Psikoterapi ya da kısaca terapi kelimesi ile artık daha sık karşılaşıyorsunuz.
Peki bunun ne anlama geldiğini gerçekten biliyor musunuz?
Psikoterapi sürecinde neler yapılıyor?
10 maddede kapalı kapılar arkasında yapılan psikoterapinin ne olduğunu keşfedeceksiniz.
Psikoterapi bir uzman eşliğinde; konuşma yoluyla farkındalık düzeyinizi artırma ve sorunlarınızı çözümleme sürecidir.
Bu klasik tanım açık gibi görünüyor ancak muhtemelen kafanızda halen birçok soru işareti var.
Psikoterapi uzmanı:
Benim kendi kendime düşünemeyeceğim ne söyleyebilir?
Kitap; internet vb. kaynaklardan okuyabileceğimden fazla ne öğretebilir?
Yakınımdaki kişilerin desteğinin ötesinde ne sağlayabilir?
10 MADDEDE PSİKOTERAPİ
İyi bir uzmandan psikoterapi desteği almaya başladığınızı düşünelim.
Bu yolculukta terapistiniz eşliğinde yaşayacaklarınızı 10 maddede sıraladım.
1. Kendinizi keşfedeceğiniz özel bir ortamınız olur.
Psikoterapinin gerçekleştiği seans odası özel bir alandır.
45-50dk. tamamen size ayrılmıştır.
Dışarıdan kimse sizi rahatsız edemez.
Terapistiniz tüm dikkatini size verir. Sizi merak eder.
Söylediğiniz her kelimeye; duygularınıza; hislerinize ve hareketlerinize değer verir.
Sizi doğru anlamaya çalışır ve bundan emin olmak için sık sık soru sorar.
Önyargısız şekilde yaklaşır. Tüm duygularınızla rahat bir şekilde temas kurabilirsiniz.
Anlattıklarınız seans odasında kalır.
Gördüğü şeyleri açık şekilde sizinle paylaşır. Diğer insanlardan almakta zorlanabileceğiniz önemli geribildirimler alabilirsiniz.
2. Bilinçdışı yüklerden ve travmalardan arınırsınız.
Uygulanan özel yöntemlerle zihninizdeki bilinçdışı yükler ve geçmişteki işlenmemiş olumsuz deneyimler size rahatsızlık vermeyecek bir noktaya gelir.
Duygusal birikimlerinizi bu süreçte boşaltabilirsiniz.
İçinizdeki küçük çocuğa yeniden ebeveynlik yapmayı öğrenirsiniz.
Tamamlanmamış meseleleri tamamladıkça geçmiş deneyimlerin size birçok şey öğrettiğini fark edersiniz.
3. Sorunlarınızın nedenlerini daha iyi anlarsınız.
Duygularınız; düşünce yapınız; davranışlarınız ve alışkanlıklarınızla ilgili yeni farkındalıklar kazanırsınız.
Sorun yaşadığınız diğer insanların neden öyle davrandıklarına daha gerçekçi bakabilirsiniz.
Bazı şeyler daha anlamlı gelmeye başlar ve zihniniz netleşir.
4. Sorunlarınızın çözüm yolları olduğunu fark edersiniz.
Sorunların nedenlerini anladığınızda çözüm yolları kendiliğinden ortaya çıkmaya başlar.
Bu çözümlerin uygulanabilir olduğunu görürsünüz.
Bulduğunuz çözümleri uygularken yaşadığınız güçlükleri terapistinizle birlikte işleyip çözümlersiniz.
5. Becerilerinizi geliştirme fırsatı.
Terapistiniz aynı zamanda bir koç gibi ihtiyaç duyduğunuz birçok becerinin gelişmesi konusunda size destek olacaktır.
Kendinizi gözlemleme; çok boyutlu düşünebilme; iletişim becerileri; motivasyon; zaman yönetimi vb. birçok beceri kazanabilirsiniz.
6. Potansiyelinizle temas kurmak.
Birçok kişi farkında olmadan kendisini sabote eden düşünce ve davranışlar içerisine girmektedir.
Kendinizi keşfettikçe ve bilinçdışı yüklerinizden arındıkça içinizde uyuyan bir dev olduğunu hissetmeye başlarsınız.
Özgüveniniz artmaya başlar. İçinizdeki girişimci tarafınız açığa çıkar.
Hayata geçirmeyi planladığınız projelerinizi uygulamaya dökme konusunda hazır olduğunuzu hissedersiniz.
7. Psikolojik esnekliğiniz gelişir.
Yaşadığınız olumsuz deneyimler ile daha etkili şekilde başaçıkabilirsiniz.
Daha olgun olur ama aynı zamanda da spontan çocuk tarafınızı da ortaya çıkarabilirsiniz.
8. Yaşam kaliteniz artar.
Bedensel; ilişkisel; mesleki ve içsel olarak yaşamınızı daha dengeli hale getirirsiniz.
9. Terapistiniz sizin için bir rol modelidir.
Yaşamınızda sizin için önemli olan; kişilik gelişiminizde olumlu yönde katkısı olan kişileri düşünün.
