Çiftler için fiziksel olarak yakın olmak duygusal açıdan da besleyicidir aslında ancak salgın sürecinde kısıtlı bir alanda sınırlanmak; gündelik rutinlerin değişmesi; bununla birlikte hayati tehditlerin ve belirsizliklerin mevcut olması bireylerde ve süreki aynı ortamı paylaşmak durumunda kalan çiftlerde strese; çatışmalara; tahammül ve tolere sorunlarına neden olmaktadır.
Bu dönemde hissedilen kaygı; korku; panik ya da depresif duygular doğaldır. Ancak bireyleri zorlayan; bunlarla baş edebilmek için günlük rutinlerimizdeki yöntemlerimizi kullanamamızdır.
Sürekli bir aradalığın ve stresli sürecin çiftlerin ilişkilerinde sorunlar doğurmaması için dikat edilmesi gerekenler arasında;
· Öncelikle yaşanılan sürecin beraberinde getirdiği duygusal dalgalanmalara karşı birbirini farkedip; hissedilenlere karşı destekleyici şekilde yaklaşmak gerekir. Günlük rutin içinde yaşanan gelişmelerle doğru ortantılı olarak iniş çıkışlı duygulanımlar yaşayabiliriz. Hepimizin hissettiği bu doğal duygularla baş edebilmek için; “karşımdaki kişiye nasıl yardımcı olabilirim; ne hissediyor; onu ne zorluyor” diye sorarak yaklaşmak faydalıdır. Karşımızdaki kişinin duygularını etiketlemek ve reddetmektense; duygularını anlamak; kabul etmek ve hislerini paylaşabilmek oldukça yapıcıdır. Dinlenildiğini; anlaşıldığını; kabul edildiğini hissetmek ilişkilerin en değerli dinamiklerindendir.
· Evde karantinada kalınan süreçte; günlük yaşantımızdaki rutinimizde bize kendimizi iyi hissettiren alışkanlıklarımızdan uzak kalırız. Daha iyi hissedebileceğimiz yürüyüş; alışveriş; arkadaşlarla buluşmak vb aktivitelerden uzak kalınca; kısıtlı ortamın ve imkanın içerisinde bunalmış ve sıkılmış hissedebiliriz. Bireysel ruh halimiz; çift olarak iletişimimize de yansır. Dolayısıyla kendimiz için birşeyler yapmak; “biz” için birşeyler yapmak da demektir aynı zamanda. Zihin; ruh ve beden dengemizi sağlayabilecek yoga; meditasyon vb çalışmalar yapmak; bizi iyi hissettirecek hobiler ve aktivitelerle meşgul olarak alternatif günlük rutinlerle kendimizi beslemek; çift olarak iletişimimize de daha dengeli; anlayışlı ve tahammüllü yaklaşabimemizi sağlar. Aynı evde de olunsa; yalnız kalınabilecek spor; müzik vb aktivitelerle anlar ve alanlar yaratmak bireysel iyi hisler için faydalıdır. Kendi duygu yönetimimizi sağlamamız; çift olarak ev içindeki bu süreci daha dengeli yönetebilmemizi sağlar.
· Herhangi stres yaratan bir durum çiftler arasında gerginliğe ve tartışmaya neden olabilir. Normal şartlarda biraz uzaklaşmak; dışarı çıkmak vb aralar verebilmek sakinleşebilmek için gereklidir. Ancak karantina ortamında aynı evde ve aynı odadayken bunu gerçekleştirebilmek mümkün olamaz. Bu nedenle; ortada bir anlaşmazlık olduğunda çiftlerin birbirine karşı saygılı ve nazik yaklaşmayı amaç edinmeleri gerekir. Özür dilemek; anlayışla yaklaşmak; gönül alabilmek; o anlık durumu affedebilmek ilişkiyi korur. Eleştirmek; olumsuz yanların; hataların altını çizmek problemi ve sorunu derinleştirir. Evde geçirilen süreçte; birçok imkanın kısıtlı olduğu ortamda; iyi hissedebilmek için çiftlerin birbiriyle olan ilişkinin yapıcı ve iyi hissettirici yanlarını fark etmesi ve koruması; stresli ve gergin olunsa da sorun değil çözüm odaklı yaklaşması; ilişkinin dayanıklılığını arttırır. Içinde bulunulan sürecin amacının; çatışmadaki haklı tarafın bulunması değil; süreçten iyi hislerle çıkabilmek olduğu unutulmamalıdır.
· Aslında sürekli beraber zaman geçirmek; ilişkinin ilk evrelerinde arzulanan ve hayal edilen bir durumdur. Ilişkilerin ritimleri ve rutinleri zamanla değişse de; yaşanılan karantina sürecini; ilişkinin ve aradaki bağların güçlenmesi için bir fırsat olarak görmek gerekir. Stres etkenleri ve günlük rutinde kısıtlamalar olsa da; beraber geçirilen zamanın olumlu yanlarını görebilmek; uzun zamandır belki de geri planda kalan birbirinin ruh haline; hislerine; düşüncelerine temas edebilme ve birbirini daha iyi anlama şansı olarak değerlendirilebilir. Bunun için; birlikte keyifli; kaliteli zaman geçirebilmek; yeni günlük rutinler oluşturmak; birbirinin zevk ve ilgilerine merakla yaklaşmak; hisleri düşünceleri konuşmak; hayalleri hedefleri paylaşmak; birbirinin duygusal dünyasıyla temas etmek ilişkiyi besler.
· Beraber keyifli gelebilecek ev içi aktivitelere; yeniyi deneyimlemeye; hem romantik yanı besleyici; hem de duygusal; fiziksel ve yaratıcı paylaşımlarla ilişkiyi destekleyici ortak paylaşımlara yönelmek faydalıdır. Bununla birlikte ev işlerini; günlük rutin sorumlulukları ve yapılması gerekenleri de paylaşmak çatışmalardan uzak kalmaya yardımcı olur. Ev içinde birbirine ufak da olsa jestler; sürprizler yaparak eldeki imkanlarla iyi hissettirmek; keyifli anlar ve anılar biriktirmek de ilişkinin dinamiğini besler.
· Içinde bulunulan belirsiz ortamın detaylarına sürekli odaklanmak yerine ileriye dönük yapılabilecek olumlu; güzel planları konuşmak; ilişkinin ilk zamanlarındaki tanışma anlarını; geçirilen en keyifli zamanları; eğlenceli anıları; ilişkinin en iyi hissettiren yanlarını paylaşmak kaygı azaltıcı ve olumlu duyguları arttırıcı rol oynar; dün; bugün ve yarın arasında bağ kurmayı sağlar; ilişkiyi güçlendirir.
· Iyi bir çift olmanın iyi bir arkadaşlıktan da geçtiğini fark ederek; yakınlığı; içtenliği; aradaki kuvvetli bağı korumaya odaklanmak; sevgi ve şefkati hissettirebilecek ifadeler ve paylaşımlarda bulunmak; sağlıklı iletişim kurmanın yapıcı etkisini kullanarak; karşıdaki kişinin olumlu; güçlü; iyi hissettiren yanlarını da günlük ifade diline katmak; ilişkinin bağlarını sağlamlaştırır.