Denge bozuklukları, vücudun denge sistemlerinde meydana gelen yanlış uyarılar nedeniyle ortaya çıkan bir bozukluktur ve dört ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar; baş dönmesi, sersemleme hali, bayılma hissi ve dengesizlik şeklinde sıralanabilir. Vertigo, baş dönmesinin alt tipi olarak bilinen bir rahatsızlıktır ve tüm baş dönmeleri arasında en sık karşılaşılan çeşittir. Vertigo kelimesi Latincede dönmek anlamına gelen “verter” fiilinden türemiştir ve kişilerin sıklıkla acil servise başvurma nedenleri arasında yer alır. Periferik ve santral nedenler ile ortaya çıkabilir. Tedavi yöntemleri de vertigonun ortaya çıkma nedenine göre belirlenmektedir.
Baş dönmesinin alt tipi olarak değerlendirilen vertigo yerçekiminden bağımsız bir şekilde hareket etme hissi olarak tanımlanır. Vestibüler sistemin ani nöral aktivite dengesizliğine bağlı olarak ortaya çıkan, kişinin çevresinin ya da kendisinin döndüğünü ifade ettiği bir illüzyondur.
Verter bir eksen etrafında dönmek, rotasyon belirlemek anlamına gelir. Vertigo rahatsızlığı da genellikle yatay düzlemde ortaya çıkan yanıltıcı bir yer değiştirme hissidir. Bu durum eşyaların kişinin etrafında ya da gözünü kapattığında kişinin eşyalar etrafında döndüğünü hissetmesi ile ortaya çıkmaktadır.
Baş dönmesinin alt tipi olarak değerlendirilen, yanıltıcı bir dönme illüzyonu olan vertigo hastalığı çeşitli nedenler ile ortaya çıkabilmektedir. Tedavinin etkin bir şekilde gerçekleşmesi için hastalığın nedenlerinin doğru tespit edilmesi son derece önemlidir. Bu nedenler genellikle periferik ve santral nedenler olmak üzere iki başlık altında değerlendirilir.
Periferik vertigo, vestibüler hastalıklar arasında en sık görülenlerden birisidir. Kulakta yer alan denge merkezlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle ortaya çıkan denge bozukluklarıdır. Dolayısıyla kulak ile ilgili enfeksiyonel hastalıkların gerçekleşmesi sonucunda ya da iç kulaktaki denge merkezinin bozulması sebebiyle beyne gönderilen sinyallerde yaşanan aksaklıklar baş dönmesine neden olabilmektedir. Periferik vertigo birçok neden ile ortaya çıkabilir. Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:
Periferik vertigo genellikle 10-20 saniye nadiren 1 dakika kadar sürebilir. Bazen günlerce de sürebilen periferik vertigolar oluşabilir (labirentit, vestibüler nörit, gibi) Baş ve vücut dönmesi, ileri-geri itilme, aşağı-yukarı hareket etme hisleri gibi semptomlarla karakterizedir. Bu semptomlar belli pozisyonlarda ortaya çıkabilir, örneğin; uzanmak, ayağa kalkmak, baş pozisyonunda değişiklik yapmak, başı arkaya atmak, yukarı bakmak, yatakta bir yönden başka bir yöne dönmek gibi durumlarda ani gelişen ve kısa süreli olarak gerçekleşen baş dönmesi hissi oluşabilir. Bulantı kusma veya terleme gibi belirtiler periferik vertigoda sıklıkla görülür. Bu ataklar genellikle birkaç hafta ya da ay kadar sürebilir. Periferik vertigonun tedavisi çeşitli yöntemler ile yapılabilir. Bu yöntemler; manevra yöntemleri ile tedavi, semptomatik tedavi ve cerrahi tedavi şeklinde sıralanabilir.
