Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) belirgin bir sıkıntıya sebep olan; zamanın boşa harcanmasına yol açan; kişinin olağan günlük işlerini; mesleki veya eğitimle ilgili işlevselliğini; olağan toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozan ve tedaviye cevap verebilen bir ruh sağlığı sorunudur. OKB sıklıkla çocukluk çağının sonlarında ve ergenlikte ortaya çıkmakta ve yaşam boyunca devamlılık gösterebilmektedir. Erişkinde OKB başlama yaşının en az üçte biri ya da yarısı kadarında 15 yaşından önce olduğu bildirilmiştir. Obsesyonlar; kişinin iradesi dışında oluşan; bastırılamayan iç sıkıntısına yol açan; yineleyici bir biçimde kendini gösteren düşünceler; dürtüler ya da düşlemler olarak tanımlanır. Kompulsiyonlar ise; rahatsız edici düşüncelerin oluşturduğu kaygıyı azaltmak ya da korkulan sonuçlardan korunmak veya kaçınmak için yapılan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Kişi bu düşünceleri; dürtüleri ve eylemleri normal yaşantısıyla örtüştüremez. Mantığına; inançlarına; ahlak anlayışına ters bir durum olarak algılar. OKB’nin genellikle başlaması ile tanı konulması arasında geçen süre 2-3 yıl olmaktadır. Hastalığın bu kadar geç tanı almasının sebepleri arasında; çocukların kaygısının; tekrar tekrar sormalarının azalacağı düşüncesiyle ailelerinde obsesyon ve kompulsiyonlara eşlik etmesi; ailelerin ve çocukların belirtileri gizlemeleri; subklinik obsesyon ve kompulsiyonları olan ebeveynlerin çocuklarının semptomlarını fark etmemeleri; çocukların kendi obsesyonlarını ve kompulsiyonlarını iç görülerinin zayıf olması nedeniyle normal algılamaları; özellikle ergenlerin düşünce ve davranışlarındaki anormallikleri başkalarının öğrenmesi sonucunda damgalanacaklarını düşünmeleri şeklinde sayılabilir. Tüm yaş gruplarında en sık görülen obsesyon bulaşma ile ilgili yineleyen düşüncelerdir. Kompulsiyonlar yineleyici davranışlar (ör.el yıkama; sıraya koyma; kontrol etme) ya da zihinsel eylemlerdir (dua etme; sayma; sözcükleri sessiz bir biçimde yineleme). Kompulsiyonların amacı anksiyeteden korunmak ya da bunları azaltmaktır. En sık görülen kompulsiyonlar yıkanma ve temizlenmedir.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK NEDEN OLUR?
Biyolojik faktörler
Vücudun normal işleyişinde devam edebilmesi için beyindeki milyarlarca nöronun (sinir hücresinin) birbirleriyle iletişim kurması gereklidir ve nöronlar elektriksel sinyallerle haberleşir. Nörotransmiterler adı verilen özel kimyasallar; bu elektriksel mesajların nörondan nöronlara taşınmasına yardımcı olur. Obsesif kompulsif bozukluk durumunda; beynin belirli bölümlerinde aşırı aktivite bulunmaktadır. Hasta obsesif kompulsif bozukluk semptomlarını yaşadığında ise beyin daha da aktif hale gelir.
Çevresel Faktörler
Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) olan bazı kişiler ise çevresel stres faktörlerinden etkilenmektedir. Kişinin yaşadığı bazı çevresel faktörler ve ciddi hayat değişiklikleri semptomların kötüleşmesine neden olabilir. Bu faktörler bazıları; Taciz; yaşam durumundaki değişiklikler; hastalık; sevilen birinin kaybı; iş veya okulla ilgili değişiklikler veya sorunlar; ilişki kaygıları şeklindedir.
BELİRTİLERİ
○ Kirlenme korkusu
○ Düzenli ve simetrik olma
○ Kendisini veya sevdiklerinin zarar görmesine ait düşüncelere kapılma
○ Başkalarının dokunduğu nesnelere dokunamamak
○ Nesneler düzenli olmadığında strese girme
○ El sıkışmaktan rahatsızlık duyma
○ Sürekli el yıkama
○ Aşırı temizlik takıntısı
○ Mikroplardan korkma
○ Sürekli duş alma isteği
○ Sürekli bir şeyleri kontrol etme ihtiyacı duyma
○ Bir şeyleri sayma
○ Kilitlendiklerinden emin olmak için kapıları tekrar tekrar kontrol etme
○ Kapalı olduğundan emin olmak için ocağı tekrar tekrar kontrol etme
○ Belirli kalıplarda sayma
○ Bir duayı; kelimeyi veya ifadeyi içten içe tekrarlamak
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK TEDAVİSİ
OKB günlük yaşam etkinliklerini ciddi olarak kısıtlayabilen; aile; meslek ve sosyal yaşamda önemli işlev kayıplarına yol açan; yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. Kronikleşme yani müzmin hale gelme olasılığının yüksek olması tedavinin önemini arttırmaktadır. Tedavide kullanılan birkaç yöntem bulunmaktadır. İlaç tedavisi OKB tedavisinde uygulanabilmektedir. Özellikle serotonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar OKB tedavisinde oldukça yaralı olmaktadır. Serotonin Geri Alım Engelleyiciler adı verilen bu grup ilaçlar OKB tedavisinde yaygın ve başarılı şekilde kullanılmaktadır. İlaç tedavisi istemeyen hastalar ise; terapi yöntemini tercih ederler. Obsesif hastalar kaygı verici düşünceler ile bu düşüncelerden kaçarak ve kaçınarak başa çıkmaya çalışırlar. Ne var ki düşüncelerden kaçmaya çalıştıkça bu düşünceler daha da artmakta ve böylelikle kısır bir döngü oluşmaktadır. Davranış tedavilerinde amaç; hastayı kaygı veren ve kaygı oluşturduğu için kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle (obsesyonlar) karşı karşıya getirmek ve bu karşılaştırmanın oluşturduğu kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı davranışları (kompulsiyonlar) engellemektir. Hedef rahatsızlık veren düşüncenin oluşturduğu kaygıyı söndürmek ve alışma durumunun oluşmasını sağlamaktır. Bu şekilde yapılan tedaviye alıştırma tedavileri adı verilir. Rahatsız edici düşüncelerin oluşturduğu sorumluluk algısını; düşünceleri gerçek gibi algılamayı azaltmak hedeflenir. Terapiler hem hastalığın tedavisinde hem de özelikle nükslerin önlenmesinde çok önemli bir yer tutmakta; tedavide bazen tek başlarına bazen de ilaç tedavileri ile birlikte kullanılabilmektedirler. Bilişsel davranışçı terapiler tedavi seçenekleri arasında en önemli yeri tutmaktadır.