Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Narsistik Kişilik Bozukluğu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
• Narsisizm Kavramı
1914 yılında Freud’un bu kavramı psikanalize kazandırmasından önce; Havelock Ellis (1898); bu kavramı ilk kez Yunan Mitolojisi karakteri Narcissus ile bağdaştırmıştır. Freud ise; psikanalitik kurama kazandırılan narsisizm daha sonra birçok kuramcının da sıklıkla üzerinde durduğu bir kavram haline gelmiştir. Narsisizm Freud’un farklı dönemlerde tekrar tekrar üzerinde durduğu bir konudur. Narsisizm bir hastalık değil; kişilik yapısıdır. Narsist olunmaz narsist doğulur diyebileceğimiz şekilde genetik etmenler önemlidir.


Amerikan Psikiyatri Birliği ; ilk kez 1980 de yayınlanan Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında (Dsm-3) narsisizme bir Kişilik Bozukluğu olarak yer vererek; Narsizm’i beğenilme ihtiyacı; empati yoksunluğu ve üstünlük duygusu ile açıklamıştır.
Yapılan araştırmalara göre narsisizm üzerinde yaş; gelir seviyesi; cinsiyet gibi demografik faktörlerin herhangi bir etkisi gözlenmemiştir.


• Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir?
Kohut’a göre bu bozukluğun ana kaynağı; bireyin benlik yapısındaki ana kusurlardan; düşük özsaygı; depresif duygu ve düşünceler; kişide ihmale uğramış olan derin bir değersizlik duygusu ve reddedilme hissidir. Kişi; çevreyi ve fikirleri umursamaz ve kendinden emin bir görüntü çizse de; kendisinden fazlaca şüphe duyarak ; dışarıdan gelen yorumlarla beslenmeye açık; olumsuz eleştirilere aşırı hassas konumda bulunmaktadır.
 Kişi kendisinin önemli; üstün olduğu duygusunu taşır
 Sınırsız başarı; güç; zenginlik amaçları bulunur
 Sadece üstün kişilerin kendisini anlayabileceğini düşünür
 Çok beğenilme isteği vardır
 Kendisinin çoğu insandan farklı ve özel hakları kazanması gerektiği duygusunu taşır
 Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıflıklarını kullanabilir
 Empati yaparak; başkalarının duygularını anlama ve ihtiyaçlarını giderme konusunda isteksizdir.
 Çoğu zaman başkalarıyla kendini kıyaslar
 Kendini beğenmiş; küstah tavırlar sergileyebilir.

• Narsisizm Belirtileri Nelerdir?
Kişilik ergenliğe kadar geliştiğinden; kişilik bozukluklarında tanının ergenlik sonrasında konulması ve tedaviye hızlıca başlanması gerekli olup; kişilik; ergenlikten sonra katılaşmaya başlamaktadır.
 Öfke tepkileri; fevri davranışlar;
 Eleştiriye karşı aşırı hassasiyet
 Çıkarları için başkalarını kullanma eğilimi
 Kendi çıkarlarını düşünme
 Sahip oldukların abartma
 Sahip olmak istediği güç; para; güzellik ve başarı gibi şeylerle ilgili gerçek dışı hayal kurma
 Başkalarından iyi davranışlar ve ilgi beklemek
 Kıskançlık; hasetlik
 Aşırı gururlu tavırlar
 Fedakarlık yapmama;
 Empati yoksunluğu
 İş birliğinden uzaklık
 Yardım etmeme
 Genellikle konularda haklı olma çabası



• Narsisizm Üzerinde Ebeveynlerin ve Genetik Geçişin Etkisi
Ebeveynlik stilleri ile; anne bebek etkileşiminin narsisizmin oluşumda etkisinin yanında; genetik geçişin de %45-%80 oranında rol oynayabileceği; soğuk; ilgisiz; mükemmeliyetçi ebeveynlerin narsisizmin temelini oluşturduğunu ifade edilmektedir. Ancak çevresel ve genetik faktörlerin; bir arada etkileşimde olduğu göz önünde bulundurulursa; genetik olarak narsistik geçişse sahip olan kişiler; eğer sağlıklı bir aile ortamında büyürlerse; bu eğilimlerin ortaya çıkması engellenebilir.

