Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ölüm; Hayatın Bitmesi; Yalnız Kalma; Terk Edilme

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
ÖZ: Unutmamalıyız ki; çocukların aklındaki ölüm kavramı yaşa göre değişiklik göstermektedir. Bu yüzden; iki kardeşe yapılacak açıklama da farklı olacaktır. Çocuklarımızın önünde duygularımızı ifade etmekten; dışa vurmaktan kaçınmamalıyız. Bir kayıp sonrası çocukların da bizim gibi yas; üzüntü; kızgınlık ve suçluluk gibi duyguları yaşayabileceklerini unutmayalım.

Anlatım
Kayıplar (ölümler) her birey için karşılaması zor bir durumdur. Çocuklar içinse bu daha zordur. Bu zorluk çocuğun yaşıyla da bağlantılıdır. Çocuğun küçük yaşlarda olup kavrayamaması ve soyut kavramları algılayabilir yaşta iken kavrayıp bunu kaldıramaması ayrı ayrı zorluklardır.

Çocuğa erken yaşlarda anlatmak gerçekten de zordur. Çocukların sordukları sorular karşısında sürekli aynı cevapları vermek ise çok önemlidir.

Her ne kadar soyut kavramları anlamak 9-13 yaşları arasında olsa da; çocuklara bir ebeveynin (veya her ikisinin) kaybını ilkokula başlamadan önce anlatabilmiş olmalıyız. Okula gittiğinde kafasında soru işaretlerini en aza indirmiş olmalıyız.

Okula başlamadan önceki yıllarda anlatılması gerekiyorsa bu en iyi masallarla veya filmlerden alıntılarla yapılabilir. Kaybedilen kişiye artık dokunamayacağımızı; sarılamayacağımızı ama onu sevmeye devam edebileceğimizi doğru şekilde anlatabilmeliyiz. En çok nereye gittiği ve nasıl olduğu ile ilgili sorulara maruz kalırız. Ölen kişinin bir yere gittiğini veya uyuduğunu söylediğimizde bir gün geri geleceği veya uyanacağı ile ilgili kafa karışıklığı yaratabiliriz. Giden kişilerin geri gelmeyeceği veya uyuyan birisinin bir daha uyanmayacağı da kafasında soru işaretleri doğurabilir.

Mezarlık ziyaretleri kaybedilen kişinin hep bir yerde olduğu konusunda çocuğun kafasında bir yerde oturmasına yardımcı olabilir. Ancak; cenaze sırasında kötü anılar bırakmamak için duruma göre bu ortamlardan kaçınılabilir.

İlkokula başladıktan sonra yaşanan kayıp durumlarında durum biraz daha kolaylaşabilir ancak soyut kavramların daha kolay anlaşılması durumundan kaynaklı olarak “kaybın ardından kalınan yalnızlık; üzüntü; kızgınlık; suçluluk” başka bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Destek önemlidir. Yalnız bırakmamak; meşgul etmek; boş kaldığında zihin sürekli olumsuz düşüncelerle baş başa kalacağı için olabildiğince zihni meşgul edecek uğraşlara yöneltmek iyi bir yol olabilir.

Çocukların ölüme karşı verdikleri tepkiler değişebilmekle birlikte en sık karşılaşılanlar; sık soru sorma; yakınlarının ölümünden endişe duyma; geride kalan ebeveyne(lere) daha fazla bağlanma; iştah ve uyku sorunları (dalmada güçlük) olmaktadır. Okul çağındaki çocuklarda ders başarısında düşme ve arkadaş ilişkilerinde bozulma sık rastlanan sorunlardır.

En çok karşılaşılan sorunlardan birisi de çocuğa kayıpla ilgili olarak kimin söyleyeceği konusudur. Bunu psikiyatrist; psikolog yapsın diyenler olabiliyor. Doğrusu; bunu en iyi; çocuğa duygusal olarak yakın kişinin veya bakım verenin yapmasıdır. Bakım veren ebeveyn de olabilir; anneanne; babaanne veya sürekli birlikte zaman geçiren ve aralarında güzel bir ilişki kurulan bir bakıcı da olabilir.

