Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Yaygın Anksiyete (Aşırı Kaygı) Bozukluğu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Bu bozukluk genellikle 30 yaş civarında başlamaktadır. Çoğu hasta tam olarak ne zamandan bu yana bu sıkıntılı durumu yaşamakta olduğunu bilmemektedir. Bazıları çocukluk yıllarından beri gergin ve anksiyeteli olduklarını bildirirler.


Bozukluk (hastalık) süreğen (kronik); dirençli; yaşamı olumsuz etkileyen bir yapıdadır. Hekime başvurduğunda en az 10 yıldan bu yana bu durumda olduğu saptanabilir. Çoğu hasta bu durumunu kişiliğinin bir parçası olarak algıladığı ve panik bozukluğu benzeri bir yoğun sıkıntı yaşamadığı için; çevreyi aşırı rahatsız eder hale gelmedikçe veya eş tanılı bir başka hastalık tarafından tedavi olmaya zorlanmadıkça tedaviye gelmez; bu sebeple de şaşırtıcı bir şekilde hastalığın çok eskiden beri sürdüğü saptanabilir. Ayrıca hastalığın özellikle birinci basamakta tanınmaması da tanı ve tedaviyi aksatabilir.


DSM-5 Tanı Kriterleri


A. Aşırı anksiyete ve endişe (tedirgin beklenti) çoğu günde var olmak kaydıyla pek çok aktivite (okul; iş performansı) ile ilgili olarak en az 6 aydır sürüyor olmalı
B. Birey endişenin kontrol edilmesinin zor olduğunu düşünmeli
C. Anksiyete ve endişe aşağıdaki belirtilerden üç (veya fazla) tanesini son altı ayın çoğu gününde hissetmiş olmalı (Not: çocuklar için sadece 1 tanesinin olması yeterli)
1. Huzursuzluk veya gergin veya sabırsız hissetmek
2. Kolayca yorulmak
3. Konsantrasyon zorluğu veya zihni boşalmış gibi hissetmek
4. İrritabilite
5. Kas gerginliği
6. Uyku bozuklukları (uykuya dalma güçlüğü; uykusuz kalma; huzursuz ve doyumsuz uyuma)
D. Anksiyete; endişe ve fiziksel belirtiler işlevselliği sosyal; iş ve diğer önemli alanlarında belirgin sıkıntıya sokar ve kötüleştirir.
E. Bozulma; madde (madde kötüye kullanımı veya ilaç tedavisi) veya başka bir tıbbi durumun (ör: hipertiroidizm) fizyolojik etkileri ile açıklanamaz.
F. Rahatsızlık başka bir ruhsal bozukluk ile daha iyi açıklanamaz.
Klinik Özellikleri
Bu bozukluğun temel özelliği; en az 6 ay boyunca; bir dizi olay ya da etkinlik hakkında aşırı kaygı (evhamlılık; takıntılı ve rahatsız edici düşünceler) ve endişe (kuruntu) duymadır.
Yineleyici özellikteki endişe verici düşünceler; olası iş yükümlülükleri; ekonomik durum; aile ve üyeleri kendisinin sağlığı; çocuklarının başına gelebilecek kötü durumlar ile ev işleri; onarımlar; randevulara geç kalma gibi önemsiz konulara ilişkindir.
Endişelerin çoğu günlük yaşamda yaşanabilecek olağan olaylar; konuşmalar; davranışlar ile ilgilidir. Yaşanan tüm durumlar endişe; kaygı nedeni olabilir. Bu durum; hastalar tarafından “havadan nem kapıyorum” şeklinde yorumlanmaktadır.
Kişinin yaşadığı kaygı ve endişe var olan olay; durum ile ilgili duyulabilecek kaygıdan daha fazladır. Abartılarak kaygı odakları bulunabilir; olmayacak durumlar hakkında kaygılar üretilir. Kaygının şiddeti; süresi ve sıklığı beklenenden fazladır. Endişe konusu (kaygı odağı); hastalığın gidişi sırasında bir konudan başkasına kayabilir. Kuruntulu bekleyiş hali kolayca ağlamaya neden olabilmektedir. Sürekli olan endişenin varlığı ve aşırılığı bu rahatsızlık için önemli bir belirti ve işarettir.
İkinci önemli özellik de kişinin yaşadığı kaygıyı kontrol edememesidir. Yani; bu durum “kafaya aşırı takma” olarak söylenebilir. Hasta yakınları “takma kafana” diyerek hastayı telkin etmeye çalışsalar da bu mümkün değildir. Aslında hiç kimse durduk yere kaygılar üreterek; kendisi huzursuz etmek istemez. Kim rahatsız olmayı isteyebilir; kendini ve etrafını rahatsız edebilir. Bu hastalığın doğasındandır ve kontrol etmek zordur.
Hasta endişesini durduramaz ve endişeli düşünceler işine odaklanmasını engelleyerek dikkatini bozar. Dikkat bozukluğu kendini; kitap; gazete okumada zorluk şeklinde gösterir. Dikkat eksikliği ders çalışmada bir sorun yaratabilir.
Kaygılı insanlar sürekli huzursuz; çabuk heyecanlanan ve sabırsız kişilerdir. Kolayca yorulurlar. Sabahları kalktıklarında yorgun; halsiz; uyumamış ve sanki yük taşımış gibi hissederek yataktan kalkmayabilirler.
Düşüncelerini toplamada güçlük çekmekten ya da zihnin durmuş gibi olmasından yakınırlar. Sıklıkla aşırı huzursuzlukla beraber kaslarda yorgunluk ve kas gerginlik görülür.
Aşırı gerginlikten kaynaklanan omuz ve boyun ağrıları sıklıkla enseden başlayan baş ağrılarını getirir. Baş ağrıları başın tepesinden; şakaklardan veya tepeden de başlayabilir.
Bunun dışında özellikle sırt kaslarında olan gerginlik; vücutta gerginlik ve yorgunluğa yol açar. Tüm kaslarda seğirmeler; titremeler; kas ağrıları ve sızıları olabilir.
Yoğun gerginlik uykuya dalmayı güçleştirir. Özellikle kaygıların sürekli kafaya takılması uykuya dalmayı güçleştiren nedendir. Kaygılar; günlük olaylar; söylenen sözler; yapılan davranışlardır. “bana bunu söyleme nedeni neydi”; ben neden karşılık vermedim; keşke şunu da söyleseydim” gibi olmamış veya olmuş olsa bile aslında o kadar da önemli olmayan kaygılar yaşanır. Bazı hastalar “kafada atıp-tutma” veya “al-ver” yapma diye tanımlarlar.
Kapalı alanlarda çoğunlukla sıkıntı ve daralma hissedilir. Bu bazen “duvarlar üzerime geliyor; kendimi açık alana; balkona atıyorum” şeklinde ifade edilir. Kalabalık ve kapalı alanlarda boğulma hissi; ağız kuruluğu; çarpıntı; kapalı yerden çıkamayacakmış gibi hissedilir.
Etrafta konuşulan herhangi bir söz; davranış alınganlığa yol açar. Geçmişte söylenmiş bir söz; yüz ifadesi unutulmaz ve sanki o an yaşıyormuş gibi aynı sıkıntıyı hissettirir. Sanki adeta hep olumsuzluklar hatırlanır; iyi şeyler yaşanmamıştır.
Gelecekle ilgili sürekli kaygı veya ümitsizlik olabilir. Olabileceklerin en kötüsü olacak gibi düşünülür. Bir yakını (özellikle de çocukları); bir yere gitse başına bir iş gelebileceği ile ilgili olumsuzluklarla beraber kaygılı bekleyiş gözlenir. Sürekli telefonla arama ve merak etme; haddinden fazla öğüt ve yönlendirmede bulunabilir.
Özellikle yakınında bulunan kişilerin sürekli hataları görülür ve alınganlıklar nedeniyle de küslükler olabilir.
Bazı hastalarda aşırı kaygılar bayılmalara; uyuşmalara da yol açarak kişiyi ayrı bir sıkıntı içine düşürebilir. Sıkıntılı ortamlarda veya bazen de beklenmedik iyi ortamlarda bayılmalar olabilir. Vücuttaki uyuşmalar kendini; ağız çevresinde; saçlı deride; yüzde; sağ-sol kolda; ellerde; ayaklarda veya tüm vücutta gösterebilir.

