Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Davranışların Yaşama Etkileri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
DAVRANIŞLARIN YAŞAMA ETKİLERİ
İnsan bilinçli; düşünen; duygusal; sosyal bir varlık olarak; doğru kararlar almasını bilen evrendeki canlıların en değerlisi ve en önemlisidir. Her bireyin yaşamı süresince kolay ve pozitif koşullar kadar; zor ve olumsuz koşulları yaşaması doğaldır; çünkü yaşamın kendisi bir mücadeledir. İnsanın özlemini duyduğu daha iyi bir yaşama; geleceğe kavuşmak için verdiği yaşam mücadelesinde zorluklar; güçlükler ve olumsuzluklarla karşılaşması; bunlara göğüs gererek kişisel bütünlüğünü; gerekse canlılığını koruması yalnız kendisinin elindedir. Duygularınız olmadan yaşamınızın bir anlamı yoktur; onsuz olamazsınız ve onu yaşamadan yapamazsınız; harekete ve eyleme geçemezsiniz; düşünceler geliştiremez; davranışta bulunamazsınız ve engellemek isteseniz de engelleyemezsiniz. Herhangi bir olayın; olgunun ya da yaşantının oluşumu halinde; duygular genelde insan yaşamında yararlı; pozitif ve zararlı; olumsuz olarak iki temel duygudan biri şeklinde yaşanarak; düşüncelerde yer alarak duyguları; duygularda yer alarak düşünceleri oluşturur ve kaçınılmaz olarak eylemleriniz doğrultusunda yaşam biçiminize dönüşürler.



Olumlu duygular bireylere haz; huzur; neşe; mutluluk vererek yaşandıkça yaşanmak istenen olumlu; beklenen; istenen ve onay gören kişiliğin temel yapı ve mihenk taşlarını oluştururlar. Genelde şimdi içinde bulunduğunuz; yaşadığınız an ve durumlarla ilgili pozitif içeriğe sahip düşüncelerle beslenirler. Duygular; geçmiş yaşamın; özellikle çocukluk ve ergenlik çağının saf; temiz duyguları ebeveyn; arkadaş ve çevrenin etkileri ile yeniden şekillenir. Yaşamın tadı; lezzeti ve yararlı yaşam kaynağı; azı zarar; çoğu huzur; neşe; mutluluk ve yaşama sevinci verdiği için yararlı olan pozitif içeriğe sahip özellikler taşırlar ve yaşama sıkı sıkıya sarılmanıza neden olurlar. Toplum ve çevrece istenen; beklenen; olumlu karşılanan; onay gören; kabullenilen ve şimdi içinde bulunduğunuz anla; yaşadığınız durumla ilişkili pozitif içeriğe sahip düşüncelerle beslenen azı yetersiz ve zararlı olan çoğu yarar getiren davranış; eylem ve girişimlerde bulunmanızı sağlarlar.



Pozitif düşüncenin özünde ve sürükleyici gücünde sevgi duygusu egemendir. Evrendeki ve dünyadaki tüm iyi ve yararlı şeylerin gelişimi; oluşumu sevgi duygusuna bağlıdır; sevginin eşsiz kaynağı yaşama sonsuz bir enerji katacak; yaşama nefes; can olacak mutluluktur. Pozitif düşüncenin sönmez ışığı bu iki etkili pozitif duygu insana has olan; güç veren en temel bir gereksinimdir. Sevgi; özellikle insan sevgisi doğayı ve insanları birbirine yaklaştıran; aralarında mutluluk bağı oluşturarak birleştiren ve bütünleştiren ve üretken olmaya yönelten pozitif gelişmelere ışık tutan; yol gösteren; yaşama neşe katan tek duygudur. Bedeli ise insani; olumlu bakış açısı ve pozitif düşünceyle ürününü mutluluk duygusu olarak bireye geri dönüt olarak verecektir.

