Kaygı; herhangi bir konuda risk algıladığımız ve gelecek hakkında endişe duyduğumuzda yaşadığımız bir duygudur. Bu; olumsuz bir durum gibi görünebilir; ancak aslında kaygı bizi harekete geçiren ve tedbir almamızı sağlayan önemli bir motivasyon aracıdır.
Sağlıklı düzeyde yaşanan kaygı; tedbir almamız; odaklanmamız ve harekete geçmemiz için gereklidir. Kaygı; kontrolümüzde olan konularda değişim için adeta bir lokomotif gibidir.
✅ Sınav kaygısı yaşadığımızda bu kaygı; bizi çalışmaya ve sınava daha iyi hazırlanmaya yöneltir.
✅ Sağlığımızla ilgili kaygı yaşadığımızda bu bizi egzersiz yapmaya ve sağlıklı beslenmeye teşvik eder.
✅ Gelecek kaygısı taşımak; bizi iş bulmaya ve çalışmaya yöneltir.
Sağlıklı kaygı; yaşamımızda düzeltmek veya değiştirmek istediğimiz durumlar için önemli bir motivasyon nedenidir.
Kendimize sormanız gereken soru şudur: “Taşıdığım kaygı; bana hangi mesajı veriyor ve beni hangi olumlu değişikliği yapmaya veya hangi tedbiri almaya yöneltiyor?”
Journal of Individual Differences’ta (Bireysel Farklılıklar Dergisi) yayınlanan bir araştırmaya göre; stresli olayları tehdit değil de zorluk olarak görenlerin kaygılarının olumlu enerjiye dönüştüğünü ve bu durumun kişinin performansını geliştirdiğini göstermiştir. Dergiye göre; biyolojik olarak kaygı ve motivasyon birbirine benziyor; her ikisi de kortizol ve adrenalin gibi hormonlar yükseldiğinde artıyor. Kaygı ve motivasyon arasındaki temel fark; “enerji artışımızı” nasıl yorumladığımızdır.
Enerji artışımızı motive edici veya tedbir alıcı bir şey olarak gördüğümüzde; bu enerjiyi olumlu ve faydalı bir şeye yönlendirebiliyoruz.
Fakat enerjideki bu artışı korku veya endişe olarak gördüğümüzde; genellikle bu enerjiyle mücadele ediyoruz. Bu da bizi yıpratıp olumlu davranmamızı engelliyor.
Günlük hayatta kaygıyı sağlıklı yaşamak için;
✅ Kaygımızı kabul edelim. İlk adım duyguları kabul etmektir. Duyguların varlığını kabul etmezsek onlara sağlıklı bir şekilde cevap veremeyiz. Yapılan çalışmalar; duyguların kabul edilmesinin onları daha çabuk aşmayı kolaylaştırdığını gösteriyor. Duyguları ifade etmekten çekinmememiz gerekiyor.
✅ Kaygımızı inceleyelim. Kabulden sonraki aşama duyguları incelemek ve sorgulamaktır. Kaygının neden yaşandığını; beynimizin neleri risk faktörü olarak algıladığını ve kaygının bizden ne istediğini sorgulamamız gerekir. Mesela sınav kaygısı; başarısızlığı bir risk olarak algılar ve algı bizden ders çalışarak sınava hazırlanmamızı ister.
✅ Çözümü davranışa aktaralım. Kaygı bizi her zaman tedbir almaya ve bir şeyler yapmaya motive eder . Bu yüzden genellikle ne kadar çok düşünür ve kaygılanırsak; vücutta biriken enerji o kadar artar. Enerjiyi olumlu şekilde kanalize etmek önemlidir. Bir durum hakkında duyulan endişenin ortaya çıkardığı enerjiyi çözüm olarak kullanmamız gerekiyor.
Kontrol dışında olan ve sonucu değiştirmek konusunda denetimimizin olmadığı ve çözüm üretemeyeceğimiz bir şey hakkında endişe duyuyo; kaygılanıyorsak; o enerjiyi farklı bir yöne yönlendirmeyi deneyebiliriz. Bu konuda yazı yazma veya biriyle sohbet etme rahatlama konusunda faydalı olabilir.
✅ Dinlenmek ve enerji toplamak için zaman ayıralım. Kaygı; enerji fazlalığına yol açar ve motive olmamıza yardımcı olur ancak kaygı yoğunluğu azalınca enerji yerini yorgunluğa ve enerji kaybına bırakır. Kaygılı; yorucu ve stresli bir deneyimin ardından dinlenmek ve rahatlamaya çalışmak; uzun vadede enerjiyi; motivasyonu en üst düzeye çıkarmak ve yola yeniden devam etmek için gereklidir.