Aldatma; öfke; depresyon ya da kaygı gibi çeşitli yıkıcı sonuçları olan (Buunk; 1995; Cano ve O’Leary; 2000) önemli bir duygusal ilişki problemidir. Ayrıca bireylerin psikolojik desteğe başvurmasında (Blow ve Hartnett; 2005b; Özgün; 2010) ve boşanmada (Amato ve Previti; 2003) önemli sebeplerden biri aldatma olarak görülmektedir. Aldatma; duygusal ya da cinsel olarak ilişkinin dışındaki bir kaynaktan faydalanma ve partnerler tarafından önceden belirlenmiş olan ilişki normlarının ihlal edilmesidir (Atwood ve Schwartz; 2002; Blow ve Hartnett; 2005a). Aldatma davranışı cinsel; duygusal ya da her ikisini de barındıracak şekilde gerçekleşebilir. Cinsel aldatma; bireyin partnerinden başkasıyla cinsel davranışlar sergilemesi (Shackelford ve Buss; 1997); duygusal aldatma ise bireyin duygusal olarak başka birine bağlılık hissetmesidir (Thompson; 1984). Literatürde yeni bir aldatma türü olarak tanımlanan çevrimiçi aldatma ise elektronik ya da çevrimiçi yollar ile duygusal ya da cinsel olarak sadakatsizlik olarak tanımlanabilir (Hertlein ve Piercy; 2008).Aldatma aynı zamanda oldukça yaygın bir problemdir. Kinsey ve arkadaşları (Kinsey; Pomeroy ve Martin; 1948; Kinsey; Pomeroy; Martin ve Gebhard; 1953) erkekler ve kadınlarla yaptıkları iki araştırmanın sonuçlarına göre 40 yaşını aşmamış evli erkeklerin neredeyse yarısının ve evli kadınların dörtte birinin evliliklerinin bir noktasında aldatma davranışı sergilediğini belirtmişlerdir.
Duygusal ilişkilerde aldatmanın da en az evlilikte olduğu kadar önemli bir problem olduğu (Hansen; 1987; Lieberman; 1988); evliliktekiyle benzerlikler gösterdiği (Thompson; 1984) ve duygusal ilişkide yaşanan aldatmanın evlilikte de tekrarlanabileceği (Drigotas ve ark.; 1999) belirtilmiş olsa da romantik ilişki içinde olan bireyler arasında aldatma konusunda; özellikle Türkiye’de; çok az çalışma bulunmaktadır. Blow ve Hartnett (2005a) aldatmayla ilgili alanyazını genellikle evli bireylerle sınırlı olması hususunda eleştirmektedir. Bu alanda öncülerden biri olarak Thompson (1984); aldatma davranışlarını evli olmayan bireylerin duygusal ilişkileri bağlamında da tanımlayarak; araştırmasına; evli olmayan bireyleri de dahil etmiş ve katılımcıların % 40’ının duygusal ilişkilerinde aldatma davranışı sergilediğini bulmuştur. Türkiye’de yapılan çalışmalarda ise; Yeniçeri ve Kökdemir (2006); üniversite öğrencilerinden oluşan katılımcılarının %20’sinin en az bir kez partnerlerini aldattığını ifade ettiğini belirtmişlerdir. Toplu-Demirtaş ve Fincham ın (2018) araştırma bulgusu nispeten daha düşük bir oran ortaya koymuştur; katılımcıların %14’ün partnerlerini aldattığını belirtmiştir.