Ebeveynlerin yanlış ve birbirleriyle çelişen tutumları ile; çocuklarına dair gerçekdışı ve yüksek beklentileri; fazla eleştirel olmaları; çocuklarının kendisini rol yaparak daha üstün göstermek zorunda hissetmesine sebep olmaktadır. Çocuk olduğundan daha güçlü ; özgüvenli; başarılı durmaya çalıştığında; mutsuz ve huzursuz olacaktır.

Çocuğun kişisel özelliklerini reddedip; ihtiyaçlarını göz ardı eden ebeveynler aynı zamanda; çocuklarını kendi görmek istedikleri şey haline getirmeye de çalıştıklarından; bu şekilde eğitilen çocuklar; ne yazık ki; sadece başarılı olduklarında sevileceklerine inanarak; zamanla kendisini büyük bir insan olarak konumlandıran şişmiş bir prizmadan kendisini algılamaya başlayacaktır.

Bunun yanında; abartılı ve yersiz övgü çocuğun narsisizme uzanan ihtişamlı bir özgüven geliştirmesine de neden olarak; ailelerin tüm toplumu etkisi altına alan kültürel narsisizmi tetiklemelerine de sebep olmaktadır. Çocuklarına duydukları sevgiyi dahi ; dokunarak; sözlerle; güzel ve sıcak bakışlarla ifade etmek yerine; değişen zamana uyarak; onların inanmış oldukları muhteşemliklerini haykıran pahalı hediyeler seçerek; bu yolu devam ettirmektedirler.




• Narsist Kişiler Aşk İlişkilerini Nasıl Yaşarlar?
Benliğe dair algıları tehlikeye girdiği zaman; başarısızlıkları konusunda; diğerlerini suçlama; öfke ve saldırganlık göstererek; her daim güçlü ve en iyisi olduklarını hissetmek isterler.
Çoğunlukla çevresindekilerden daha akıllı; başarılı olduğuna inanan birey için; ilişkilerinden yeterli ilgiyi görmüyorsa; bu ilişkileri kendisi için sıkıcı ve gereksizdir. Yaşadığı tüm başarısızlıkların tesadüfî ve kendisiyle alakasız olduğunu düşünen narsist; başkalarını buna ikna etmede de ustadır.
Yaşadıkları başarısızlıkların; şans eseri ve kendileriyle alakasız olduğuna inandıklarından; diğer kişileri de buna kolayca ikna edebilirler. Partnerlerinin eleştirilerine aşırı olumsuz tepki ile kapalı olmanın yanında; destek almaları durumunda ise; bu destek destek zamanla sıradan gelmeye başlayacağından; bu sefer de doyumsuzluk duygularıyla yüzleşerek; bu duygunun yerini boşluk ; depresyon hisleri alırsa; bu durum kişinin patolojik alt yapısını kuvvetlendirecektir.

Narsistik bir bireyle birlikte olan partnerlerin ; bu sağlıksız bakış açısını pekiştirecek ve yayılmacı davranacak şekilde sınırlarını suiistimal ettirmemeleri; gerçekçi sınırlar çizerek kendi alanlarına saygı duyulması gerektiğini; kararlarından esnemeden göstererek; narsistik bireylerle iletişim kurmaları önerilmektedir. Çünkü partner narsistik kişiye alan ve özgürlük tanıyarak kendisini kısıtladıkça; narsistik kişi bu alana yayılacak ve ilişkideki güç dengesi gittikçe bozulacaktır. İstedikleri olmayınca sinirlenen; beklentileri karşılanmayınca kapris yapan ya da soğuk duvarlar örebilen; anlaşmazlık durumunda amacı sorunu çözmekten ve yapıcı olmaktan çok; kendi istediğini elde etmek ve haklı çıkmak olan; ilgisizlikle partnerini cezalandıran narsistik kişiler için değişim genellikle çok zor olduğundan; boşanmaya varan sonuçları da göze alabilmek gerekebilir.