Psikoterapi sürecinde de terapistinizin sorduğu soruları; size yaklaşımını ve tutumlarını farkında olmadan içselleştirmeye başlarsınız. Terapistiniz de bu kişilerden birisi haline gelir.
10. Diğer insanlara daha çok etki edebilirsiniz.
Psikoterapi sürecinde geliştirdiğiniz becerilerle yakınınızdaki kişilere pozitif bir etkide bulunabilirsiniz.
Kafanızı dinlemek için gittiğiniz bir yer var mı? Cafe; deniz kenarı; doğa... Kafa dinlemek derken hem dinlenmek hem de "dinlemekten" bahsediyorum.
Psikoterapinin yapıldığı seans odasının bu tür bir inziva ortamı-güvenli bir alan sağladığını biliyor musunuz?
Bu yazıda seans odasının muhtemelen daha önce duymadığınız özelliklerini anlatacağım.
Modern yaşamın ihtiyacı
Modern yaşam çok hızlı. Aynı anda birçok şey yapmanız ve düşünmeniz bekleniyor. Sorumluluklar; zorunluluklar ve sorunlar arasında sıkışıyor olabilirsiniz. Bu yüzden zaman zaman nefes aldığınızı hissetme; kendi içinize dönme ve hayatı sorgulama ihtiyacı duyuyorsunuz. Böylelikle belki de yaşam kalitenizi arttırabileceğinizi biliyorsunuz.
Kendinizle başbaşa kalmak
Buna uygun bir mekan-ortam içerisine girdiğinizi düşünelim.
Kendi başınasınız. İç sesinizle; takıldığınız konularla; hayatınızla yüzleşiyor; üzerinde düşünmeye başlıyorsunuz.
Ne oluyor?
Eğer bu deneyim size çok iyi gelmiyorsa ve bir yere varamadığınızı düşünüyorsanız tıkanmış olabilirsiniz.
Sessizliğin sesinin oldukça gürültülü olduğunu fark ediyorsunuz. Zihniniz karışıyor; aklınıza birçok şey geliyor.
Sizi bu karmaşadan çıkaracak bir ele ihtiyacınız olduğunu düşünebilirsiniz. Ama o zaman da kendinizle başbaşa kalmamış oluyorsunuz.
Başkalarıyla başbaşa kalmak
"Yalnız kalmak; kendimi dinlemek bana iyi gelmiyor demek ki" diye düşündüğünüzü farz edelim.
Bir yakınınız ya da arkadaşınızla birliktesiniz. Ona takıldığınız noktaları; olumsuz deneyimlerinizi; duygularınızı; düşüncelerinizi anlatıyorsunuz.
Eğer bu kişi çok güçlü iletişim becerilerine sahip; sabırlı; kendisiyle barışık ve enerjisi yüksek birisi değilse bir noktadan sonra sizi tamamen dinleyemez.
Onun da zihninde işlemeye ihtiyaç duyduğu konular vardır.
Konu konuyu açıp kendi hikayelerini; sorunlarını anlatmaya başlayabilir.
Sizin ona destek olmanızı bekleyebilir.
Çoğu zaman karşılaştığınız şey:
"Sen de şunu şunu yap bence. O zaman çözersin"
"Takma kafana. Gel başka şey konuşalım; tadımız kaçmasın"
düzeyinde kalacaktır. Bunun böyle olması gayet doğal. Yakınlarınız ya da arkadaşlarınız her zaman o an ihtiyaç duyduğunuz desteği sağlayamayabilirler. Çünkü onlarında bir derecede sorunları var; kafaları karışık ve sıkışmış hissediyorlar.
Peki gerçekten hem kendinizle temas edeceğiniz hem de destek alabileceğiniz bir yer var mı?
Psikoterapi veya psikolojik danışmanlığın gerçekleştiği seans odası sizin için bu konuda mükemmel bir alan olabilir. Kendi çalışmalarımda bunu her gün görüyorum.
#1. Seans Odasında Kafanızı Dinleyebilirsiniz
SEANS ODASI SİZE NELER SAĞLAR?
Psikoterapinin gerçekleştiği seans odası özel bir alandır.
Seans süresi olan 45-50 dk. tamamen size ayrılmıştır. İhtiyacınıza göre bu süre o gün daha da uzatılabilir.
Kimse dışarıdan sizi rahatsız etmez. Seans odası sessiz bir alandır. Terapistiniz sizden başka bir şeyle ilgilenmez; telefonla konuşmaz. Sekreter kapıyı tıklatıp bir şey sormaz.
Terapistiniz tüm dikkatini size vererek merakla dinler. İşi bu olduğundan dolayı o an tüm hayatını bir kenara koyarak tamamen size odaklanabilir. Yargılanmadan görülme deneyimi size iyi gelir.
Söylediğiniz her kelime; hissettiğiniz duygu; düşünceleriniz; hareketleriniz terapistiniz için çok değerlidir. Sizi detaylı bir şekilde gözlemlediğinden dolayı fark etmediklerinizi fark ettirme konusunda üzerinde konuşacak birçok malzeme çıkabilir.