Olumsuz duygular tıpkı olumlu duygular gibi siz isteseniz de; istemeseniz de yaşamınızda yer alacak olan azı karar ve yarar; çoğu zarar veren yaşamın tuzu; biberi; baharatı; çeşnisi olan duygulardır. Bu duygular bireyi olumsuz etkilemekle kalmayan; zarar verip; yıpratan çevrece istenmeyen; beklenmeyen; onaylanmayan; ret edilen; kabul görmeyen; kötü kabul edilen ve bir şekilde mutlaka yaşanması gereken uzak durmak ve kaçınmak isteseniz de kaçınılması olanaksız olan dışsal süreçlerden çok içsel süreçlerin ürünleridir. Olumsuz anı; deneyim ve gerçekleşmemiş; yaşanması engellenmiş; bastırılmış; bilinçaltına atılmış; İz Bırakan olayların depolandığı; biriktirildiği doyuma ulaşmamış isteklerin; arzuların güç alarak; beslendiği geçmişin negatif duygularının izlerini taşırlar. Olumsuz duygular acı; ıstırap vererek; kaygı ve korku yaratarak; endişe; tedirginlik; umutsuzluk yaşatarak; sıkıntılar ve üzüntüler çekmenize neden olarak yaşamınızı elinizden çalarak gününüzü size zehir; zindan; çekilmez ve yaşanmaz ederler. Duygular yalnız sizin öznel hayatınızla ilgili olan; geçmişte yaşanıp kalmış; bedelleri ödenmiş gerçekleşmemiş arzu; istek; heves; kuruntu; tutku vesvese gibi negatif duygularla beslenirler. Düşüncelerde acı; acizlik; değersizlik; elem; endişe; güvensizlik; ıstırap; kaygı; korku; sıkıntı; üzüntü; mutsuzluk; yetersizlik gibi istenmeyen duyguları açığa çıkarırlar. Bu duygulara aşağılanma; beceriksizlik; çaresizlik; düşmanlık; gerginlik; güvensizlik; karamsarlık; kızgınlık; kin; kötümserlik; nefret; öç alma; şüphecilik; umutsuzluk; yetersizlik gibi karmaşık duyguların eşlik ederek canlanmasına neden olan; zarar veren ve yaşamı çekilmez hale getiren yaşam koşullarını oluştururlar. Bu duygular çaresizlik; dehşet; düşmanlık; elem; endişe; gerginlik; huzursuzluk; ıstırap; keder; kızgınlık; kin; öç alma; sıkıntı; suçluluk; tasa; tedirginlik; nefret; umutsuzluk; üzüntü gibi geçmişin karanlığından güç alan ve bastırılarak bilinçaltına atılmış ilkel; ilkel olduğu kadar hayvani özelliğe sahip çok sayıda içsel düşmanların ortaya çıkmasına zemin hazırlayacaktır.



Bu duygulardan kaynaklanan yaşamsal anılar; deneyimlerden; engellenerek baskı altına alınan; doyuma ulaşmamış ve çözümlenmemiş isteklerden güç alan bilinçaltına atılmış İz Bırakan duyguların; düşüncelerde yer alması ile geliştirilen; kor aleve dönüşen negatif yüklerle ve yakıcı ateşle beslenirler. Tüm bu negatif; istenmeyen yönlerine ve özelliklerine rağmen bazen bunlardan korunmak için uyararak; önlem almanızı sağlayan; bazen beklenilmeyen bir anda ortaya çıkarak sizi zorda bırakır; gülünç düşürür; mahcup ve rezil ederler. Bu negatif koşulların oluşumuna ortam hazırlayan; İçsel Canavarların üretilmesi ve oluşturulmasına neden olarak; duyguları gerektiğinden etkili; güçlü ve şiddetli ve yoğun hissedilip; yaşanmasının ve yaşanan bütün olumsuzlukların asıl sorumlusu dış olaylardan çok bireyin kendisi olmaktadır. Zorlukların; güçlüklerin; sorunların üstesinden gelme becerisi kazanarak tatmin olmayı; doyuma ulaşmayı; yaşama sıkı sıkıya tutunmayı ve bağlanmayı içeren geniş kapsamlı istek; ihtiyaç; beklenti; gereksinimlerden oluşan hayaller ve umutlardan beslenir; güç alır ve olumsuz ve güç koşullara karşı direnç; dayanıklılık ve deneyim kazandırarak; yarar vererek insanın kişisel donanımlarını oluştururlar.



Hisleriniz; duygularınız; önsezileriniz sürekli olarak iç dünyanızla ilgili mesajlar ve uyarılar verirler.



Önemli olan verilen bu mesajları doğru algılamaktır. Ego gücünüzün İz Bırakan bu anıları; algı; sezgi; his ve düşünceler yolu ile yaşadığınızda; Dün Dünde Kalmıştır; Geçmiş Geçmişte Kalmıştır diyerek; izin ve geçit vermeyerek; aklınızdan; bilincinizden; zihin veya düşüncenizden söküp atarak; yeri geldiğinde insanca vicdanınızın; kalbinizin sesini dinleyerek Temizlemek; silip süpürerek uzaklaştırmak. Size zarar vereceğinin farkına ve bilincine varmak; olumsuzluk oluşturacak bu koşulları Kontrol Altına Alınarak Temizlemek; arındırmak; değiştirmek ve pozitife çevirerek yok etmek ve kurtulmak da yalnız Sizin Elinizdedir.



