Psikolojik travma; bireyde kaygı; dehşet; panik duygularına neden olan; zihnin anlamlandırma süreçlerini olumsuz etkileyen yaşantılardır. Bazı olumsuz deneyimler; beynimizin anlamlandırabileceğinden çok daha karmaşık ve büyüktür. Beyin; yaşanan olayı doğru ve adaptif şekilde işlemleyemediği için; travmatik yaşantıya maruz kalan kişinin günlük hayatında pek çok bozulma söz konusu olabilir. Travmatik olaya dair yeniden deneyimlemeler; travmatik olayı hatırlatan şeylerden kaçınma; kolayca irkilme; donukluk gibi travma sonrası tepkilere yoğun suçluluk; umutsuzluk; öfke; üzüntü duyguları; motivasyon eksikliği; uykusuzluk ve dikkat dağınıklığı eşlik edebilir.
Bu yazımızın odağı ise İYİLEŞME.
Travma sonrasında birey kendisinin ve sevdiklerinin güvenliğiyle ilgili endişeli olması; beklenen bir durumdur. Çaresizlik; yalnızlık ve umutsuzluk hissi; daha da içine kapanıp sosyal ilişkilerden kaçınma travma sonrasında pek çok bireyde gözlemlenmektedir. Bireyin hayatta kaldığı için veya olay sırasında diğer insanlara yardım edemediği için suçluluk hissetmesi mümkündür. Fiziksel öz bakımını ihmal edebilir; kişisel temizliğini aksatabilir; saçlarını taramak; makyaj yapmak veya diş fırçalamak gibi normalde yaptığı rutin bakımı yapmayabilir. Kendisine iyi gelen; rahatlatan ve mutlu eden etkinliklerden kaçınabilir; örneğin müzik dinlemeyi bırakabilir; hobilerinden uzaklaşabilir; evden çıkmayabilir; sporu bırakabilir…
Travma sonrası iyileşme; bireyin tekrar kişisel kaynaklarına tutunarak sosyal bağlarını yenilemesi ve bu yolla daha da güçlenmesiyle mümkündür.
Hayatla yeniden bağ kurmak için öncelikle bireyin güvenliğinin sağlanması gerekir. Yaşanan travma deprem ise; kişinin depreme dayanıklı ve uyku; temizlik; beslenme gibi yaşamsal ihtiyaçlarına uygun bir yerde yaşamına devam etmesi için uygun koşulların sağlanması gerekir.
Yaşamın kaldığı yerden devam edebilmesi için bireyin işlevselliğine devam edebilmesi gerekir. Normal yaşamında ne varsa yaşanan travmadan önce; aynı şekilde devam edebilmelidir. Çalışan bir kişiyse yine işine devam etmeli; öğrenci ise öğrenimini sürdürebilmesi için gerekli koşullar sağlanmalıdır. Alışkanlıkları varsa spor yapmak; kitap okumak gibi; aynı şekilde devam edebilmelidir. Kendisine iyi gelen etkinliklere devam etmelidir. Fiziksel ve ruhsal öz bakımını yapmak; hayatla tekrar bağlantı kurabilmek için önem taşır.
Eğer birey sevdiği kişileri bu travmayla kaybetmiş ise; ölümü kabullenebilmek ve yas tutabilmek için toplumsal ritüellerin yerine getirilmesi; hayata tutunma sürecini kolaylaştırıcı olacaktır. Taziye ve mezarlık ziyaretleri bu süreçte anlamlıdır.
Sıklıkla inanılanın aksine; yaşanan olayı bir sır gibi saklamak ve konuşmamak bu süreçte işlevsel değildir. Travma mağduru bireylerin bir araya gelmesi; yaşadıkları duyguları birbirleriyle paylaşması; yalnızlık hissini azaltacak ve bir arada olma hissiyle yenilenen sosyal bağlar güçlü hissettirecektir.
Hayata tekrar adapte olmayı kolaylaştıran şey; yaşananları unutmaya çalışmak değil; aksine hatırlayarak duyguları fark etmek ve dışa vurmaktır. Üzüntüyü; acıyı; öfkeyi dile getirebilmek; paylaşabilmek; birlikte ağlayabilmektir.
Bu süreçte sosyal bağların yeniden kurulması ve iyi gelen aktivitelerin yapılmasının yanında psikolojik destek almak da iyi oluşa olumlu etki edecektir.
Hayat asla aynı olmayacak; yaşananlar unutulmayacak. Ancak bu süreçte kurulan bağlar; yaşamın önemine dair farkındalıklar yeni hayatımızda bize eşlik edecektir.