Wegener granülomatozu, bağışık sisteminde görülen birtakım komplikasyonlar sonucunda gelişen ciddi bir hastalıktır. Granülomatozis poliangeit (GPA) olarak bilinen hastalık bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesi sonucunda ortaya çıkabilir. Vücut, kendi dokularına karşı bir savunma mekanizması geliştirdiği zaman damar iltihabı ve granülom adını alan iltihaplı hücresel yapıların oluşmasına yol açar. Bu noktada wegener granülomatozu solunum yolları, böbrekler ve kan damarlarını olumsuz yönde etkileyerek vücudun diğer organlarına da zarar verecek bir boyuta gelebilir.
Wegener granülomatozu burun, solunum yolları ve böbrekleri etkileyen vaskülit adı verilen bir tür kan damarı rahatsızlığıdır. Yıkıcı iltihapların oluşumuna neden olduğundan diğer sağlıklı organların işleyişini de bozabilir. Hastalığın evresine ve etkilediği organların genel durumuna bağlı olarak belirtiler gözlemlenebilir. Belirtiler genellikle solunum yolları, cilt, eklem ve kas sistemlerinde farklı şekillerde ortaya çıkabilir.
Buna bağlı olarak wegener granülomatozu belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Wegener granülomatozu, otoimmün hastalıklar içerisinde yer alır. Bu hastalık, bağışıklık sisteminin vücudun sağlıklı hücrelerini ve dokularını yabancı birer madde olarak algılaması sonucunda onlara karşı savaş açması sonucunda oluşur. Kesin nedeni tam olarak bilinmiyor olsa bile birçok çeşitli faktörün birleşiminden ortaya çıkabileceği öngörülür.
Bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı savunması gerekirken yanlışlıkla vücudun kendi dokularına karşı bir mekanizma oluşturmasına bağlı olarak gelişen hastalık burun, solunum yolları ve böbreklerde çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Bu nedenle bağışıklık sistemi bozuklukları oluşumunda çok etkili bir role sahip olabilir.
Aşırı uyarılan bağışıklık sistemi, kendi dokularına saldırmaya başladığı zaman granülomlar ve vaskülit gibi kümelerin belirlemesine sebebiyet verebilir. Aynı zamanda bağışıklık sistemi bazı durumlarda ANCA adı verilen özel antikorlarda üretebilir. Bu antikorlar, bağışıklık sistemi hücreleri olarak bilinen nötrofillerle etkileşime girerek damarlarda iltihaplanmalara yol açabilir.
Wegener granülomatozu, bazı genetik faktörlerin etkisiyle de gelişebilir. Genetik yatkınlık, çoğu durumda bağışıklık sistemine olumsuz yönde etki edebilir. Bu, hastalığın gelişmesinde rol oynayan bir durumdur. Genetik faktörler, bağışıklık sistemi ve inflamasyon yanıtlarını yanlış yönlendirebilir. Ailede bu hastalığa sahip biri riski artırır.
Aynı zamanda çevresel faktörler, enfeksiyonlar ve kimyasal maddelere maruz kalma gibi nedenlerden ötürü de gelişim gösterebilir. Enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin yanıtında bozulmalara yol açarak çeşitli hastalıkları tetikleyebilir. Sigara içmek, kimyasal maddelere maruz kalmak ya da viral enfeksiyonlara yakalanmak bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyon göstermesine yol açar.
Wegener granülomatozu (Granülomatozis ve Poliangeit - GPA), özellikle akciğerler ve böbrekler üzerinde ciddi etkiler yaratabilen bir otoimmün hastalıktır. Akciğerlerde, iltihaplanma sonucu oluşan granülomlar, doku hasarına yol açarak nefes darlığı, kronik öksürük, göğüs ağrısı ve hemoptizi (kanlı balgam) gibi belirtilere neden olabilir.
Bu durum, akciğer fonksiyonlarını kısıtlayarak solunum yetmezliği riskini artırabilir. Böbreklerde ise glomerülonefrit adı verilen bir iltihaplanma gelişir ve bu durum, böbreklerin kanı süzme yeteneğini bozarak idrarda kan ve protein kaçağına yol açar. Tedavi edilmediği takdirde, böbrek yetmezliği gelişebilir ve bu da hastanın diyalize ihtiyaç duymasına ya da organ nakli gereksinimine yol açabilir.
Hastalığın akciğer ve böbreklerde yarattığı bu yıkıcı etkiler, erken teşhis ve doğru tedavi ile kontrol altına alınabilir. Otoimmün hastalıklar içerisinde yer alan bu rahatsızlık, orta yaşlı yetişkinlerde oldukça yaygın bir şekilde görülebilir. Hastalık genç yetişkinlerde de görülebilir.