Duygular yalnız sizin öznel hayatınızdır; düşüncelerde algıladığınızda; sezdiğinizde; hissederek yaşadığınızda size zarar vereceğinin farkına ve bilincine varırsınız; olumsuzluk oluşturacak bu koşulları kontrol altına alarak Temizlemek; arındırmak; değiştirmek ve pozitife çevirerek yok etmek; yalnız sizin elinizdedir. Tüm çaba ve mücadelelerinize rağmen Temizlenmeyen duyguları iadeli olarak; geldikleri geçmişin karanlık zindanlara gönderecek yeti; beceri ve güç yalnız sizdedir. Geçmişin karanlığından gelen bu tehlikeli; zararlı ve kötü niyetli duyguları aklınızdan; bilincinizden; zihin süreçlerini oluşturan düşünce güçlerinizden söküp atarak Temizlemek olmazsa olmazlarınızdan olmalıdır. Arzu; haz almayı içeren ve ağır bedeller ödemeye hazır olan bu hayvani istekleri düzenleyerek Temizlemek; ehlileştirmek; değiştirmek; pozitif yapmak yine sizin elinizdedir.



Geçmişin karanlığından gelen arzu; haz almayı içeren ve ağır bedeller ödemeye hazır olan bu tehlikeli; zararlı ve kötü niyetli duyguları; hayvani ve ilkel istekleri; içinizdeki çocuğun duygularını kontrol ederek; ayıklayarak; düzenleyerek Temizlemek; ehlileştirmek; değiştirmek; pozitif yapmak yine sizin elinizdedir ve Olmazsa Olmazlarınızdan Olmalıdır.



Özellikle önemsenmesi ve dikkat edilmesi gereken husus; geçmişinizin; bilinçaltınızın; ego gücünüzün İz Bırakan olaylarının depolandığı; biriktirildiği bu anıları; dün dünde kalmıştır; geçmiş geçmişte kalmıştır diyerek izin vermeyerek düşüncelerden uzaklaştırıp; negatif duygulardan arındırmak; Temizlemek; arındırmak; oluşan boşlukları yararlı olanlarla durdurma gücü yine sizdedir. Geçmişte bedelleri ödenmiş olan koşullar için tekrar daha ağıra bedeller ödememek için hesaplaşarak; yüzleşerek; kontrol altına alıp; lehinize; gerçekçi; akılcı olana yönetecek güç yalnız insana ve size mahsustur.
Şimdinin Güneş gibi aydınlatan parlak ışığı karşısında; mum ışığı kadar sönük kalan geçmişin; bilinçaltının zararlı ve köhnemiş ışıklarından medet ummadan hiç geri dönmesi mümkün olmayan; durdurmak isteseniz durmayan zamanı canlandırmak; yaşatmak istemleri ile dolu anılarınıza yer vermek hiçbir koşulda tercihiniz olmamalıdır. Her koşulda her saniyenizi ve tüm enerjinizi hayallerinizi; duygularınızı; düşüncelerinizi ve davranışlarınızı olumlu bakış açısı ile istediğinizce yaşama olasılığı olan ve sizi karanlıklardan aydınlığa çıkaracak şu ana; şu dakikalara yoğunlaştırınız. Bu anı istediğinizce; haz alarak; severek; sevilerek; huzur ve mutlukla doyasıya yaşayınız. Yaşam devam ettiğine göre geçmişte yaşananları geride bırakıp; bugünümüzü ve yarınımızı elimizden almasına izin vermemeliyiz. Olumsuz duygulardan dersler çıkararak sevgiye; huzura; mutluluğa giden yaşam kervanına sıkı sıkı sarılarak yeni gerçekleşebilecek hayallere ve umutlara emin adımlarla; sağlıklı olarak ilerlemek ömrümüzü uzatarak uzun yaşam becerileri kazanmamıza katkılar sağlayacaktır
Bu yapıtta yaşamın ağır koşulları altında ezilmeyerek; direnerek; mücadele ederek sorunun bir parçası olmayan; yaşayacağı sorunların farkına vararak; tanıyarak; kontrol ve denetim altına alarak; sorun çözücü ve çözüm odaklı bilimsel yaklaşımlar sergileyen; alternatif çözüm yolları üretebilmenin koşullarına yer verilmektedir. Size zarar veren; yaşamınızı zehir; zindan eden; bu gününüzü çalan; yarınlarınızı elinizden alan yaşamın ağır koşulları altında ezilmeyerek; direnerek; mücadele ederek sorunun bir parçası olmayan; sorunların farkına varan; tanıyan; yüzleşen; kontrol ve denetim altına alan; sorun çözücü ve çözüm odaklı yaklaşımla sorunlarınızı nasıl çözeceğiniz; lehinize çevireceğiniz. Temizlenmeyen duyguları iadeli olarak; geldikleri geçmişin karanlık zindanlara gönderecek yetileri; kişisel becerileri; donanımları ve gücünüzü keşfetmeniz gerçekleşecektir.