Santral vertigo beyin sapı ve serebellum gibi santral yapıları etkileyen bir rahatsızlıktır. Santral vertigoya neden olan belirtiler periferik vertigoya göre daha az rahatsız edici semptomlar ile daha yavaş şekilde ortaya çıkmaktadır. Ciddi seyirli bir vertigo çeşididir, bu nedenle acil tanısal görüntülenmeye, bir nöroloji ve beyin cerrahının gözetimine ihtiyaç duyulur. Santral vertigo devamlı olarak seyreder ve pozisyon değişikliğine bağlı olarak tetiklenmez. Bulantı kusma ve terleme gibi belirtiler nadiren görülür. İşitme kaybı, kulak çınlaması ve anormal kulak zarı bulguları santral vertigoda görülmemektedir. Ayrıca santral sinir sistemine ait semptom ve bulgular genellikle gözlenir. Bu bulgular genellikle çift görme, konuşma bozuklukları, çift taraflı görme bozuklukları, baş ağrısı, migren, inme, yürüme bozuklukları ve geçici iskemik ataklar şeklinde olabilir. Santral vertigoya neden olan rahatsızlıklar şu şekilde sıralanabilir:
Patolojik ve fizyolojik birçok sürecin ardından gerçekleşebilen vertigo rahatsızlığı çeşitli semptomlarla kendini gösterebilmektedir. Ancak bu semptomlar hastalığın altında yatan nedene ve kişinin sağlık durumu, yaşı gibi birtakım etkenlere göre farklılık göstermektedir. Vertigo belirtileri genel olarak şu şekilde sıralanabilir:
Vertigo tanısı konulacak hastaya yönlendirici sorular sormaktan kaçınılmalıdır çünkü hastanın yanıtlarını saptırıcı bir etki gösterebilir. Bu nedenle hastanın sersemlik hissini kendisinin tanımlaması beklenir. Hastanın geçirdiği vertigo atağının periferik veya santral olup olmadığı belirlenmelidir. Bu konuda vertigonun başlangıç zamanı, süresi ve gösterdiği semptomlar ayırt edici özellikler gösterir. Periferik vertigo, santral vertigodan daha şiddetli ve aralıklı ataklar ile kendini gösterse de santral vertigonun hayatı tehdit etme olasılığı daha yüksektir. Tanı konulacağı zaman kişinin kafa travması olup olmadığı ve ilaç kullanımı sorgulanmalıdır. Tanı konulması aşamasında kullanılan çeşitli yöntemler vardır.
Vertigo semptomları ile başvuran hastaların vital bulguları dikkatle değerlendirmeye alınır. Kişinin tansiyon ölçümleri yapılır çünkü vertigo hipotansiyon nedeniyle ortaya çıkabilmektedir.
Orta kulak enfeksiyonu sonucunda orta kulakta sıvı birikmesi vertigoya neden olabilir. Bütünlüğü bozulmuş kulak zarı, travma geçmişi bulunması iç kulak sıvısı olarak bilinen perilenfin iç kulak dışına kaçması ile perilenfatik fistül gelişebilir. Buna bağlı olarak iç kulak yapısının hemodinamiği bozulur ve baş dönmesi gibi semptomlar görülebilir.
Göz bakısı da fiziksel değerlendirme konusunda önem teşkil eden bir konudur. Nistagmus olarak bilinen göz titremesi vertigonun en spesifik bulgusudur. Göz bebeği anormallikleri gözlenebilir.
Hastanın kas hareketlerini istediği noktalarda durdurması konusunda güçlük yaşanabilir. Ritmik hareketlerin koordineli yapılmasında aksaklık yaşanır. Hastanın yürüme fonksiyonları değerlendirilir. Özellikle atak sırasında yaşanılan düşme ve anormal yürüyüş santral vertigoya işaret edebilir.
Genellikle periferik vertigosu olan hastalarda acil laboratuvar değerlendirilmesi gerekli görülmeyebilir. Ancak santral vertigodan şüphelenilen hastaların klinik bulgularının acilen değerlendirilmesi gerekmektedir. Duruma göre kullanılabilecek laboratuvar testleri şu şekildedir:
Vertigolu hastalar için kısa süreli ilaç tedavileri tedavinin esas basamağıdır. İlaç tedavilerinin amacı vertigonun azaltılması, kulak hemodinamiğinin düzenlenmesi, bulantı, kusma, anksiyete benzeri semptomların giderilmesidir. Bu ilaçlar hem vertigoyu hem de vestibüler mekanizmayı düzenleyebilir. İlaç tedavileri tek başına uygulanabileceği gibi birtakım kombinasyonlarla da uygulanabilir. Antikolinerjik etkili ilaçlar bulantı semptomlarının giderilmesi için sıklıkla kullanılmaktadır. Antihistaminik ilaçlar ise vertigo tedavisinde en sık reçete edilen ilaç grubudur. Antiemetikler, benzodiazepinler, kalsiyum kanal blokerleri ve vazodilatör ilaç grupları vertigo tedavisinde kullanılan diğer ilaç gruplarıdır.
Manevralarla tedavi yöntemi genellikle periferik vertigo tedavisinde kullanılır. Bu tedavi yöntemi iç kulaktaki dengesizlikleri ortadan kaldırarak baş dönmesi semptomlarını gidermeyi hedefler. Manevra tedavisi mutlaka bir uzman odyolog veya kulak burun boğaz uzmanı tarafından uygulanmalıdır. Kişi bu tedavilere ek olarak yaşam tarzı değişikliklerine (düzenli beslenme, uyku ve egzersiz) giderek tetikleyici faktörlerden kaçınabilir.
Vertigo gösterdiği semptomların türüne ve şiddetine göre kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir hastalıktır. Kişiyi günlük yaşantısından alıkoyan, fiziksel ve psikolojik olarak etkileyebilen, kimi zaman ciddi hastalıkların işareti olabilen vertigo rahatsızlığının teşhis ve tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Bu nedenle vertigo belirtileri göstermeniz halinde sağlığınızı ihmal etmeden en kısa sürede bir uzman hekim görüşüne başvurmanız tavsiye edilir.
Kaynakça:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/292284