Tropikal ve subtropikal bölgelerde görülen, özellikle bağışıklık sistemi zayıf bireyleri etkileyen şark çıbanı, ciltte yaralar ve izler bırakabilen bir enfeksiyondur. Genellikle vektörler aracılığıyla bulaşan bu hastalık, tedavi edilmediğinde kalıcı izler bırakabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle riskli bölgelerde yaşayanlar için korunma yöntemleri büyük önem taşır.
Şark çıbanı, tropikal ve subtropikal bölgelerde sıkça görülen, ciltte yaralara neden olan bir enfeksiyon türüdür. Parazit kaynaklı bu hastalık, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Şark çıbanı belirtileri arasında ciltte kızarıklık, yara oluşumu ve kaşıntı bulunur. Hastalık genellikle vektör sinekler aracılığıyla bulaşır ve tedavi edilmediğinde kalıcı izler bırakabilir.
Şark çıbanının etken maddesi, “Leishmania” adlı tek hücreli parazittir. İnsan derisinde tipik yaralara yol açan bu parazit, çoğunlukla kan emen küçük sinekler aracılığıyla bulaşır. Tarihsel olarak Ortadoğu, Afrika, Asya ve Güney Amerika gibi sıcak bölgelerde daha sık görülmekle birlikte, seyahatlerin artması ve iklim değişiklikleri gibi faktörler sebebiyle yeni coğrafyalarda da kaydedilebilmektedir.
Leishmania paraziti, ince bir kum sineği ya da tatarcık olarak bilinen vektör tarafından taşınır. Paraziti bünyesine alan sinek, sonrasında insan veya hayvanın derisini ısırarak paraziti doğrudan deri altına bırakır. Bu durum zamanla ciltte kızarıklık, kabarıklık ve ilerleyen safhalarda yüzeysel veya derin yaralarla sonuçlanır. “Şark çıbanı” ismi, özellikle eski dönemlerde hastalığın yoğun görüldüğü coğrafyalarda yaygınlaşmıştır.
Şark çıbanının en belirgin işareti, genellikle vücudun açıkta kalan kısımlarında oluşan deri lezyonlarıdır. İlk bakışta sivrisinek ısırığına benzer küçük bir kabarıklık veya kızarıklık şeklinde başlar. Şark çıbanı belirtileri şunlardır:
Hastalık her hastada benzer tablo sergilese de, kişinin bağışıklık sistemi, parazitin türü ve yaşanılan coğrafya gibi faktörler lezyonun niteliğini farklılaştırabilir. Örneğin bağışıklığı zayıf olanlarda, lezyonlar daha hızlı yayılabilir ve çoklu yaralar halinde görülebilir. Ayrıca ilerleyen dönemde kabuklanma süreci tamamlandığında, bölgedeki yara yavaş yavaş kapanmaya başlasa bile ciltte renk farklılığı veya çukurluk gibi kalıcı izler kalabilir.
Şark çıbanına neden olan parazite yönelik birçok tedavi yaklaşımı bulunmakla birlikte, en yaygın kullanılan yöntemler kimyasal ve farmakolojik tedavilerdir. Şark çıbanı tedavisi temel olarak paraziti vücuttan atmayı ve yaranın iyileşmesini hızlandırmayı amaçlar. Şark çıbanı tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar şunlardır:
Leishmaniasis paraziti, kan emen ufak boyutlu sineklerin (çoğunlukla “kum sineği” veya “tatarcık” denilen türlerin) ısırması sonucu bulaşır. Bu sinekler enfekte hayvanlardan (kemirgenler, köpekler veya diğer vahşi memeliler) aldıkları paraziti, insan cildine taşır. Parazit, sineğin ısırdığı bölgeye yerleşerek orada çoğalmaya başlar. Ardından yara oluşumu devreye girer.
Bulaşma sürecinde rol oynayan temel etmen, coğrafi bölgenin özellikleridir. Sıcak ve nemli iklimler, bu sineklerin yaşam döngüsünü destekler. Ayrıca:
Kapalı mekânlarda bile sineklerin içeri girmesi mümkün olabildiğinden, sineklik veya koruyucu perde kullanımı, uygun giysilerle cildi örtmek ve böcek kovucu ürünler kullanmak hastalıktan korunmada etkilidir.
