Üveit hastalığı kişilerin, yakalanmaktan oldukça korktuğu ciddi bir göz hastalığıdır, bir çeşit iltihaplanmadır. Hastalığın iyileşebilmesi için tanı ve tedavinin doğru yapılması çok önemlidir.
Üveit gözdeki uvea tabakasının bir kısmının veya tamamının iltihaplanması olarak adlandırılır. Enflamatuar bir hastalıktır. Uveanın iltihabı gözdeki tüm dokuları olduça fazla şekilde etkiler.
Uvea tabakası ise gözdeki iris, koroid ve silier cisimden oluşan, sürekli ve fibroz bir tabakadır. İris tabaka göze renk verme işlevi bulunan tabakadır. Koroid tabaka gözü besleyen, ince kan damarlarıyla kaplı olan ve gözü çevreleyen tabakadır. Siliyer cisim ise irisle ve koroid tabakayla doğrudan ilişkide bulunan ayrıca lensin şeklinin kontrolünde görevli olan tabakadır.
Genellikle ani şekilde başlayan üveit kalıcı körlüğe de neden olabilir. Bu nedenle ciddi bir hastalık olduğu söylenir. Dünya üzerindeki gelişmiş olan ülkelerde görme kaybının en sık rastlanan 3. nedeni olarak bilinir.
Bu hastalık bazı durumlarda tedaviye olumlu yanıt vererek iyileşebilirken, bazen de kronikleşebilir hatta iyileştiği halde nüksedebilir. Birçok hastalık gibi üveit hastalığı için de erken tanı ve doğru tedavi çok önemlidir. Aksi takdirde hastalığın tedaviye olumlu yanıt verme olasılığı azalır.
Üveit hastalığındaki belirtilerin aniden fazlalaşmasına yani alevlenmesine üveit atağı denilir. Üveit hastalığı gözde iltihaplanmanın bulunduğu bölgeye göre 3'e ayrılır. Eğer iltihaplanma irisin veya siliyer cismin yakınında yani gözün ön kısmında bulunuyorsa buna ön üveit denir. Ön üveite iridosiklit de denir. Ön üveitte tedavi daha kolaydır ve olumlu yanıt alma olasılığı daha fazladır. Fakat iltihaplanma koroid tabakaya yakın olan kısımda gerçekleşmişse; buna arka üveit denir ve tedavisi daha zordur hatta tedavi edilmediğinde kalıcı körlüğe de neden olabilir. İltihabın siliyer cismi ve retina çevresini etkilemesi durumunda ise intermediyer üveit oluşur. Eğer bu hastalıkta uvea tabakasında bulunan her katmanda iltihaplanma görülüyorsa buna panüveit adı verilir.
Üveit hastalığının sorumlu etkenleri hastaların %30-40'ında tespit edilemez ve bunlar idiyopatik olarak adlandırılır.
Üveit hastalığı genellikle vücuttaki başka rahatsızlıklara işaret ettiği için mutlaka hastanede doktor kontrolünde tahlillerinin yapılması aynı zamanda hastanın tıbbi hikayesinin de ayrıntılı ve doğru şekilde alınması gerekir. Bu sayede altta yatan bir hastalık varsa onun teşhisinin konulması sağlanır.
İltihabın gözdeki bulunduğu bölgeye göre hem hastalığın ciddiyeti hem de belirtileri değişiklik gösterir. Örneğin arka üveit durumunda genellikle bulanık görme ve görme azalması gibi belirtiler görülür. Eğer bu hastalık gözde bulunan sinirleri veya merkezi bir bölgeyi etkilemişse görmede ani şekilde azalma görülebilir ve böyle bir durumda tedavi asla geciktirilmemelidir. Geciktirildiği takdirde görmede oluşan ani azalma zamanla körlüğe neden olabilir ve kalıcı körlük durumuna kadar ilerleme gösterebilir.
Bu belirtiler üveit hastalığında bazen ani şekilde ortaya çıkarken bazen çok yavaş şekilde kendini fark ettirir. Ani şekilde ortaya çıkan üveit hastalığında belirtiler de hızlı bir şekilde kötüleşebilir. Hastalık ayrıca iki gözde aynı zamanda başlayabilir veya farklı zamanlarda da bu hastalık iki gözde görülebilir.
Üveit hastalığının şiddeti kişiden kişiye, altta yatan nedene ve gözdeki iltihabın bulunduğu bölgeye göre değişebilir fakat bu hastalık hangi şiddette bulunursa bulunsun acil şekilde tanı konulmalı ve doğru şekilde tedavi edilmelidir. Hastalar tarafından aciliyeti bulunan bir hastalık olduğuna dikkat edilmelidir.
Tedaviye veya tanı konulmasına geç kalındığı takdirde göz bebeğinde şekil bozuklukları oluşması; katarakt, göz tansiyonunun yükselmesi (glokom) gibi kalıcı yan etkiler oluşabilir ki bu kalıcı yan etkiler kişinin yaşam kalitesini ciddi derecede etkiler.
Üveit belirtilerini kendinde fark eden kişi ilk olarak hemen üveit konusunda uzman olan bir göz doktoruna muayeneye gitmelidir. Uzman doktor bu muayenede hastanın göz ve diğer hastalık durumlarının ayrıntılı şekilde bilgisini almalıdır ve ayrıntılı bir göz muayenesi de yapmalıdır. Bunu asla ihmal etmemelidir. Kendi isteğine göre ilaç kullanmamalıdır veya belirtilerin kendiliğinden geçmesini beklememelidir. İlk muayene için geç kalmak yukarıda sayılan kalıcı hasarlara neden olabilir.
Üveitin birkaç çeşidi bulunur ve bu çeşitler arasında bazılarının teşhisi çok kolay bir şekilde konulabilirken bazılarının teşhisinde zorluklar yaşanabilir. Kolaylıkla hastalığın teşhis edilmesi durumunda dahi gözün arka bölümünde bir iltihaplanma söz konusu ise görmenin ne oranda etkilendiğinin tespit edilmesi, uygulanan tedavinin etkili olup olmadığının anlaşılabilmesi ve tedavinin etkinliğinin izlenebilmesi için göz anjiografi (FFA), ultrasonografi gibi bazı teknikler kullanılması gerekir.
Üveit hastalığının teşhisinde bazen bazı özel göz tetkikleri gerekebilir. Bu tetkiklere örnek olarak floresein anjiografi, optik koherens tomografisi (OKT) verilebilir.
Teşhis edilen üveit hastalığının özelliklerine göre ve belirtilerine göre hekim hastadan göz sıvısından özel incelemeler (PCR), kan tetkikleri, görüntüleme tetkikleri de isteyebilir. Bu hastalıkta teşhis aşamasında başka uzmanlık alanında bulunan doktorlarla konsültasyon yapmak da oldukça önem taşır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.