elde edilen bilgiler, daha önce SARS-CoV-2 ile enfekte olmuş kişilerin, Omicron varyantı ile yeniden enfekte olma riskinin arttığını göstermektedir. Ancak bu konunun kesinleşmesi için daha kapsamlı verilere ihtiyaç vardır.
Aşıların Omicron varyantına karşı hangi ölçüde koruyucu olduğuna dair henüz yeterince veri mevcut değildir. Ancak aşıların daha önce vakaların çoğunluğunu oluşturan Delta varyantına karşı etkili olduğu bilinmektedir. COVID-19’ a karşı, aşı dışında etkili bir önleyici ya da tedavi edici bir yöntem bulunmamaktadır. Dolayısıyla toplumun aşılanmış olması COVID-19’a bağlı ağır hastalığın ve ölümün önüne geçebilen tek yoldur. Ülkemizde de iki doz aşı olan ve ikinci dozun üzerinden 3 ay geçen kişilerin hatırlatma dozunu yaptırması, Omicron varyantına karşı korunmada önemlidir.
Omicron varyantından korunmak için pandeminin başlangıcından bu yana tavsiye edilen uygulamaları tam olarak yerine getirmek gerekir. Özellikle havaların soğumasıyla insanların kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirmesi, virüsün yayılmasına zemin hazırlar. Bu durumun önüne geçmek için kalabalık ortamlarda maske asla çıkarılmamalıdır. Bunun yanı sıra sosyal mesafeye dikkat etmek, elleri sık sık yıkamak veya dezenfekte etmek de virüsün yayılmasını engellemeye katkı sağlar. Özellikle risk grubunda yer alan kişilerin aşının hatırlatma dozunu vakit kaybetmeden yaptırması oldukça büyük önem taşır.
COVID-19 belirtileri taşıyan kişilerin sağlık birimlerini durumdan haberdar etmesi ve izolasyon kurallarına dikkat ederek test yaptırması, sonucu pozitif çıkan kişilerin de yetkili kişilerin belirttiği süre boyunca kendini karantinaya alması hem birey hem de toplum sağlığı açısından kritik önem taşımaktadır. Sağlıklı günler dileriz.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.