Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Bir İnsanlık Hali: Depresyon (Çökkünlük)

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Türkçe karşılığı ruhsal çökkünlük olan depresyon; ruhsal rahatsızlıklar içinde en sık görülen hastalıklardan biridir. Bireyde ortaya çıkan belirti ve bulgulara göre tanı koyulur. Depresyon adıyla tanımlanan ruhsal rahatsızlık; kendini keder duygularıyla göstermektedir. Ancak bu duygu gün içinde yaşanan keder duygusundan farklı olarak çok daha yoğun ve uzun süreli olmaktadır. Daha önce hoşlanılan faaliyetlere karşı bir ilgi kaybının olması da depresyonda görülen bir diğer belirtidir. Bireye depresyon tanısının konulabilmesi için bu iki belirtiden birinin bulunması gerekmektedir. Bu iki belirtinin yanı sıra depresyonda olan kişilerde; uyku bozuklukları; iştah-kilo değişiklikleri; halsizlik-enerji kaybı; psikomotor yavaşlama; ilgi kaybı; değersizlik-suçluluk-kararsızlık duyguları; dikkat toplamada güçlük-unutkanlık; ölüm ve intihar düşünceleri gibi belirtilerde olabilmektedir. Tanının konulabilmesi için depresif duygu durum ve ilgi kaybından birinin olması koşuluyla yukarıda belirtilen belirtilerin en az beşinin iki hafta boyunca ve günün büyük bölümünde sürmesi gerekmektedir.
Depresyonda olan bireylerin yüzünde üzüntülü bir ifade vardır. Genel olarak yüz çizgileri belirgin; alın çizgileri derinleşmiş; omuzları çöküktür. Depresif hastaların kendilerine bakımları azalmış; bakışları donuk; hareketleri yavaş ve etrafındaki uyaranlara karşı tepkisiz kalma durumları olabilmektedir. Bireydeki depresyon şiddetliyse bu kişilerin konuşmaları alçak sesli ve yavaştır. Çok ağır depresyon durumlarındaysa hastada hiç konuşmama görülebilmektedir. Üzüntü ve keder duyguları depresif hastalarda hakimdir. Bu hastalar sıklıkla unutkanlıktan yakınsalar da zaman; yer ve kişiye yönelim bozukluğu yoktur. Unutkanlık; üzüntü ve dikkat azalmasına bağlıdır. Düşünce hızları yavaşlayan depresif bireylerin düşünceleri geçmiş pişmanlıklar; acı veren anılar ve gelecek kaygısıyla doludur. Bu bireyler geleceğe karşı umutsuzdurlar. Kendi kendini suçlama eğilimleri de bu hastalarda gördüğümüz belirtiler arasında sayılabilir. Hastaların kendilerine olan saygıları azalmış; kendilerini işe yaramaz; değersiz bireyler olarak görmektedirler. Hastaların çoğunda yeme isteği azalırken kimi hastalarda aşırı yemek yeme ve kilo alımı görülebilmektedir. Çoğu hastada uyku bozukluğu görülmektedir. Enerji azlığı; güçsüzlük; çabuk yorulma; halsizlik hastanın yakınmaları arasında olabilmektedir.
Yapılan bilimsel araştırmalara göre; depresyonun yaşam boyu sıklığı erkeklerde %12; kadınlarda %26 gibi yüksek bir oranda görülebilmektedir. Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Beyindeki kimyasal değişiklikler; bireyin sahip olduğu kişilik yapısı ve yaşanan olumsuz olaylar depresyonu oluşturan üç ana etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapısal olarak aileden depresyona yatkın olan bir insan için bu durum risk etmeni olabilmektedir. Depresyonu tetikleyen olumsuz yaşam olayları içerisinde bir kayıp durumunun olması olumsuz yaşam olaylarının ortak bir özelliği olabilmektedir. Bu kayıp; iş kaybı; sevilen birinin kaybı; itibar kaybı; yalnızlık; çocukların evden ayrılması; çalışılan işten memnun olmama gibi durumlardır. Bazı durumlarda olumlu olarak görülen bazı yaşam olayları da depresyonu tetikleyebilmektedir. Örneğin; üniversiteden mezun olma gibi bir yaşam olayı; bireyi öğrenciliğin özgür ve az sorumluluk taşıyan durumundan almakta ve kişiyi okul dışı hayata sürüklemektedir. Olumlu gibi görülen mezuniyet durumu da bireyde depresyona yol açabilmektedir.
Depresyonda ilaçların; EKT nin ve psikoterapinin etkisi kanıtlanmıştır. Tedavide antidepresan ilaçlar kullanılmaktadır. Öte yandan hastanın fiziksel durumu; depresyonun ağırlığı ve hastada intihar düşüncelerinin olup olmadığı mutlaka değerlendirilmelidir. Depresyonda psikoterapinin çok önemli bir yeri vardır. Ağır depresif hastalarda başlangıç için ilaç tedavisi öncelikli olmakla beraber hastanın düzelmesiyle birlikte psikoterapinin kullanılması faydalı olacaktır. Kişiler arası terapi; bilişsel-davranışçı terapi depresyonda en sık kullanılan terapi yöntemleri arasında yer almaktadırlar. Bilişsel terapiyi ilaç tedavisiyle karşılaştıran ilk çalışmalarda bilişsel terapi daha etkili bulunmuştur. İlaç tedavisinin daha etkili olduğunu gösteren çalışmalar olmakla beraber daha sonra yapılan pek çok çalışmada bilişsel terapi ilaç tedavisi ile eş etkinlikte bulunmuştur.
Bilişsel-davranışçı terapi; hastanın çocukluğundan beri kendisine; diğer insanlara; ve geleceğe karşı geliştirmiş olduğu olumsuz ve karamsar değerlendirmeleri değiştirmek için uygulanmaktadır. Bilişsel terapinin önde gelen temsilcilerinden Aaron T. Beck; depresyonun bilişsel olarak bireyin kendisi; çevresi ve geleceğiyle ilgili olumsuz inançlara sahip olmasından kaynaklandığını öne sürmüştür.Klinik çalışmalarda depresyondaki etkinliği kanıtlanmış olan bilişsel-davranışçı terapi; etkin; yönlendirici; sınırlı süreli; yapılandırılmış bir terapi yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
KAYNAKÇA
Öztürk; O. ve Uluşahin; A. (2018) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara: Sözkesen Matbaacılık.
Türkçapar; H. (2018). Depresyon: Klinik Uygulamada Bilişsel-Davranışçı Terapi. İstanbul: Epsilon Yayınevi.