Aşırı kaygı çekenlerde sıklıkla aşağıdaki vücut belirtileri de eşlik eder;
Ağızda kuruma;
Göğüste baskı hissi;
Soluk almada güçlük;
Boğazda yumruk hissi;
Sık nefes alma;
Çarpıntı;
Göğüs ağrısı;
Sık idrara çıkma;
Adet (menstruasyon) sorunları;
Cinsel isteksizlik;
Kulakta çınlama;
Görmede bulanıklık;
Baş dönmeleri;
Uyuşmalar

Yaşanan bedensel belirtiler başka tıbbi sorunlara; yani hastalıklara yorulabilir. Ancak yapılan tahliller ve muayeneler sonucunda başka bir hastalığa ait bulgu tespit edilemez. Yani psikolojiktir.
Tedavi
Aşırı kaygı bozukluğu mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavi edilmeyen hastaların belirti ve şikayetleri giderek şiddetlenir. Kendiliğinden geçmez. Bazı ağır olgularda; tedavinin hiç kesilmemesi gerekebilir. İlaçların aniden bırakılması ile veya hastanın kendisini iyi hissederek tedavisini kendi başına sonlandırması şikayetlerin aniden artmasına yol açar. Bu durum yanlış bir şekilde bağımlılık olarak değerlendirilir. Bu bağımlılık değil; ilaçların aniden kesilmesine bağlı tedavi edilen hastalığın aniden aynı veya daha şiddetli olarak ortaya çıkmasıdır. İlaç dozları kademeli olarak azaltılarak kesilmelidir.
Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı (Psikiyatr)