Terapistiniz sizi doğru anlamaya çalışır. Bundan emin olmak için sık sık soru sorar. Mutsuzum dediğinizde hemen "depresyon var demek ki" gibi bir etiketleme yapmaz. Sizi yeterince dinlemeden şablon bilgilerle bir yere oturtmaya çalışmaz. Yeni bir şeyler yakalayabilirim deyip özgün bir şekilde sizi anlamaya çalışır.
Dil; din; ırk; düşünce yapısı; kişilik vb. ayrım yapmaksızın ön yargısız şekilde yaklaşır. Her insanın özünde benzer ihtiyaçları olduğunu kabul eder. Herkesin sorununun kendine özel olduğunu; basit ve önemsiz gibi görünen sorunların aslında ne kadar önemli gelişim fırsatlarına götürebileceğini bilir.
Tüm duygularınızı rahat bir şekilde yaşamaya izin verebilirsiniz. Seans odasında ağlayabilirsiniz. Sinirinizi; üzüntünüzü boşaltabilirsiniz. Peçete her zaman yanı başınızdadır.
Anlattığınız herşey seans odasında kalır. Kapıda durup kimse sizi dinleyemez. Terapistinize güvenmeniz ve kafanızın rahat olması çok önemlidir. Bu yüzden seans odası mahrem bir alandır. Terapistiniz aile ve arkadaş çevresiyle sizin hakkınızda konuşmaz. Bilgileriniz her zaman gizli tutulur.
(Bunun tek istisnası kendinize ya da başkasına ciddi bir zarar verme riski ve bu konuda harekete geçecek olmanızdır. Bu durumda sizi ya da başkasını korumak adına; sadece bu riskin varlığı; önce size söylenerek bilginiz dahilinde iletişim bilgisini verdiğiniz bir yakınınızla paylaşılabilir)
Terapistiniz gözlemlediği şeyleri açık şekilde sizinle paylaşır. Böylece diğer insanlardan almakta zorlanabileceğiniz önemli geribildirimler alırsınız. Bu geribildirimler başkalarının pek vermediği türdendir.
Çevrenizdeki kişiler size geribildirim vermekten çekinebilirler.
"Acaba ne düşünür?"; "Kırıcı olur muyum?"; "Yargılayıcı; kendini beğenmiş birisi gibi mi görünürüm?" diye endişelenirler.
"O kadar samimi değiliz; bana düşmez" diye düşünebilirler. Ya da "Uygun olunca belki söylerim; hem söylesem ne değişecek ki?" veya "Neden ben söyleyeyim? Başkası söylesin"; "Kendisi farketsin" gibi düşünceler engelleyebilir.
Terapist bunların hiçbirini düşünmez.
Açık olma konusunda bireysel ve mesleki yaşamında iletişim becerilerini geliştirmiştir.
Seans odasında düşüncelerini açık bir şekilde paylaşma konusunda çekingenlik yaşamaz.
Geribildirimlerini yargılayıcı olmadan verebilir.
Sonuçta siz de seans odasına buna açık olarak geldiğinizden dolayı bunun yapılması her iki taraf için daha da kolaydır.
#2. Bilinçaltınızı ve Travmalarınızı Temizleyebilirsiniz
Geçmişin gölgeleri ya da tanımlayamadığınız şeyler içten içe size engel oluyor gibi mi hissediyorsunuz?
Tekrar tekrar aynı tür olayları-senaryoları mı yaşıyorsunuz?
Sahip olduklarınızdan dolayı mutlu olmanız gerektiğini biliyorsunuz ya da size böyle söyleniyor ama bunu yapamıyor musunuz?
Öyleyse; bilinçdışı etkenler ve sindirilmemiş travmalar yaşamınızı yönlendiriyor diyebilirim!
Psikoterapinin size sağlayacağı en özel faydalardan birisi psikolojik bir arınmadır.
Bilinçdışı (bilinçaltı) temizlikten kastettiğim şey size yük olan ve işe yaramayan şeylerden arınmaktır.
Bilinçdışı ve işlenmemiş travmalar bilincinde olmadığınız ya da sıkıştığınız noktaları içerir. Bu yüzden kendi kendinize bunu ele almak zordur. İşte bu noktada psikoterapi desteği sizin için çok büyük bir fırsat sunar.
Örnek bir durum üzerinden anlatayım.
Çalışmalarımda sık bir şekilde karşılaştığım bir konuyu ele alalım.
Diyelim ki; partnerinizden (eşinizden ya da sevgilinizden) ayrıldınız. Yani bir travma yaşadınız.
Karmaşık duygular hissediyorsunuz.
Üzüntü; öfke; kaygı; hayal kırıklığı; suçluluk; pişmanlık; çaresizlik vb. birçok duygu…
Ayrılığı düşündüğünüzde bedeniniz yukarıdaki duyguları yoğun şekilde yaşatıyor.
Bu olayı ne kadar görmezden gelseniz; kaçınsanız; gezip tozsanız da; özellikle olay tazeyken; sık bir şekilde aklınıza gelip sizi sarsıyor.
Geceleri huzursuz geçiyor. Sabah uyandığınızda o gün onunla ilgili bir şey hatırlamamayı diliyorsunuz.
