Kaposi Sarkomu bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda ortaya çıkan genellikle cilt, mukoz membranlar ve iç organlarda görülen bir kanser türüdür. İnsan herpesvirüs-8 (HHV-8) adı verilen bir virüs tarafından tetiklenen bu hastalık farklı klinik formlarda kendini gösterebilir. Özellikle HIV enfeksiyonu taşıyan bireylerde ya da organ nakli sonrası bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda görülme sıklığı artar. Kaposi sarkomunun erken teşhisi ve tedavisi hastalığın ilerlemesini önlemek açısından büyük önem taşır.
Kaposi Sarkomu deri kanseri türleri içinde olmasına rağmen yalnızca ciltle sınırlı değildir. Lenf düğümleri, ağız içi, solunum yolları ve sindirim sistemi gibi farklı bölgelerde de lezyonlara yol açabilir. Kanserin oluşumunda en büyük etkenlerden biri bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır. Bu yüzden halk arasında bağışıklık sistemi kanseri olarak da anılır. HIV enfeksiyonu taşıyan bireylerde HIV ve Kaposi Sarkomu arasındaki güçlü ilişki dikkat çeker. Bununla birlikte bağışıklık sistemi baskılanmamış kişilerde de nadir de olsa görülebilir.
Kaposi sarkomu dört ana türde incelenir:
Bu türler arasında hastalığın ilerleme hızı, lezyonların yayılımı ve tedavi yöntemleri farklılık gösterebilir.
Kaposi sarkomu, genellikle ciltte veya mukozal yüzeylerde meydana gelen lezyonlarla kendini gösterir. Lezyonlar kırmızı, mor veya siyah renkte olabilir ve genellikle ağrısızdır. Ancak hastalığın şiddeti arttıkça belirtiler de değişir. Kaposi sarkomu belirtileri şöyle sıralanır:
Kaposi sarkomu hastalığın ilerleyen aşamalarında sistemik belirtiler de gösterebilir. Örneğin bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle hastalarda sık enfeksiyonlar görülebilir. Ayrıca yorgunluk ve genel halsizlik gibi semptomlar kanserin vücut üzerindeki genel etkilerini yansıtır.
Lezyonların farklı bölgelerde ortaya çıkması günlük yaşamı önemli ölçüde olumsuz etkileyebilir. Örneğin ağız içindeki lezyonlar konuşma ve beslenme sırasında rahatsızlık verirken akciğerdeki tümörler nefes alma sürecini zorlaştırabilir. Bu nedenle belirtilerin erken fark edilmesi ve tedavi sürecine bir an önce başlanması büyük önem taşır. Kaposi sarkomu belirtileri fark edildiğinde bir uzman ile görüşmek doğru teşhis ve tedavi için kritik bir adımdır.
Kaposi sarkomunun teşhisi fiziksel muayene ile başlar. Derideki tipik lezyonlar doktorun hastalıktan şüphelenmesine yol açabilir. Teşhis sürecinde şu yöntemler tercih edilir:
Kaposi Sarkomu Tedavisi
Kaposi sarkomu tedavisi hastalığın türüne, yayılma hızına ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir. Tedavi yöntemlerini genellikle şu şekilde sıralamak mümkündür:
Tedavi sürecinde doktor tavsiyelerine mutlaka uyulması önerilir. Ayrıca düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi tavsiye edilir. Hastanın tedavi sırasında genel sağlık durumunu desteklemek için beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerine dikkat etmesi de büyük önem taşır. Örneğin bağışıklık sistemini güçlendiren bir diyet tedavi sürecine olumlu katkılar sağlayabilir.
Kaposi sarkomu tedavisinde psikolojik destek de göz ardı edilemeyecek kadar öne çıkar. Hastalığın cilt üzerindeki görünür etkileri hastalarda sosyal ve duygusal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde psikolojik danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak hastanın genel yaşam kalitesini artırabilir. Ayrıca destek gruplarına katılarak benzer deneyimleri paylaşmak hastaların kendilerini daha güçlü hissetmelerine yardımcı olabilir.
Kaposi sarkomu teşhisi konulan kişiler için aşağıda verilen yaşam tarzında yapılabilecek değişiklikler büyük önem taşır. Şu adımları bu süreçte uygulamak önemlidir:
Kaposi sarkomu bulaşıcı değildir. Ancak hastalığa neden olan HHV-8 virüsü kişiden kişiye geçebilir. Bu virüsün bulaşması genellikle hastalık oluşturmaz ancak bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde kanser riskini artırabilir.
Kaposi sarkomu tedavi edilmediği durumlarda özellikle iç organların etkilenmesiyle hayatı tehdit edici hale gelebilir.
Kaposi sarkomu lezyonları genellikle ağrısızdır. Ancak lezyonların büyümesi veya enfeksiyon kapması durumunda ağrı hissedilebilir. İleri evrelerde özellikle iç organlarda kaposi tümörleri oluşumu ciddi rahatsızlıklara neden olabilir.
Kaposi sarkomunu tamamen önlemek mümkün olmasa da bağışıklık sistemini güçlü tutarak risk azaltılabilir. HIV pozitif bireylerde antiretroviral tedavinin bu riski önemli ölçüde düşürdüğü bilinir.
Kaposi sarkomu her yaş grubunda görülebilir ancak klasik Kaposi sarkomu genellikle yaşlı erkeklerde, HIV ile ilişkili Kaposi sarkomu ise genç erişkinlerde daha yaygındır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.