Bu koşullarda gününüzün her anınızın önemini değerini bilerek; çevremize; dünyaya; evrene özellikle buralarda yaşayan canlılardan başlayarak; canlıların en değerlisi en kutsalı insana yaklaşımlarınızda; gönül gözünüzü açarak; pozitif; empati duyarak ve sevgiyle yaklaşarak; içten davranarak; istediğinizce gönlünüzce doyasıya; dolu; dolu yaşam koşullarını tercih ederek yaşama biçimine ve kişiliğinize dönüştürdüğünüz her koşulda normal ve insanoğluna yaraşır biçimde insanca davranıyorsunuzdur. Bu koşulları çevrenize yaklaşmayı tercih ettiğinizde çözülemeyecek sorununuzun olmayacaktır. Ancak yaşam koşulları gereği zaman zaman karşılaşacağınız olumsuz ve güç koşullarla mücadele ederek; lehinize ve pozitife yönelterek; zarar görmeden; yıpranmadan genç; dinç; sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmenin sırlarına erişme donanım; yeti ve becerilerinin yalnız sizin elinizde olduğunu farkına varınız.


Çünkü bir taraftan birey olarak sağlıklı ve uzun bir ömür yaşamanıza katkı getirecek olan davranış ve yaşam biçiminin oluşumu her koşulda pozitif davranışlardan daha doğrusu insancıl; yalnız insana özgü olan; insana yaraşır davranışlardan geçmektedir.
Bu davranışlar yaşam biçimine dönüştüğünde; süreç içinde sizin dışınızda çevrenizdeki bireylere; ailelere; topluma ve süreç içinde evrendeki diğer toplumlara yayılacaktır. İnsanların Negatif Davranışlar yerine Pozitif Davranışları; Kavga veya Savaş yerine Dostluk ve Barışı; Kin ve Nefret yerine Sevgi ve saygıyı; Ötekileştirilerek Ayrışma yerine Kaynaşarak Birlikte olmayı; Bilinçsizce Tüketme yerine Bilimsel Üretmeyi; Bencilce Tüketme yerine Birlikte Paylaşmayı; eğitimle davranışa ve kişiliğimizin parçasına dönüştürdüğümüz her koşulda insana özgü davranışlar alışkanlığa ve yaşam biçimine dönüşecektir. Bu koşullarda insan olmasının ve insanca davranışta bulunmasının gereği olan normal veya pozitif davranışlardan olan sevgi; saygı; huzur; mutluluk içinde özgürce; özveri; empatik yaklaşımlarla yakın çevremizden başlayarak; düşmanlıklara; dostluğa; ayrışmalar birliğe ve beraberliğe dönüşecektir. Süreç içinde toplumun; ülkenin; dünyanın ve evrenin birliği; dirliği; barışı kardeşliği pekiştirilecek; mutlu bir ülkenin ve dünya ailesinin oluşumuna katkılar sağlayacağını düşünmekteyim.



Yıllarca araştırma; deneyim; birikimlerimin ürünü olan; uzun uğraşılar; çabalar ve emekler verilerek yazılanların çocuklarımıza; gençlerimize; yetişkinlere; toplumumuzun tüm bireylerine ve dünya ailesinin davranışlarını tekrar gözden geçirerek; düzenlemesi dileklerimle sunuyorum.


Şimdi geçmişten bu güne insan davranışları konusunda ağırlıklı olarak tamamen kendi görüşlerimden oluşan normal ya da anormal davranışlar konusunda açıklamalarda bulunmak istiyorum.


İnsan davranışlarının; normal veya anormal diye ayrımını yapmak oldukça güçtür.
Bazı yaklaşımcılar davranış konusunda değişik görüşler ileri sürmektedir. Biyolojik Yaklaşımlar (Genler yolu ile anne-babadan çocuklarına geçen kalıtsal faktörler ve beslenme türü; alınan ilaçlar iklimde meydana gelen değişiklikler ve çevresel faktörlerin etkileri sonucu; bedende meydana gelen biyokimyasal dengesizlikler; anormal davranmaya neden olmaktadır.) görüşünü ileri sürmektedir. Psikolojik açıdan olayı ele aldığımızda Psikodinamik Yaklaşım özellikle Freud ve öğrencileri; Psikanalitik çalışmalarla normal ve anormal davranışların altında yatan dinamik ve psiko-genetik incelemeler sonucu; bilinçaltına itilmiş güdülerin bireyin davranışlarının temelini oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir. Davranışçı Yaklaşım bireylerin davranışlarının öğrenilerek kazanıldığını savunmuşlardır. Varoluşçu-İnsancıl Yaklaşımlar; İnsanların psikolojik gelişimleri büyüme ve sağlıklı denge yönünde davranmaya eğilimli olarak doğduklarını savunmuşlardır. Etkileşimsel Yaklaşım; insan davranışlarının son derece karmaşık bir yapıya/sisteme sahip olduğundan yola çıkılarak; bireyi etkileyen değişik faktörlerin etkili olduğundan yola çıkılarak; her yaklaşımın dikkate alınması gerektiğini düşünerek; davranışlara farklı açıklamalar getirilmektedir. Bu farklı yaklaşımlardan dolayı Psikiyatristler ve Psikologlar davranışlara ve psikolojik sorunlara uygun olan objektif testler/ölçekler geliştirmişlerdir. Bu testlerin sonuçlarına uygun psikolojik sorunu tanılayıp; teşhis ederek; uygun çözümler üreterek; ilaçlı ve psikoterapi çalışmalarına yer verilmiştir.


