Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Bağımlılık ve Bağlanma İlişkisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Bağımlılığın Tanımı

Bağımlılık kavramı günümüzde oldukça yaygınlaşmış olan biyopsikososyal bir kavramdır. Yani tek bir nedene bağlı olmayan psikolojik; fizyolojik ve çevresel nedenlerden kaynaklanabilen ve pek çok bireyi tehdit eden bir rahatsızlıktır. Bağımlılık genellikle tek başına beliren bir rahatsızlık değildir. Psikolojik; fizyolojik ya da sosyal çevreyle alakalı bir durumun nedeni veya sonucu olarak da gelişebilir. Bağımlılık; kullanma; yoksunluk ve aşerme sırasıyla üç aşamada ilerler (Ögel; 2013). Bağımlılık dendiği zaman zihinde genellikle alkol; madde; sigara gibi bağımlılık yapıcı maddeler canlanır. Ancak son zamanlarda yaygınlaşan davranışsal bağımlılıklar da beyinde alkol ve madde bağımlılığının yarattığı etkiyi yaratırlar (Grant ve Ark.; 2006).

Bağlanmanın Tanımı

Bağlanma; bireyin başka bir bireyle kurduğu duygusal bağdır. Bireyin ait olma ve güven duyma duygularıyla ilişkilidir. Bağlanma süreci bebeklikte temeli atılan ve yetişkinliğe uzana bir süreçtir. Bağlanma teorisine göre bağlanma tarzlarının oluşumunda içsel süreçler de etkilidir. Bu içsel süreçler hem genetik hem de çevresel etkenlerin birleşmesiyle şekillenir. Bebekler bakım verenle ilişkisine dayanarak kendileri ve başkaları hakkında içsel çalışan bağlanma modelleri geliştirirler (Kantarcı; 2009).
Bowlby’in içsel çalışma modellerinden temel alarak Ainworth ve Main güvenli; kaygılı ve kaçıngan olmak üzere üç çeşit bağlanma stili geliştirmiştir


Güvenli bağlanma: Bu tip bağlanma stili en sağlıklı olanıdır. Güvenli bağlanan bireylerde içsel nesne temsilleri ve kendileriyle ilişkileri olumludur. Yani içsel çalışan modelleri olumlu başkaları ve olumlu kendilik algısıyla şekillenmiştir. Erken çocukluk döneminde bakım verenleri tarafından duygusal ve fiziksel ihtiyaçları tatmine ulaştığı için yetişkinlik döneminde içsel olarak daha konforlu ve sağlıklı ilişkiler kurmaya yatkındırlar (Kesebir; Kavzoğlu ve Üstündağ; 2011). Psikolojik rahatsızlıklara yakalanma riskinde; somatizasyonlarda ve ölüm kaygısında da güvenli bağlanma koruyucu kalkan işlevi görür.



Kaygılı Bağlanma: Bu bağlanma örüntüsüne sahip bireylerin olumlu çevre fakat olumsuz kendilik algıları vardır. Yani kendilerini sürekli değersizleştirir ve başkalarını gözünde büyütürler. Bu tarz bağlanan bebekler yetişkinlik sürecinde partnerleri tarafından terk edilmekten çok fazla korkup partnerlerine yapışma eğilimi gösterirler
Kaçıngan Bağlanma: Bu bağlanma stilini geliştiren bebeklerin bakım verenleri bebeğin ihtiyaçlarına duyarsız kalmıştır. Genellikle bebeği reddeden ebeveynlerin; ya da doğum sonrası depresyon geçiren annelerin bebeklerinde bu bağlanma stili görülür.
Bağlanma ve Bağımlılık

Bağımlılık ve bağlanma çok iç içe geçmiş ancak bir o kadar da birbirlerinden ayrı kavramlardır. İnsan yavrusu doğduğu anda annesi olmadan yaşayamaz; yani annesine hem bağlıdır hem de bağımlıdır. Ancak zaman geçtikçe bağımsız bir birey olması gerekmektedir. Bağımlılık zarar verici sonuçları olsa bile bir nesneyi kontrol edilemez bir şekilde arzulamak; aramak ve o nesneye patolojik bir şekilde bağlanmaktır. Bu yüzden bağımlılığı bir bağlanma bozukluğu olarak nitelendiren pek çok araştırmacı vardır (Reading; 2002). Bağımlılıklar ve bağlanma arasındaki ilişki literatürde gün geçtikçe daha çok yer edinmektedir. Bu alanda yapılan ilk çalışmalardan biri alkol kullanımı ve güvensiz bağlanma arasındaki ilişkinin varlığını kanıtlar niteliktedir. Alkol kullanımı yoğun olan erkek bireylerde güvensiz bağlanmanın gelişmiş olduğu saptanmıştır(Brennan ve Shaver; 1995). Ayrıca yine güvensiz bağlanma ve madde bağımlılığı arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur. Eroin bağımlılığı ve esrar kötüye kullanımı tanısıyla hastanede yatanlarda güvensiz bağlanma stilinin yaygın olduğu belirlenmiştir (Thorberg ve Lyvers; 2006). Güvensiz bağlanmada görülen duygu düzenleme ve yakınlıkla ilgili yaşanan zorluklar; bireyi madde kullanmaya itmiştir. Yapılan çoğu araştırma benzer sonucu vermiştir. Yani güvensiz bağlanma (kaygılı; kaçıngan) geliştiren bireylerde yetişkinlik döneminde bağımlılık gelişme oranı daha fazladır.

KAYNAKLAR

BRENNAN K. A. ve SHAVER P. R. (1995). Dimensions of Adult Attachment; Affect Regulation; and Romantic Relationship Functioning. Personality and Social Psychology Bulletin; 21(3); 267-283.
GRANT J.E.; JUDSON A.; BREWER M. POTENZA N. (2006). The Neurobiology of Substance and Behavioral Addictions. Published online by Cambridge University Press: 07 November 2014
KANTARCI D.(2009). Evli Bireylerin Bağlanma Stillerine Göre Adatma Eğilimleri Ve Çatışma Yönetim Biçimlerinin İncelenmesi; Yüksek Lisans Tezi; İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; İstanbul
KESEBİR S.; KAVZOĞLU S. VE ÜSTÜNDAĞ M. (2011). Bağlanma ve Psikopatoloji. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 3;(2); 321-342.
ÖGEL K. (2013). Bağlanmak mı; Kopamamak mı? Psikeart: Bağlanma. 26: 34
READING B. (2002) The Application of Bowlby s Attachment Theory to the Psychotherapy of the Addictions; in The Psychodynamics of Addiction (eds M.Weegmann and R. Cohen); Whurr Publishers Ltd; London; England.
THORBERG; F. A.; & LYVERS; M. (2006). Attachment; Fear Of Intimacy and Differentiation Of Self Among Clients In Substance Disorder Treatment Facilities. Addictive Behaviors; 31(4); 732-737. https://doi.org/10.1016/j.addbeh.2005.05.050