Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Aşırı Kontrolcülük; Temizlik ve Düzen Takıntısı Neden Olur? Çözümü Nedir?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Çocuk oyuncaklarıyla keyifli keyifli oynarken annesi elinde bir tepsiyle odaya girer ve çocuğa yemek yedirmeye çalışır. Çocuk o an yemek yemek istemiyordur; eliyle ittirir yemeği; ama anne kaşlarını çatar ve ona ‘hııı’ der; kızar; çocuk anlar ki ‘iyi çocuk’ların seçim yapma hakkı yoktur.

Aslında oyunu bölündüğü için öfkelenir; zorla yemek yedirildiği için işgale uğramış hisseder; kızar ve annesine bağırmak ister ama bunların hiçbirini yapmaz ve anneye boyun eğer; çünkü ‘iyi çocuk’lar böyle şeyler yapmaz ve böyle duygular hissetmez.. bastırır tüm bu duygularını…

Çocuk biraz büyümüştür; artık annesinin babasının elini tutmadan yürümek ister; yiyeceği yemeği; giyeceği kıyafeti seçmek ister; çişini kakasını istediği zaman söylemek; istediği zaman yapmak ister; ama bunların hiçbirini yapmasına izin verilmez; çünkü onun için en iyi olanı o bilemez; o sadece bir çocuktur(!).
Anne baba onun yerine ne yiyeceğine; ne giyeceğine; tuvaletini ne zaman söylemesi gerektiğine ve ne zaman yapacağına karar verir. Çocuk ne zaman bu kararlara itiraz etse anne baba ya kızarak; ya da çocuğu duygusal anlamda terk ederek cezalandırır ve çocuk yaptığının çok kötü bir şey olduğunu bir kez daha anlayarak anne babanın isteklerine boyun eğer.

Esasında çocuk anlaşılmamış hisseder; hapsolmuş hisseder; onun seçimlerine izin vermedikleri için anne babasına öfkelenir; isyan etmek ister; ama ‘iyi çocuk’lar bu duyguları da hissetmemelidir ya; bu duygularını da bastırır…

Bunun gibi onlarcasını; binlercesini yaşar çocuk ve ‘iyi çocuk’ olup kabul görmek ve sevilmek için duygularını kontrol altında tutması gerektiğini öğrenir. Hatta duygularını öyle kontrol altına alır; öyle bastırır ki artık kendisi de ulaşamaz olur onlara. İçinde öyle bir duygu olduğunun farkında bile değildir artık. Artık bütün o duygular bilinçdışının derinliklerine gömülmüştür ve bilinçdışı bütün bu duyguları kontrol altında tutmak zorundadır.

Gün gelir o çocuk büyür; bir yetişkin olur… Ama bilinçdışına attığı tüm o duygular hala onunla birliktedir; her ne kadar o; bu duyguların hiçbirinin farkında olmasa da… Bilinçdışı tüm o duyguları hala bastırıp kontrol etmeye çalışıyordur. Tabi onca duyguyu kontrol altında tutmak o kadar da kolay bir şey değildir bilinçdışı için. Hal böyle olunca bilinçdışı duyguları kontrol etmekte zorlandıkça dış dünyayı kontrol etmeye başlar.

Bilinçdışı; bunu bazen kişinin çevresindeki İNSANLARI kontrol ederek yapar; oğlum şurda şöyle davran; kızım çok gülme; kahvaltıda yumurta yemeden olur mu herkes yumurtasını yiyecek; kocacım/karıcım benden habersiz arkadaşlarınla görüşemezsin… uzar gider bu böyle…

Bazen kişinin etrafındaki EŞYALARI kontrol ederek olur bu; halı yamuk durmamalı; perde tam çekilmiş olmalı; evde her şey her yerli yerinde olmalı…

Bazen de TEMİZLİK TAKINTISI şeklinde; tabiri caizse mikropları kontrol ederek…

Esasında dışarıda kontrol etmeye çalıştığımız herkes ya da her şey içimizde bastırdığımız duyguların bir yansımasıdır. Kişi; o yansımaları kontrol altında tutarsa içindeki duyguları da kontrol edeceğini zanneder. Ama ne yazık ki durum hiç de öyle olmaz… Kişi ne kadar uğraşırsa uğraşsın kızı/oğlu bir türlü onun istediği gibi biri olmaz; eşyalar yerli yerinde durmaz; ev hep pistir…

Özetle çocukken olduğu gibi kabul edilmemiş; anne babanın zihnindeki kalıplara sokulmaya çalışılmış; kontrol edilmiş olan kişi; yetişkin olduğunda dünyayı; kişileri; eşyaları; olayları olduğu gibi kabul edemez; zihnindeki kalıplara sokmaya çalışır ve kontrol etmek ister; tıpkı anne babasının ona yaptığı gibi...
Ama bunu yaparken kendini kazanamayacağı bir savaşın içine sokar ve bu savaş; hem kişinin kendisi hem de etrafındaki insanlar için oldukça yıpratıcı ve kazananı olmayan bir savaştır.

Peki bu hep böyle mi devam eder? Bunun bir çözümü yok mudur?

Kişi aşırı kontrolcülüğünün bir sorun olduğunu fark edip çözüm aramadıkça bu durum böyle devam eder gider. Bir süre sonra hayat hem kişinin kendisi için hem de çevresindeki insanlar için zindan olmaya başlar.

Ama ne zaman ki kişi bunun bir sorun olduğunu fark eder; duygularını bastırmak yerine sağlıklı yollarla ifade etmeyi öğrenirse kişide rahatlama olmaya başlar. Daha köklü bir değişim için psikoterapi almak kişiye yardımcı olabilir.

Derinlemesine bir terapi ile kişi bilinçdışına attığı duygularıyla yüzleşip bu duyguları sağlıklı yollarla boşalttığında; kişinin etrafı (kişileri; eşyaları; mikropları; hatta hayatın akışını) kontrol etme duygusu da çoğu kez otomatikman ortadan kalkar. Ve bu duygunun ortadan kalkması hem kişi için hem de etrafındaki insanlar için rahatlığın; sakinliğin ve huzurun kapılarını açar.

Hayatın akışı içerisinde huzurla yaşayacağınız güzel günlere…