Bireylerin duygu ve düşüncelerinin Olumlu veya Olumsuz; NORMAL veya ANORMAL olması ile bağlantılı düşünceler geliştirmesine; geliştirilen bu düşüncelere uygun yeni duyguların oluşumuna ve bireyi harekete geçirerek davranış biçimine dönüşmektedir. Okuyucularımın davranışların gelişimi ve oluşumu konusunda bir fikir sahibi olabilmesi için; yapıtlarımdan çok kısa ve öz örneklerle açıklamaların yer aldığı alıntılara yer vererek; makaleme başlamak istiyorum. Burada amacım kitaplarımı tanıtmak değil; tabiri caizse özetin özeti şeklinde NORMAL VE NORMAL DIŞI Davranışların oluşumu ve gelişimi konularında; sizlerin düşünce dağarcığınızda hali hazır bulunan bilgileri; düşüncelerinizde soru işareti bırakmayacak şekilde katkılarda bulunup; yeni bir fikir ve görüş kazandırmak düşünülmektedir.



Davranışlar Negatif / olumsuz / istenmeyen / zararlı / anormal / beklenmeyen/ onaylanmayan ve Pozitif / olumlu / istendik / yararlı / normal / beklenen/onaylanan olmak üzere genelde iki tür davranış biçimi bulunmaktadır. Normal denilen Pozitif Davranışların bireye ve çevreye herhangi bir olumsuz etkisi ve zararı olmadığı için çevre tarafından ve toplumca istenen ve beklenen; yararlı davranışlar olarak çevrece kabul edilen ve onaylanan davranışları oluştururlar. Negatif denilen Anormal davranışlar ise çevre ve toplumca beklenmeyen ve istenmeyen davranış biçimleri oldukları için zararlı davranışlar olarak kabul edilirler. Bu nedenlerle de kendileri dışında diğer insanlarca kabul edilmez ve onay görmezler. Bu özellikleri dikkate alınarak; Duygu ve Düşüncelerin Anormal Davranışa dönüşmeden tanınması; ayırt edilmesi; kontrol ve denetim altına alınması ve negatif e dönüşmüş olanların pozitife çevrilme becerilerinin kullanılarak; değişimi vb. konularına ağırlıklı yer verilmesi tercih edilecektir.

+

Bu ego gücü bilinçsiz olduğu kadar gerçek dışı özelliğe sahip olması; kuruntu; kuşku; vesvese kaynaklı ve hayal gücü ile beslenmesi nedeniyle; insanların veya canlıların yaptığı hataların bir nedeni veya sebebi olabileceğini düşünme affetme; bağışlama ve hoşgörü; sorgulama; uzlaşma; yüzleşme ile karşılamaktan yoksun bir işleyişe sahiptir. Çünkü duygular çoğu zaman aşırı yanıltıcı ve şaşırtıcı derecede kör; nankör ve vurdumduymaz özelliklere sahiptirler. Yıkıcı olmakla kalmayıp; gerçeklikten yoksun ve sonradan anlamakta güçlükler yaşayacağınız bu duygular; öğle şiddetli; öğle acımasız; öğle insanlık dışı ve öğle yok edici bir özellik ve güç kazanımına sahiplerdir ki o anda bu durumu algılamanız ve anlamanız olası bile değildir. Bu güç ateşlenip yangına dönüştüğünde; intikam ve öç alma duygularının da negatif enerji yükünü içine katarak; büyüyüp; yanardağ gücünde enerji birikimine dönüşebilirler. Güçlenen negatif duyguların oluşturduğu bu yanardağın; fışkırarak çıkardığı lav denilen kızgın ve yakıcı ateşe dönüşen negatif duygu; düşünce ve davranışlarınız sizi ve çevrenizi yakıcı; yıkıcı; kavurucu etkileri sonucu; bir anda kendinizi ve çevrenizi yok edip; ortadan kaldırmakla sonuçlanır.

