Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kadınlarda Şiddetle Başa çıkma

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Kadınlarda şiddet sonrası başa çıkma üzerine yapılan çalışma şiddetin bir sağlık sorunu olarak ortaya çıktığı ortamda; darp sonrası muayene işlemlerinde ulaşılan kadınlarla yapılmıştır. Kadınlar darp veya şiddet tehdidi sebebiyle emniyete ulaşmış ve emniyet vasıtasıyla acil servise yönlendirilen; şiddet sonrası şikayetleri sebebiyle polikliniğe başvurmuş kadınlardır. Kadınların %55’i acil servis tarafından şiddetten hemen sonra; %28.6’sı şiddet sonrası destek veya öyküsünde saptanmış; psikiyatri polikliniği tarafından; %10.2’si suisid girişim sonrası yönlendirilen; %4.1’i şiddet öyküsü saptanmış; kadın doğum polikliniği tarafından; %2’si nöroloji polikliniği tarafından psikososyal destek birimine yönlendirilen kadınlardır. Araştırmaya katılan kadınların yaşları 17 ile 54 arasında değişmekte ve yaş ortalamaları 30.8’dir.
Çalışmada şiddet süreğenleştikçe kadınların başa çıkma yöntemleri geliştirdikleri gözlenmiştir. Şiddete ilk ve son maruz kaldıklarında benzer oranda sosyal destek arama yöntemini tercih ettikleri görülmüştür. Şiddeti ilk yaşadıklarında herhangi bir şey yapmayıp kabullenmeye çalışan ve sosyal destek arayan kadınların oranı kurumsal destek aramayı tercih eden kadınlardan fazladır. Şiddet devam ettikçe kurumsal destek arama eğilimi artmış; eylemsizlik azalmıştır. Yarıdan fazlasının yöntem; başa çıkma davranışı geliştirdiği gözlenmiştir. Araştırmada beş kadından biri şiddetin giderek artması sebebiyle yöntem geliştirdiğini ifade etmektedir. Sekiz kadından biri; şiddet ortamında yaşayan çocuklarının fiziksel ve ruhsal sağlıkları üzerine endişeleri sebebiyle şiddetle başa çıkma yöntemi geliştirmektedir. Nedensel atıfların baş etme yöntemleri ile ilişkisine bakıldığında; “namus suçlamalarına” yönelik tartışmaların şiddeti tetiklediğini ifade eden kadınların başa çıkma yolları geliştirme açısından pasif davrandıkları gözlenmiştir. Benzer şekilde şiddetin nedenini “kendi eksikliklerine” atfeden kadınların başa çıkma yolları geliştirme açısından pasif davrandıkları gözlenmiştir. Bulgular; toplumsal sistemden beslenen cinsiyetçiliğin kadının problemle başa çıkma becerisi üzerindeki etkisini gözler önüne sermektedir.
Eve giren gelir açısından bakıldığında ekonomik düzey düşük olanlar; daha fazla ilişkilerini düzeltmeyi ve daha dayanıklı olmayı talep etmektedirler. Sosyoekonomik düzeyi düşük olanlar daha fazla sosyal destek arama yöntemini denemektedirler. Düşük sosyoekonomik düzey; kadının ekonomik katkısının olmaması ya da az olması durumunu ve kadının erkeğe karşı bağımlılık ilişkisini sürdürmeyi tercih ettiğini düşündürmektedir.
Kendine ait sağlık güvencesi olan kadınların oranı %26;5’tir. Bu bağlamda ekonomik özgürlüğün şiddetle başa çıkma yöntemleri; nedensel atıfları ve şiddet algıları üzerindeki etkisinin önemli olduğu düşünülmektedir.
Psikiyatrik öykülere bakıldığında yarıdan fazlasının psikiyatrik öyküsü bulunmaktadır. Öykülerde en çok anksiyete tanısı olduğu gözlenmiştir. Depresyon öyküsü ikinci sırayı takip etmektedir.
Araştırmaya göre; yaklaşık 10 kadından 8’i doktorunun kendisine şiddet yaşantısı olup olmadığını sormasını beklemektedir.
Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusunda her geçen gün artan istatistiksel değerler şiddetin üretimini yansıttığı gibi; bu durum şiddetin gizlenen ve ölümlerle açığa çıkan yönünü de yansıtmaktadır. Hastane çalışmasında kadınların şiddet yaşantısıyla başa çıkmada kullandıkları yöntemlerin süreç içinde farklılaştığı; kimi kadınların toplumsal cinsiyet rollerinden destek alarak baş etmeye çalıştıkları; kimi kadınların sağlık yakınmalarının; stres belirtilerinin yoğunlaştığı gözlenmiştir. Bu farklılıkta sosyoekonomik düzeyin; ekonomik bağımlılığın; sağlık güvencesinin; olayın nedenlerine yönelik atıfların etkili olduğu gözlenmiştir.
Şiddete yükledikleri nedensel atıfların ruh sağlığında ve kadınların geleceğe ilişkin beklentilerinde etkili olduğu gözlenmiştir.