Kendinize; o kişiye; ilişkilere ya da geleceğe negatif bir bakış açısıyla bakmaya başlıyorsunuz.
Kimsenin sizi yeterince anlamadığını/anlayamayacağını düşünüyorsunuz.
Belki de siz de olanları anlayamıyorsunuz. Neden böyle oldu? Nasıl bu noktaya geldi? Neden? Neden? Neden?
Yaşadıklarınızı sorgulamanız; anlamlandırmanız; dersinizi çıkarmanız ve önünüze bakmanız gerektiğini biliyorsunuz ama bunu yapmak canınızı acıtıyor.
Sıkışmış hissediyorsunuz. ‘’Bir psikoterapi uzmanından destek alsam travma sonrası aldığım yaraları tamir ederim; belki de iyi gelir’’ diye düşündünüz ve travma odaklı psikoterapi desteği almaya başladınız.
Travma ve Bilinçdışı Odaklı Psikoterapi Size Neler Sağlar? (Örnek durum üzerinden)
Uygulanan özel yöntemlerle zihninizdeki bilinçdışı yükler ve geçmişteki işlenmemiş olumsuz deneyimler rahatsızlık vermeyecek bir noktaya gelir.
Ayrılık travmanızı hatırladığınızda yaşadığınız şiddetli duygusal; zihinsel ve bedensel rahatsızlık hissi ortadan kalkar.
Duygusal birikimlerinizi bu süreçte boşaltabilirsiniz.
Ayrılık öncesi ve sonrası süreci ile ilgili iç dünyanızda kalan ve ifade edilmeye ihtiyaç duyan duygusal birikimlerinizi güvenli seans odası ortamında boşaltırsınız. Yas travmanızı daha sağlıklı işlemenizin önü açılır.
Şimdiki ana takılmanızın aslında tamamen şimdiyle alakalı olmadığını anlarsınız. Bu da size özgür hissettirmeye başlar.
Bu ilişkide kendinizi değersiz hissettiren kişinin partneriniz olmadığını anlayabilirsiniz. Geçmiş yaşantılarınızdaki sindirilmemiş değersizlik duygusunun tetiklediğini farkeder asıl bu konuyu kendi içinizde işlemeniz gerektiğini keşfedebilirsiniz.
İçinizdeki küçük çocuğa yeniden ebeveynlik yapmayı öğrenirsiniz.
Ayrılık travması sonrasında içinizdeki değersizlik hissinin tetiklendiğini düşünelim. İçinizdeki küçük çocuk kendisinin değersiz olduğunu düşünüyor. Psikoterapi seanslarında özel yöntemlerle çocuk tarafınızla içsel bir diyalog kurup ona yeniden ebeveynlik yapmayı öğrenebilirsiniz.
Tamamlanmamış meseleleri tamamladıkça geçmiş deneyimlerin size birçok şey öğrettiğini farkedersiniz.
Sizi terk eden partnerinizle ilgili travmaları işledikçe bu konuyu gerçekten; içinize sinen şekilde ve tüm duyguları yaşayarak kapattığınızı hissedersiniz. ‘’Gönül isterdi ki daha farklı olsun ama o zamanlar böyle olması gerekiyormuş; iyi ki de öyle olmuş; bana birçok şey kattı; beni ben yaptı’’ diyecek noktaya gelebilirsiniz.
Travma ve bilinçdışı benim özel uzmanlık alanım olduğundan dolayı web sitemde bu konuda birçok yazı bulabilirsiniz. Konuyla ilgili paylaşacak çok şey var. Sadece bu konuya yönelik olarak bir blog sayfası yayınlıyorum:
#3. Sorunlarınızın Asıl Nedenlerini Anlayabilirsiniz:
Duygularınız; düşünce yapınız; davranışlarınız ve alışkanlıklarınızla ilgili yeni farkındalıklar kazanırsınız.
Kelime seçimleriniz; tutumlarınız ve hal hareketlerinizle ilgili göremediğiniz şeyleri fark edersiniz.
Bir deney yapalım...
Şimdi bu ekranı gözünüze olabildiğince çok yaklaştırarak yazılanları 5 saniye boyunca okuyun. Burnunuz ekrana temas edecek kadar yakın tutun...
Yapmadıysanız mutlaka yapın. Sadece birkaç saniyenizi alacak...
Ne farkettiniz?
Burnunuzun dibindekileri göremediniz!
Baktıkça gözleriniz acıyıp rahatsız olmaya başladınız...
Zihninizde dolanan kronik sorunlarınıza da böyle bakıyorsunuz. Yazılanları daha net görmek ve doğru anlamak için ekrana daha geniş açıdan bakmaya başlamanız gerekir.
Herhangi bir durum; olay; konu ya da sorunla ilgili farkındalık düzeyinizi arttırmak için resmin bütününe odaklanmanız gerektiğini muhtemelen zaten biliyorsunuz.
Peki psikoterapi bu konuda size ekstra ne sağlar?
Popüler ve yaygın bir sorun üzerinden anlatayım.
Panik atak sorunu (panik bozukluk) kişinin nedenlerini anlayamadığı özel sorunlardan birisidir. Bu sorunu yaşadığınızı düşünelim.
