"Narsisizm ve kıskançlık arasında varsa nasıl bir bağ var?"; "Narsist bir insanı nasıl hızla anlarım?"; "Narsisizm tedavisi mümkün mü?" gibi sorular; narsistlik gibi psikiyatrik kavramları günlük hayatlarınızda pazarlama yaklaşımları nedeniyle yaygınca duymanız ve kurduğunuz iş ve yakın ilişkilerde yaşadığınız sorunlarla birlikte bu dilimize yabancı kavramlara merakı arttırıyor. Bu makale; narsizm ve kıskançlık arasındaki ilişkiye fener tutmak amacıyla yazılmıştır. Sizlere iyi okumalar!
Narsisizm Nedir?
Narsisizm aslında kendiyle aşk yaşayan ve sudaki yansımasıyla aşk yaşayan birinin mitolojik hikayesiyle efsaneleşmiş bir kavramdır. Türkçe karşılığı kibir olarak düşünülebilir. Tabii ki bu kibir sağlıksız; zararlı ve günümüz sosyal medya diliyle “toksik” bir düzeyden sağlıklı; koruyucu; hayata insana topluma kalite; yaratıcılık açısından renk ve değer katan düzeyde de düşünülebilir. Tabii ki biz burada psikolojik açıdan kişinin kendisine ve çevresine zararı fazla olan sağlıksız yani patolojik olan narsisizm ve kıskançlık boyutlarını ele alıyoruz.
Narsist özelliklere sahip kişiler iç dünyasında; geçmişte ve hayatın halen devam eden akışında deneyimlediği travmalar sonrasında kendi değersizlik; yetersizlik ve özgüven eksikliği duygularını bastırmak; gizlemek adına oluşturduğu bir savunma mekanizması kullanır. Bu savunma mekanizması kişinin kendisini çok değerli; aşırı derecede önemli; özel ve diğerlerinden üstün görmesine neden olur. ‘Bokunda boncuk var.’ veya ‘bunun bokunda boncuk var yahu!” duygusunu her an yaşamak ve ilişkide yaşatmak isterler. Narsisistik kişiler; sürekli dış onaya; hayranlık duyulma ve sürekli takdir edilme ihtiyacı duyarlar. Kendisi haricinde kimsenin duygularına karşı duyarlı değillerdir ve kimseye karşı empati kurmazlar veya kurmakta zorlanırlar. Tabii ki buradaki en hastalıklı boyutu.
Kıskançlık ve Narsisizm Arasındaki İlişki
Peki; narsisizm ve kıskançlık arasında nasıl bir ilişki var? Normalde bu iki kavram birbirinden çok bağımsız iki kavram olarak görünse de aslında iç içe geçmiş durumdadırlar. Kıskançlık duygusu her insanın içinde beslediği çocukluktan gelen bize ruhsal büyüme ivmesi veren bir duygudur ve oldukça normaldir. Bunu dolayısıyla; kendinizi geliştirmek ve büyütmek için kullanırsınız. Fakat kıskançlık; narsisistik kişilik bozukluğuyla eşleştiğinde (kendini başkalarından üstün görme) yakın çevresi dahil kimsenin ondan daha fazla dikkat çekmesini hazmedemezler. Bu da bu kişilerde yoğun bir kıskançlık duygusu yaratır.
"Başkalarının başarıları beni veya diğerini neden bu kadar rahatsız ediyor?" diye düşünebilirsiniz. Aslında bu duyguyu kendinizi ilerletmek için kullandığınızda sizlere fayda sağlayacaktır. Ancak narsist kişiler; başkalarının başarısını kendi yarattıkları “mükemmel” imajlarına birer tehdit olarak algılarlar. Bundan dolayı; yakın ilişki kurdukları kişiler dahil çevresindeki kişilerin başarılarını küçümseme; aşağılama; dedikodularını yapma ve hatta sabote etme gibi davranışlarda bulunabilirler. Kendilerinden üstün meziyetleri olan kişilerin yanında karşılaştırılarak geride kalmak istemezler. Ya ortama girmez ya da hayatlarındaki kişilerin zihinlerini manipüle ederek kıyas yapamayacak hale getirebilirler. Sosyal ortamdaki huzuru; hayattaki normal sağlıklı etkileşimleri sabote edecek hale getirebilirler. Narsisizm ile kıskançlık yanyana gelir; üstü örtülebilir; saklanabilir ancak dikkatli bir gözle baktığınızda bu çocuksu kıskançlığın yıkıcı boyutunun hayat kalitesini azalttığına tanık olabilirsiniz.