Paraziti taşıyan Şark çıbanı sineği (kum sinekleri, tatarcıklar vb.) enfekte hayvan veya insanın kanını emerek paraziti bünyesine alır. Sonrasında sağlıklı bir kişiyi ısırdığında, parazit cilde aktarılmış olur. Parazit, deriye girdikten sonra bağışıklık sistemi devreye girer ve yabancı organizmayı yok etmek için yoğun bir çaba sarf eder. İşte bu mücadele lezyonun oluşum sürecinin temel kaynağıdır.
Şark çıbanının nedenleri incelendiğinde, kişisel faktörler kadar çevresel faktörlerin de etkili olduğu görülür. Örneğin:
Şark çıbanı, kişisel bağışıklık sistemi güçlü olan bireylerde bazen kendiliğinden iyileşebilir. Fakat bu iyileşme süreci aylar hatta bazen 1 yıla yakın bir zaman dilimini bulabilir ve ne yazık ki çoğu zaman belirgin bir şark çıbanı izi kalmasına yol açar. Bu nedenle, tedaviyi ihmal etmemek önem taşır. Hastalığın kontrol altına alınması için:
Şark çıbanı, Leishmania adlı parazitin vücuda girmesiyle meydana gelir. Bu paraziti taşıyan kum sineği veya tatarcık gibi küçük sinekler, enfekte hayvan veya insanlardan aldıkları paraziti sağlıklı kişilere bulaştırarak hastalığa yol açar. Özellikle sıcak iklimlerde ve hijyen koşullarının yeterince sağlanmadığı bölgelerde bu döngü daha hızlı gerçekleşir.
Hastalık, doğrudan insandan insana temasla bulaşmaz. Temel bulaşma yolu, enfekte sineklerin ısırmasıdır. Sinek, enfekte bir hayvandan veya kişiden paraziti aldıktan sonra başkasını ısırdığında hastalık yayılır. Bu yüzden aynı ortamı paylaşmak, tokalaşmak veya yan yana durmak gibi durumlar hastalığın bulaşmasına neden olmaz.
Bu enfeksiyonun kesin bir iyileşme süresi söylemek zordur. Bazı hastalarda yara birkaç haftada kapanırken, bazılarında süreç aylarca sürebilir. Tedavi görmeyen vakalarda ise iyileşme 6 ay veya 1 yıla kadar uzayabilir. Erken teşhis ve tedavi, iyileşme süresini kısaltan en önemli faktördür.
Çoğu vakada yara iyileştikten sonra ciltte iz kalma olasılığı oldukça yüksektir. Bu iz küçük bir çukurluk veya renk değişikliği şeklinde olabilir. Özellikle yüz gibi görünür bölgelerde meydana geldiğinde kişinin estetik kaygı yaşamasına ve psikolojik olarak etkilenmesine yol açabilir. Uygun tedavi yaklaşımları, iz oluşumunu minimal seviyede tutmayı hedefler.
Şark çıbanının bulaşmasında rol oynayan en yaygın vektör, “kum sineği” ya da “tatarcık” adıyla bilinen ufak boyutlu sineklerdir. Bu sinekler, enfekte hayvanların veya insanların kanını emdikten sonra paraziti bünyesine alır ve sağlıklı bireyleri ısırdıklarında hastalığı bulaştırır.
Hastalık genellikle ciltte küçük, sivilce benzeri bir kabarıklık olarak başlar. Zaman içinde büyüyerek ortası çökük ve kenarları hafif kabarık bir yara haline dönüşebilir. İlk aşamalarda ağrı veya belirgin şikâyet olmayabilir; bu yüzden birçok kişi basit bir sinek ısırığı olduğunu zannederek durumu önemsemeyebilir.
Tropikal ve subtropikal kuşak, hastalığın en çok görüldüğü bölgelerdir. Orta Doğu, Güney Amerika, Afrika ve Asya’daki sıcak iklimli ülkelerde sıklıkla rapor edilir. Türkiye’de de özellikle güney ve güneydoğu bölgelerinde vakalara rastlanır. Bu bölgelerde kum sineklerinin popülasyonu daha fazladır ve hijyen koşulları yeterince sağlanmadığında hastalık görülme sıklığı artar.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.