Anlamlandıramadığınız şekilde ya da bazı özel durumlarda (kapalı alan vb.) birkaç dakika süren rahatsız edici bedensel hisler yaşıyorsunuz (çarpıntı; nefes almada güçlük; terleme vb.).
Bu ataklar daha sonraları birkaç kez tekrarlıyor. "Ya tekrar olursa" diye korkmaya başlıyor; sağlığınızdan endişe ediyorsunuz. Atak gelmemesi için önlemler alıyorsunuz ve bu da sizi bir kısır döngüye sokuyor.
Bu sorundan kurtulmak için doktora gidiyorsunuz. Fiziksel olarak sağlıklı olduğunuzu; endişelenecek birşey olmadığını; strese bağlı psikolojik bir sorun olduğunu duyuyorsunuz. Eğer sadece semptomları yatıştırmak için size verilen ilaçları kullanmakla yetinirseniz kafanızda birçok soru işaretinin devam ettiğini fark edersiniz.
"Nasıl olur? Psikolojik olarak insan nasıl bu kadar yoğun hissedebilir? Neden ben böyleyim? Bilinçaltımda mı bir sorun var? Neden bu sorun devam ediyor?..."
Hatırlayın... Ekrana çok yakından bakarsanız yazıları net ve doğru göremezsiniz.
Ekrana bakma deneyi benzetmesi üzerinden anlatacak olursam psikoterapi uzmanı size farkındalık konusunda şu tür destekler sağlar:
Ekrana biraz daha geriden bakmanızı hatırlatmak
Gördüğünüz ama tanımlayamadığınız yazıları anlamanıza yardımcı olmak
Yeni kelimeler öğrenmenizi sağlayarak cümlelerin asıl anlamlarını daha iyi anlamanıza destek olmak
Ekranın tümüne bakıp sizin dikkatinizi vermediğiniz noktalara işaret etmek
Böylece sorunun nedenlerini doğru şekilde anlayıp çözüm konusunda neler yapabileceğinizi keşfedersiniz. Psikoterapistinizin bunları sağlamak için kullandığı birçok yöntem vardır.
Bunların neler olduğunu sonraki yazılarda ana başlıklar olarak tanıtacağım.
Panik atak sorununa geri dönecek olursak psikoterapi ile farkındalığınızı arttırdığınızı düşünelim. Gözden kaçırdığınız ve farkına vardığınız asıl sorunlara sadece birkaç örnek vereceğim:
Gelecek kaygıları
İlişki sorunları
Depresif ve çaresiz hissettiren başka durumlar
Bitmemiş yas
İşlenmemiş travmalar
Özgüven sorunları
Bağlanma sorunları
Yaşam kalitenizdeki kısıtlılıklar
Desteksiz hissetme vb.
Bu ve bunun gibi birçok nedenle panik atak hisleri kronik olarak yaşanabilmektedir. Panik atak sorununu kronik şekilde yaşayan kişilerin tamamında da bu gibi konularda farkındalık eksikliği olduğunu görüyorum.
Sorun yaşadığınız diğer insanların neden öyle davrandıklarına daha gerçekçi bakabilirsiniz.
Psikoterapi sadece bireysel sorunların çalışıldığı bir süreç değildir. İlişkilerdeki problemler sık şekilde işlenmektedir. Kendinizi tanıdıkça diğerlerini de daha iyi anlamaya başlarsınız.
Anne babanız; eşiniz; çocuklarınız; partneriniz; arkadaşlarınız vb. ile yaşadığınız durumlarda anlamlandıramadığınız noktalar olabilir ya da bulduğunuz açıklamalar sizi rahatsız edebilir.
"Gerçekten bana değer veriyor mu?"
"Ama değer verse böyle yapmaz"
"Değer verdiği de oluyor sanki. Kendimi kandırmak istemiyorum ama ya yanılıyorsam?" vb. düşüneler içine girmiş olabilirsiniz.
Psikoterapistiniz daha objektif bir gözle bu konulara bakarak sizin farkındalık düzeyinizi arttırma sürecinize eşlik eder.
Bazı şeyler daha anlamlı gelmeye başlar ve zihniniz netleşir.
Kurban psikolojisiyle kendi potansiyelinizi; diğer insanları; kaderinizi; talihinizi suçlayıp yakınmaktan kurtulursunuz.
Sorunun nasıl ortaya çıktığını fark ettikçe çözümlerde kendiliğinden ortaya çıkar. Çünkü sadece gördüğünüz; anladığınız ve bildiğiniz şeylere etki edip değiştirebilirsiniz.
BONUS BİLGİ: Terapistiniz size ayna olur.
Psikoterapinin en büyük ayrıcalıklarından birisi terapistin özel geribildirimlerle size ayna olmasıdır. Terapistiniz sosyal ilişkilerdeki gibi sizi memnun etmek için sizin hoşunuza gitmeyen noktaları saklamaz. Açık ve dürüsttür. Geribildirimlerini uygun bir dille ifade edecek iletişim becerileri vardır. Bu ayna işlevi size kendinizi geliştirmek için okuduğunuz kitaplardan alamayacağınız özel bir fırsat sunar.
