Doğal kolajen nelerde var sorusu ve kolajenin ne olduğu, sağlıklı bir vücut sisteminin sağlanması için bilinmelidir. Aslen vücutta doğal olarak üretilen kolajen, son yıllarda takviye olarak tercih edilmektedir. Farklı formlarda bulunan kolajen maddesi, vücudun önemli yapı taşlarındandır.
Ancak bu yapı taşlarının üretimi, insanların yaş almasına bağlı olarak azalır. Bu da kolajenin takviye olarak temin edilmesini gerektiren bir durum olarak karşımıza çıkar. Öte yandan kolajenin doğal olarak hangi besinlerde bulunduğunun bilinmesi de sağlıklı bir beslenme programına sahip olunması adına sın derece önemlidir.
Doğal kolajen; vücuttaki bağ dokusu ve kemiklerin organik yağısının ana bileşeni olan, insan vücudunda en çok bulunan çözünmeyen lifli bir proteindir. Kıkırdak ve diğer bağ dokusunda, kemiklerde ve bağ dokularında sağladığı güç ile esnekliğin yanı sıra eklem sağlığı, cildin esnekliği ve cildin dayanıklılığı gibi konularda doğal kolajen son derece önemlidir.
İnsan cildinin dörtte üçünü, vücut proteinin ise üçte birini oluşturan kolajen; kemik, kas ve kanda bulunur. ancak insanlarda yaş ilerledikçe mevcut kolajen parçalanır. Buna karşılık vücut yeni kolajen üretmekte zorlandığı için dışarından almak gerekir. Bu nedenle doğal kolajen nelerde var sorusu yaş ilerledikçe önemli bir detay olarak öne çıkar.
Kolajenin yirmi sekiz adet çeşidi bulunur. Bunlar, vücutta nerelerde kullanıldığına, moleküllerinin nasıl birleştiğine ve eklenen hücre bileşenlerine göre farklı türlerdir. Genel olarak yaygın şekilde bilinen kolajen türleri ise şu şekilde sıralanabilir;
Belli bir yaşın üzerinde vücuttaki kolajen miktarı azalır ve aynı zamanda vücudun kolajen üretiminde de azalmalar meydana gelir. Bu nedenle birçok kişi takviye gıda olarak kolajen kullanımı tercih eder.
Suda eriyerek tüketilebilen kolajen formları olduğu gibi çiğnenebilen kolajen formları da bulunmaktadır. Ancak bazı besin ögelerinin içerisinde doğal olarak kolajen yer alır. Bu besinlerin tüketilmesi halinde vücuttaki kolajen miktarı arttırılabilir. Doğal kolajen nelerde var sorusunun yanıtı olarak şu besin ögeleri sıralanabilir;
Bu gıda ürünlerini tüketemeyen kişiler ise kolajen üretimini arttırmaya yarayan besinleri tercih edebilir. Aminoasit, C vitamini, çinko, kükürt, bakır, klorofil ve A vitamini içeriklerine sahip olan besin maddeleri, düzenli ve dengeli bir şekilde tüketildiğinde kolajen üretimini arttırmaktadır. Bu besinler ise şu şeklide sıralanabilir;
Yumurta, diğer hayvansal gıda ürünleri gibi bağ dokusu içermez. Yumurta akı, kolajen üretimi için gerekli olan aminoasitlerden biri olan prolini yüksek miktarda içerir.
Ginseng, kanda bulunan kolajen miktarının arttırılmasını sağlar.
Portakal ve mandalina gibi turunçgiller, C vitamini bakımında n son derece zengin bir içeriğe sahiptir. Bunların yanı sıra yaban mersini, çilek, böğürtlen ve diğer kırmızı meyveler, mango, ananas, kivi ve guava gibi tropikal meyvelerde yine kolajen üretiminin artmasını sağlar.
Doğal bir antibiyotik olan sarımsak, içerisindeki kükürt ile kolajen üretiminin artmasını destekler.
Yeşil yapraklı sebzeler, antioksidan açısından zengindir. Bu da yine vücuttaki kolajen üretiminin desteklenmesini sağlar
Kuru fasulye ve bezelye gibi baklagiller, kolajen üretimi için gerekli olan aminoasitleri içeren protein ve bakır açısından zengindir.
Kuruyemiş çeşitleri genel olarak vücudun enerji ihtiyacını karşılar. Enerji depolayan ayçiçeği, kabak çekirdeği, kaju ve ceviz gibi kuruyemiş çeşitleri, çinko ve bakır içeriği ile kolajen üretiminin artmasına destek olur.
C vitamini kaynaklarından biri olan domates yine doğal olarak kolajen üretiminin artmasını sağlayan besin ögeleri arasında yer alır.
C vitamini ile kolajen üretimini destekler.
Bu besin ögesi sahip olduğu rengini beta karoten adı verilen ve A vitaminine dönüştürülen bir antioksidandan alır. A vitamini ise cilt elastikiyetinin artmasını, hücre yenilenmesini ve cildin gençleşmesini sağlar.
A vitamini ve C vitamini bakımından zengin olan Brüksel lahanası da yine vücudun kolajen üretimini destekleyen besin ögeleri arasında yer alır.
Vücutta belli bir yaşa kadar doğal olarak üretilen kolajen; sağlıklı bir kemik sistemi, kas sistemi ve cilt sağlığı için son derece önemlidir. Kolajenin insan vücudu üzerindeki etkileri ise şu şekilde sıralanabilir,
Kolajen üretiminin azalması halinde kişilerde belli başlı sorunlar kendini gösterebilir. Bu sorunlar arasında şunlar yer alır;
Vücutta doğal kolajenin ve kolajen üretiminin azalmasında, kişilerin yaş almasının önemli bir rolü vardır. Ancak bunun yanı sıra farklı etmenlerde yine doğal kolajen üretimin ve seviyesinin azalmasına neden olabilir. Bu etmenler ise şu şekilde sıralanabilir;
Otuzlu yaşlarda insan vücudundaki kolajen üretimi azalmaya başlar. Bu nedenle cilt sağlığına dikkat etmek adına ve cildin esnekliğinin korunması adına kolajen takviyesi tercih edilebilir. Uzman hekimlerin görüşü alınarak başlanması gereken kolajen takviyesi için aksi bildirilmedikçe günlük olarak 2 ila 2,5 gram kolajen tüketimi otuzlu yaşlardaki insanlar için ideal olarak kabul edilir.
Kırklı yaşlara gelindiğinde cildin elastikiyet özelliği azalır, nem kaybı başar ve kırışıklıklar kendini gösterir. Bu süreç genel olarak kırk ila elli yaş arasındaki kişilerde meydana gelir. Aynı zamanda bu yaş aralığındaki kişilerde eklemlere bağlı sorunlarda meydana gelebilir. Bu sorunları yaşayan kişilerin uzman hekimlere başvurması ve yine aksi bildirilmedikçe günlük olarak 5 ila 10 gram kolajen kullanması tavsiye edilir.
Vücutta belli bir yaşa kadar üretilen kolajenin görevleri şu şekilde sıralanabilir;
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.