Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kadına Yönelik Şiddet Nedir?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Kadına yönelik şiddet yaygın bir toplumsal sorundur. Tarih boyunca sosyal yapımızın en dinamik ve en temel kurumu olan ve toplumumuzun çekirdeğini oluşturan aile kurumu üzerinde ülkemizde yıllardır tartışılan “aile içi şiddet”; “kadına yönelik şiddet”; “kadın cinayetleri”; “kötü muamele”; “kadın intiharları”; “töre ve namus cinayetleri” ve “taciz ve tecavüz” gibi söylemler gündemdeki yerini korumaya devam etmektedir. Şiddetin en yaygın görülen biçimi erkeğin kadına ve çocuğa karşı uyguladığı aile içi şiddettir. Bu hazin duruma gerek görsel gerekse yazılı basın yolu ile sık sık tanık olmaktayız. Ülkemizde kadına yönelik şiddet üzerine yapılan araştırmalara baktığımızda; kadına yönelik şiddetin yaygınlığını; kadının şiddet karşısındaki çaresiz kalışını ve şiddete uğrayan kadının nasıl yardım alması gerektiği konularında bilgisizliğini görmekteyiz. Diğer taraftan; aile içinde kadına yönelik şiddet sadece koca tarafından gerçekleştirilmemektedir. Şiddetin; baba; oğul; ağabey; kardeş; kayın valide; elti; kayınbaba; kayın birader ve öteki akrabalar tarafından da gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu durum “aile mahremiyeti”; “ailenin iç meselesi”;” ailevi mesele” olarak algılandığından birçok gayr-i hukuki; gayr-i ahlaki ve gayr-i insani durum örtbas edilmekte ve şiddete uğrayan kurban acı ve zulüm görmeye devam etmektedir. Bu yanlış ve gelenekçi anlayış kadının aile içi şiddete yıllarca boyun eğmesine yol açmıştır. Şiddet; sonuçları ile bireylerin fiziksel ya da psikolojik sağlığını derinden etkileyen bir yıkımdır. Bunun için; yasal düzenlemelere; koruyucu; önleyici ve müdahale edici çalışmalara; şiddete uğrayan kurbanlara yönelik koruma ve destek programlarına; öte yandan toplumsal duyarlılığın ve toplumsal bilincin arttırılmasına ve daha ahlaklı; daha vicdanlı bireyler yetiştirilmesine öncelik verilmelidir. Bu alanda birçok kurum ve kuruluşun iş birliğine ihtiyaç vardır.
Kadın cinayetleri Türkiye de; 2000 li yıllarda geçmiş yıllara göre büyük artış göstermiş; 474 kadının öldürüldüğü 2019 yılı; ülkede son 10 yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl olmuştur. 2020 yılı Ocak ve şubat aylarında toplam 49; Mart ayında 29*kadın öldürülmüştür.

Şiddet Gören Kadınlarda Gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Şiddet olayları yaşamış kadınlarda en sık karşılaşılan psikolojik sorunun*Travma Sonrası Stres Bozukluğu (kısaltmasıyla*TSSB) olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Şimdi cinsel ve fiziksel şiddet olayları deneyimleyen kadınların TSSB belirtilerini nasıl yaşadıklarına bir bakalım. Eşinden fiziksel şiddet görmüş; isteği dışında cinsel ilişkiye zorlanmış bir kadın güvenliği sağlandığı bir ortamda yaşamaya başladıktan sonra TSSB belirtileri sergileyebilir.
Yaşadığı şiddet olayları içinden kendisinde güvenliğine yönelik en fazla tehdit algısı yaratan ve kendisini korkutanlara ait sahneler bu kadının istemsiz olarak gözünün önüne gelir ve onun korku hissetmesine neden olur. Bu şekilde hatırlamak; olayları yeniden yaşamak gibi hissettirdiğinden kadın bu anıları kafasından kovmak için çaba sarf eder ve bunları hatırlamamak için zihnini ve kendini başka şeylerle meşgul etmeye çalışır. Örneğin; yalnız kalmamaya çalışır ve başkalarıyla konuşarak aklına anıların gelmesini engelleme çabası gösterir.