Karşılıklı Bağımlılık Kuramı’ndan (Thibaut ve Kelley; 1959) geliştirilmiş olan Yatırım Modeli bireylerin duygusal ilişkilerine bağlanım düzeylerinin ilişki doyumu; yatırım düzeyi ve seçeneklerin niteliği olmak üzere üç faktör tarafından oluşturulduğunu söylemektedir (Rusbult; 1980a; 1983). Bağlanım; ilişkiye psikolojik olarak bağlılık ve bu ilişkiyi sürdürme eğilimi olarak tanımlanmakta (Rusbult; 1983) ve bireyin bağlılığı kişisel olarak deneyimlemesi olarak görülmektedir (Agnew; 2009). Bağlanımın en önemli belirleyicisi olan ilişki doyumu ise; ilişkiye karşı hissedilen çekim ve pozitif duygulardan oluşmaktadır (Rusbult ve ark.; 1986). Bağlanımın bir diğer belirleyicisi olan seçeneklerin niteliği; mevcut partnerin dışındaki diğer çekici alternatiflerle ilgilidir (Greene ve Britton; 2015). Son olarak ilişki yatırımı; bireyin ilişkisi için harcadığı her türlü kaynağı ifade etmektedir (Kurdek; 2008) Bireyler ilişkilerinde doyum hissettiği; ilişkiye fazlaca yatırım yaptığı ve mevcut partnerinden daha çekici bir alternatifi olmadığını düşündüğü ölçüde ilişkilerine daha fazla bağlanım hissederler. Yatırım Modeli; ilişki dinamiklerini anlamak için en etkili modellerden biri olarak görülmektedir ve bireylerin ilişki bağlanımını incelemek için etkili bir altyapı sağlamaktadır (Baker; Petit ve Brown; 2016; Regan; 2011). Rusbult (1980a; 1983) tarafından ilk kez ortaya atıldığından bu yana Yatırım Modeli’nin geçerliği pek çok kez test edilmiş (Aslan-Dölen; 2014; Büyükşahin; Hasta ve Hovardaoğlu; 2005; Dedekorkut; 2015; Duffy ve Rusbult; 1986; Fricker; 2006; Le ve Agnew; 2003; Taluy; 2013; van der Wiel ve ark.; 2018) ve marka bağlanımı; vatandaşların NATO’ya karşı bağlanımı; sporda bağlanım ve hatta bireylerin evcil hayvanlarına olan bağlanımları gibi hem ilişkisel hem de ilişkisel olmayan konularda bağlanımı açıklamak için etkili bir model olarak ortaya konmuştur (Baker ve ark.; 2016; Hoffman; Agnew; Lehmiller ve Duncan; 2009; Li ve Petrick; 2008; Lin ve Rusbult; 1995; Williams; 2013). Önceki çalışmalar incelendiğinde; erkeklere kıyasla kadınların bağlanımlarının ve ilişki doyumlarının daha yüksek olduğu; ilişkilerine daha fazla yatırım yaptıkları ve seçeneklerin niteliğini daha olumsuz değerlendirdikleri görülmüştür (Duffy ve Rusbult; 1986; Fitzpatrick ve Sollie; 1999; Le ve Agnew; 2003; Rusbult; Martz ve Agnew; 1998). Yatırım Modeli; Türkiye’deki örneklemlerle de başarılı bir şekilde uygulanmıştır (Aslan-Dölen; 2014; Büyükşahin ve ark.; 2005; Büyükşahin ve Hovardaoğlu; 2007; Dedekorkut; 2015; Taluy; 2013); ancak cinsiyet farklılıklarına ilişkin bulgular tutarlı değildir. Bazı çalışmalar erkeklerin ilişkilerine daha fazla yatırım yaptığını göstermekte iken (Aslan-Dölen; 2014); diğer çalışmalar erkekler ve kadınlar arasında bağlanım (Beşikçi; 2008); doyum ve yatırım düzeyi açısından anlamlı farklar bulunmadığını belirtmiştir (Dedekorkut; 2015). Yatırım Modeli; aldatmayı yordama açısından da etkili bir modeldir (Drigotas ve ark.; 1999; Fricker; 2006; McAlister ve ark.; 2005). İlgili alanyazına göre; düşük bağlanım; ilişki doyumu ve ilişki yatırımı ile yüksek nitelikli seçeneklere sahip olan bireylerin; daha fazla aldatma niyeti ve aldatmaya karşı daha olumlu tutumlar göstermesi beklenmektedir. Müezzinoğlu (2014); Türk üniversite öğrencileriyle yaptığı çalışmasında ilişki doyumu; seçeneklerin niteliği ve ilişki yatırımı değişkenlerinin bağlanımı anlamlı olarak yordadığını bulmuş; bu bağlanımın da aldatma ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtmiştir. Ek olarak; pek çok çalışma erkeklerin kadınlara göre aldatmaya daha eğilimli olduğunu (Allen ve ark.; 2005; Atkins; Baucom ve Jacobson; 2001; Ong; Poon; Sibya ve Macapagal; 2014; Toplu-Demirtaş ve Fincham; 2018; Toplu-Demirtaş ve Tezer; 2013) ve aldatmaya karşı daha olumlu tutumlar sergilediklerini (Jackman; 2015; Tagler ve Jeffers; 2013; Toplu-Demirtaş; Dolunay-Cuğ ve Tezer; 2014; Toplu-Demirtaş ve Fincham; 2018; Whatley; 2010) göstermektedir. Özetle; aldatma; evlilerde olduğu kadar romantik ilişki içindeki bireyler arasında da yaygındır. Aldatma olgusuyla birlikte; aldatmaya yönelik niyet ve tutumları daha iyi anlayabilmek için Yatırım Modeli araştırmacılara oldukça faydalı bir kuramsal altyapı sağlamaktadır. Bu modele göre bireyler ilişkilerinde fazla doyum alıyor; fazla yatırım yapıyor ve mevcut ilişkileri dışında daha olumlu bir seçenek göremiyorlarsa; ilişkilerine olan bağlanım düzeyleri artmaktadır. Bu yüksek düzeyde bağlanımın sonucu olarak da aldatmaya karşı daha olumsuz tutumlar geliştirmekte ve aldatma davranışında bulunma niyetleri azalmaktadır.