Depresyon tedavisi; akut dönem; sürdürüm ve idame tedavisi şeklinde 3 aşamaya ayrılmaktadır. Akut dönem tedavinin başlangıcından düzelmeye kadar geçen süreyi kapsamaktadır. Genelde 6 ila 12 hafta sürer. İlaçla tedavinin yanı sıra depresyona yönelik psikoterapi seçenekleri ve diğer somatik tedavi yöntemleri kullanılabilir. Bu dönemde; esas hedef hastanın belirtilerinin tam olarak yatışması ve hastalık öncesi işlevsellik düzeyine dönmesidir. Depresyon tedavi algoritmasında birinci basamak tedavi seçeneği olarak serotonin veya serotonin/noradrenalin üzerinden etki gösteren ilaçlar önerilmektedir. Klinisyenin tedavi yönetiminde; ilaç seçerken bazı noktalara dikkat etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda; günlük aktivitesini devam ettirmek isteyen veya zorunda olan hafif/orta şiddetteki depresyonda ilk tedavi seçeneğinin sedasyon veya uyku yapmayan ilaç olması önemlidir. Buna karşın yoğun anksiyetesi olan ve ajitasyonla giden depresyonda sedatif veya anksiyolitik etkisi olan ilaçlar öncelikle düşünülmelidir. Ayrıca uyku bozukluğu; iştah sorunları veya cinsel işlev bozukluğu olan hastalarda uygun antidepresanların seçilmesine tedavi uyumu için dikkat edilmelidir. Tedaviye yanıt; depresyon belirtilerinin tedavi öncesinde belirlenen şiddetinden %50 ve daha fazla azalması veya depresyon belirti şiddetini değerlendiren ölçeklerden elde edilen toplam puanın başlangıca göre %50 ve üzerinde azalması olarak kabul edilmektedir. Akut tedavide “tam düzelme”de depresyon belirti şiddetini değerlendiren ölçeklerden alınan puanla değerlendirilmektedir. Örneğin; Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeğinde yaygın kabul gören kesme puanı 7 puan ve altı olarak bildirilmektedir.
Sürdürüm tedavisi; akut dönem tedavisini takiben düzelme ile birlikte başlar ve akut dönemde yanıt alınan dozda tedavinin 4-9 ay süre ile devam edilmesini gerektirir. Böylece depreşme riski en aza indirilebilir. Sürdürüm tedavisinde amaç; depreşme olmaksızın iyileşmenin sağlanmasıdır. Bu dönemde yorgunluk; anksiyete; uyku bozuklukları gibi kalıntı belirtiler görülebilmektedir. Birçok çalışmada en az bir kalıntı belirtinin sıklığı %71.1-90 oranında bildirilmiştir. Bu belirtilerin depreşme riskini artırdığı ve yetiyitimine sebep olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla kalıntı belirtilerin tespiti ve tedavisi uzun dönemde depreşme riskini azaltacağı için önemlidir.
Sürüdüm tedavisinin ne kadar süreceği konusunda tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Bir çalışmada 12 hafta boyunca fluoksetin alan ve düzelme görülen hastaların takibine 4 farklı şekilde devam edilmiş. Birinci grup hastalar 50 hafta; ikinci grup 38 hafta; üçüncü grup 14 hafta süre ile fluoksetin tedavisi almaya devam etmiş; dördüncü grup ise 50 hafta süre ile plasebo ile izlenmiştir. Plasebo ve sadece 12 hafta süre ile fluoksetin tedavisi alan gruplarda depreşme oranlarının en yüksek olduğu bulunmuştur. 26 hafta süre ile sürdürüm tedavisi alan grup ise; depreşme riskinin en az olduğu grup olarak bildirilmiştir. APA ise sürdürüm tedavisi için gerekli süreyi 4-9 ay olarak belirlemiştir.
İdame tedavi; sürdürüm tedavisi ile iyileşme sağlandıktan sonra başlanan koruyucu tedavidir. Genelde; üç veya daha fazla sayıda depresyon dönemi geçiren veya kronik major depresyonu olan hastalarda yinelemeyi önlemek için planlanır. Ailesinde psikiyatrik hastalık (özellikle duygudurum bozukluğu) öyküsü olan; kalıntı belirtileri devam eden; psikososyal stresörleri olan ve depresyon başlangıç yaşının erken olduğu riskli hasta gruplarında tercih edilebilir.
Depresyon tedavisinde; akut dönem tedavisi önemli olduğu kadar depreşme ve yinelemenin önlenmesine yönelik sürdürüm ve idame tedavilerinin de önemli olduğu unutulmamalıdır.
Depresyonda kronik terimi; 2 yıldan uzun sürmüş depresyon dönemi veya tedavisi 2 yıldan uzun depresyon için kullanılmaktadır.
Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri) Uzmanı