Psikolojide aktarım denilen bir kavram vardır. Terapistiniz ile konuştukça; sorunlarınız üzerinde çalıştıkça bu konuları ve ilgili duyguları farkında olmadan ona da aktarmaya başlarsınız. Çünkü arada iletişim-ilişki vardır. Bu aktarımlar sizin kişisel gelişiminiz için psikoterapi sürecinde avantaja dönüştürülür.
Örneğin; yetersizlik dünceleriniz nedeniyle terapiye geliyorsanız bir noktada bu hisleri seans odasına da yansıtabilirsiniz. Terapistin sizi yetersiz gördüğünü; eleştirdiğini ve yargıladığını düşündüğünüzü varsayalım..
Bu hisleri açık olarak paylaşabilirsiniz. Terapistiniz de bu düşüncelerinizi fark edebilir. Böylece yetersizlik düşünceleri içerisine nasıl girdiğinizi; sizi nelerin tetiklediğini; karşınızdaki kişinin sizin hakkınızda gerçekten öyle düşünüp düşünmediğini nasıl anlayacağınızı vb. birçok konuyu doğrudan işleme şansınız olur.
#4. Sorunlarınızı Nasıl Çözebileceğinizi Öğrenebilirsiniz
Sorunların nedenleri onları nasıl çözeceğinizi gösterebilir.
Ancak bunu fark etmek kolay olmayabilir.
Duygularınız; hisleriniz; önyargılarınız ve alışkanlıklarınız bazı şeyleri görüp anlamanızı güçleştirebilir. Objektif olarak bakmakta zorlanabilirsiniz.
Farkındalık ve çözüm yolları arasındaki ilişkiyi örnek bir durum üzerinden işleyelim.
Önceki yazıda ("Psikoterapi ile sorunlarınızın asıl nedenlerini anlayabilirsiniz") panik bozukluk üzerinden örnek bir durum paylaşmıştım. Bu yazıda da aynı örneği kullanalum. Eğer bu Konuyla ilgileniyorsanız "15 soruda panik atak" yazımı okuyabilirsiniz.
Panik atak sorununuz için psikoterapi desteği aldığınızı hayal edin. Bu süreçte sorununuzun nedenlerini anlamaya başladığınızı varsayalım.
Aşağıdaki türde bazı farkındalıklara ulaştığınızı düşünelim:
İnsan sadece düşünerek bile bedeninde bu tür hisler yaşayabilir.
Düşüncelerim duygularımı; bedenimi ve davranışlarımı doğrudan etkiliyor.
Panik atak öncesi gereksiz bir alarm çalıp tehlikedeymişim gibi bir algı yaratıyorum.
Kaçındıkça ve önlemler aldıkça kısır bir döngü içine giriyorum. Bu yüzden sorunlarım devam ediyor.
Kaygıları düşünmemeye çalıştıkça daha çok aklıma geliyor.
Bedenimin herhangi bir yerine uzun süre odaklandıkça orayı daha hassas ve yoğun şekilde hissedebilirim.
Gözden kaçırdığım veya bastırdığım psikolojik; ilişkisel ya da çevresel başka sorunlar aslında panik atakla sinyal veriyor (iş kaygısı; ilişki sorunları; özgüven eksiklikleri). Bana asıl sorunumu göstermeye çalışıyor.
Psikoterapi sürecinde bu ve benzeri daha birçok şeyi farkedebilirsiniz.
Yukarıdaki örnek farkındalıkların herbirinin içerisinde çözümün aslında nasıl olabileceğinin cevabı var.
Peki bunlar neler? Kısa birkaç örnek vereyim.
İnsan sadece düşünerek bile bedeninde bu tür hisler yaşayabilir.
ÇÖZÜM: Bu gerçeği iyice özümsemek; bedeninin sağlıklı olduğunu; stres ve kaygı reaksiyonunun bu hislere neden olduğunu kendine hatırlatmak.
Düşüncelerim duygularımı; bedenimi ve davranışlarımı doğrudan etkiliyor.
ÇÖZÜM: Düşünceleri olduğu gibi hemen doğru kabul etmemek ve sorgulamak. Gerçekçi düşünmenin yollarını öğrenmek.
Panik atak öncesi beynimde gereksiz bir kırmızı alarm çalıp tehlikedeymişim gibi bir algı yaratıyorum.
ÇÖZÜM: Güvenli bir durum içerisindeyken bedene güvende olduğunu göstermenin yollarını öğrenmek; kendi kendini sakinkeştirme tekniklerini uygulamak.
Kaçındıkça ve önlemler aldıkça kısır bir döngü içine giriyorum. Bu yüzden sorunlarım devam ediyor.
ÇÖZÜM: Kaçınma ve önlem alma davranışlarını kademeli olarak bırakmaya karar vermek.
Bedenimin herhangi bir yerine odaklandıkça orayı daha hassas ve yoğun şekilde hissedebiliyorum.
