“Salgınlar ve hastalıklar tesadüfen yaşanmazlar; yeni yönleri keşfetmemiz; başka bir yaşam yolunu deneyimlememiz için göstergeler olarak bizlere hizmet ederler.” Carl Gustav Jung
Kaç gündür küçücük bir virüs resmen tüm insanlığı terbiye etmekte… Peki; bu koronavirüs bize neler anlatmaya ya da öğretmeye çalışmakta? Bu konuda küçük bir derleme yapmaya ihtiyaç duydum; umarım bu virüsün bize vermek istediği mesajları doğru okuyarak bakış açımızı ve yaşam stilimizi değiştirebiliriz. Zira bizden beklenen bir değişime direnmemizin; toplumsal ve bireysel anlamda belli bedelleri olacak gibi görünmekte!
1- İnsan olarak ne kadar çok geliştiğimizi düşünürsek düşünelim bir virüs tüm kurduğumuz sistemi çökertmek konusunda yeterli olabilir. Diğer bir deyişle bizler; sandığımız kadar güçlü ve doğaya hükmeden canlılar değiliz; doğa karşısında halen oldukça aciziz.
2- Küçücük bir virüs karşısında ait olduğumuz ırkın; dinin; soyun; ülkenin; kıtanın ya da sosyal statünün bir önemi yok. Hepimiz; adına dünya denilen bu devasa gemide birlikte yol almaktayız. Ayıran kendini ayırır.
3- Hiçbirimiz toplumdaki diğer insanlardan bağımsız değiliz. Başkalarının sağlığı ve varlığı; bizim sağlığımız ve varlığımız için önem teşkil etmekte. Sergilediğimiz iyilik de kötülük de her birimizi etkilemekte.
4- Sağlık ve huzur bir yana; para; şan; şöhret; eğitim; sosyal statü bir yana. Eğer sağlığımız ve huzurumuz yoksa bunların hiçbir önemi yok. Sağlık ve huzur her zaman için en çok şükretmemiz konular arasında olmalı.
5- Kelebek etkisi diye bir olgu gerçekten var ve sergiledigimiz kimi tutumlar; dünyanın geri kalanını etkileyecek sonuçlara yol açabilmekte. Asya da kanat çırpan bir kelebeğin Pasifik te bir fırtınaya yol açması gibi; Çin’deki bir kişi doğanın işleyişine uygun hareket etmediğinde tüm dünyada "fırtınalar" koparabiliyor.
6- Tüm toplumu etkileyen kriz durumlarında içimizdeki karakter noksanları kişilerin bir takım ilkel davranış modellerini açığa çıkarabildiği ve insanın son derece tehlikeli bir varlığa dönüşebildiği gerçeği. Bazılarımız -ne kadar “medeni” olursak olalım- bu tarz durumlada bencil bir stokçuya; acımasız bir fırsatçıya; saldırgan bir yağmacıya dönüşebiliyoruz.
7- Yaşadığımız dünya gezegeni aslında büyük bir organizma. Biz bu organizmayı yıkmaya çalışan bir virüs gibi davrandığımız sürece dünyanın da bağışıklık sistemi devreye girmekte. Bizim birkaç bin yıllık gelişmişliğimiz; dünyamızın milyarlarca yıllık tecrübesi yanında neredeyse bir hiç.
8- İnsan olarak doğa ve diğer insanlar karşısında takındığımız kibrimizi ve üstünlük taslayan tutumumuzu bir kenara bırakıp; hepimizin birbirimize bağlı olduğumuzu kabul ederek yaşarsak bizim ve bütünün hayrına olacak.
9- Bundan böyle yaşam tarzımızda ve beslenme alışkanlıklarımızda çarpıcı bir değişikliğe gitmemiz gerekiyor. İşlenmiş ve yapay gıdalardan uzak durup bağışıklık sistemimizi geliştirecek doğal besinlere yeniden yönelmeliyiz. Sigara; alkol vb. gibi kötü alışkanlıkları terk edip; fiziksel olarak daha aktif bir yaşam stiline geçiş yapmalıyız.
10- İnsanlık olarak enerjimizi ve zamanımızı birbirimizden üstün olduğumuzu kanıtlamaya çalışarak harcamak yerine birlikte hareket etmenin yollarını bulmak için harcamalıyız.
11- Para yoktan var olan ya da kendiliğinden artan bir nesne/digital veri değil ve bir yerde çoğalıyorsa bir başka yerde eksilmekte... Patronlar ya da işverenler; gücü elde etmek/tutmak için daha çok para kazanma hırsına; başkalarını acımasızca sömürmeye ve kanaatsizce davranmaya artık bir son vermeli. Tüm dünyada yeni; özgeci ve adil bir ekonomik düzen hayata geçirilmeli.
12- Konu toplum sağlığı olduğunda sağlık çalışanları çok kilit bir görev üstlenmekte ve sırf bu yüzden her türlü destegi ve saygıyı haketmekteler.
13- İnsan olarak hiçbir şeye ya da hiç kimseye bağımlı olmayan bir yaşam sürdürebilecek bir ruhsal olgunluğa erişsek iyi ederiz. Hayatın bize neler getireceğini bilmiyoruz; yeri geldiğinde tek başına kalabilecek ve yalnızlıkla baş edebilecek güçte bir ruhsal yapıya sahip olmamız; akıl sağlığımızı korumak açısından önem arz etmekte.
14- Varlığımızı tehdit eden bu tarz kriz durumlarında gerçeği inkar etmenin; duruma isyan etmenin ya da gereksiz paniğe kapılmanın ötesinde; doğru kaynaklara ulaşarak ve bu konudaki uzmanların görüşlerini dikkate alarak sağduyulu hareket etmek son derece hayati bir önem taşımakta.
15- Doğa karşısında bilmediklerimiz; bildiklerimizin çok ötesinde ve bu hususta bizi aydınlatacak ve güvende kılacak yegâne araç BİLİM; dogmalar ve hurafeler bu konuda herhangi bir çözüm üretememekte. Bu yüzden bilime çok daha fazla yatırım yapmalıyız.
16- Son olarak; cehalet ve aymazlık biz insanlık için öldürücülügü olan bir virüsten çok daha tehlikeli olabilmekte. Mustafa Kemal Atatürk ün de dedigi gibi: "Dünyadaki en büyük savaş; cehalete karşı yapılan savaştır."
Hiçbir zaman kaos olmadan kozmos oluşmamıştır. Bu süreci -yapacağımız doğru okumalar ve eylemlerle- mümkün olan en kısa sürede ve en az hasarla atlatabilmemiz dileklerimle...
"Üzülme; öfkelenme yalnızca anlamaya çalış!" Baruch Spinoza