Ne zaman uzmana başvuralım?
Kaybın ardından çocuğun günlük hayatında sorunlar değişmeden devam ediyorsa bir uzmanla görüşmekte yarar vardır. İştahta değişiklikler (azalma veya aşırı artma); uyku sorunlarının düzelmemesi (dalmada güçlük; fazla uyuma; uykudan ağlayarak uyanma gibi); derslerde bocalamanın devam etmesi; okulda davranış değişiklikleri; okula gitmek istememe; okuldan kaçma davranışları; hırçınlık; saldırganlık; içine kapanma; sessiz kalma; duygusal tepkisizlik sergileme; hiçbir şey olmamış gibi davranma benzeri çocuğun önceden görülen davranışlarından sapmış herhangi davranış bir uzmana gidilmesi için önemli nedenlerdir.

Biz ne yapabiliriz?
Anne baba olarak yapılabilecekler çocuk için en önemli olanlardır. Çünkü anne babanın yaklaşımı diğer başkalarınınkinden daha değerlidir. Konuşmak istediği her an konuşmaya ve sorulara cevap vermeye hazır olmalıyız. Duygularını ifade etmesini desteklemek gerekir. Desteklerken kendi duygu ve düşüncelerimizden de bahsetmek gerekir. Büyükler olarak benzer duygu ve düşüncelere sahip olabileceğimizi paylaşıp; üzüntü; suçluluk; kızgınlık; terk edilmiş hissetme gibi duyguları yaşayabileceğimizi anlatmak gerekir. Bilmediğimiz sorular karşısında soruyu geçiştirmek yerine; o an bilemediğimizi ve daha sonra konuşabileceğimizi söylemek daha yerindedir. Kendi kayıplarımız karşısında yaşadığımız duygularımızı çocuğumuza olduğu gibi anlatmak; benzer sıkıntıları başkalarının da yaşadığını anlaması ve yalnız olmadığını kavraması açısından değerlidir.

Bir kazaya; ölüme tanıklık etmesi; şahit olması durumunda çocuklarımızın o anda dikkatin başka yerlere ve konulara odaklanmasını sağlamakta yarar vardır. Bu konu geçiştirilmeden daha sonra yeniden konuşulmalıdır. Bu tür görüntülerin bizleri de rahatsız edebileceğini söylemek yerindedir. Soru sormak istediğinde açık olunmalıdır. Önemli olan; hayata dair gerçeği çocuğun henüz anlayamayacağı ve kavrayamayacağı bir şekilde ve zamanda görmesinin olumsuz etkilerini azaltmaktır.

Anne babalar kendi içlerinde yaşadıkları kızgınlık; üzüntü gibi duyguları yaşarken hayatın olağan akışında ve düzeninde kesinti yaşayabiliriz. Böyle zamanlarda anne baba olarak duygularımızı rahatlıkla dışa vurmalı; ifade etmeliyiz. Günlük hayattan kopuş uzun sürmemelidir. Çocuklarla ve ev düzeni ile ilgili işleri dönüşümlü olarak yapmalıyız. Kötü süreçler duygu ve davranışlarımıza olumsuz yansıyarak sabrımızda azalmaya neden olabilir. Bunun farkındalığını yaşayarak telafi etmeliyiz. Yaşadığımız sıkıntılı durumlar öz bakımımıza ve kıyafetlerimize yansıyabilir. Bunlar çocuklar tarafından çok çabuk fark edilir. Çocuklar çok çabuk fark ederler ve olumsuz etkilenebilirler. Yaşadığımız sıkıntılı süreci olabildiğince hızlı bir şekilde geçiştirmeli ve eski olağan hayatımıza dönmeliyiz. Eğer biz de bu sıkıntıların üstesinden gelemiyorsak bir uzmanla görüşmeliyiz.

Böyle durumlarda ebeveynlerin ruh hali; fiziksel görünümleri; tepkileri çocuklar için önemli olduğundan ebeveynlerin de kendi ruh hallerini kontrol ve takip etmeleri çok önemlidir.

Unutmamalıyız ki; çocukların aklındaki ölüm kavramı yaşa göre değişiklik göstermektedir. Bu yüzden; iki kardeşe yapılacak açıklama da farklı olacaktır. Çocuklarımızın önünde duygularımızı ifade etmekten; dışa vurmaktan kaçınmamalıyız. Bir kayıp sonrası çocukların da bizim gibi yas; üzüntü; kızgınlık ve suçluluk gibi duyguları yaşayabileceklerini unutmayalım.

Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN;
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri) Uzmanı