Her şeye en kötü tarafından bakma ve bir olumsuzluk olmasa da ya şöyle olursa;ya böyle olursa şeklinde vesveseler üreterek sürekli psikolojik olarak kendini yormaya KÖTÜMSERLİK SENDROMU diyoruz.Bunun bizim terminolojimizde pesimizm ve anksiyete bozukluğu şeklinde ifade edilen benzeşleri de vardır ancak köümserlik sendromu bunları da kapsayan daha geniş bir sorun lanıdır.Üzücüdür ki toplumal yapımız içinde iyimserlik yeterince öğretilmediği ve insanlarımız çok hızlı olumsuz düşünmeye kaydığı için bu sorunu yaşayan çok geniş bir kitle vardır.Bu sorun yaşama ve olaylara olumlu bakışı zamanla tamamen ortadan kaldıran ve negatif algıyı öne çıkararak bir çok psikolojik soruna start veren bir rol oynamaktadır.
Kötümserlik Sendromu nun kaynağında kişisel yapı;yetişme tarzı;aile ve ebeveyn tutumları;travmatik yaşanmışlıklar en öne çıkan sebepler olarak önümüze elmektedir.Yaşamı anlama;anlamlandırma ve algılamada yarattığı olumsuzluklar nedeniyle kötümserlik sendromu yolun başında bir psikolojik sorundur.Ama aşılmaz ve adamakıllı yerleşirse insanlarda değişik psikolojik hastalıklara sebep olduğu bir gerçektir.
Kötümserlik Sendromu nda kişisel yapı ile kastettiğimiz sorunu yaşayan bireyin hassasiyet ve etkilenim derecesidir.Kaldı ki aynı olaydan insanların psikolojik etkilenme katsayıları birbirleriyle aynı değildir.Bu arada etkilenilecek bir olay veya yaşanmışlıktan etkilenilmesi bizce sorun değil.Zira insan taş değil; duyguları olan bir varlıktır.Bazı şeylerden elbette etkilenecektir.Bizce önemli olan ilk etkilenim değil olayı yaşayan bireyin oraya saplanıp kalması ve oradan uzun süre çıkamamasıdır.İşte bu daha çok hassas ve etkilenim düzeyi yüksek insanlarda görülür.Yaşama bir diğer yansıması da PSİKOLOJİK DİRENÇ EKSİKLİĞİ dir.
Yetişme tarzı aslında yaşam algısının oluşmasında bire bir etkili bir etken.Niyet iyi olsa bile bazı çevrelerde "el;alem ne der" gibi yaşamı dış denetime çok fazla açma;dışarının çok etkisi ve baskısı altında kalma ile sonuçlanan bir yaşam perspektifi öğretisi vardır.Baştan sona yanlış olan bu algı başkalarınca çok kolay baskılanabilen bir kişilik yapısı oluşturmakta ve yaşamı zorlaştırmsktsdır.Buna bir de yaşam algısında duyguların kolay öne çıkması ve yoğun kullanılması eğiliminin yaşayarak yüklenmesini eklersek yetişme tarzı yanlış olursa başa ne işler açabileceğini daha bir iyi anlayabiliriz.
Aile ve ebeveyn tutumları öncelikle bireyin yaşamındaki ilk ve en güçlü öğrenmeleri kapsayan bir alandır.Fark edilmez ve sürdürülürse bu öğrenmelerin etkileri çok uzun yıllar hatta bir ömür sürebilmektedir.Bu nedenle aile ve ebeveyn tutmlarının yönlendirici etkisi dikkate alınarak çok bilinçli seçilmesi;oluşturulması gerekir.Ama ülkemizde bireyi merkeze alan ve ezberi yerine bilgiyi esas alan yaklaşım noktasına henüz toplum ulaşmış değildir.Bu nedenle aile tutumları ve ebeveyn yaklaşımlarının maalesef %80 i yanlıştır.Üstelik eksik;yanlış kabul etmeyen;bildiğinden şaşmayan aile tutumu çok aşırı yaygındır. Bunların da elbette hayata zorlaştırıcı birçok yansıması olmaktadır.
Kötümserlik Sendromu nda bir diğer öne çıkan etken travmatik yaşanmışlıklardır. Kaza;önemli hastalık;yangın;saldırıya uğrama;doğal afetler;ani yakın kaybı gibi şok etkisi yaratan ve etki gücü yüksek olumsuz yaşanmışlıklar bazı insanları makul bir süre etkilemekle kalmaz;etkileme süreci uzun olur ve travmatik bir yaşanmışlığın uzun süre etkisinde kalmak insanları kötümserleştirir.Burada da yaşanan travmatik olaydan makul bir süre etkilenmek normaldır ama bunun uzaması hatta bir türlü bitmemesi elbetteki psikolojik anlamda bir sorundur.Olayın etkisinin atlatılamaması anlamına gelir ve zamanla normalleri bozar.