Şiddet uygulanırken kullanılan sopa; kemer; hortum; bıçak gibi eşyalar; medyada şiddet haberleri ve görüntüleri kendi yaşadığı olayları hatırlattığı için yoğun sıkıntı; korku; öfke gibi duyguları tetikler ve kadın hayatını mümkün olduğunca bunlarla karşılaşmaktan kaçınarak sürdürür. Benzer bir şekilde cinsel şiddet deneyimi olan kadınların önemli bir kısmında kendi bedenleri yaşadıkları olayın bir hatırlatıcısı haline gelir ve bu kadınların çoğu zaman bedenlerine bakmakla ve dokunmakla ilgili utanç hissettikleri görülür. Bu yüzden karanlıkta soyunur-giyinirler; banyo yaparlar; banyo yaparken çıplak ellerinin bedenlerine değmemesine çalışırlar. Diğer yandan sosyal bir ortamda yabancı bir erkekle yakın durmak (örn. durakta yan yana beklemek; toplu taşımada yan yana oturmak; bir bekleme odasında bir erkeğin bulunması gibi); karanlıkta uyumak; evde yalnız oturmak gibi durumlar tehdit algısı ile birlikte kaygı yaratır ve şiddet deneyimi olan kadın bu tür kişi; yer ve durumlardan kaçınır. Aslında kendini koruma davranışı gibi görünse de bu kaçınma davranışı onun gerçek anlamda tehdit içermeyen durumların içine girmesine engel olur ve bu da yaşamını aksatır.
Süregiden olumsuz duygularla mücadele eden kadın güvenlik; insanlara ve kendine güvenme ile ilgili olumsuz düşüncelere sahiptir. Gün içinde tehdit beklentisi içinde tetikte bekler; sokakta yürürken sürekli etrafı kolaçan eder; evde oturduğu ya da uyuduğu odada kapıyı kilitler; ışıkları açık bırakır; etrafında saldırıya uğrarsa kendini koruyabileceği eşyalar bulundurur.
Gece yatağa girdiğinde yaşadıklarıyla ilgili anıların aklına hücum etmesi; korku duyması; tehdit algısıyla tetikte olması yüzünden bir türlü uykuya dalamaz; daldığında kendisini korkutan tehdit içerikli rüyalar görür; sık sık uyanır ve tekrar uykuya dönmekte zorluk çeker. Uzun süre uykusuzluğun getirdiği yorgunluk; zihninin anılarla meşguliyeti; korku hissetmesi dikkatini toplamasına engel olur ve yaptığı işi aksatır. Özellikle çocukluk çağında cinsel şiddete uğrayan kadınlar korku; utanç; öfke gibi duyguları azaltabilmek için kendini kesme; yaralama; yakma gibi kendine zarar verme davranışları sergileyebilirler.
Şiddet Gören Kadınların Psikolojik Tedavisi
Şiddet gören kadınlarda güncel tehdit algısına bağlı korku ve yaşamalarını sürdürmeye yönelik çaresizlik duygularının TSSB ve depresyonu belirleyen en önemli faktörler olması bu kadınlarda kullanılması gereken psikolojik tedaviler konusuna ışık tutmaktadır. Şiddete uğrayan kadınlara; güvenlikleri sağladıktan sonra devam eden korkularını aşmalarına ve onları güçlendirerek hayatları üzerinde kontrol geliştirmelerine yardımcı olacak psikolojik terapilerin TSSB ve depresyonun iyileşmesinde etkili olması beklenir. Unutulmaması gerekir ki; aşılması gereken korku*gerçekçi olmayan durumlarda*(Örneğin yaşadıkları olayları hatırlatan nesne; durum; yer) tetiklenen; kadınları hayatları üzerinde kontrol kaybına uğratan ve işlevselliklerini kısıtlayan korkudur. Bu korkunun aşılması için en faydalı olacak tedavilerin*travma odaklı psikoterapiler*olduğu görülmektedir. Korkunun aşılması ile kontrol algısı artan kadınlara hayatlarını tekrar kurmaları için gerekli maddi ve manevi desteğin sağlanması bu kadınların psikolojik olarak güçlenmesini sağlayacak bir yaklaşım olacaktır.
PSK:Furkan YAVUZ