Saldırganlık her insanın içinde bulunan doğal bir savunma mekanizmasıdır. İlk başlarda içindeki öfkeyi ve saldırganlığı nasıl kontrol edebileceğini bilmeyen ve olduğu gibi dışarıya yansıtan çocuklar büyüdükçe bu dürtüyü kontrol altına almayı öğrenir. Bazı çocuklar saldırganlık dürtülerini kontrol altına alma konusunda problem yaşarlar ve saldırgan olmasını gerektiren hiçbir durum yokken akranlarına zarar vermeye devam ederler; uyarılara aldırış etmezler. Burada bir davranış bozukluğundan söz edebiliriz. Saldırgan çocukların engellenmeye tahammülü yoktur. Akranlarıyla devamlı çekişirler; sözel olarak kendilerini ifade etme yetileri düşüktür. Her an saldırmaya hazırdırlar. Okul hayatlarında konsantrasyon problemi yaşayabilirler. Bu davranış bozukluğunun pek çok sebebi olabilir. Fizyolojik sorunlar; ebeveynlerle yaşanılan iletişim problemleri; ilgi eksikliği; çocuğun kendini güvende hissetmemesi; anne babanın ev içindeki saldırgan davranışlarını taklit etmesi ya da saldırganlık içeren filmler; videolar izlemesi ve özellikle 0-6 yaş aralığındaki çocukların kendilerini yeterince ifade edememeleri çocuğun saldırgan davranışlar sergilemesine neden olabilir. Baskıcı; otoriter; istekleri devamlı engellenen ailelerde büyüyen çocuklarda saldırganlık daha sık görülür. Bu tür çocuklarda saldırganlık genellikle aileleriyle yaşadıkları olumsuz bir deneyimden sonra onlara bir tepki olarak ortaya çıkar.
Anne babaların davranış bozukluğu olan çocuklarıyla nasıl iletişim kurmaları gerekir?
Böyle durumlarla karşılaşınca ne yapmalılar?
Öncelikle saldırganlık görmezden gelinemeyecek kadar ciddi bir davranış bozukluğudur. Evde ebeveynler tarafından görmezden gelindiği takdirde saldırgan eğilimler devam eder. Çocuk saldırgan davranış sergilediğinde onun hizasına inilerek iletişim kurulmalı bu davranışın yanlış olduğu ve karşı tarafa ne kadar zarar verebileceği anlatılmalıdır. Bazen 0-6 yaş dönemindeki bir çocuğa saldırganlık davranışının ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışırsak anlatalım bizi anlamıyormuş gibi gelebilir. Bu konuda yapılan bir çok araştırma yapılan bu açıklamanın olumsuz davranışın üzerinde azaltıcı etkisi olduğu yönünde. Ev ortamında olmak; devamlı kapalı ortamlarda bulunmak çocukların saldırganlıklarını tetikler bu nedenle dışarıda çeşitli etkinliklerle çocuğun enerjisini atması sağlanmalıdır. Çocuğun fiziksel güç gerektiren bir sporla ilgilenmesi sağlanabilir. Babanın çocuğa ilgisiz olması; babayla çok fazla vakit geçirilmemesi çocuklarda şiddet eğilimini arttırıcı bir faktör bu nedenle bu süreçte çocuğun babayla daha fazla zaman geçirmesi sağlanmalıdır. Saldırganlık davranışının sonucunda çocuğa ceza vermek; bağırmak; seni bir daha sevmeyeceğim gibi söylemlerde bulunmak bu durumun sadece daha kötüye gitmesine yol açar. Saldırgan davranışlarda bulunmadığı zamanlarda anne baba tarafından sözel olarak ödüllendirilmesi çocuğun bu davranışı tekrarlama olasılığını düşürür. Saldırganlık gibi bir davranış bozukluğu kendi başına ortaya çıkmaz. Bunun altında çocuğun kendisini yetersiz;değersiz hissetmesi;çevreye güven duymaması;korkması mutsuz olması olabilir. Bu noktada anne baba olarak çocuğun saldırgan olduğu durumlarda ne hissederek saldırganlaştığını anlamlandırmak gerekiyor. Bu da çocuğa yakın davranarak onu gözlemleyerek sıcaklığınızı hissettirerek mümkün. Çocuğun istekleri saldırgan davranışlar sergileyince yapılıyorsa çocuk bu durumu araç olarak kullanmaya başlar. Bu yolla istediği şeyler yapılmamalıdır. Çocuğu gözlemlemek; yanında olabilmek ve sabırla yardımcı olmaya çalışmak çok önemlidir. Davranış bozukluğunun sürekliliği halinde bir uzmandan yardım alınması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklukta tedavi edilmeyen davranış bozuklukları ileride bu bozukluğun tedavisini zorlaştırabilir.