Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Norogelişimsel Bozukluklar Tanıları ve Belirtileri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
NOROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR TANILARI VE BELİRTİLERİ...

Norogelişimsel bozukluklar; erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri; dil gelişimi ve davranış alanında normal gelişim gösterememe olduğu bir grup psikiyatrik bozukluktur. Genel olarak bu sendromlar gelişimin birçok alanını etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.

Amerika psikiyatri derneği DSM 5 TANI ÖLÇEĞİ EL KİTABINDA Norogelişimsel bozukluk altındaki tanılar . Anlık Yeti Yitimi(Anlık Gelişm Bozukluğu)(Genel Gelişim Geriliği)(TAGB) - İletişimBozukluğu(Dil Bozukluğu )(KSB)(ÇBAB)(ToİB)(TaİB) - Otizm Açılımı Kapsamında Bozukluk - DEHB(dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite) - Özgül Öğrenme Bozukluğu - Motor Bozukluk - TİK Bozukluğu - Diğer Norogelişimsel Bozukluklar

Norogelişimsel bozukluk(NB) yelpazesinin içerisinde tanının doğru konulması tedavi sürecinde çok önemli bir unsurdur. Çünkü her tanının tedavi programı farklı olmaktadır.NB yelpazesindeki tanıların bazı ortak belirtilerinin olması aileleri yanıltmaktadır. Ama bilinmelidir ki belirgin olarak tanıları birbirinden ayıran belirtiler olmaktadır. Bu tanıların belirginleşmesi erken çocukluk döneminden sonra olmaktadır. Erken tanılama döneminde ortak belirtiler gösterilmektedir. Ortak belirtilere göre tedavi süreci başlatılmaktadır. Tanılama sürecinin doğru konulmasının önemi ve ölçütleri doğru yöntem ve teknikleri oluşturmaktır.

Tanıları birbirinden ayıran birkaç örnek verecek olursak;

Örneğin ADD(dikkat dağınıklığı) ile ADHD(hiperaktivete ve dikkat dağınıklığı) arasında önemli bir belirti ayrımı vardır. ADD tanısındaki bireylerin yaşadığı problemler ileriki aşamalarda depresyona yol açarken; ADHD tanısındaki bireylerin yaşadığı problemler ileriki aşamalarda problem davranış yoğunluğu göstermelerine yol açmaktadır. Bu iki tanının aynı tanılar olarak algılanmasında bu örnek önemli bir ayrım olduğunu göstermektedir.

Otizmi Spekturum bozukluğu tanısını yoğun yaşayan bir çocuk algılama problemi yaşamaktadır. Bundan dolayı erken çocukluk döneminde otizm yoğun görülen çocuklara öğretmek yerine algılamasının geliştirilmesi daha önemlidir.

Genel olarak değerlendirecek olursak NB yelpazesindeki bütün tanıların ortak olarak 0-6 yaş aralığında yoğun duyusal problemlerle karşılaştıkları görülmüştür. Duyusal problemler bu çocuklarda norolojik ve psikiyatrik gelişim geriliğine neden olmaktadır. Bu yaş aralığında çocuklar duyusal uyaranlara maruz kalmaktadırlar. Doğru uyaranları alamamaları amaçsız hareketler göstermelerine ve bu durum zamanla algılama ve dikkat problemlerini ortaya çıkarmaktadır. Temel olarak her birey duyusal uyaranlara ihtiyaç duymaktadır. Erken tanılı çocukların algı - motor becerilerinin geliştirilmesi ve duyusal problemlerinin giderilmesiyle erken çocukluktan sonraki dönemlerde hangi tanının içerisinde olursa olsun tanısından dolayı yaşamış olduğu norolojik zorlukları daha erken aşıp ve gelişimsel olarak daha iyi bir noktaya ulaşacaktır.

Otizm Bozukluğun da en belirgin olarak göze çarpan sorun Duyusal Entegrasyon Yetersizliğidir. Literatürde Otizm Spekturum bozukluğu tanısında erken tanının çok önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Sonrasında kabul edilen en etkin yöntem bireyin gelişimsel özelliklerini ve bireysel ihtiyaçlarını ele alan (flor-time; uğraşı terapisi gibi birçok yöntemden faydalanan; özel eğitimi içeren; bilişsel açıdan zenginleştirilmiş; belli içerikler oluşturulan; terapi özelliği olan; bilişsel hedefler oluşturan; amaçlı hareketler bütünlüğü sağlayan) Duyu-motor Algı Terapisi’dir.
Otizmde görülen belirtileri üç temel grupta toplamak mümkündür;
1-Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk;
2-Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk; sembolik oyun da dâhil olmak üzere hayal gücünden yoksunluk;
3-Takıntılı; tekrarlayıcı davranışlar; ilgi alanının kısıtlılığı ve darlığı.

Duyusal Bütünleme Derneği ” programlarını bu yaklaşıma uygun şekilde oluşturmuştur. Bu sayede çocuğun itibarlı; bağımsız ve yaratıcı çalıştığı; topluma dahil olduğu bir yaşama kavuşması; her çocuk gibi “çocukluğunu yaşama hakkını” teslim etmek hedeflenir. Çocuk; yoğun tedavi ile çevresindeki dünyaya nasıl göğüs gereceğini; kişiler arası iletişimde kendini doğru yönlendirmeyi ve aile-toplum içinde yerini bulmasını öğrenecektir. Halen daha ülkemizde bu yaklaşımlar doğru şekilde anlaşılamamış veya yanlış uygulamalar sonucu kötü sonuçlar ortaya konulmaktadır.

Remzi GÜLEÇ
Duyu Motor Algı ve Hareket Entegrasyonu Uzmanı