Vücutta akciğerleri ve göğüs boşluğunu kaplayan ve plevra olarak adlandırılan iki katlı, ince bir zar tabakası bulunur. Her iki zarın arasında ise yaklaşık 20 ml. kadar kaygan bir sıvı bulunur. Bu çift katmandan oluşan zar ve içindeki sıvı, solunum sırasında akciğerlerin rahatça hareket etmesini sağlar. Bazı akciğer rahatsızlıkları ve sistemik hastalıkların tutulumu sonucunda zarlar arasında yer alan sıvı miktarında artış görülebilir. Sıvı miktarındaki bu artış plevral efüzyon ya da farklı bir deyişle plörezi olarak tanımlanır. Halk arasında zatülcenp olarak da bilinen bu rahatsızlık tedavi edilmediğinde kalıcı sağlık problemlerine yol açabilir. Ateş, soluk alırken batma hissi, nefes darlığı, öksürük, hıçkırık ve göğüs ağrısı gibi belirtilere neden olan plörezi, fizik muayene ve radyolojik görüntüleme yöntemleriyle tanısı konan bir hastalık olmakla birlikte tedavisi, hastalığa neden olan odağa bağlı olarak farklılık gösterir. Hastalığın tanı ve tedavi yöntemlerine geçmeden önce plörezi nedir bunu iyi anlamak gerekir.
Akciğer zarında sıvı birikmesi ve zatülcenp olarak da bilinen plörezi, tıp dilinde plevral efüzyon olarak da tanımlanır. Sağlık her bireyin akciğerinin dış kısmında parietal plevra ve göğüs duvarının iç kısmında visseral plevra adlı iki adet ince zar tabakası vardır. Bu zarlar arasında, solunum sırasında akciğerlerin rahatça şişip sönmesini sağlayan proteinden fakir, kaygan bir sıvı bulunur. Bu sıvı akciğerin dış zarından salgılanır ve akciğerin dışını örten iç zardan emilir. Yaklaşık 20 ml. düzeyinde sabit kalan bu sıvı, plevra boşluğu olarak adlandırılan iki zar arasında sürekli hareket hâlindedir. Bazı akciğer rahatsızlıkları ve sistemik hastalıklar iki zar arasındaki sıvı salınımının artmasına ya da emiliminin bloke olmasına yol açar ve bu durum zarlar arasındaki sıvı miktarında artışa neden olur. Plörezi nedir sorusu bu şekilde yanıtlanabilir.
Göğüs duvarı ile akciğeri saran zar tabakalarının arasında bulunan sıvı miktarındaki artış olarak tanımlanan plörezi, sıklıkla akciğer ve akciğer zarı kanseri, akciğer absesi, verem, sarkoidoz ve pulmoner emboli olarak tanımlanan, bacakta oluşan bir pıhtının akciğer atardamarını aniden tıkanması gibi pek çok akciğer hastalığından kaynaklanabilir. Ancak verem hastalığının yaygın olduğu ülkelerde plörezinin başlıca sebebi verem hastalığıdır. Vereme bağlı plörezi genç erişkinler arasında yaygın olsa da hemen her yaş grubunda görülebilir. İleri yaş gruplarında ise plörezi, genellikle akciğer kanserine bağlı olarak görülür. Akciğer kanserinin plörezi oluşumuna neden olması da temel olarak kanserli dokunun, plevraya yakın olması ve kanserli hücrelerin plevaya kolayca ulaşabilmesi ya da kan dolaşımına dahil olan kanserli hücrelerin, bu yolla akciğerin dışında ve göğüs duvarının iç kısmında yer alan zarlara ulaşması ile oluşur. Akciğer dokusunun, bakteri ve virüsler nedeniyle iltihaplanması olarak tanımlanabilen ve halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni de plörezi oluşumunda rol oynayan akciğer hastalıkları arasındadır. Akciğer ve göğüs zarları arasındaki sıvı miktarındaki artışa neden olan rahatsızlıklardan bazıları aşağıda sıralanmıştır:
Göğüs hastalıklarının çoğunda olduğu gibi plörezi hastalığında da öksürük ve göğüs ağrısı ön plandadır. Orta ya da yüksek şiddette görülen ağrı nedeniyle soluk alıp vermek güçleşir. Nefes darlığı, plörezi hastalığının semptomları arasında yer alır ve kişi bu yüzden sırt üstü yatmak istemez. Ateş, vücutta titreme, terleme, üşüme, yorgunluk, hâlsizlik ve iştah kaybı diğer plörezi belirtileri arasındadır. Erken dönemde derin nefes alırken kişi tek ya da çift taraflı gıcırtı sesine benzer bir ses duyabilir. Hastalık ilerledikçe kuru öksürük yerini daha şiddetli ve vücudu sarsıcı öksürüğe bırakabilir. Öksürük, sırta bıçak saplanırcasına ağrılara neden olabilir. Ağrı şikayeti bazen omuz ve karın bölgesinde hissedilebilir. Tüm bu belirtilerin dışında plöreziye yol açan hastalığa bağlı olarak farklı belirtilerde görülebilir.
Göğüs hastalıkları uzmanı, hastanın öyküsünü dinledikten sonra fizik muayene yapar. Bu sırada hekim, hastanın normal ve ritmik bir şekilde nefes alıp vermesini isteyebilir. Çoğunlukla plörezi varlığında solunum sesi duyulmaz. Ancak hekim gerekli gördüğünde tanının netleşmesi için bazı radyolojik tetkikler isteyebilir. Genellikle akciğer grafisi, tanının netleştirilmesi için yeterli olsa da bazı vakalarda bilgisayarlı tomografi gerekebilir. Her iki görüntüleme yönteminde de plörezi tanısına ek olarak, hastalığa sebep olan odak hastalık da saptanabilir. Ayrıca hekim, tanı için ultrasonografi de isteyebilir. Bu işlem sıvının anlık olarak yeri ve miktarı hakkında da bilgi sağlar. Tüm muayene ve radyolojik görüntülemelerin yanı sıra hekim tanı için şu yöntemleri de kullanabilir:
Hekimin tanıyı netleştirmesi ile birlikte plöreziye neden olan hastalık da saptanır. Plörezi tedavisi, altta yatan nedene bağlı olarak farklılık gösterir. Hastalık odağı bakteriyel enfeksiyonlarsa antibiyotik tedavisi ve şikayetlerin azaltılmasına yönelik olarak antienflamatuar ilaçlar reçete edilir. Plöreziye neden olan tüberküloz ise uzun dönemli antibiyotik tedavisi uygulanır. Kalp yetmezliği varlığında idrar söktürücü ilaçlar tedavi de önem kazanırken akciğer ve akciğer zarı kanseri gibi hastalıkların varlığında ise tedaviye multidisipliner yaklaşılarak onkoloji branşı ile birlikte çalışılır. Mezotelioma ya da farklı bir deyişle plevra kanseri varlığında cerrahi operasyon ile akciğerinin dış kısmında bulunan ve sıvı üretiminden sorumlu doku çıkarılır. Bazı vakalarda drenaj yapılarak plevrada bulunan sıvı bir tüpe boşaltılabilir. Fazla sıvının boşaltılmasının ardından tekrar sıvı birikimini önlemek için hastanın göğüs boşluğuna ilaç ya da hastanın kendi kanı enjekte edilerek plevra katmanları kapatılır.
Sizde de plörezi belirtilerinden bir ya da birkaçı varsa en yakın sağlık kuruluşunda kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.