• İş Hayatında Narsistik Kişi
İş hayatındaki rekabet açısından bakıldığında ; övülme ve takdire hassas olan narsist kişiler; başarılı olduklarında aldıkları olumlu geri bildirimler ile; kendilik değerlerini besleyerek; farkında olmadan da olsa rekabeti arttıracak şekilde bunu kullanabilecektir.
Empati kullanamayan ve; duyguları ile değil de somut gerçeklik üzerinden düşünen bu kişiler ; işlerinde de daha analitik ve mantıklı kararlar alabilmektedirler.
Bu kişilerin başarı elde etmeye dair yüksek motivasyonları; liderlik özellikleri ve yüksek performansları; hakkı olduğuna inandığı değeri göremezse iş hayatları onları tatmin etmemeye başlayacak ve iş değişikliğine gidebileceklerdir. Aynı şekilde; mevkilerin; alt üst ilişkisinin olmadığı; terfi motivasyonunu politika olarak benimsemeyen şirketlerde; bu kişilerin performansında düşüş yaşanabilmektedir. Narsistik yatkınlığı olan kişilerin zor ve kaygı seviyesi yüksek iş alanlarında daha başarılı oldukları belirtilmektedir.

• Narsisizm ve Toplum
Narsisizm; gerek modern toplumun beraberinde getirdiği yeniliklerin gerek ebeveynlerin çocuk yetiştirme biçimlerinin etkisi ile kendine daha geniş yayılım alanı bularak; maalesef tolumda ilerleme olanağı bulmaktadır.
Narsisizmi aslında modern toplum; kendi yapısına uygun kişilik yapıları biçimlendirmek için kullandığı için; bireyler; tüketime eğilimli; tatminsiz; hep daha fazlasına layık olduğunu düşünen bir bakış açısıyla yaşamaya meyil etmektedirler.

• Narsisizm Tedavisi
Kişilik bozukluklarının çoğunda olduğu gibi; Narsisizmde de; öncelikle rahatsızlığı kabullenmeme ve inkar durumu oluşabilmektedir. Bu kişileri tedaviye uyumlu hale getirebilmek için; kriz anlarındaki depresyon süreçlerini takip ederek; destek almaya yönlendirilmeleri doğru bir yöntem olabilmektedir.

Genellikle; narsist kişiler; psikiyatriste depresyona girdiklerinde başvurduklarından ve kişilik yapılarına ilişkin farkındalıkları olmaması sebebiyle; terapist bu sorunları çalışmaya başlayıp; iç görü kazandırmak için eleştiriye başladığında; sert tepki göstererek görüşmeye müdahale ederek; savunmaya geçmektedirler. Çünkü bu kadar önem verdikleri bir yapının patolojik olduğunu kabul etmek istemediklerinden; acıdan kaçmak için; terapisti aşağılayarak; kendilerini yüceltme yolunu seçebilmektedirler.

Doktor ve hastanın ortak çabasını gerekli kılan bu rahatsızlık; kişinin öncelikle durumunu ve neyin ötesinin narsisizm olarak kabul edildiği; ailede bu tarz bir karakter var ise; karşılıklı manipülasyon yollarının ve pekiştirmenin önlenmesi; kişinin benlik saygısı korunarak ; gerçek ve yapay benlik arasındaki ayrımların analiz edilmesi; içgörü kazanma çalışmaları; gerekirse ilaç desteği ile ruhsal durumun desteklenerek; terapilerle esas içeride temelde eziklik ve yalnızlık hisseden noktaların onarılması amaçlanmaktadır.