Bunlar ve benzer sebeplerin bileşkesiyle ortaya çıkan KÖTÜMSERLİK SENDROMU bir insanın yaşamını birçok yönden olumsuz etkiler.İnsan nerede olursa olsun etkilenimleri;algıları;yaşanmışlıkları onunla beraberdir.Bu nedenle yaşamın başta ilişkiler olmak üzere bir çok yönü negatif etkilenebilir.Bu sendromu yaşayan insanlar keyifli birliktelikler;uyumlu evlilikler kurmakta zorlandıkları gibi yaşamdan tat almakta da kayba uğrarlar.Yerleşmiş olan kötümserlik bir olumsuzluk olmasa bile ya şöyle olursa;ya böyle olursa gibi vesvelerle olumlu yaşam algısını örseler ve insanları mutsuzlaştırır.
Kötümserlik Sendromu burada da kalmaz; zamanla yaşayanlarda yoğun stres;kaygı bozukluğu;tükenmişlik sendromu;belirsizlik sendromu;depresyon;panik atak;evlilik sorunları;iletişim çatışmaları gibi bir çok psikolojik probleme yol açar.Dolayısıyla hafife alınacak bir sorun değildir;üzerine yatılmamalıdır.Çünkü başta yaşamdan keyif almak olmaz üzere bir çok bireysel ve paylaşım alanını allak bullak eder.
Ancak bilinmeli ki KÖTÜMSERLİK SENDROMU çözümü olmayan bir psikolojik algı sorunu değildir.Bu sorunu yaşayan insan kararlılıkla çözmeyi istemeli;deneyimli bir psikologdan yardım almalıdır.Bu sorun sebep olan etkenler belirlenip;neden-sonuç bağıntısı kurularak aşama aşama çözüme kavuşturulabilmektedir.Çözüme ulaşmış birçok danışanımız da vardır.Zaten bu tür sorunlarda çözmek istemek ve çözüm için harekete geçmek çözümün yarısıdır.Bir de doğru uzmandan yeteri süre destek alınırsa sorun pekala çözülebilmektedir.
Kötümserlik Sendromu yaşayan insanlarda düzeleceğine inanmama;bu sebeple çözüm için harekete geçmeme çok sık rastladığımız negatif bir bir yaklaşımdır.Ama bu saplantılarla bu sorunu yaşayan insanların maalesef yaşam elinden kaymaktadır.Sorun sorun aşamasında çözülürse ileride yaşanabilecek bazı psikolojik hastalıkların da ortaya çıkmasını önleyecektir.Kaldı ki Kötümserlik Sendromu yaşattığı psikoljik yorunluk;yol açtığı tükenmişlik sendromu ile durduğu yerde durmayacak;giderek yaşamı daha da zorlaştıracaktır.
Kötümserlik Sendromu insanların en çok yaşam algısı ve yaşamsal ilişkilerini bozmaktadır.Yaşamdan keyif alma;tat alarak yaşama insanların moral beslenmesinde oldukça önemlidir.Ama bunun için insanın olumlu algıya açık olması;yaşanan güzellikleri tadına vararak yaşaması;olumsuzlukları yaşamın olası normallerinden görmesi ve bu olumsuzluklara saplanmaması gerekir.Bunun yanısıra olmamış olumsuzluklar üretip geleceğini de karartmaması oldukça önemli.Bir de mutlu olmak için paylaşım odaklı olan insanın yaşamsal ilişkilerini doğru kurması ve yürütmesi önemlidir.Nedir bu yaşamsal ilişkiler..?Dostluklar;arkadaşlıklar ve evlilikler.Algı olumsuz olursa hangi ilişki türü olursa olsun sağlıklı yürütülemeyeceği açıktır.Ancak sağlıklı paylaşımların olmadığı bir yaşamda yaşamdan doğru beslenmekten bahsedilemez.Bu nedenle yaşamsal ilişkileri hem önemsemeli hem de bu ilişkileri doğru kurup doğru yürütecek bir benlik altyapısı oluşturmalıyız.Yalnızlaştıkça kötümserlik Sendromu nun daha belirginleşeceği ve derinleşeceği de unutulmamaldır.
İnsan yaşamında her zaman yeni açılacak bir sayfa aslında vardır.Yaşamdan olumlu beslenmeyi öncelemeli;olumsuzlukları yaşama yaymamalıyız.Ve unutmamalıyız ki çözülmek istenen ve çözüm için harekete geçilen her sorunun çözümü vardır.Unutmayalım ki sorunlar yaşanır ama yapışmaz.Yeter ki isteyin;çözümü vardır efendim.Sevgiyle...