Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Terapide Mağara Alegorisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Bir çoğumuzun duyduğu bir hikayedir; mağara alegorisi. Platon un; Devlet kitabında Sokrates üzerinden anlattığı bir kurmacadır. Mağara alegorisi birkaç insanın; bir mağara içerisinde yüzleri mağaranın çıkışının tersi yönünde duvara bakmak üzere zincirlenmeleri ile başlar. Bu kişiler sadece duvara bakabilmektedirler. Mağaranın dışındaki nesneler; ışık aracılığıyla içeri yansır ve duvarda nesnelerin gölgeleri oluşur. İşte bu noktada gerçeklik ve temsil devreye girmeye başlar. Sokrates e göre mağaradaki insanlar için; gerçek duvarda oluşan gölgelerdir. Ama biz; alegoriden haberdar kimseler biliyoruz ki gerçek mağaranın dışında olandır. Gölge; gerçeğin bir temsili ve yansımasıdır. Alegoriyi bu noktada terapi süreci açısından işlevsel hale getirebiliriz. Alegoride; üç temel noktadan bahsedebiliriz: Gerçeklik; ışık ve gölge. Ve en temelde bu süreci deneyimleyen insan. İnsan; günlük hayat içerisinde ruhsal sistemini etkileyen birçok stresörle karşı karşıya kalır. Karşılaşmalar sonucu ise tepki verme sürecine girer. Tepki; uyaran karşısında aldığımız konumlanmanın tümünü ifâde eden bir kavramdır. Alegori üzerinden ele alırsak; stresör veya uyaranlar gerçeklik olarak(gerçeklik olma durumları başka bir yazıda felsefi açıdan ele alınmalıdır-bir ön kabul olarak ele almak daha doğru olacaktır) isimlendirilebilir. Gölge; yaşadığımız olayların zihnimizde oluşturduğu görüntü ve tepki konumlanmamızı yansıtır. Işık ise yaşadığımız olayları yorumlama veya işleme tutma biçimimizdir. Günlük hayat içerisinde kaçırdığımız nokta ışığın yani yorumlama biçimimizin varlığıdır. Yaşadığımız olayın her zaman ya da her kişide aynı tepki verme biçimine yol açacağını düşünürüz. Bu mağara alegorisinde; mağara dışı gerçekliğin hep aynı şekilde gölge oluşturacağını düşünmeye benzer. Oysa gözlemlerimiz bize göstermektedir ki gölge; bir ışık oyunudur. Işığın konumlanması ve miktarına göre nesne; farklı bir gölge oluşturacaktır. İşte bu noktada yorumlama biçimimizin de yaşadığımız olaylar karşısında tepki verme biçimimizi şekillendirdiğini görmek gerekir. Yani mevcut olayı ben; kendi hikayemle ve o an sahip olduğum faktörlerle işleme tabi tuttum ve yorumladım. Mevcut faktörlerden biri değişseydi gölge yani tepki biçimim ve konumlanmam değişecekti. Şu ana kadarki bilgiler cebimizde dursun. Işık üzerine biraz daha düşünmeye çalışalım. Işık nerden gelir; neyden kaynaklanır?


Işık için olayları yorumlama veya işleme tutma biçimi demiştik. Yorumlama biçimimiz; genetik alt yapımızdan ve çevresel etkileşim geçmişimizden etkilenerek oluşur. Çevreyi; bireysel hikayemiz olarak düşünebiliriz. Akşam vakitlerinde sokakta; sokak lambalarının yakınından yürüdüğümüz bir anı düşünelim. Sokak lambasından süzülen ışık ve ona göre aldığımız konuma göre gölgemiz farklılaşacaktır. Diyelim ki boyumuzdan daha uzun ve heybetli bir gölge oluştu duvarda. Kendimize dönüp işte benim gerçekliğim diyorsak yanılıyoruzdur. Yaşadığımız olaylarda da gölgeye bakarak; gerçeklik bu diyorsak aynı yanılsamanın içerisindeyizdir demektir. Peki yapmamız gereken nedir? Aynı sokak örneğine devam edelim. Eğer kendimize gördüğüm; aslında ışığın etkisiyle oluşmuş bir temsil yani gölge diyorsak ve gerçeğe ulaşmak için ışığın farkında olarak farklı gölgeler oluşturuyorsak gerçeğe değil ama gerçeğin en yakın temsiline ulaşmak mümkün olacaktır. Aynı durum terapi için de geçerlidir. Mağaranın içerisinde bulunan kişi; danışanın ta kendisidir. Dışardaki nesneler; günlük hayatta karşılaştığı olaylardır. Gölgeler ise karşılaştığı olayların zihnindeki temsil halidir. Işık ise bireysel hikayemizin; bugüne yansımasıdır. Sözgelimi temel bakımveren ile duygusal olarak kopuk; besleyici bir ilişkisi olmayan bir kişiyi düşünelim. Temel bakımverenin genel olarak reddedici tavrı ile büyümüş olsun. Mevcut kişi; günlük hayat içerisinde karşılaştığı kişilerle olan iletişimlerinde aynı reddedici tavır ile karşılaşacağı ön yargısına sahip olacaktır. Mağarasına gelen ışık; insanlar reddedicidir şeklinde olacaktır. Bu nedenle sözgelimi yaşadığı olumlu bir olay bile olsa çıkar amaçlı olarak değerlendirilecektir. Kişi; reddedici tavır ile karşılaşacağı düşüncesi ile kaygılı ve savunmacı bir şekilde hayatına devam edecektir. Peki burda sorun nerede? Sorun bireysel hikâyemizden kaynaklanan ışığın farkında olmamakta. Sokak örneğinde; kişinin yaptığı neydi? Gölgenin; ışık etkisiyle oluştuğunun farkında olmaktı. Terapi sırasında da ulaşılması gereken kendi ışığımızın farkında olmak ve gerçeği görmek için yaşadığımız olayları alternatif olarak nasıl yorumlayabileceğimiz üzerinde çalışmak olacaktır.