Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Koronavirüs Günlerinde Psikolojik Sağlık

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Son günlerde bir çoğumuz kaygılarla dolu bir zihinsel/duygusal durum içinde yaşıyoruz. Bazılarımız ilk günlerin korkusunu üzerinden atarken bazılarımız için yeni bir “zihinsel ve duygusal varoluş durumu” ve belki bir kısmımız hala bu kadar kaygı ve korku dolu değil.

mektup…
biliyorum böyle başlanmaz bir mektuba.
sana seslenmek için *ismini bilmeliyim. şimdilik bilmiyorum.
kısık sesimle konuşuyorum sen varken; bir de yüksek sesim var aslında. boğazımda sözcükler yumru gibi. nefesimi daraltan sözler. “dünyanın sonu. ölü sayısı dünya genelinde…” gerisini duyamıyorum; kulaklarımda uğultu. sevdiklerim geliyor aklıma; kaç yaşında olduğum; ölürsem nelerin yarım kalacağı. insan eliyle diyor birileri; “bunlar hep o arkadan yönetenler…” kim oldukları ve ne istediklerini bilmiyoruz; bilmedikçe ve anlayamadıkça içimde büyüyorsun… korku… kaygı… “en çok yaşlıları etkiliyor…” kaybetmekten korkuyorum… dünyanın pek çok yerinde salgını yaşayanların youtube’ta yayınladıkları videolar hükümetlerin açıklamalarından daha güven verici geliyor. “evde kalın; teması azaltın!”
ailemle; arkadaşlarımla online görüşmelerimiz arttı. birbirimizi yokluyoruz uzaktan da olsa. birbirimizin varlığını gördükçe “sen” azalıyorsun. yine de beni hiç beklemediğim anlarda yakalıyorsun; tam telefonumu bir tarafa bırakmış haberlerden ve içimi karartan şu dünyadan çekilmiş; uzanmış dinlenirken… boğazım kuruyor aniden; nabzımı hissediyorum parmak uçlarımda; kalbim çırpınıyor sanki içimde. uykum kaçıyor. sen geldin biliyorum. seni tanıyorum. seninle yalnız kalmaktan korkuyorum… yalnızlığımı giderecek facebook; youtube; instagram…
bir hafta oldu; evden çıkmadım; belirtileri okuyorum. en çok doktorlara güveniyorum. yüksek ateş; tekrarlayan kuru öksürük; boğaz ağrısı… öksürüyorum sanki arada bir; ateşimi ölçüyorum gün içinde. “ama bir yere de çıkmadım ki. ya geçen hafta…” düşünceler böyle yarım yarım kalıyor; yarım bıraktığımı bile fark etmeden. bir işe odaklanıyorum; gündelik bir işe; yemek yapmak gibi… ya da film izliyorum; evet; bunu hala yapabiliyorum sana rağmen. bittiğinde öksürüğün de geçtiğini fark ediyorum. artık senin geldiğini anlıyorum; ilk defa senin gelmene; bu göğsümdeki baskıya seviniyorum. şu salgına yakalanmayayım da… en iyisi biraz kitap okumak diyorum; sayfaları çevirdikçe geçip gittiğini görüyorum; bir gölge gibi. artık ismini biliyorum; Sinsi!

Yukarıda tipik bir kaygılı zihnin içinde bugünlerde olabilecekleri görüyoruz. Kendinizden izler görmeniz mümkün ancak kaygı bozukluklarına giden yol genellikle çok katmanlı ve “sinsi”dir. Uzun süreli stres; travmatik yaşantılar gibi birbiri üzerine yığılmış; çözülmemiş sorunların kendini gösterme biçimlerinden yalnızca biridir. Bazen bunların ortaya çıkmasını tetikleyen bu günlerde yaşadığımız duruma benzer global krizler; bazen yalnızca hayatımızdaki yeniliklerdir.
Son günlerde bir çoğumuz kaygılarla dolu bu zihinsel/duygusal durum içinde yaşıyoruz. Bazılarımız ilk günlerin korkusunu üzerinden atarken bazılarımız için yeni bir “zihinsel ve duygusal varoluş durumu” ve belki bir kısmımız hala bu kadar kaygı ve korku dolu değil.
Duygularımız gerçeklikle olan bağını yitirdikçe işlevsizleşir ve yaşamımızı zorlaştırır. Yaşamda kalmamızı sağlayan “korku” gibi. Dışarıdan gelen tehlikeye ilişkin bilgi ne kadar akla uygun biçimde yorumlanırsa o kadar hayat kurtarıcı olabilir. Aksi halde içinde kısılıp kaldığımız bir kapana dönüşür zihnimiz; harekete geçmekten; karar almaktan; kendine güvenmekten bizi alıkoyan.
Korku zamanlarında yalnız kalmak zorlaşır; daha çok sosyal temas ararız. Kapalı bir alanda olmak – ev de olsa- ki bir çok kişi için güvenli bir alan değildir!-; kişinin kendisiyle kalması; kendisiyle meşguliyeti korkuyu körükler; bu yüzden çevresinde başkalarını arayan insanları evde tutmak zorlaşır.
Salgına ilişkin önlemlerin alındığı bu süreçte fiziksel sağlığımızı korumak hepimizin önceliği. Bunu yaparken psikolojik sağlığımızı da gözetmek; duygu durumumuzu gözlemlemek; ihtiyaç duyduğumuzda destek istemek bu süreç sonlandığında bireysel belleğimizde travmatik izlerin kalmaması açısından önem taşıyor.

Bugünleri daha sağlık atlatabilmek için kendiniz ve sevdikleriniz için yapabileceklerinizden önemli gördüğüm üç ana konuyu özetleyeyim:

Olabildiğince günlük alışkanlıklarınızı sürdürmek; zihin rutinlerle sakinleşir.
Rutinler özellikle çocuklar için de önemlidir. Duyguları üzerine soyut kavramları kullanarak konuşamayan çocuk; buna karşılık mükemmel bir gözlemcidir. Kaygınızı yüzünüzden; gündelik olarak olan bitenden okurlar. Onlara mümkün olduğunca alışık oldukları düzeni sağlamak; meşguliyetlerini artıracak oyunlar/sorumluluklar ile yaşına uygun biçimde sürece dahil etmek; çocuğun “herşey yolunda; güvendeyim” duygusunu güçlü tutar.

Olup bitenlere ilişkin duygularınızı konuşmak; belki aynı şeyleri defalarca konuşmak. Konuşulmayan/anlaşılır olmayan; zihni meşgul etmeyi sürdürür. Bu da kendinizi aynı şeyleri tekrar tekrar düşünürken bulmanızla sonlanır… diyecektim ancak daha çok; sonlanmayan baskıcı ve yorucu zihinsel bir geviş getirme gibidir; zihniniz sindirmeden rahatlamaz.

Neler düşündüğünüz; nasıl hissettiğiniz ve neler yaptığınıza ilişkin günlük tutmak. Duygu düşünce ve davranışlarınızı gözlemleyerek aralarındaki ilişkiyi ve birbirlerine olan etkisini fark etmenizi sağlar. Bu alışkanlığı kazanmak yalnızca bu süreçte değil yaşam boyu kendinizle ilgili farkındalığınızı artırır. Düşünce – duygu – davranış arasındaki ilişkiyi anladığımızda biri üzerinde yapacağımız kontrollü değişiklik diğerlerini de değiştirir.

Evde kal; Sağlıkla kal!