Wegener granülomatozu tedavisi, hastalığın kontrol altına alınmasına ve çeşitli destekleyici yöntemlerle olası komplikasyonların önlenmesi açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına karşı başlattığı saldırı sonucunda meydana gelen bu rahatsızlık, damar iltihaplanması ve vaskülit hastalıklara da yol açabilir.
Tedaviye genellikle bağışıklık sisteminin baskılanması ile başlanır. Bu, hastalığın yavaşlamasında ve organlarda kalıcı hasara yol açmasının önlenmesinde oldukça etkili bir yöntemdir. Bununla birlikte prednizon gibi kortikosteroidler hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılabilir. İlk tedavi sürecinde, hastalığın şiddetine bağlı olarak yüksek dozda kortikosteroidlerin verilmesi uzman doktorunuz tarafından onaylanır. Hastalığın kontrol altına alınmasıyla birlikte dozlar azaltılabilir.
Rituksimab gibi biyolojik tedaviler, kortikosteroidler ve geleneksel immünsupresif tedavilerle yeterli yanıt henüz alınmamış hastalarda öngörülebilir. B hücrelerini hedef alan rituksimab tedavisi, bağışıklık sistemi üzerinde doğrudan etkili olabilir. Bu tedavi yöntemi çoğu zaman ağır vakalarda veya tekrarlayan hastalarda tercih edilebilir.
Plazmaferez ise ileri evrelerde böbrek yetmezliği veya kanama gibi ciddi komplikasyonların yaşanmasıyla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bu işlem ile kanın plazmasındaki hastalığa yol açan antikorlar ve zararlı maddeler temizlenebilir. Aynı zamanda bağışıklık sistemini hızlı bir şekilde baskılamal maksadıyla da kullanılabilir. Genellikle ANCA antikorların yüksek olduğu ve böbrek hasarının görüldüğü vakalarda bu tedavi yöntemine başvurulur.
Wegener granülomatozu tedavisinde, ana tedavi yöntemlerinin yanı sıra hastaların genel fiziki ve psikoloji durumlarını iyileştirecek destekleyici yöntemlerde denenebilir. Bu destekleyici tedavilerin uygulandığı durumlar şu şekilde sıralanabilir:
Wegener granülomatozu tedavi edilmediği durumlarda ciddi organ hasarlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Tedavi, immünosüpresif ilaçlar, plazmaferez, destekleyici tedaviler ve gerektiği zaman cerrahi müdahale ile gerçekleştirilebilir.
Tüm bunların sonucunda hastalığın izlenmesi, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve düzenli takip oldukça önemlidir. Bu noktada alanında uzman romatoloji veya vaskülit uzmanına başvurmanız, en iyi sonuçları elde etmenize yardımcı olabilir.
Granülomatozis ve Polyangiitis olarak bilinen Wegener Granülomatozu hastalığı, çeşitli belirtilerle kendini gösterebilir. Hastanın semptomlarının değerlendirilmesi için ise klinik değerlendirme yapılması öngörülür. Burun kanaması, sinüs tıkanıklığı, nefes darlığı ve böbrek fonksiyon bozuklukları gözden geçirilir. Wegener granülomatozu hastalığının teşhisinde yaygın kullanılan ANCA testi veya kan tahlillerine başvurulur. Pozitif çıkması durumunda hastalık desteklenir. Doku biyopsisi veya radyolojik incelemelere bakılabilir. Bu yöntemler sayesinde hastalık rahatlıkla teşhis edilebilir.
Wegener granülomatozu hastalığı tedavi edilmediği durumlarda kan damarlarını ve diğer sağlıklı birçok organı olumsuz yönde etkileyerek sağlığınız için hayati bir risk oluşturabilir. Akciğer, böbrekler ve üst solunum yolları gibi hayati organlar üzerinde kalıcı hasarlara yol açan hastalık tedavi edilmediği zaman böbrek yetmezliği, akciğer hasarı, üst solunum yolları hasarı, vaskülit damar hasarı, sinir sistemi etkilenmesi, genel zayıflama ve yaşam kalitesinde düşüş gibi olumsuz durumların yaşanmasına yol açar.
GPA öncelikli olarak akciğerler, böbrekler ve üst solunum yollarını etkileyen bir otoimmün hastalıktır. Bunun yanı sıra, hastalık ilerledikçe cilt, gözler, sinir sistemi ve eklemler gibi diğer organ ve dokularda da iltihaplanma ve doku hasarına yol açabilir. Erken tanı ve tedavi edilmediği takdirde, çoklu organ yetmezliği riskiyle hayatı tehdit eden komplikasyonlara neden olabilir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.