İngiliz şair ve oyun yazarı olan William Shakespare’ın 1603’te yazdığı “Othello” isimli oyununda eşi tarafından aldatıldığını düşünen ve kıskançlık yaşayan Othello’nun hikayesi anlatılmaktadır (Shakespeare, 2008). “Othello Sendromu” ismi de 1955 yılında yayımlanan bir makale ile duyulmaya başlanmıştır (Todd ve Dewhurst, 1955).
Othello Sendromu DSM-5 tanı grubunda direkt belirtilen bir bozukluk değildir. Fakat yapılan alanyazın çalışmalarında, kıskançlık ile bağlantılı psikotik bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır (Kataoka ve Sugie, 2018; Yusim ve ark, 2008).
Kıskançlık, çoğu insanın hayatının bir anında yaşadığı karmaşık bir duygu olarak görülürken, patolojik kıskançlık psikolojik açıdan irasyonel bir durum olarak düşünülmektedir. Birey, kıskançlık yanılsaması içerisinde olduğunu bilmesine rağmen, karşı birey tarafından aldatıldığını düşünüp şüphelenmektedir (Cipriani, Vedovello, Nuti ve Di Fiorino, 2012). Patolojik açıdan kıskançlık, “kişinin benlik saygısına ilişkin oluşan bilinçdışı tehdide karşı bir reaksiyon” olarak ifade edilmektedir (Tezcan ve Ülkeroğlu, 1995; akt. Hança, 2022). Othello sendromu gösteren bireylerde bir rakip sanrısına sahip oldukları görülmektedir. Buna bağlı olarak, böyle bir rakibin varlığına ilişkin kişinin kanıtı olmasa da partnerini sadakatsizlikle suçlamaktadır ve partnerinin göstermiş olduğu kanıtları da mantıksız bulabilmektedir (Kingham ve Gordon, 2004).
Othello sendromunun cinsiyetler arasında görülme sıklığına bakıldığında erkeklerde, kadınlardan daha fazla görülme durumu söz konusu olduğu düşünülmektedir (Enoch ve Ball, 2013). Othello sendromunun görülme sıklığına ilişkin net veriler bulunmamakla birlikte Kaliforniya’da 20 patolojik kıskançlık vakası gösteren bireyler incelenmiştir (Silva ve ark, 1998). Yapılan bu çalışmaya göre, patolojik kıskançlığın başlangıç yaş ortalamasının 28 olduğu görülmüştür (Silva ve ark, 1998). Araştırmanın az sayıda vaka ile yapılmış olması Othello sendromunun görülme sıklığı ve başlangıç yaşına ilişkin araştırmaların tekrarlanması gerektiğini düşündürmektedir.
Othello sendromunun sıklıkla kişide tıbbi, nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların bağlamında ortaya çıktığı düşünülmektedir (Cipriani, Vedovello, Nuti ve Di Fiorino, 2012). Alanyazındaki vakalara bakıldığında bireylerde görülen kıskançlığın en az %30’unun biyolojik temelinin anlaşılamadığı ifade edilmektedir. Buna rağmen bu vakaların patolojik kıskançlıkları için nörolojik bir temelinin olduğu düşünülmektedir (Cipriani, Vedovello, Nuti ve Di Fiorino, 2012). Othello sendromunun borderline ve paranoid kişilik bozuklukları, alkol ve madde kötüye kullanımı, ekonomik bunalım, düşük benlik saygısı, aile içindeki şiddetli geçimsizlik ve cinsel işlev bozuklukları ile birlikte görülme olasılığının yüksek olduğu ifade edilmektedir (Kingham ve Gordon, 2004).
Othello sendromu psikoterapi ve farmakoterapi yöntemleri ile tedavi edilebilmektedir. Othello sendromuna eşlik eden madde kötüye kullanım durumu söz konusuysa öncelikle madde kötüye kullanım tedavisi önerilmektedir (Kingham ve Gordon, 2004). Ayrıca bilişsel davranışçı terapi, çift terapisi ve dinamik psikoterapi yöntemleri ile Othello sendromu tedavi planı sağlanmaktadır (Kingham ve Gordon, 2004). Buna ek olarak, Othello sendromuna eşlik eden aldatma sanrıları için antipsikotik ilaçların (Mooney, 1965; Byrne ve Yatham, 1989) ve takıntı haline gelmiş düşünceler için de antidepresanların kullanımı (Lane, 1990; Gross, 1991; Stein ve ark. 1994) ile tedavi planının desteklenebileceği düşünülmektedir.
Kaynakça