Geçmişte istenmeyen; engellenen ve bir şekilde baskı altına alınan; genelde korku yaratan; acı veren içeriğe sahip olan; endişe; ıstırap; sıkıntı; üzüntü yaşanmasına neden olan duygular geçmişin karanlık zindanlarından sizin doyumsuz bencilce; hayvani isteklerinizden; tutkularınızdan; arzularınızdan esinlenerek düşünce lerinizde canlanırlar. Aslında siz istediğiniz için düşüncelerinizde yer almasına; bilinç üstüne çıkması na bilerek izin verdiğiniz ya da engelleyemeyerek; karşı koyamayarak; ego gücünüzü aşarak düşünce lerinizde yeniden yer almalarına ve size rahatsızlık vererek; elinizde olmayan ve sizi aşan davranışla ra ve eylemlere iterler. Geçmiş yaşamın özellikle çocukluk ve ergenlik çağının olumsuz; yasaklanmış; kötü görülmüş; yanlış bulunmuş; engellenerek; gerçekleşmemiş üzeri küllenmiş negatif duygulardan oluşurlar. Bu duygulardan kaynaklanan yaşamsal anılar; deneyimlerden; engellenerek baskı altına alınan; doyuma ulaşmamış ve çözümlenmemiş isteklerden güç alan bilinçaltına atılmış İz Bırakan duyguların; düşüncelerde yer alması ile geliştirilen; kor aleve dönüşen negatif yüklerle ve yakıcı ateşle beslenirler. Bu koşullarda kontrol altına alınmaları zor negatif duyguların etkisi ile acizlik; değersizlik; güvensizlik; zayıflık; mutsuzluk duygularının eşlik ettiği duyguların; acı veren ve korku yaratan; ürkütücü karmaşık hal alması; bireye rahatsızlık ve gerginlik vermekle kalmaz; bireyin hırs lanarak kendisine yapılan kötülüğün bedelini ödetmek daha fazlasını yapma düşüncelerinin geliştiril mesine neden olurlar. İlkel benliğimizin; hayvansal dürtülerinden güç alan; bireyi egemenliği altına alarak yöneten ve kötü olduğu kadar istenmeyen davranışlar yapmaya sürükleyen; yönlendirmekle kalmayıp; eyleme dönüştüren ve genelde akıl ve mantık kurallarını çiğneyen ve kontrolü tamamen ele alan ego gücünden oluşurlar. Bu ego gücü bilinçsiz olduğu kadar gerçek dışı özelliğe sahip olması; kuruntu; kuşku; vesvese kaynaklı ve hayal gücü ile beslenmesi nedeniyle; insanların veya canlıların yaptığı hataların bir nedeni veya sebebi olabileceğini düşünme affetme; bağışlama ve hoşgörü; sor gulama; uzlaşma; yüzleşme ile karşılamaktan yoksun bir işleyişe sahiptirler. Çünkü duygular çoğu zaman aşırı yanıltıcı ve şaşırtıcı derecede kör; nankör ve vurdumduymaz özelliklere sahiptirler. Yıkıcı olmakla kalmayıp; gerçeklikten yoksun ve sonradan anlamakta güçlükler yaşayacağınız bu duygular; öğle şiddetli; öğle acımasız; öğle insanlık dışı ve öğle yok edici bir özellik ve güç kazanımına sahip lerdir ki o anda bu durumu algılamanız ve anlamanız olası bile değildir. Bu güç ateşlenip yangına dönüştüğünde; intikam ve öç alma duygularının da negatif enerji yükünü içine katarak; büyüyüp; yanardağ gücünde enerji birikimine dönüşebilirler. Güçlenen negatif duyguların oluşturduğu bu yanardağın; fışkırarak çıkardığı lav denilen kızgın ve yakıcı ateşe dönüşen negatif duygu; düşünce ve davranışlarınız sizi ve çevrenizi yakıcı; yıkıcı; kavurucu etkileri sonucu; bir anda kendinizi ve çevrenizi yok edip; ortadan kaldıran davranışlarla sonuçlanabilirler. Hatta toplumlara ve uluslara yöneldiğinde bir ulusu yok ederek; tarihin geçmişine gömebilir.
Bireyleri etkileyen yaşadığı acı; acizlik; çaresizlik; dehşet endişe; kaygı; korku; kızgınlık; nefret; öfke; sıkıntı; suçluluk; tasa; tedirginlik; umutsuzluk; üzüntü gibi birçoğu karmaşık yapıya sahip negatif duygunun eşlik etmesi koşullarının oluşumudur. Bu tür negatif yapıya sahip bu duygularla beslenen ve eşlik eden olumsuz düşüncelerin gelişmesi kaçınılmazdır. Bu düşüncelere eşlik eden birçok negatif duygunun düşüncelerde etkinlik; yoğunluk ve şiddet kazanmasına olanak sağlamaktadır. Yaşanan negatif koşulların altında ezildikçe; baş edemedikçe; mücadele gücünü kaybettikçe sorunlardan kaçınılması olanaksız hale gelir. Sorunlar arttıkça ve çözümsüz kaldıkça acı; elem; endişe; ıstırap; kaygı; korku; sıkıntı; üzüntü gibi negatif duygulardan da kaçınması olanaksız hale gelir; bu duygulara; beceriksizlik; çaresizlik; güvensizlik; karamsarlık; kötümserlik; şüphecilik; umutsuzluk; yetersizlik gibi karmaşık duygular eşlik ederek yaşamını çekilmez hale getirirler. Özellikle duygularımızı ifade etmek yerine gizlemeye çalışarak içimize atıp; gömüyorsak; bu davranış kendimize zarar vermekten; içimize kendimizin içsel zehrini akıtmaktan başka bir işe yaramaz. Düşüncelerde canlanarak defalarca düşündükçe güçlenerek siz isteseniz de engellenemeyecek; gücünüz yetmeyecek; sizi aşacak eylemlerde bulunmanıza neden olurlar.
Tüm bu nedenlerle dünyadaki kavgaların; acıların; şiddetin; savaşların; insanlık onurunun çiğnenerek; hiçe sayılarak işlenen cinayetlerin; katliamların; taciz olaylarının ve tüm insanlık suçu ve ayıbı sayılan hareketlerin arkasında kin; nefret ve öç alma duygularının tohumlarının atıldığı bu insana yakışmayan negatif duygular ve düşüncelerden kaynaklanan NORMAL OLMAYAN DAVRANIŞLAR yer almaktadır.
Karanlıktan aydınlığa çıkmanıza yardımcı olacak bu eşsiz ve tek umut ışığı ancak SEVGİ DUYGUSUNDA; insanlara insan olarak değer ve önem verip; sevgi ve empati ile yaklaşımlardan geçmektedir.


