Pek çok kişi hayatının belli bir döneminde bel ağrısından yakınabilir. Şiddetli ve uzun süren ağrılarda kişi bel cerrahisinin tek çözüm olduğunu düşünebilir. Bazı durumlarda cerrahi gerçekten de tek seçenektir. Aslında; bel ağrılarının çoğunun tedavisi cerrahi-dışı konservatif yöntemlerle yapılır. Vücudun yıllar içinde uygun olmayan yüklere uygun olmayan şekilde maruz kalması; yaşlanma; postür bozukluğu; dejenerasyon ve travmalar omurganın zaman içinde yapısal ve fonksiyonel bozukluğuna neden olabilir. Bunun sonucunda da bel ağrısı; hatta bacak ağrısı uyuşukluklar ve güç kayıpları oluşabilir. Bu şikayetlere genellikle faset dejenerasyonu; disk dejenerasyonu; bel fıtığı; bel kayması; belde dar kanal gibi patolojiler neden olabilir. Kronik bel ağrısının doğru tanı ve doğru tedavisi için genellikle bu konuda uzmanlaşmış bir takıma ihtiyaç vardır. Bu takım içinde omurga konusunda uzmanlaşmış cerrahların olması gerektiği gibi; cerrahi-dışı konservatif tedavi yapan uzmanlara da ihtiyaç vardır. Bu tip ekipler içinde her hasta için doğru tanıyı ve uygun tedaviyi bulmak daha kolaydır. Ayrıca omurga hastalıklarında
cerrahi planlama öncesi ve sonrası hastanın konservatif tedaviler ile cerrahinin etkisi olumlu yönde daha da arttırılabilir. Bu şekilde takım tedavilerinden çok daha iyi sonuçlar alınabilir; hastaya çok daha iyi bir yaşam kalitesi sağlanabilir. Tedavinin peşisıra gelen takip süresindeki destek ile; hastanın istediği fiziksel aktivite seviyesi ve beklediği yaşam sitili sağlanmaya çalışılır.
Cerrahi-dışı konservatif tedavi nedir?
Acil olmayan pek çok bel ağrısına öncelikle cerrahi-dışı konservatif tedavi denenir. Hastaların çoğunluğu bu tedavilerden fayda görerek iyileşirler. Bunların arasında ilaç tedavisi; yatak istirahati; fizik tedavi; korse tedavisi; manuel tedavi ve ağrı tedavisi girişimleri yer almaktadır. Bu konservatif tedavinin süresi her hastaya göre değişir.
Cerrahi tedavi nedir?
Çok şiddetli; konservatif tedavi ile geçmeyen ağrılarda cerrahi tedavi düşünülebilir. Bazı durumlarda hastalarda bacaklarda güç (kuvvet) kaybı; his (duyu) kaybı; ya da idrar ve dışkı kaçırma olabilir. Bu gibi nörolojik durumlarda da cerrahi düşünülebilir. Cerrahi kararı alınırken hastadaki ağrı ve nörolojik hasarın tam kaynağı anatomik olarak tesbit edilmelidir. Bu belde bir fıtık; darlık; skolyoz; deformite; kırık; enfeksiyon ya da tümöral bir patoloji olabilir.
Cerrahideki amaç doğrudan bu patolojiye sebep olan bu kaynağa müdahale etmek olmalıdır. Hastaların çoğu cerrahiden hızlıca fayda görürler. Eğer fıtık ameliyat öncesi sinir dokusunu ezerek zarar verdiyse bacak ağrısı ve güçsüzlüğünün tamamen düzelmesi zaman alabilir.
Cerrahi tedavi nasıl yapılır?
Klasik cerrahi yaklaşımlar halk arasında genellikle “açık cerrahi” olarak bilinir. Burada cerrahi saha uzunca bir insizyon (kesi) ile açılır. Bu sayede cerrah tüm cerrahi sahaya rahat bir görüş ve erişim sağlar. Teknolojinin gelişmesi ile bazı omurga hastalıkları minimal invazif cerrahi yöntemleri ile tedavi edilebilir. Bu metodda cerrahi kesi daha küçük olurken; omurgaların etrafındaki kasların ve diğer dokuların manuplasyonu daha az olur. Bunun neticesinde ameliyat süresinin daha kısa ve ameliyattaki kanamanın daha az olması beklenir. Ameliyatta yumuşak dokuların daha az manuple edilmesi ile
ameliyat sonrası dönemde daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme beklenir.