ÇÖZÜM: Bu gerçeği kendinize hatırlatmak; dikkatinizi şimdiki andaki başka şeylere odaklayabilme becerinizi geliştirecek egzersizler yapmak
Gözden kaçırdığım veya bastırdığım psikolojik; ilişkisel ya da çevresel başka sorunlar aslında panik atakla sinyal veriyor (iş kaygısı; ilişki sorunları; özgüven eksiklikleri; bitmemiş yas vb.)
ÇÖZÜM: Kronik hislerinizin altındaki asıl sorunları tesbit edip bu sorunları anlama ve çözmeye karar vermek.
Terapistiniz ihtiyaç duyduğunuz çözümleri netleştirmenize ve bu çözüm yollarını uygulayabilmenize yardımcı olur.
Özel yöntemler ve teknikler öğrenirsiniz. Bu çözümlerin uygulanabilir olduğunu görürsünüz.
Kurban tuzağından kurtulabilirsiniz.
Sorunlarınızı uzun süredir yaşıyorsanız kurban psikolojisine girmeye başlayabilirsiniz.
İradenizi yetersiz; kendinizi güçsüz ve zayıf görüyorsanız; diğerlerini anlayışsız ve sizi engelleyen kişiler olarak algılıyorsanız; çaresiz hissediyorsanız; kaderinizin sorunlu olduğunu ve birşey yapamayacağınızı düşünüyorsanız kurban tuzağında olduğunuzu söyleyebilirim.
Psikoterapi desteği ile sorunlarınızın nedenlerini anladığınızda çözüm yolları da kendiliğinden ortaya çıkmaya başlar. Terapistinizin desteği ile bu yolları hayata geçirdikçe uygulanabilir olduğunu fark edersiniz. Böylece kurban tuzağından çıkmaya başlarsınız.
Değişimi kendinizin sağlayabileceğini görmek sizi güçlü hissettirir. Geleceğe daha umutlu bakarsınız. Bulduğunuz çözümleri uygularken yaşadığınız güçlükleri terapistinizle birlikte işleyip çözümlersiniz.
Çözüm yollarını uygulamada destek alabilirsiniz.
Psikoterapinin en önemli avantajlarından birisi uygulamada yaşadığınız sorunları analiz edip çözme fırsatı vermesidir. Bu yüzden birkaç seans sürecek bir terapi süreci planlanır.
İki seans arası geçen zamanda farkına vardığınız şeyleri uygularsınız. Sonraki seansta nelerin iyi gittiğini ve nelerde zorlandığınızz analiz edersiniz. Böylece gözden kaçırdığınız noktaları fark etme ve yeni çözüm yollarını öğrenme fırsatınız olur.
#5. Becerilerinizi Geliştirebilirsiniz
Sorunlarınızın nedenlerinin ne olduğu ve nasıl çözülebileceği ile ilgili fikriniz var. Ama beceremiyor musunuz?
Duygu kontrolü; iletişim; zaman yönetimi; esnek düşünme; girişkenlik vb. konularda becerilerinizi yetersiz mi buluyorsunuz?
Bu yüzden hayatınız tatsız; sıkıntılı; mutsuz ve gergin mi geçiyor?
Geçen zaman içerisinde çok şey kaybettiğinizin farkında mısınız?
Becerileriniz kaderiniz değildir. Becerilerinizi geliştirmek evet zor bir şey ama bu işi verimli hale getirmek mümkün.
Psikolojik danışmanlık ve psikoterapi size bu konuda çok önemli avantajlar sağlar. Bu yazıda psikoterapi ile ilgili pek anlatılmayan bir özelliği öğreneceksiniz. Kendi uygulamalarımda beceri gelişimi konusunun danışanlarımın hayatında yeni pencereler açtığını görüyorum.
Yaşam becerileri nelerdir?
Psikolojik danışmanlık ve terapi çalışmalarında en sık çalıştığımız becerilerden birkaçını aşağıda bulabilirsiniz:
Kendini ve Diğerlerini Gözlemleyebilmek; Çok Boyutlu Düşünmek; Çözüm Odaklı Düşünmek; Duygu Kontrolü; Kendini Etkili İfade Edebilmek; Hayır Diyebilmek; İkna ve Uzlaşı Sağlama; Zaman yönetimi; Girişkenlik; Sosyallik; Sorumluluk Alabilmek; Kendini Motive Edebilmek; Spontan Olabilmek; Psikolojik Esneklik
Bu becerilerin birçoğuna sahip olduğunuzu düşünün.
İç ve dış dünyanızda size stres veren şeyleri doğru şekilde gözlemleyebiliyorsunuz.
Gözlemlediğiniz şeyler üzerinde çok boyutlu düşünüp yeni şeyleri fark edebiliyorsunuz.
Sorunlarınızı çözüm odaklı düşünme becerinizle ele alabiliyorsunuz.
Öfke; kaygı gibi duyguları kontrol edebiliyorsunuz.
İnsanların sizi anlayabileceği şekilde kendinizi ifade edebiliyorsunuz.
Bir şey size ters geldiğinde içinize sinen bir şekilde hayır diyebiliyor ve arkasında durabiliyorsunuz.
Kişilerarası het tür ilişkide ikna ve uzlaşı sağlayabiliyorsunuz.
