Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İyi ve Kötü Arasındaki Derin Yarık (Çok İyiler ve Çok Kötüler)

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Kahramanlaştırdığım kişiler/ çok tedirgin hissettiğim karakterler; idealize şekilde iyi algıladığım gruplar/ düşmanca gelen gruplar; özel olan ben/ kusurlu olan ben...Bu algısal zıtlıklar iyi ve kötü arasındaki bir uçurumu düşündürtür. İyi bir uca yerleşmiş; kötü öteki uçta belirivermiştir. İyi ve kötü uçlara yerleştiğinde bir arada bulunamaz duruma gelir. Yani artık iyi veya kötüler vardır; iyi ve kötü olan kişiler değil.

Ötekiler ile ilgili iyi/kötü ayrımını bugün nasıl deneyimlediğimiz bebeklikteki belli gelişimsel dönemlerden etkilenir. Başlangıçta bebek için ötekilere yönelik iyi/kötü ayrımı mevcuttur. Uygun koşullarda ve gelişimin ilerleyen aşamalarında bebek iyi ve kötüyü bir arada deneyimleyebilir duruma gelir. Bu durumu iyi ve kötünün bütünleşmesi olarak ifade edebiliriz.

Bugün iyi ve kötü arasındaki keskin ayrım; çocuklukta iyi ve kötü arasındaki yarığı kapatacak deneyimlerden yoksun olduğumuzu düşündürür. İyi ve kötü yan yana gelemediğinde; iyi ve kötüyü uç noktalarda deneyimleniriz. Bu yarık kapanmadığında; hayal kırıklığı yaşadığımız durumda diğeri kötü olarak algılanır. Yakın hissettiğimiz durumlarda ise diğerleri aşırı iyi olarak deneyimlenir. Benzer bir döngü kendilik algımız için de mevcuttur. Kendimizi özel; farklı; çok önemli birisi olarak deneyimleyebiliriz. Çok iyiye dair kriterlerimize uymayan bir durum deneyimlediğimizde ise bir anda diğer uca kayar ve kusurlu; kötü bir kişi olarak kendimizi bir anda algılayabiliriz.

iyi ve kötüyü deneyimleme sürecinin kökeni bebek ile bakım veren arasındaki ilişkide oluşur. Ruhsal gelişimin erken evrelerinde bebek için bakım verenin ihtiyaç duyduğu bazı anlar memeyi vermesi bazı anlar vermemesi dayanılmazdır. Bebek henüz bu yoksunluğa katlanabilecek kadar gelişmemiştir. Bu yüzden bebek için memenin olmadığı anlarda ondan memeyi esirgeyen anne kötüdür. Anne ancak aynı zamanda ihtiyaç duyduğu bazı anlarda memeyi de vermektedir. Bebeği doyuran anne güvenilir annedir. Ancak bebek henüz bütüncül algılayamadığı için iyiyle şiddeti kırılmamış salt kötü anneye güvenemez. Ona meme veren iyi anneye yönelik algısını koruyabilmek için ötekileri iyi ve kötü olarak böler. Artık tek bir anne değil; iyi anne ve kötü anne vardır. Bu yarık sayesinde bebek hayata karşı çok edilgen olduğu bu dönemde güven duygusunu koruyabilir.

Klein; bebeğin kendisinde doğuştan var olan saldırganlığa da katlanmakta zorlandığını söyler. Kendindeki iyiyi kendindeki kötüden koruyamayan bebek; Klein a göre; kendi içindeki kötüyü de kötü olarak atfettiği ötekine yansıtarak bu durum ile baş eder. Yani ben değil o kötü der bebek. Bu sayede de kendi iyi ben ini korur.

Uygun ebeveynlik stilleri ve gelişimin ilerlemesi sayesinde bebek olgunlaştıkça iyi ve kötüyü bir arada tutabilir pozisyona gelir. Böylece ikiye bölünmüş olan ben ve ötekine ait algılar birleşir. Artık her iyi içinde bir kötü; her kötü içinde bir iyi vardır.

İyi ve kötünün bir arada bulunabilmesi sevme ve nefret etme arasında da bir denge sağlar. Artık idealize şekilde sevmek ve nefret etmek kolay değildir. Bu sayede ötekine zarar vermekten duyulan suçluluk veya bu zararı onarım arzusu; empati gibi duygular beslenir; intikam; nefret etmek gibi duyguların şiddeti de bu sayede kırılır. Öteki çok kötü olamayınca onu yok etmek veya ona zarar vermek istemeyiz ve onunla hayal kırıklığı yaşasak dahi bağlantıda kalmaya devam edebiliriz. Ötekiler iyi veya kötü değil de; aynı anda iyi ve kötü olunca daha güvende ve dengede hissederiz. iyi ve kötünün şiddetinin kırıldığı yerde; daha dengede oluruz.

Klein; iyi ve kötünün bütünleşme sürecine özneleşme yolundaki ölümcül kavşak der. Toplumsal ve bireysel olarak bu kavşağı geçersek ancak ben/biz deki kötüyü ve öteki/ötekilerdeki iyiyi görebiliriz. Yani bu kavşak sayesinde ancak kötü bildiklerimin iyi yanlarını görebilirim. Yine bu kavşak sayesinde ancak Ben deki kötüye tahammül edebilirim.

Toplumsal ve bireysel olarak düşmanlardan kurtulmanın yolu bu kavşağı geçebilmektir. Yani kimse ayranım ekşi demez değil de; bu kavşağı geçemeyenler ayranım ekşi demez.