Sevdiğiniz bir iş seçin böylece hayatınız boyunca bir gün bile çalışmak zorunda kalmazsınız.” Konfüçyüs
İnsanoğlu varoluşu boyunca bir amaç doğrultusunda yaşamak ve bir takım ürünler ortaya koymak güdüsü içerisindedir. Bu yaşamsal süreçte bireylerin 12-18 yaş aralığına; psikososyal gelişim açısından; baktığımızda geleceğe yönelik bir takım hedefler; beklentiler ve bunlara bağlı olarak da belirli kaygılar içerisinde oldukları ve bu kaygıların başında da mesleki yönelimin ön planda olduğu bir zaman dilimidir.
Hangi meslek yapılacak mesleğin kriterleri ve seçilecek meslekte öncelikli ihtiyaçlarımız ve beklentilerimiz gibi konuların bireylerin zihnini ciddi anlamda meşgul ettiği gözlemlenmektedir. Bu noktada çevresel bir takım beklentiler ve yönlendirmeler kendini apaçık göstermektedir. Bu durumda özellikle dikkat edilecek hususun gerek birey gerekse aile ve bireyin çevresindeki diğer kişiler tarafından mesleki başarı ve mesleki doyum gibi faktörlerin öncelikli olmasının göz önünde bulundurulması gerekliliğidir. Yapmak istediğimiz meslek ve başarı arasındaki ilişkiye bakacak olursak Albert Einstein‘in sözü bize aydınlatıcı olacaktır: “Aslında herkes dâhidir ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir.” Bireysel mesleki başarıyı/doyumu ve eğitim-öğretim ortamlarında günümüzde uygulanmaya çalışılan çoklu zeka kuramını en iyi şekilde izah eden cümlelerden birisi bu olsa gerek.
Çoklu zeka kuramına kısaca değinecek olursak bireyleri; toplum nazarında popüler olan sadece bir kaç alan baz alınarak başarılı veya başarısız diye sınıflandırmanın hatalı olacağı düşüncesi üzerine kurulmuş bir kuram olup her bireyin kendini yeterli; değerli ve başarılı kılabileceği bir alanın mutlaka olduğuna vurgu yapan bir düşünce biçimi şeklinde açıklayabiliriz. Görsel anlamda kitlelerin hayranlığını toplayan fakat sayılarla barışık olmayan bir ressamın başarılı veya başarısızlığını hangi kritere göre değerlendireceksiniz; en güzel bestelere nota vuran müzisyeni hangi yönüyle; nasıl değerlendireceksiniz; sportif alanda dünyaca ünlü bir sporcuyu hangi gruba koyacaksınız; bilimsel alanda araştırma yapan araştırmacıları neye göre başarılı diye adlandıracaksınız. Başarılı veya başarısız sıfatını öznelere hangi özelliği baz alarak vereceğiz?
Bir metafor üzerinden konuyu özetleyecek olursak iklimlere ve toprak türüne göre yetişen bitkiler konuyu en iyi şekilde anlatacaktır. Dünya üretiminde ön sıralarda yer alan bir bitki türünü örnek verebiliriz. Biz bu bitkileri farklı bölgelerde yetiştirebiliriz fakat hiçbir zaman için; en iyi şekilde hayat buldukları topraklardan ve iklimlerden almış olduğumuz sonucu başka coğrafyalardan elde edemeyiz.
Tarkan’ın futbol oynamayı tercih ettiğini; Sezen AKSU’ya tual yapması için fırça verilmesini; Tahir ÖZAKKAŞ’a şarkı söylemesi için mikrofonu uzattığımızı; limon ağacının Doğu Anadolu bölgesine dikilmesini; pamuğun Karadeniz’de yetiştirilmesini; çay bitkisinin güneyde yetiştirilmeye çalışılması; ormanın kralı aslanın okyanusta kulaç açmasını beklemek ve bütün bunların sonuçları…
Tüm canlıların gerçek potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için ihtiyaç duydukları; hayat bulabilecekleri uygun toprağın ve iklimin keşfedilmesi gerekliliğinde olduğu gibi ve tümün içerisinde yer alan bizlerin de verim ve kaliteyle eşdeğer olan mutluluğumuz; mesleki başarımız ve mesleki doyumumuz; ilgi ve yeteneklerimiz doğrultusunda uğraş edinmemizle bağlantılı olabilir mi? ( Mayıs 2015)