Zamanınızı yönetebiliyor ve yapmak istediklerinizi belirli bir düzen içinde tamamlayabiliyorsunuz.
Girişkenlik becerinizle iş ve sosyal alanlarda yeni fırsatları değerlendirebiliyorsunuz
Sohbet edebilme; yeni kişilerle tanışma ve ilişkileri sürdürme konularında birçok sosyal beceriniz var.
Sorumluluklarınızı içinize sinen bir şekilde yönetebiliyorsunuz.
Hatalarınız ve eksik yönleriniz olsa da kendinizi değerli olarak görebiliyor ve motive edebiliyorsunuz.
Akışa bırakabiliyor; doğal ve spontan davranabiliyorsunuz.
Bireysel; ilişkisel; ekonomik vb. kriz dönemlerinde bile psikolojik olarak esnek davranıp bu dönemleri aşabiliyorsunuz.
Gözlerinizi kapatıp birkaç dakika bunları hayal edin. Karışık duygular yaşadığınızı göreceksiniz:
"Bu becerilere sahip olsam mutlu bir hayatım olurdu"
"Yaşamımın iplerini elime alabilirdim"
"Neden ben geliştirmek zorundayım; yakınlarım kendini geliştirsin"
"Birçok becerim gelişmiş olsa o zaman daha çok sorumluluk almamı beklerler"
"Becerilerimi geliştirmek zorunda değilim. Bu kadarı yeterli"
"Dışarısı değişmedikten sonra benim kendi becerilerimi geliştirmem boş"
"Beceriletimi geliştirmek çok zor. Yapamam"
"Ben hep böyleydim; böyle gördüm. Kendimi geliştiremem"
"Bizde genetik olarak eksiklik var"
"Bunlar erken yaşlardan itibaren geliştirilebilir. Sonradan geliştirilemez"
vb.
Yukarıdaki iç seslerinizin her biriyle ilgili söyleyebileceğim birçok şey var. "Değişim" konusunda yazacağım diğer yazılarda bu konulara daha fazla değineceğim.
Şimdilik beceri gelişimi konusunda istekli olduğunuzu konuyla ilgilendiğinizi düşünelim.
Psikoterapi; becerilerinizi geliştirme konusunda farklı ne sağlar?
Yaşam becerilerinizi ilk olarak aile ortamında öğrenmeye başlarsınız. Anne baba ve yakın akrabalarınız sizin için birer rol modelidir. Sonradan başka insanlar tanıdıkça (arkadaş; öğretmen vb.) yeni becerileri gözlemleyip öğrenmeye başlarsınız.
Eğer kısıtlı bir çevreniz olduysa; rol modelleriniz ideal değilse ve beceri gelişimi konusunda verimli bir yakın destek almadıysanız bazı becerileriniz yeterince gelişmez. Bazı durumlarda farklı tür beceriler olduğunu bilmezsiniz bile.
Kişisel gelişim kitapları okuyarak kendinizi geliştirmeye çalışmış olabilirsiniz ancak çoğu zaman bu zor bir yoldur. Uygulamaya dökme sorunlarınızda yalnız kalmak motivasyonunuzu düşürür. Çabanız yarım kalmış bir projeye dönüşür.
Psikolojik danışmanlık ve terapi ile becerilerinizi yakın bir destek eşliğinde bir nevi yaşam koçluğu ile geliştirebilirsiniz.
Bir örnek üzerinden gidelim:
Agresif bir diliniz olduğunu düşünün. Ailenizin size çocukluk döneminde ihtiyaç duyduğunuz yakınlığı; anlayışı ve desteği sağlamadığını varsayalım. Haksızlığa uğrama hissi ve öfkeli bir tutumla bu yaşınıza geldiniz. İstediğiniz şey anlaşılmak ve hakkınızı savunmak.
İşte bu noktada sıkışmış hissedebilirsiniz. Şu ana kadar bildiğiniz iki yol var:
"Anlaşılmadığımda ya içime atıp boş vermeye çalışırım ya da kendimi tutamayıp patlarım. Sert bir dil kullanırım. Başka türlü anlaşılmıyorum" diye düşünebilirsiniz.
Geliştirmeye ihtiyaç duyduğunuz beceri etkili iletişim olabilir. Türkçeye tam çevirisi zor olan özel bir beceri vardır. Assertiveness (atılgan iletişim becerisi) ile hem kendinizi açık ve net ifade etmek hem de karşınızdakini incitmemek mümkün.
Diğer bir beceri olarak duygu kontrolünü geliştirmenizde faydalı olabilir. Duygu regülasyonu da denilen bu beceri ile duyguları bastırmadan fark etmek; bu duyguların size hangi mesajı verdiğini anlamak ve kendinizi sakinleştirmek imkanınız vardır.
Bu iki beceriyi geliştirme sürecinde terapistinizin yaptığı birçok şey vardır.
Terapistiniz öncelikle hangi becerilerinizi geliştirmenizin gerektiğini fark etmenize yardım eder.
İlgili becerinin nasıl geliştirilebileceğiyle ilgili somut bilgiler paylaşır. Okumanızın faydalı olduğu yazılar önerebilir.