Hastalık 1900’lü yılların başlarında tanımlanmaya başlamıştır. Bu zamandan beri birçok çalışma yapılsa da günümüzde hala kabul edilmiş kesin bir nedeni yoktur. Etkilediği düşünülen başlıca faktörler arasında; viral enfeksiyonlar, immünolojik problemler, hormonal sorunlar, genetik faktörler, travmalar, kazalar ve psikolojik strese maruz kalmak yer almaktadır.
Hastalığa özgü bilinen hiçbir laboratuvar ve görüntüleme tetkiki mevcut değildir. Geliştirilmiş bazı tanı kriterleri de zaman içerisinde değişim göstermiştir. Son tanı önerilerden birinde vücut 9 bölgeye ayrılmıştır. 6 veya daha fazla bölgede ağrının varlığı, orta ya da şiddetli düzeyde uyku problemleri veya yorgunluk olması, bu yakınmaların en az 3 aydır devam etmesi durumunda fibromiyalji sendromu tanısı konulabilmektedir. Hastalığın tanısı başta fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimi olmak üzere konu ile ilgili uzman hekimler tarafından detaylı hasta öyküsünün dinlenmesi ve fiziksel muayenenin yapılması sonrasında konulmaktadır.
Fibromiyalji sendromunun tedavisi hem ilaçlı hem de ilaç dışı tedavileri içermektedir. İlaç seçenekleri arasında antidepresanlar ve antiepileptik ilaçlar başı çekmektedir. Basit ağrı kesici ve kas gevşeticiler hastalık üzerine etkin değildir ancak beraberinde eşlik eden bulgulara faydaları olabilmektedir. İlaç dışı tedavilerin başında ise egzersiz tedavisi gelmektedir. Hastanın konu hakkında bilgilendirilmesi, hasta eğitimi, bilişsel davranışsal tedaviler, kaplıca tedavileri, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları da fayda görülen yöntemler arasındadır. Yoga, akupunktur ve meditasyon gibi yöntemler de uygulanabilmektedir.
Fibromiyalji sendromu, hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, kesin nedeni bilinmeyen ve yakınmalarının çok çeşitli olması sebebiyle tanı ve tedavide gecikmelere sebep olabilen bir ağrı hastalığıdır. Hastaların çoğu tanı ve tedavi sürecindeki belirsizlikler nedeniyle tükenmişlik ve çaresizlik yaşamaktadırlar. Bugün için bilinen kesin bir nedeni ve tedavisi olmasa da en uygun tedavi seçeneklerinin kişiye özel olarak belirlenip uygulanmasından yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Bireysel egzersiz programı tedavinin olmazsa olmaz parçasıdır ancak hekim önderliğinde, ağrı düzeyleri göz önünde bulundurularak planlanmalıdır.