Narsisistik Bir Kişiyi Nasıl Anlarız?
Narsisistik bir kişi kendi değersizlik ve yetersizlik hissini dışarıdan alğılanamayacak şekilde bastırabilmek ve gizleyebilmek için şu belirtileri gösterebilir: İlişkilerde Pohpohlanmaya Fazladan bir İhtiyaç ve Kendiyle Aşırı Övünme:
Narsisistik kişiler; ortamda ve sohbetlerde sadece kendi başarılarından bahsetme eğiliminde veya diğerlerinin konularının öne çıkmasını engelleyici bir tarza sahiptirler. Kendilerini kusursuz olarak tanımlar ve dışarıya karşı bu şekilde tanıtırlar. Onun yaptığı eylemler her zaman için mükemmel ve kusursuz olmalı veya görülmelidir. Bu yalancı oluşturduğu kusursuz imajın sürekli olarak dışarıdan övülmesini ve takdir edilmesini bekler. İkili diyaloglarında sürekli olarak kendileriyle ve yaptıklarıyla övünürler. Bunu engelleme veya gözlemleyebilecek akla ve zekaya sahip kimseleri ise “boklama”; küçümseme eğilimi gösterirler. Kıskançlık narsisizmde bu şekilde kendini gösterir.
Yakın Çevresi ve Başkalarını Sürekli Aşağılama karşı:
Narsist bir kişiyle birlikte olduğunuzda sizin başarılarınızı aşağılayan ve küçümseyen bir iletişim dilini tercih ederler. Burada amaçlanan aslında kendinizi beceriksiz; değersiz ve yetersiz hissederek onu sorgulamayacak kadar özgüveninizi aşağıya çekmektir. Kendilerinden daha üstün birini gördüklerinde bunu kendilerine tehdit olarak algılar; o kişileri küçümseme davranışı sergilerler. Onlar hakkında dedikodu yapmaktan çekinmez; onların üstünlüğünü sizin görmemenizi ve anlamamanızı sağlayacak cümleler kurarlar. Tabii ikna edicilikleri fazla kuvvetli olduğu için de zaman zaman insan “Acaba ben gerçekten böyle miyim?” diye doğal olarak tereddüt de yaşayabilir.
Empati Yapamazlar:
Özellikle yakın ilişki kurdukları kişinin duygularıyla; ihtiyaçlarını anlamakta zorlanırlar. Onlara karşı açık bir şekilde iletişimde kalmaya çalışsanız bile bu durumu kendi lehine çevirmekte bir ustadırlar. Başkalarına karşı genellikle duyarsız davranır ve duygularını anlamakta zorluk çekerler. Aslında çocuksu bir benmerkezcilik gözlenir.
Yalancı Mükemmeliyetçilik:
Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler; yaptığı işlerin; davranışların her zaman en iyisi olmasını isterler. Bu sırada kimseden yardım istemez ve yardımlarını küçümserler. Yaptıkları işte en ufak hata bile istemez; sizin yaptığınız eylemleri de hatalı veya eksik bulurlar. Kendileri bir hata yaptığında bunu kabul etmez ve manipülatif davranışlarla bu hatanın asıl kaynağının kendisi olmadığını hem sizi hem de kendilerini ikna ederler. Yani hatalarını kabul etmek onlar için inanılmaz derecede zordur.
Sürekli İlgi Odağında Olma İhtiyacı:
Sürekli olarak girdikleri ilişkilerde; bulundukları ortamda ilgi onların üstünde olsun isterler. Olası bir durumda ilgi odağının kendi üzerinden başka bir şeye; birine kayacağını düşündükleri an olumsuz bir şekilde de olsa dikkati kendi üzerlerinde tutmak için her yolu denerler. Çocuksu bir şekilde de olsa olumlu olumsuz bunu bir şekilde başarırlar da. İşe yarar yani maalesef.
Narsisizm Tedavi Edilebilir mi?
