Halk arasında “hastalık hastalığı” olarak bilinen hipokondriyazis eski çağlardan bu yana görülen “zihin-vücut” ilişkisinin bozulması halidir. Hastalığın “Hipokondriyazis” adını alması ise Hipokrat zamanına dayanmaktadır. Hipokrat’ın o dönemde kaburganın alt kısmını “Hipokondrium” olarak tanımlaması ve hastaların, ağrılarını genellikle bu bölgede yaşaması nedeniyle hastalık hastalığı “Hipokondriyazis” olarak adlandırılmıştır.
Hastalık hastalığı; kişinin ciddi bir hastalığı olduğunu düşünmesi ve vücudundaki belirtileri yanlış ya da abartılı okuması sonucunda oluşur. Yeterli tıbbi değerlendirme yapılmasına ve güvence verilmesine rağmen birey kendisinde bir hastalık olduğu düşüncesinden kurtulamaz.
Hipokondriyazis sıklıkla 20-30 yaşlarında görülmektedir. Kadınlarda ve erkeklerde görülme oranı neredeyse eşittir. Psikiyatriste başvuranların en belirgin özelliği ise psikiyatriste gitmeden önce birçok doktorla görüşmüş olmalarıdır. Ayrıca bu kişiler psikiyatristlerinden ve psikologlarından emin olamayıp sürekli değiştirme eğilimindedir.
Hastalık hastalığı olan kişilerde sıklıkla görülen davranışlar şu şekilde sıralanabilir:
Hipokondriyazisi diğer tanılardan ayıran en önemli faktör, sağlık kaygısıdır. Fakat bu kaygının temelinde ölüm korkusu yoktur. Sağlık ile ilgili duyulan endişe; daha çok fark edilme, ilgi odağı olma gibi hasta rolünün sağladığı ikincil kazançlardan kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda hastalık hastalığı; anksiyete ya da aşırı stresin sonucu da olabilmektedir.
Hastalık hastalığı neticesinde sosyal ilişkilerde bozulma görülebilir. Bu kişiler hasta olma korkusu ile aşırı meşgullerdir. Hasta olmamalarına rağmen hastalıklar hakkında yoğun araştırma yaparlar. İnternetten ve sağlık ile ilgili forum sitelerinde yazılan belirtilerin kendilerinde olup olmadığını kontrol ederler.
Gündemlerinin hastalıktan başka bir şey olmaması, çevresindeki insanların onlardan uzaklaşmasına neden olabilir. Bazen de ailelerinin ve arkadaşlarının hastalık hastalığını fark etmeleri, bu kişilerin çevrelerinden uzaklaşma eğilimi göstermelerine yol açabilir. Bu durum birçok doktora giderek onay ihtiyacı almaya devam etmelerini sağlar.
Hipokondriyazis teşhis edilse bile bu kişilerin, ruh sağlığı uzmanı ile görüşme sıklığı oldukça düşüktür. Psikiyatrist ya da psikolog görüşmelerine gelmezler, gelseler bile devamlılık göstermezler. Çünkü yaşadıkları durumun psikolojik bir sorun olduğunu kabul etmekte zorlanırlar. Pek çok doktordan görüş almalarının amacı ise kendilerini onaylayan bir hekim bulma çabasından kaynaklanmaktadır. Hipokondriyazis tanısı olan kişiler, yoğun kaygı ve depresyon atakları konusunda da risk altındadır.