Kalp sürekli çalışarak dolaşım sistemi aracılığıyla doku ve organlarına temiz kan gönderir ve oksijen bakımından fakirleşmiş olan kanı geri toplar. Kalbin sürekli olarak kasılıp gevşemesiyle gerçekleşen bu işlem süresince kalp, her kasıldığında kanı aort damarlarına belirli bir basınç ile gönderir. Aort damarlarından vücuttaki diğer tüm damarlara gönderilen kan, elastik özelliğe sahip damarların genişlemesine ve daralmasına yol açar. Kalbin kanı pompaladığı an damarlarda oluşan basınç tıp dilinde sistolik basınç ya da halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla, büyük tansiyon olarak adlandırılır. Kalp kasının gevşemesiyle basınç azalsa da tamamen ortadan kalkmaz. Bu sırada ölçülen basınç ise küçük tansiyon ya da diyastolik basınç olarak tanımlanır. İdeal tansiyon kişiden kişiye farklılık gösterse de genel olarak büyük tansiyonun 120 ila 130, küçük tansiyonun ise 70 ila 90 arasında olması beklenir. Tansiyon düşüklüğü hipotansiyon olarak tanımlanır. Çoğunlukla sakıncalı olmayan bu durum, nadiren belirtiye yol açar. Ancak aniden tansiyonun düşmesi, baş ağrısı, hâlsizlik, baygınlık gibi istenmeyen durumlara yol açabilir. Hipertansiyon ise yüksek tansiyona verilen addır. Kalp damar hastalıkları başta olmak üzere, diyabet, obezite, tiroit, böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının varlığında görülebilir. Aşırı tuz tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzının da hipertansiyona yol açtığı bilinir. Baş ağrısı, hâlsizlik, çarpıntı, terleme, kulaklarda uğultu, çınlama, sık idrara çıkma ihtiyacı, bacaklarda şişlik ve burun kanaması yaygın görülen semptomları arasında yer alır. Yüksek tansiyon kontrol altına alınmadığında böbrek ve kalp gibi hayati öneme sahip olan organlara zarar verebilir. Bazı ciddi vakalarda beyin kanaması ve felce neden olabilir. Bu yüzden yüksek tansiyonu kontrol altına almak son derece önemlidir. Bu yazıda sıklıkla sorulan "Tansiyon nedir? ve "Tansiyonu ne düşürür?" gibi soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.
Kalp her çarpışında bir miktar kanı atardamara gönderir. Yeniden çarpmadan önceki geçen sürede kan, tekrar kalbe dolar. Kan, damarlara pompalandığında oluşan basınç, sistolik kan basıncı yani büyük tansiyon, kalp kasının gevşediği sırada ölçülen basınç ise diyastolik kan basıncı ya da farklı bir deyişle küçük tansiyon olarak tanımlanır. Sağlıklı bireylerde büyük tansiyonun 120-130 mm Hg, küçük tansiyonun da 70-90 mm Hg aralığında olması beklenir. Büyük tansiyonun 140 mm Hg veya küçük tansiyonun 90 mm Hg değerinin üzerinde seyretmesi yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak tanımlanır. Kişinin hipertansiyon hastası olup olmadığının anlaşılması için iki farklı günde ve istirahat sırasında ölçüm yapılmalıdır. Dünya genelinde olduğu gbi ülkemizde de yaygın olarak görülen yüksek tansiyon hastalarının yaklaşık olarak %45'i tansiyon hastası olduğunu fark etmez. Ayrıca tanı alan hastaların, rutin kontrollere gelme oranı da %45 seviyesindedir. Bu durum zaman içinde kişide pek çok farklı sağlık probleminin gelişmesine yol açar. Yüksek tansiyonun kontrol altına alınması bu yüzden son derece önemlidir. Tansiyon hastalarının sıklıkla sorduğu sorulardan biri "Yüksek tansiyonu ne düşürür?" şeklindedir.
Yüksek tansiyon hastalığı, günümüzde en sık rastlanan rahatsızlıklardan biridir. Sinsi bir hastalık olduğu düşünülen yüksek tansiyonun aslında ense kökünden başlayan baş ağrısı, baş dönmesi, çift ya da bulanık görme, burun kanaması, kulaklarda uğultu ve çınlama nefes darlığı, terleme, çarpıntı,sık idrara çıkma, düzensiz kalp atışı gibi pek çok belirtisi bulunur. Yaşam tarzı değişikliğinin olmazsa olmaz olduğu hipertansiyon hastalığında hekim kontrolü de son derece önemlidir. Hipertansiyon hastalarına reçete edilen ilaçların düzenli ve belirtilen dozda kullanılması gerekir. İlk kez tanı alan ve ilaç tedavisi başlanan hastaların 2 ila 4 hafta içinde hekim kontrolüne gitmesi gerekir. Verilen medikal tedavi ilaçlarının etki göstermesi birkaç gün ya da hafta sürebilir. Daha sonra hastaların her 6 ayda bir kontrole gitmesi önerilir. Kontrol sırasında hekim, geri döndürülebilir risk faktörlerini ve organ hasarlanmasının varlığını kontrol eder. Bunun haricinde hekim yıllık olarak hastanın, açlık kan glikozu, kreatinin, potasyum düzeylerini ve lipid profillerini inceler. Ayrıca sabah ilk kez yapılan idrarın tahlil edilmesiyle üriner protein atılımı kontrol edilir. Gerektiğinde ilaç ya da dozu değiştirilir. Tüm süreç boyunca ilaçların bırakılmaması ve düzenli alınması son derece önemlidir. İlaçların düzensiz olarak kullanılması yüksek risk oluşturur. Bir süre ilaç kullandıktan sonra tansiyonun düşmesi normal olsa da ilaç kullanımı, hekim önermedikçe sonlandırılmamalıdır. Hipertansiyon hastalarının yüksek tansiyonu düşürmek için yaşam tarzlarında yapabileceği değişikliklerin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:
Tüm bunların haricinde kafein tüketiminin sınırlandırılması, omega-3 bakımından zengin beslenmek ya da vejetaryen diyet uygulamak tansiyonun düşmesine yardımcı olur. Sıklıkla sorulan "Büyük ve küçük tansiyonu ne düşürür?" soruları bu şekilde yanıtlanabilir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporlarında da hipertansiyonu kontrol altına almak ve halk sağlığını korumak için bazı öneriler bulunur. Bu öneriler arasında vücut ağırlığının dengelenmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, alkol tüketiminin sınırlandırılması, günlük sofra tuzu kullanımının 6 gr. ile sınırlandırılması ve potasyum alımının artırılması bulunur. Dünya çapında yayınlanan bazı akademik makalelerde yüksek tansiyonun düşürülmesi için meyve ve sebze bakımından zengin, toplam ve doymamış yağ bakımından fakir, proteini çok az artırılmış ve kolesterolden fakir diyet uygulanmasının hipertansiyon hastalarında kan basıncını, 5.5/3.0 mm Hg, sağlıklı bireylerde ise 3.5/2.1 mm Hg değerinde düşürdüğü saptanmıştır.
Eğer sizde de yüksek tansiyon olduğunu düşünüyorsanız, en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.