Bireylerde negatif duygulardan yalnız korku duygusunun yaşanması sonucu acı; acizlik; aşağılanma; değersizlik; dehşet; endişe; gerginlik; güvensizlik; çekinmek; huzursuzluk; intikam; kaygı; kızgınlık; kuruntu; suçluluk; şüphe; tasa; telaş; ürperti; üzüntü; yetersizlik; zayıflık gibi burada belirtilemeyen çok sayıda negatif duygunun eşlik etmesine neden olmaktadır. Nefretin ise tetikleyici ve ateşleyici gücü korkulardır; kaygıların ve korkuların denetiminde gelişen nefret duyguları; öfke gibi birçok olumsuz duyguyla beslendiği için aynı kin duyguları gibi kontrol altına alınması zor olan duygulardandır. Diğer negatif duyguların bireyleri nasıl etkileyeceğini çeşitli bölümlerde belirtmememe karşın; bu konuda detaylı düşünmeleri sizlere bırakıyorum. Bu negatif koşulların oluşumuna ortam hazırlayan; İçsel Canavarların üretilmesi ve oluşturulmasına neden olarak; duyguları gerektiğinden etkili; güçlü ve şiddetli ve yoğun hissedilip; yaşanmasının ve yaşanan bütün olumsuzlukların asıl sorumlusu dış olaylardan çok bireyin kendisi olduğu hiçbir koşulda göz ardı edilmemelidir.



Bireylerin negatif duygularının; geçmişten kaynaklanan hayvani; ilkel olduğu kadar; en tehlikeli ve yıkıcı düşüncelerini oluşturan bilinçaltı faktörlerden beslenen duygulardan bahsetmenin yararlı olacağını umut ederek; bu konuda kısa açıklamalarda bulunmak istiyorum.


Bilinçaltına atılan yaşanamamış ve özlem duyulan duyguların; düşüncelerin; davranışların ve bunlardan kaynaklanan sorunların birikimi; yoğunluğu ve şiddeti oranında yapılmak istenenlere ve duyguların ifade edilmesine direnç oluşacağı unutulmamalıdır. Bilinçaltının verdiği direnç kırılmadığı; uygun koşullar oluşmadığı; oluşan istek ve duyguların özgürce ifade edilmesine zemin hazırla yan koşulların güçlü olmaması bilinçaltı direnci arttırıcı koşullardır. Bu koşulları; olumluya veya pozitife çeviremediğiniz her koşulda ve ortamda gerekli huzur; rahatlık oluşmayacak ve bunların sonucu mutlu olma olasılığı ortadan kalkacaktır.



Ancak bilinçaltının değişimi için gerekli istek olduğunda; olumlu veya pozitif duygularla değişime açık olunduğunda ve gerekli koşullanmalar; yönlendirmeler sağlıklı yapıldığında; direnç kırılmakla kalmaz; bastırılarak bilinçaltına atılan duygular da bir şekilde bilinç üstüne çıkarak; boşalım bularak; gerekli gevşeme ve rahatlama sağlanmış olacaktır.