Evet; narsisizm birçok psikolojik rahatsızlık gibi bireysel ve ilişki terapisi ile tedavi edilebilir. Ancak; tüm diğer psikolojik rahatsızlık yaşayan bireyler gibi narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bir kişinin tedaviye açık olması ve değişimi istemesi veya buna ikna olması şarttır. Narsisizm aslında bir tür depresyondur da. Kişi depresyona girmemek ve kendi sorunlarıyla yüzleşmemek için sahte bir benlik oluşturup aslında bunun içerisinde kendini ve hayatındakileri yorup enerjisini emer kurutur. Depresyondan korunma veya depresyondaki çöküntüye girmemek adına psikoterapiyi küçümseme; faydasını sorgulama; para tuzağı; kapitalizmin oyunu; psikologlar ne anlar ki falan gibi küçümseyen bir dil kullanarak aslında kimsenin onun depresyonunu acısını anlayamayacağına dair inancını sürdürmek ister. Bizler psikoterapist olarak böyle durumlara karşı olgunca bunu yaşayan kişileri empati ile anlayan; mesleki açıdan bunu kişinin kendini koruma çabası olarak yorumlar ve kişisel algılamayız. Ancak; çoğunlukla narsisizm ve kıskançlık konusu ile gelen danışanların çoğunlukla dipte ve çöküntüye kapıldığında narsist özellikli kişilerin çöküntüden kurtulabilmek motivasyonu ile terapiye geldiklerini görmekteyiz. Eğer terapi koltuğuna otururlarsa halden anlayan bir terapist ile düzgün bir çalışma ile hayat kalitelerini arttırmaları mümkündür. Yüksek zekalarını akıllıca kullanabilmeleri ve daha faydalı toplumsal katkılarda bulunabilmeleri açısından psikoterapi narsisizmden kendileri ve çevrelerine verdikleri zararı azaltarak bireylere yardımcı olabiliyor.
Yaşanılan travmalar; olumsuz deneyimler; hayatlarını yaşayış biçimleri gibi birçok etkenle birlikte tedavi süreci de değişkenlik gösterebilir. Kısa süreli de; uzun süreli bir bağ kurularak da kişilerle (tabiki terapiste değil narsisizmden muzdarip kişi ve yakınlarına 😉) faydalı çalışmalar yapılabilir. Terapi; özünde bireyin kendi davranışlarını anlamasını; fark etmesini ve bu davranışlarının asıl kaynağını anlayıp; bulmasında ve değiştirmesinde yardımcı olur. Psikoterapi sonrasında daha sağlıklı duygu ve düşünceler içerisinde olmak kişi samimi bir çaba harcıyorsa mümkündür. Bu da hayatlarını yeniden düzenlemeleri için onlara rehberlik niteliğinde olur. Narsisizm; kibir ne derseniz deyin; kıskançlık; hırs; öfke; mükemmeliyetçilik; kimseden yardım istememe gibi duygu ve durumlarıyla eşleştiğinde kişiyi yalnızlığa sürükleyen ve içten içe bastırdığı değersizlik hissiyle baş başa kalmasına neden olan düşük kalite bir hayat oluşturur. Bu yüzden bu durumu tedavi eşliğinde iyileştirmek hayat kalitenizi arttırmak için önemli ve en sağlıklı yoldur denilebilir. Unutmayın; zaman; odak ve moral de önemli bir hayat kaynağıdır. Bu kaynakların psikoterapi ile iyi kullanılması narsisism ve kıskançlığın yıkıcı birlikteliğini azaltabilir.
"Ben de biraz narsisistik özellikler taşıyor olabilirim; ne yapmalıyım?" diye düşünüyorsanız eğer; öncelikle kendinizi ve çevrenize karşı davranışlarınızı gözden geçirmeye çalışın. Eğer yukarıda bahsi geçen durumlar sizin hayat kalitenizi azaltıyor ve ilişkilerinizi olumsuz şekilde etkiliyorsa; bir uzmandan yardım almanız sizlere mutlaka fayda sağlayacaktır. Herkesin zaman zaman narsisistik tavırlarda bulunabileceğini durumlar normaldir. Hatta bazen bu hayatta liderlik yapabilmek için gerekli bile olabilir. Ölçülü bir kendini beğenme; kibir veya kendini önceliğe almak toplumun gelişmesine; psikolojik sağlığa katkıda bulunur. Kıskançlık konusunda narsisizmin sağlıklı bağını anlatan makalemiz umarız sizler için fayda sağlamıştır. Beğendiyseniz; bu ve benzeri makaleleri yazabilmemiz için beğen butonuna tıklayabilirsiniz. Size ve yakınlarınıza kolaylıklar dileriz.