Omurgamızın bel bölgesindeki omurlar arasında; hareket ve yük taşımaya imkan sağlayan ‘disk’ adı verilen yapılar bulunur.
Omurlar; diskler ve arkada birleşen omur kemikleri arasında ise; içeresinden omurilik ve bacaklara giden sinirlerin geçtiği omurilik kanalı yer alır.
Omurları birbirine bağlayan bağlar ve omurlar arasındaki eklemler yaşlanmaya bağlı olarak oluşan kireçlenmelerle kalınlaşmaktadır. İlerleyen yaşla; omurlar arasındaki diskler de süngerimsi yapılarını kaybederek daha az su içermeye başlarlar. Bu olay disk yüksekliğinin azalmasına ve sertleşen diskin spinal kanala (omurilik kanalına) doğru bombeleşmesine sebep olur.
Yine vücut tarafından omurga hareketini kısıtlamak amacı ile oluşturulan osteofit adını verdiğimiz kemik çıkıntılar da sinirleri sıkıştırır. Tüm bu değişiklikler omurilik kanalının daralması ile sonuçlanır ve bu durum "spinal stenoz" ya da "dar kanal" olarak adlandırılır.
Spinal (omurga) stenoz (darlık); spinal kanalın sagittal çapının; lateral reseslerin ve foramenlerin (sinir kökü kanalları) spinal kanalın bütününde veya bir veya iki omurgasında belli oranlarda daraltır. Doğumsal olabildiği gibi sonradan da oluşabilir .
Lomber spinal kanalın(belde) normal sagittal çapı; 15-25 mm’dir. Spinal stenozda temel problem; yetersiz kanal çapıdır. Sagittal çap; 10 mm.den az ise mutlak stenoz; 10-13 mm arasında ise göreceli stenozdan bahsedilir. Lateral reses olarak adlandırılan özel bir bölge ise; anteriordan omur gövdesinin arka yüzü; yanda pedikül ve arkada da superior artikuler faset tarafından sınırlandırılmış bir bölgedir ve medialden spinal kanala açılır. Aşağı lomber bölgede vertebra korpusunun arka yüzünden superior artikuler fasetin en ventral bölümüne uzaklık 3-4 mm.den daha az olmamalıdır. Lateral reses yüksekliğinin 3 mm.den az oluşu lateral reses stenozunu düşündürürken 2 mm.den az oluşu tanı koydurucudur. Yaş; travma; bağların kalsifik kalınlaşması; eklem değişiklikleri ve spondilotik barların gelişmesi gibi yapısal değişiklikler nöral elemanları baskılayarak kritik düzeyin altına inmedikçe stenoz asemptomatik kalabilir. Stenoz aynı anda hem servikal hem de lomber bölgeyi etkileyebilir. Fakat her iki bölgenin stenozunun aynı anda semptomatik oluşu yaygın değildir. Daha yaşlı bireylerde ortaya çıkan semptomlar myelopatiye bağlıdır.
Spinal stenoz genelde her yaşta olabilirse de sıklıkla hayatın 50 yaş sonrası bulgu vermeye başlar. Erkeklerde daha yaygındır. L3; L4 ve L5 seviyeleri daha sık etkilenir. Hastalar sıklıkla; sinsi seyreden sırt; kalça; bacak ve baldır ağrısından şikayet ederler. Ağrının bacak ve kollara yayılımı darlık seviyesine bağlı olarak değişir. Genellikle yayılım iki taraflıdır. Yürümek ve uzun süre ayakta durmak ağrıyı tetikler. Hastalar öne eğik postürde yürüme eğilimi gösterirler. Ağrıdan oturarak kurtulurlar. Bu tablo özel bir durumdur ve nörojenik kladikasyo olarak adlandırılır. Nörojenik kladikasyodaki bu tablo oturmakla geçmeyen disk ağrısından böylelikle ayrılır. Tablo ilerlediğinde ise oturmak ve uzanmak da ağrının geçmesini sağlayamaz. İleri vakalarda kalıcı ağrı ve işeme problemleri gelişebilir. Bu nedenle omurgada darlık düşünülen vakalarda acil idrara çıkma; sık idrar yapma ameliyat için önemli bir işaret olarak kabul edilir ve bu durumdaki hastalara ivedi ameliyat önerilir. Spinal stenozlu hastalar çok uzun bir ağrı anamnezi verirler ve ilaç tedavisi ile bir süre idare edebilirler. Stenoz arttıkça hastanın ağrıları hemen hiçbir tedaviden fayda görmez hale gelir. Bu hastalar için ameliyat önerilir.
Belirtiler nelerdir ?
Dar kanal hastalığının belirtileri kişiden kişiye ve hastalığın seyrine göre değişiklik gösterebilir. Rahatsızlığın temel belirtileri arasında bel ve sırt bölgesinde ağrı; uyuşma; his kaybı yer almaktadır. Ayrıca bacaklarda meydana gelen kramplar; ağrı; güç kaybı ve uyuşukluk hissi de dar kanal hastalığı belirtilerindendir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde idrar kaçırma ve cinsel güçte azalma gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Belde dar kanal hastalığı olan kişiler öne eğilmek veya oturmak gibi bölgedeki basıyı azaltacak hareketlerle rahatlama sağlar. Bu nedenle belirli bir süre yürüyen ve yürürken bacaklarda ağrı; uyuşma; karıncalanma; hissizlik veya güç kaybı şikayeti olan kişiler bir süre oturduktan sonra yürümeye devam edebiliyorsa bu oldukça belirgin bir dar kanal hastalığı belirtisidir. Kişinin yürüyebildiği mesafe ne kadar az olursa hastalığın o kadar çok ilerlediği söylenebilir.
TEDAVİSİ NASILDIR ?
Dar omurga kanalı hastalığı öncelikle FİZİK TEDAVİ; ağrı kesiciler ve bele yapılan enjeksiyonlar ile tedavi edilmeye çalışılır. Hastalık çok ilerlememişse genelde fizik tedavi ile hastalık kontrol altından tutulabilir ve gerileyebilir.Bu yöntemlerin başarısız kaldığı durumlarda tek seçenek omurga kanalını cerrahi olarak genişletmektir. Şikâyet oluşturan dar omurilik kanalına yapılan cerrahi tedavinin amacı; omurilik ve buradan çıkan sinirlerin sıkışıklığını giderirken; birçok anatomik yapıyı ve bel omurgasının biyomekanik fonksiyonunu (yük taşıyabilme ve hareket edebilme) korumaktır. Ameliyattan sonra doktorun belirleyeceği süre istirahat sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci başlamalıdır.