Gerekli boşalımın oluşumu; aynı zamanda yaşanan sıkıntı ve gerginliğin yerini gevşeme ve rahatlamaya. Huzursuzluk yerini huzur bulmaya; üzüntülerin sevince dönüşmeye; matem; yas yerini yeniden bir başlangıç yapmaya; intihar etme; ölüm düşüncesi yerini yaşamı tercihe; kısaca yaşanan tüm olumsuz ve negatif duygu ve düşünceler; olumlu ve pozitife dönüşmesi yani temizlenme işlevi gerçekleşecektir. Ayrıca Özellikle geçmişteki olumsuz anı ve deneyimlerinizden; bazen de geleceğe yönelik hayallerinizden; umutlarınızdan ve beklentilerinizden beslenen ve oluşan duygular; olumsuz düşünceleri çağrıştırırlar; bunun sonucu öfke; kin; nefret gibi üst düzey duyguları geliştirmenize neden olurlar.


İnsanın duygusal bir varlık olması nedeniyle özellikle çocukluk çağında tüm duyguları berraktır; saftır ve temizdir. Olumsuz koşullar davranış biçimine dönüştüğünde başlangıçta doğuştan tertemiz ve iyimser düşüncelere sahip olan birey gitmiş ve yerine yepyeni bir birey oluşmuştur.



Ailede; çevrede ve geri kalmış örgün eğitim koşullarında verilen yanlış; kötü ve çağ dışı eğitimin kaçınılmaz bir sonucu olan; insanların negatif davranışlarının ürününden kaynaklı bencilce geliştirilen ve gittikçe büyüyüp katılaşan; karamsar hale gelen; çıkar öncelikli kötümser düşüncelere yerini bırakarak ya da devrederek; egosantrik kişiliğin kaçınılmaz kötü tohumları insanlar eli ile yeniden şekillenip; temelleri atılmıştır. Bu kötü tohumlarda oluşan negatif içerikli ve karmaşık duygular beklenilmeyen; umulmayan; istenmeyen bir anda ortaya çıkarak sizi zorda bırakan; gülünç düşüren; mahcup ve rezil eden; utandıran; kötü ve zarar verici düşünceleri yeniden canlandırarak; besleyip; yükleyerek yeniden yaşanarak zehrini içinize akıtırlar.



Bu nedenle bireyin geçmişte benzer olayları yaşayıp; yaşamaması; bu duygulardan etkilenip; etkilenmemesi; bu duygulara direnç kazanıp; kazanmaması; kontrol ve denetim altına alıp; alınmaması gibi koşullar oranında hafif veya şiddetli hissedilip; yaşanması doğal karşılanmalıdır. Uzun süreli yaşanan acı; elem; ıstırap; keder; korku; tasa; üzüntü gibi aykırı olduğu kadar karmaşık yapıya sahip duyguları besleyerek; geliştirilen düşüncelerin güçlenmesine; yoğunlaşmasına ve direnç kazanmasına neden olurlar. Yoğunluk; güç; derinlik; şiddet ve direnç kazanan düşünceler; daha etkin duygular eşliğinde bireyin psikolojik yapısını bozarak stres başta olmak üzere birçok psikolojik rahatsızlıklara ve negatif koşulların daha uzun süreli yaşanması oranında üzüntü ve keder duygusunda bahsettiğim dengesiz davranışların eşlik ettiği ruhsal ve bedensel hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlar. İstenmeyen; beklenmedik negatif veya anormal davranışlar ya da olumlu koşullar veya terapiyle istenen; beklenen pozitif veya normale dönüşen davranışla; süreç içinde kalıcı hale gelerek bireyin kişilik özellikleri haline geldiğinde; yaşamında kullanıldığı oranda yaşam biçimine dönüşümü kaçınılmaz hale gelmektedir.


Duyguları ifade etme biçiminde sağlıklı olan; insani kişilik özelliklerinin devreye konulması olduğuna göre; bu duygular devreye girdiğinde hayvani duyguları; geliştirilen düşüncelere uygun harekete geçen davranışların; ehlileşmiş ve deneyim kazanmış insani duygular ve düşüncelerle davranışa dönüşmeden; kontrol altına alınması ile yumuşatılması ve normale dönüşümleri sağlanabilmektedir.



Bu nedenlerle; bu tür hayvani duyguların düşüncelere dönüşmesine izin verilmediği koşullarda; bir süre sonra sakinleşmesi halinde olayın soğuması daha bilinçli; akılcı ve mantıklı düşünce ve davranışlara zemin hazırlayacağı için denetim altına alınarak; negatif düşüncelerin yerini daha olumlu düşüncelere bırakacağı bilinmesi gereken bir gerçekliktir. Tüm bu olumsuz yönlerine rağmen bazen korunmak için bizi uyararak gerekli önlemi almamızı sağlayan duygulardır.